T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO        : 2018 / 293

            KARAR NO  : 2018 / 277

            KARAR TR   : 28.5.2018

ÖZET : Uyuşmazlık Mahkemesi’nce, aynı taraflarca, aynı istemlerle adli ve idari yargı yerlerinde daha önce açılan davalar sebebiyle önüne gelmiş bulunan olumsuz görev uyuşmazlığında,  görevli mahkemenin belirlenerek, adli yargı yerinin görevsizlik kararının kaldırılmasına kesin olarak karar verildiği anlaşıldığından; adli yargı yerinde, farklı mahkemede ikinci kez açılan dava nedeniyle oluştuğu ileri sürülen olumsuz görev uyuşmazlığında, YENİDEN KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞI hk.

                                                          

 

K  A  R  A  R

 

 

            Davacı             : R.S.

Vekili              : Av. A.T.

Davalı             : Türk Telekomünikasyon A.Ş.

Vekilleri          : Av. M. E.,  Av. H. İ.K.

                         

O L A Y          : Davacı vekili, müvekkilinin 399 sayılı K.H.K ‘ye göre davalı şirkette çalışırken davalı şirketin özelleştirilmesi sonucunda kamuya nakil hakkını saklı tutarak davalı şirket ile iş sözleşmesi imzaladığını, daha sonra davalı şirket tarafından Devlet Personel Başkanlığına kamu kurumuna nakli için bildirim yapıldığını; nakledildiği kurumda çalışmaya başladığını, davalı şirketin müvekkilinin kamuya nakli sırasında maaş nakil ilmühaberi düzenleyerek Devlet Personel Başkanlığına gönderdiğini, ancak davalı şirketin maaş nakil ilmühaberini yanlış düzenlediğini ve bu nedenle davacının eksik ücret almasına sebebiyet verdiğini ifade ederek; müvekkilinin Devlet Personel Başkanlığına bildirildiği tarih itibariyle davalı şirketten almış olduğu ücret ve ücrete eklenmesi gereken farkların, ayrıca 112 günlük ikramiye tutarının da sabit bir değer olarak eklenmesi suretiyle maaş nakil ilmühaberinin düzenlenmesi ve Devlet Personel Başkanlığına bildirilmesi gerektiğinin tespitine; müvekkilinin maaş nakil ilmühaberinin eksik ve hatalı düzenlenmesi nedeniyle kamuda çalışmaya başladığı tarihten dava tarihine kadar her ay eksik ücret alması nedeniyle uğramış olduğu zarardan fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 6.000,00 TL.nin kamuya başladığı tarihten itibaren bankaların mevduata uyguladığı en yüksek faiziyle tahsiline karar verilmesi istemiyle 6.12.2012 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

ANKARA 9. İŞ MAHKEMESİ: 3.4.2013 gün ve E:2012/1288, K:2013/259 sayı ile, Uyuşmazlığın 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Ek II. cetvelinde yer alan ve özelleştirme sonucu hissesi devredilen davalı kurumda TİP 2 sözleşmesi ile nakle tabi olarak çalışan davacının davalının özelleştirmeden önce tabi olduğu ve özelleştirme ile bazı hükümleri değişen 406 sayılı Kanunun Ek.29.Maddesi kapsamındaki düzenleme ve sözleşmedeki hüküm nedeni ile 375 sayılı KHK.’un Ek 3 maddesi ve 399 sayılı KHK.’un Ek II.cetvelinde yer alan kurumlarda çalışan sözleşmeli personele yapılan artışlardan yararlanıp yararlanmayacağı, nakledilirken bu artışların yer aldığı ücreti gösteren nakil maaş ilmühaberinin buna göre düzenlenmesi gerekip gerekmediği noktasında toplandığı  görülen davada HMK’nun 114/1-b maddesi gereğince yargı yolunun caiz olmadığı gerekçesiyle aynı Yasanın 115/2 maddesi uyarınca davaya idare mahkemelerince bakılması gerektiği gerekçesiyle davanın usulden reddine karar vermiş, bu karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi: 20.5.2013 gün ve E:2013/12391, K:2013/11715 sayı ile, Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, mahkemece yargı yolu sebebi ile davanın usulden reddine karar verilmesinin yerinde görüldüğü ancak; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun "Esastan Sonuçlanmayan Davada Yargılama Gideri" başlığı altındaki 331. maddesinin 2. fıkrasındaki "görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararlarından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde, yargılama giderlerine o mahkeme hükmeder" hükmü uyarınca yargı yolu ile görevsizlik kararı sonucu verilen red kararları henüz davayı esastan sonuçlandırmadığından davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderine de o mahkemece hükmolunması gerektiği, mahkemece bu husus gözardı edilerek görevsizlik kararı sonucu verilen red kararında davacı aleyhine yargılama giderinin yükletilmesinin doğru olmadığı, bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hüküm fıkrasının yazılı olduğu şekilde 6100 sayılı Kanun'un geçici 3.maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 438/7. maddesi uyarınca düzeltilerek onanması gerektiği gerekçesiyle, temyiz olunan kararın hüküm kısmındaki yargı yolunun caiz olmaması sebebiyle davanın usulden reddine ifadesinden sonra gelen ve vekalet ücreti ile diğer yargılama giderinin yer aldığı 1. 2. 3. ve 4. bentlerin hükümden çıkarılmasına, hükmün bu şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez aynı istemlerle idari yargı yerinde dava açmıştır.

ANKARA 10. İDARE MAHKEMESİ: 25.12.2014 gün ve E:2014/1428, K:2014/1705 sayı ile, 406 sayılı Kanunun değişik 1. maddesinin 9. fıkrasında “Türk Telekomun, bu kanun ve özel kanun hükümlerine tabi bir anonim şirketi olduğu, bu kanun hükümleri saklı kalmak üzere kamu iktisadi teşebbüsleri de dahil, sermayesinin yarısından fazlası kamuya ait olan kamu kurum, kuruluş ve ortaklıklarına uygulanan mevzuat Türk Telekom’a uygulanmaz” hükmüne yer verilerek Türk Telekom’a özgü farklı bir statü oluşturduğu, aynı Kanunun 4673 sayılı Yasayla değişik Ek 22. maddesinde de Türk Telekomdaki kamu payı %50’nin altına düşünceye kadar, Türk Telekom Yönetim Kurulu üyeliklerine atanacaklarda Devlet memurluğuna atanabilme genel şartlarına sahip olma ve en az dört yıllık yüksek öğrenim görme şartlarının aranacağı, bunların dışında kalan personelin iş mevzuatı uyarınca istihdam edileceği ve iş mevzuatına göre istihdam edilenlere ilişkin kayıt ve şartların Yönetim Kurulu tarafından tayin olunacağının hükme bağlandığı, ayrıca, Türk Telekomünikasyon A.Ş.’nin özelleştirme kapsamında iken %55 oranındaki hissesinin blok olarak satışı suretiyle özelleştirilmesi için 01.07.2005 tarihinde yapılan ihale sonucunda 2005/9146 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı doğrultusunda şirketin %55 oranındaki hissesi satılarak 14.11.2005 tarihinde Oger firmasına devredildiği, şirketin kamusal niteliğinin ortadan kalktığı buna göre, iptali istenilen işlemin tesis edildiği ve davanın açıldığı tarihte davalı mevkiinde kamu kuruluşu niteliği taşımayan Türk Telekomünikasyon A.Ş.’nin olması karşısında, idari yargı yetkisi kapsamında açılmış bir idari dava bulunduğundan söz etmek olanaksız olduğundan; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu' nun 15/1-a maddesi uyarınca davanın görev yönünden reddine karar vermiş, bu karar itiraz edilmeksizin kesinleşmiştir.

Davacı vekilince, adli ve idari yargı yerlerince verilmiş olan görevsizlik kararları nedeniyle oluştuğu önesürülen olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi istemiyle başvuruda bulunmuştur.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ HUKUK BÖLÜMÜ; 24.10.2016 gün ve E:2016/421, K:2016/453 sayı ile “(…) iptal istemi tarihinde davalı mevkiinde kamu kuruluşu niteliği taşımayan Türk Telekomünikasyon A.Ş.'nin olması karşısında, idari yargı yetkisi kapsamında açılmış bir idari dava bulunduğundan sözetmek olanaksız olduğundan;  uyuşmazlığın, özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Belirtilen nedenlerle, Ankara 9. İş Mahkemesince verilen 3.4.2013 gün ve E:2012/1288, K:2013/259 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

SONUÇ: Davanın çözümünde ADLİ YARGI YERİNİN görevli olduğuna, bu nedenle Ankara 9. İş Mahkemesince verilen 3.4.2013 gün ve E:2012/1288, K:2013/259 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 24.10.2016 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK…” karar vermiştir.

Davacı vekili aynı istemlerle 13.10.2017 tarihinde bir kez daha  adli yargı yerinde dava açmıştır.

ANKARA 44.İŞ MAHKEMESİ; 7.12.2017 gün ve E:2017/568, K:2017/746 sayı ile “(…) İncelenen dosya kapsamı ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2015 tarih ve 2014/9-1559 esas, 2015/2649 karar ve yine Yargıtay Genel Hukuk Kurulunun 26.12.2012 tarih, 2012/9-1518 esas, 2012/1388 karar sayılı kararı ile Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 07.04.2011 tarih ve 2011/55 esas, 2011/205 karar sayılı kararları gereğince; davacının nakledileceği Kamu Kurumunda yararlanacağı parasal haklara esas olmak üzere nakil ilmühaberinin düzenlenmesi İdare Hukuku alanında sonuçlar doğurmakta olup, nakledileceği Kurumdaki statü, özlük ve parasal haklarının belirlendiği sözkonusu işlemlerin idari işlem niteliği taşıdığı, idari işlemler ile ilgili uyuşmazlıkların Adli Yargı yerinde değil, İdari Yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği değerlendirilerek HMK 114/1-b bendi gereğince talep konusunda karar verme görevi İdari Yargıya ait olduğundan Yargı yolunun caiz olmaması nedeni ile dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM:

Talep ile ilgili karar verme görevi İdari Yargıya ait olduğundan HMK 114/1-b maddesi gereğince yargı yolunun caiz olmaması nedeni ile dava şartı yokluğundan davanın USULDEN REDDİNE…” karar vermiş, bu karar istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmiştir.

Davacı vekilince, aynı taleplerle açılan ve görevsizlik kararı verilen Ankara 10. İdare Mahkemesinin, 25.12.2014 gün ve E:2014/1428, K:2014/1705 sayılı kararıyla Ankara 44.İş Mahkemesinin, 7.12.2017 gün ve E:2017/568, K:2017/746 sayılı kararı arasında görev uyuşmazlığı doğduğundan bahisle dava dosyalarının Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine ilişkin dilekçe verilmesi üzerine; İş Mahkemesince 12.4.2018 tarihli üst yazıyla gönderilen dava dosyaları 19.4.2018 tarihinde Mahkememiz kayıtlarına girmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Suna TÜRE, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN ve Turgay Tuncay VARLI’nın katılımlarıyla yapılan 28.5.2018 günlü toplantısında: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, karar verilmesine yer olmadığı yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın karar verilmesine yer olmadığı yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davalı şirkette görev yapmakta iken, 4046 sayılı Yasa'nın 22. maddesine göre adı Devlet Personel Başkanlığına bildirilen, sonrasında Kamu Kurumu emrine atanan davacı tarafından; maaş nakil ilmühaberinin düzeltilmesi istemiyle açılmıştır.

2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi’nin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 1. Maddesinde; “Uyuşmazlık Mahkemesi; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile görevlendirilmiş, adli, idari ve askeri yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözmeye yetkili ve bu kanunla kurulup görev yapan bağımsız bir yüksek mahkemedir.

Özel kanun uyarınca hakeme başvurulmasının zorunlu olduğu hallerde, eğer hakemlik görevi hakim tarafından yerine getirilmiş ise bu merci, davanın konusuna göre, yukarıdaki fıkrada yazılı adli veya idari yargı mercilerinden sayılır.” şeklindeki düzeleme ile Uyuşmazlık Mahkemesi’nin farklı yargı kolları arasında ortaya çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin şekilde çözmeye yetkili yüksek bir yargı organı olduğu açıkça belirtilmiştir.

Aynı Kanun’un 29. Maddesinde; “Bölümlerin ve Genel Kurulun kararları kesindir. İlke kararları ile Başkanın uygun göreceği Bölümlerin kararları Resmi Gazete'de yayımlanır.” denilmek sureti ile de kararların kesinliği bir kez daha vurgulanmıştır.

Söz konusu görev uyuşmazlıklarının Uyuşmazlık Mahkemesi’ne yargılamanın her aşamasında gecikmeksizin gelebilmesi amacı ile aynı kanunun 10. Maddesinde Olumlu Görev Uyuşmazlığı Çıkarma usulü, 14. Maddesinde Olumsuz Görev Uyuşmazlığı usulü, 17. Maddesinde Olumlu Görev Uyuşmazlığı usulü, 19. Maddesinde Yargı Merciilerinin Görev Uyuşmazlığının Giderilmesi İstemi İle Başvurabilmesi usulü ve 20. Maddesinde de Temyiz İncelemesi Yapan Yargı Merciilerinin Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvuru usulü düzenlenmiş, bu şekilde göreve ilişkin uyuşmazlığın yargılamanın her safhasında ve gecikmeksizin kesin şekilde sona erdirilmesi amaçlanmıştır.

  Olay bölümünde de ayrıntılı olarak açıklandığı üzere; dava konusu uyuşmazlık ile ilgili olarak davacı vekilince;  ilk olarak Ankara 9.İş Mahkemesinde açılan davanın 3.4.2013 gün ve E:2012/1288, K:2013/259 sayı ile görevsizlikle sonuçlanması nedeniyle aynı istemle Ankara 10.İdare Mahkemesinde dava açıldığı, bu davada da 25.12.2014 gün ve E:2014/1428, K:2014/1705 sayı ile görevsizlik kararı verildiği; kesinleşen bu kararlardan sonra davacı vekilince, bu kararlar arasında oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının çözümü için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulması üzerine, Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümünce, 24.10.2016 gün ve E:2016/421, K:2016/453 sayı ile davanın çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğuna ve Ankara 9. İş Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılmasına kesin olarak karar verildiği; bu karara karşın, davacı vekilince aynı istemlerle bir kez daha adli yargı yerinde dava açıldığı; Ankara 44.İş Mahkemesince, 7.12.2017 gün ve E:2017/568, K:2017/746 sayı ile görevsizlik kararı verildiği; bunun üzerine davacı vekilince, aynı taleplerle açılan ve görevsizlik kararı verilen Ankara 10. İdare Mahkemesinin, 25.12.2014 gün ve E:2014/1428, K:2014/1705 sayılı kararıyla Ankara 44.İş Mahkemesinin, 7.12.2017 gün ve E:2017/568, K:2017/746 sayılı kararı arasında görev uyuşmazlığı doğduğundan bahisle dava dosyalarının Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine ilişkin dilekçe verilmesi üzerine; İş Mahkemesince dava dosyaları Mahkememize gönderilmiştir.

Bu durumda, Mahkememizce, aynı istemlerle adli ve idari yargı yerlerinde daha önce açılan davalar sebebiyle Uyuşmazlık Mahkemesi’nin önüne gelmiş bulunan olumsuz görev uyuşmazlığında,  görevli mahkemenin belirlenerek, Ankara 9.İş Mahkemesince verilen 3.4.2013 gün ve E:2012/1288, K:2013/259 sayılı görevsizlik kararının kaldırılmasına kesin olarak karar verildiği anlaşıldığından; adli yargı yerinde ikinci kez açılan dava nedeniyle oluştuğu ileri sürülen olumsuz görev uyuşmazlığında, -açıklanan nedenlerle adli yargı yeri görevli bulunduğundan- yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.

 

 S O N U Ç  :  Adli yargı yerinde ikinci kez açılan dava nedeniyle oluştuğu ileri sürülen olumsuz görev uyuşmazlığında, -açıklanan nedenlerle adli yargı yeri görevli bulunduğundan- YENİDEN KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, 28.5.2018 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

Üye

Şükrü

BOZER

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKSU

 

Üye

Suna

TÜRE

 

 

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

 

Üye

Turgay Tuncay Varlı