T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS   NO   : 2018 / 690

KARAR NO : 2018 / 663

KARAR TR  : 22.10.2018

ÖZET : İcra takibine idarece yapılanitirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesi istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

              KARA R

 

 

 

          Davacı                           : H. B.

          Davalı                           : Gemlik Belediye Başkanlığı

          Vekili                             : Av. Ö. Y.  Av. S. Ü.  Av. A. H.

 

          O L A Y                        :Davacı dava dilekçesinde özetle; Görev yaptığı davalı Gemlik Belediye Başkanlığınca hakkında verilmiş disiplin cezalarının Bursa 2. İdare Mahkemesi’nin E:2013/1416 K:2014/1334, Bursa 1.İdare Mahkemesi'nin E:2015/1010 K:2016/532 ve E:2015/1011 K:2016/533 sayılı kararları ile iptal edildiğini, kararların kesinleşmesine rağmen iptal edilen disiplin cezaları nedeniyle maaşından kesilen paraların iade edilmesi için davalı idareye karşı Gemlik İcra Müdürlüğü’nün E:2016/1601 sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi yaptığını belirterek idarece takibe yapılan itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava ederek 28.12.2016 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

          GEMLİK 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ : 20.03.2017 gün ve E:2016/681, K:2017/151 sayılı dosyada “Davacı, tüzel kişiliği haiz bir idarede memur olarak çalışmaktadır. Davacının iddiası, davalı idarece hak etmiş olduğu memur maaşının haksız verilen disiplin cezaları ile kesildiğini bu kesintilerin haksız olduğunu bu nedenle tarafına iade edilmesi gerektiğidir. Yani iddia ve talep edilen husus, davalı idarenin kamu gücünü kullanarak haksız yere disiplin cezası vererek memur maaşından kesintiler yapmasına yönelik idari işleminden doğan zararın tazminidir. 2577 sayılı İYUK md 2/1/b bendinde "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan davalardır." şeklindeki düzenlemesiyle, kamu gücü kullanılarak yapılan idari işlemlere ve kamu gücü kullanılarak işlenen haksız fiillere karşı açılacak tam yargı davalarının idari yargı yolunda görüleceğini açıkça düzenlemiştir" gerekçesiyle davanın HMK md 114/1/b yargı yolunun caiz olmaması nedeni ile usulden reddine kararı vermiş, istinaf edilen karar İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin 03/05/2018 tarih, E:2017/1977, K:2018/534 sayılı kararıyla istinaf başvurusu reddedilerek kesinleşmiştir.

          Davacı bu kez tazminat istemiyle 14.08.2018 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.

          BURSA 3. İDARE MAHKEMESİ : 18.09.2018 gün ve E:2018/921 sayılı kararı ile “Dava dosyasının incelenmesinden; davacı tarafından Gemlik Belediye Başkanlığı tarafından verilmiş disiplin cezalarının Bursa 2.İdare Mahkemesi'nin E:2013/1416 K:2014/1334 sayılı. Bursa 1. İdare Mahkemesi'nin E:2015/1010 K:2016/532 ve E:2015/1011 K:2016/533 sayılı kararları ile iptal edildiği, iş bu davaların kesinleşmesine rağmen ve ödenen paraların iade edilmesi gerekirken edilmediğinden bahisle davalı idareye karşı Gemlik İcra Müdürlüğü'nün E:2016/1601 sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi yaptığı, anılan takibe yapılan itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasında Gemlik 2.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 28.03.2017 tarih ve E:2016/681 K.2017/151 sayılı karan ile görev ret kararı verildiği, anılan kararın davacı tarafından istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Dördüncü Hukuk Dairesi'nin 03.05.2018 tarih ve E:2017/1977 K:2018/534 sayılı kararı ile miktar yönünden kesin olduğundan bahisle usulden reddine karar verilmesi üzerine, 09/07/2018 tarihinde kayda giren dilekçeyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

          2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 14.maddesinin 3.bendinde, dava dilekçelerinin görev ve yetki, idari merci tecavüzü, ehliyet, idari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı, süre aşımı, husumet ve 3 ve 5.maddelere uygun olup olmadıkları yönlerinden sırasıyla inceleneceği belirtildiğinden, öncelikle önümüzdeki uyuşmazlığın idari yargı yerinin görev alanına girip girmediğinin irdelenmesi gerekir.

          İcra ve İflas Kanunu'nun 42. Maddesinde para borcu ve teminat için ilamsız takibin "Bir paranın ödenmesine veya bir teminatın verilmesine dair olan cebri icralar takip talebiyle başlar ve haciz yoluyla veya rehnin paraya çevrilmesi yahut iflas suretiyle cereyan eder." yapılacağı hükmü, "itiraz süresi ve şekli" başlıklı 62. maddesinde "İtiraz etmek isteyen borçlu, itirazını, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekle ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecburdur. (Değişik ikinci cümle: 17/7/2003-4949/13 md.) İtiraz, takibi yapan icra dairesinden başka bir icra dairesine yapıldığı takdirde bu daire gereken masrafı itirazla birlikte alarak itirazı derhal yetkili icra dairesine gönderir; alınmayan masraftan memur şahsen sorumludur .(Değişik fıkra: 17/7/2003-4949/13 md.) Takibe itiraz edildiği, 59 uncu maddeye göre alacaklının yatırdığı avanstan karşılanmak suretiyle üç gün içinde bir muhtıra ile alacaklıya tebliğ edilir. (Ek fıkra: 17/7/2003-4949/13 md.) Borçlu veya vekili, dava ve takip işlemlerine esas olmak üzere borçluya ait yurt içinde bir adresi itirazla birlikte bildirmek zorundadır. Adresini değiştiren borçlu yurt içinde yeni adres bildirmediği ve tebliğ memurunca yurt içinde yeni adresi tespit edilemediği takdirde, takip talebinde gösterilen adrese çıkarılacak tebligat borçlunun kendisine yapılmış sayılır. Borcun bir kısmına itiraz eden borçlunun o kısman cihet ve miktarını açıkça göstermesi lazımdır. Aksi takdirde itiraz edilmemiş sayılır.(Mülga dördüncü fıkra: 17/7/2003-4949/103 md.) Borçlu takibin müstenidi olan senet altındaki imzayı reddediyorsa, bunu itirazında ayrıca ve açıkça beyan etmelidir. Aksi takdirde icra takibi yönünden senetteki imzayı kabul etmiş sayılır. Borçluya, itiraz eylediğine dair bedava ve pulsuz bir belge verilir." hükmü, "İtirazın hükmü" başlıklı 66.maddesinde "(Değişik: 18/2/1965-538/36 md.) Müddeti içinde yapılan itiraz takibi durdurur. İtiraz müddetinde değilse alacaklının talebi üzerine icra memura takip muamelelerine alacağın tamamı için devam eder. Borçlu, borcun yalnız bir kısmına itirazda bulunmuşsa takibe, kabul ettiği miktar için devam olunur. Borçlu itirazında imzayı reddetmişse alacaklı derhal icra dairesinden tatbike medar imzaların celbini isteyebilir." hükmü, "itirazın iptali" başlıklı 67. maddesinde ise "(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/15 md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. (Değişik: 9/11/1988-3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir" hükmü düzenlenmiştir.

          6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun "Asliye Hukuk Mahkemelerinin Görevi" başlıklı 2. maddesinde de"(l) Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. (2) Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir." hükmü düzenlenmiştir.

          Bu durumda, dava konusu uyuşmazlığın kaynağının Mahkeme kararları neticesinde davacı lehine hükmedilen ancak davalı idare tarafından ödenmeyen alacaklarının ödenmesi amacıyla davacı tarafından başlatılan ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptali talebi olduğu anlaşıldığından, itirazın iptali hakkındaki uyuşmazlığın görüm ve çözümünde anılan mevzuatın yukarıda aktarılan maddeleri uyarınca adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmaktadır.

          Açıklanan nedenlerle; davanın adli yargının görev alanına girdiği sonucuna varıldığından, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Bursa 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin E:2016/681 sayılı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine” karar vererek 24.09.2018 tarih ve 2018/921 esas sayılı üst yazısı ile görev uyuşmazlığının giderilmesi için Mahkememize başvurmuş, müracaat 27/09/2018 tarihinde kayıt altına alınmıştır.

          İNCELEME VE GEREKÇE :

          Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Başkan Hicabi DURSUN, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ'un katılımlarıyla yapılan 22.10.2018 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME :

          Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, Mahkemece idari yargı dosyasının ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

  II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Engin SELİMOĞLU'nun, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

          Dava, görev yaptığı davalı Belediyenin verdiği ve idare mahkemelerince iptal edilen disiplin cezaları nedeniyle maaşından yapılan kesintilerin tahsili amacıyla davacı tarafından Gemlik 2. İcra Müdürlüğü'nün 2016/1601 esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığı, davalı idarenin ödeme emrine itiraz etmesi üzerine icra takibinin durdurulduğu belirtilerek, davalı idarenin yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

          2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İlamsız takip” başlıklı Üçüncü Bap, 42-49. maddelerinde takip yöntemleri gösterilmiş; değişik 58. maddesinde, takip talebinin icra dairesine yazı ile veya sözlü olarak veya elektronik ortamda yapılacağına işaret edilmiş, değişik 60. maddesine göre, takip talebi üzerine icra müdürünce ödeme emri düzenleneceği ve 62-65. maddelerde itiraza ilişkin hükümlere yer verilmiş olup, değişik 66. maddede, süresi içinde yapılan itirazın takibi durduracağı kurala bağlanmıştır.

          İtiraz nedeniyle takibin durması üzerine alacaklıya, itirazın iptali için Yasada iki yola başvurma olanağı tanınmış olup, bunlardan birincisi, 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak, ikincisi ise 68, ek 68/a ve ek 68/b maddelerine göre tetkik merciinden itirazın kaldırılmasını istemektir.

          İncelenen uyuşmazlıkta alacaklı konumundaki davacı tarafından, değişik 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak suretiyle itirazın iptali davası açılmıştır.

          Söz konusu 67. Madde (Değişik: 18/2/1965 - 538/37 md.), “(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/15 md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.

          (Değişik: 9/11/1988 - 3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu, takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı, diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.

          İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.

          Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır” hükümlerini taşımaktadır.

          Anılan Yasanın değişik 1. maddesinin birinci fıkrasında, “Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur” denilmekte olup, yukarıda hükmü yazılı 67. maddede sözü edilen “mahkeme” ile icra dairesinin bulunduğu yargı çevresi bakımından bağlı olduğu asliye mahkemesinin anlaşılması ve takip hukukuna özgü bulunan itirazın iptali davasının asliye mahkemesinde görülmesi gerektiği açıktır.

          Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinde, idari dava türleri: a)İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b)İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c)Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmıştır.

          Bu duruma göre, İcra ve İflas Kanunu’nun değişik 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davasının görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

         

          S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle, Bursa 3. İdare Mahkemesi’nin başvurusunun kabulü ile Gemlik 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 28.03.2017 gün ve E:2016/681, K:2017/151 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 22.10.2018 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                               Üye                               Üye                              Üye

       Hicabi                              Şükrü                          Mehmet                          Birol     

    DURSUN                           BOZER                         AKSU                          SONER          

 

 

 

 

                                                  Üye                                Üye                              Üye   

                                         Süleyman Hilmi                 Aydemir                        Nurdane

                                               AYDIN                          TUNÇ                          TOPUZ