T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

         

          ESAS   NO : 2018/783

                        KARAR NO : 2018/836

                        KARAR TR: 24.12.2018

 

ÖZET : Davacıya ait iken, plan notu gereğince bedelsiz olarak davalı idareye terk edilen taşınmazların, bedelsiz terk işleminin dayanağı olan plan notunun yargı kararı ile iptal edildiğinden bahisle, davalı belediye adına olan tapu kayıtlarının iptal edilerek davacı adına tescili veya bu mümkün olmadığı takdirde taşınmazların bedelinin tazmini istemiyle açtığı davanın, İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

 

KARAR                  

 

 

 

Davacı   : Güneykent Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı

Vekili     : Av. H.E. D.

Davalı    : Çankaya Belediye Başkanlığı

Vekili  : Av. A. D.

 

O L A Y: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Ankara İli, Çankaya İlçesi, Lodumlu Mahallesi, 52 ada, 1 parsel, 99 ada, 1 parsel ve 114 ada, 1 parsel sayılı, davacıya ait iken plan notu gereğince bedelsiz olarak davalı idareye terk edilen taşınmazların, bedelsiz terk işleminin dayanağı olan plan notunun yargı kararı ile iptal edildiğini ileri sürerek, davalı belediye adına olan tapu kayıtlarının iptal edilerek davacı adına tescili ve bu mümkün olmadığı takdirde ise taşınmazların bedelinin tazmini istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

Davalı Çankaya Belediye Başkanlığı vekili, süresi içinde verdiği dilekçesinde,davanın idari yargı yerinde çözülmesi gerektiğinden bahisle görev itirazında bulunulmuştur.

ANKARA 20. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 29.1.2018 gün ve E:2017/201 sayı ile, davanın tapu iptali ve tescil talepli dava olduğu, mahiyeti icabı idari yargıda görülmesi gerekmeyen dava türünden olduğundan görevsizliğe yönelik davalı itirazının reddine karar vermiştir.

Davalı Çankaya Belediye Başkanlığı vekili tarafından, süresi içinde verilen dilekçe ile olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması istemiyle başvuruda bulunulması üzerine dilekçe, dava dosyası ile birlikte Danıştay Başsavcılığı’na gönderilmiştir.                       

DANIŞTAY BAŞSAVCISI: "... 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde, tam yargı davaları, idarenin eylem ve işlemlerinden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan davalar olarak tanımlanmıştır.

3194 sayılı İmar Kanunu'nun 18. maddesinde, "İmar hududu içinde bulunan binalı veya binasız arsa ve arazileri malikleri veya diğer hak sahiplerinin muvafakati aranmaksızın, birbirleri ile, yol fazlaları ile kamu kurumlarına veya belediyelere ait bulunan yerlerle birleştirmeye, bunları yeniden imar planına uygun ada veya parsellere ayırmaya, müstakil, hisseli veya kat mülkiyeti esaslarına göre hak sahiplerine dağıtmaya ve re'sen tescil işlemlerini yaptırmaya belediyeler yetkilidir. Sözü edilen yerler belediye ve mücavir alan dışında ise yukarıda belirtilen yetkiler valilikçe kullanılır.

Belediyeler veya valiliklerce düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların dağıtımı sırasında bunların yüzölçümlerinden yeteri kadar saha, düzenleme dolayısıyla meydana gelen değer artışları karşılığında "düzenleme ortaklık payı" olarak düşülebilir. Ancak, bu maddeye göre alınacak düzenleme ortaklık payları, düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların düzenlemeden önceki yüzölçümlerinin yüzde kırkını geçemez.

(Değişik üçüncü fıkra: 3/12/2003-5006/1 md.) Düzenleme ortaklık payları, düzenlemeye tâbi tutulan yerlerin ihtiyacı olan Milli Eğitim Bakanlığına bağlı ilk ve ortaöğretim kurumları, yol, meydan, park, otopark, çocuk bahçesi, yeşil saha, ibadet yeri ve karakol gibi umumî hizmetlerden ve bu hizmetlerle ilgili tesislerden başka maksatlarla kullanılamaz.

Düzenleme ortaklık paylarının toplamı, yukarıdaki fıkrada sözü geçen umumi hizmetler için, yeniden ayrılması gereken yerlerin alanları toplamından az olduğu takdirde, eksik kalan miktar belediye veya valilikçe kamulaştırma yolu ile tamamlanır.

Herhangi bir parselden bir miktar sahanın kamulaştırılmasının gerekmesi halinde düzenleme ortaklık payı, kamulaştırmadan arta kalan saha üzerinden ayrılır.

Bu fıkra hükümlerine göre, herhangi bir parselden bir defadan fazla düzenleme ortaklık payı alınmaz. Ancak, bu hüküm o parselde imar planı ile yeniden bir düzenleme yapılmasına mani teşkil etmez..." hükmü yer almıştır.

Dosyanın incelenmesinden, davacı vakfa ait olan Çankaya İlçesi, Lodumlu Mahallesi, 52 ada, 1 parsel, 99 ada, 1 parsel ve 114 ada, 1 parsel sayılı taşınmazların 23.09.1986 tarihli il İdare Kurulu kararı ve 07.11.1986 tarihli Valilik kararı ile onaylanan 1/1000 ölçekli uygulama imar planında teknik altyapı alanı ve pazar alanı kullanımında kaldığı, bölgeye ilişkin parselasyon planının 10.12.1986 tarihinde onaylandığı, imar planının 8 nolu plan notunda yer alan " Yol, meydan, yeşil saha, park, genel otopark, cami, karakol, P.T.T., eğitim alanları, spor alanı, pazar yeri, teknik altyapı alanları köy tüzel kişiliğine devredilmeden inşaat ruhsatı verilemez. Ayrıca bu parseller amacı dışı kullanılamaz" düzenlemesi gereğince, imar planında kamu kullanımına ayrılmış olan uyuşmazlığa konu taşınmazların 2001 tarihinde davalı belediye lehine bedelsiz olarak terkin edildiği, taşınmazların imar planındaki kullanım kararlarının değişmediği, davacı tarafından, aynı bölgede bulunan başka taşınmazlar için inşaat ruhsatı verilmesi istemiyle yapılan başvuruların söz konusu plan notu nedeniyle reddi yolundaki işlemlerin iptali istemiyle açılan davalarda, idare mahkemelerince verilen iptal kararları nedeniyle şarta bağlı olarak terkin edilen taşınmazların terk işlemlerinin dayanağının ortadan kalktığından bahisle tapularının iadesi, bu mümkün olmadığı takdirde taşınmazların bedelinin ödenmesi istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı, aynı istemle davalı idareye yapıldığı belirtilen 01.03.2017 tarihli başvuruya verilen yanıtın dava konusu edilmediği anlaşılmaktadır.

Davalı idare tarafından ise, dava dilekçesinde sözü edilen idare mahkemesi kararlarının, bölgede yer alan farklı taşınmazlara yönelik olarak 8 sayılı plan notundaki bedelsiz terk yapılmadan inşaat ruhsatı verilemeyeceği yolundaki koşulun kaldırılarak imar durumu verilmesi istemleriyle yapılan başvuruların reddine ilişkin işlemlerin iptaline yönelik olup, 8 sayılı plan notunun iptalinin istenilmediği ve anılan düzenlemenin yürürlükte olduğu, bu plan notu gereğince tesis edilen işlemlerin hukuka uygun olduğu iddia edilmektedir.

Olayda, davacı tarafından, her ne kadar adli yargı yerinde tapu iptali ve tescil, olmazsa tazminat istemiyle dava açılmış ve idari bir işlemin iptali istenilmemişse de, uyuşmazlığın imar planında yer alan plan notu kapsamında tesis edilen bedelsiz terk işleminden kaynaklandığı, plan notu uyarınca bedelsiz terk işlemi tesis edilmeden inşaat ruhsatı verilmesinin mümkün olmaması nedeniyle kamu kullanımına ayrılmış olan taşınmazların terk edilmek zorunda kalındığı, dolayısıyla bedelsiz terkin, idarece kamu gücü kullanılarak tesis edilmiş olan imar planı ve parselasyon işlemlerinin gereğinin yerine getirilmesi amacını taşıdığı sonucuna varılmıştır.

Bu durumda, iptali istenilen tapu kaydının dayanağı olan imar planı ve parselasyon işleminin idari işlem niteliğinde olduğu, tapu iptali ve tescilin mümkün olmaması halinde bu işlemlerden kaynaklanan zararın tazmininin de istenildiği göz önünde bulundurulduğunda, uyuşmazlığın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b maddesi hükmü ve imar mevzuatı hükümleri çerçevesinde idari yargı yerince çözümlenmesi gerekmektedir.

SONUÇ : Açıklanan nedenle, 2247 sayılı Yasa'nın 10’uncu maddesi uyarınca olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine, durumun anılan Mahkemeye bildirilmesine, 14/09/2018 tarihinde kesin olarak karar verildi." şeklinde karar vermiştir.

Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasanın 13. maddesine göre Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın da yazılı düşüncesi istenilmiştir.

YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI: "... davacı vakfa ait olan dava konusu taşınmazların 23/09/1986 tarihli İl İdare Kurulu kararı ve 07/11/1986 tarihli Valilik kararı ile onaylanan 1/1000 ölçekli uygulama imar planında teknik altyapı alanı ve pazar alanı kullanımında kaldığı, bölgeye ilişkin parselasyon planının 10/12/1986 tarihinde onaylandığı, imar planının 8 no.lu plan notunda yer alan "Yol, meydan, yeşil saha, park, genel otopark, cami, karakol, P.T.T., eğitim alanları, spor alanı, pazar yeri, teknik altyapı alanları köy tüzel kişiliğine devredilmeden inşaat ruhsatı verilemez. Ayrıca bu parseller amacı dışı kullanılamaz" düzenlemesi gereğince, imar planında kamu kullanımına ayrılmış olan uyuşmazlığa konu taşınmazların 2001 tarihinde davalı belediye lehine bedelsiz olarak terkin edildiği, taşınmazların imar planındaki kullanım kararlarının değişmediği, davacı tarafından, aynı bölgede bulunan başka taşınmazlar için inşaat ruhsatı verilmesi istemiyle yapılan başvuruların söz konusu plan notu nedeniyle reddi yolundaki işlemlerin iptali istemiyle açılan davalarda, idare mahkemelerince verilen iptal kararları nedeniyle şarta bağlı olarak terkin edilen taşınmazların terk işlemlerinin dayanağının ortadan kalktığından bahisle tapularının iadesi, bu mümkün olmadığı takdirde taşınmazların bedelinin ödenmesi istemiyle bakılan davanın açıldığı, aynı istemle davalı idareye yapıldığı belirtilen 01/03/2017 tarihli başvuruya verilen yanıtın ise dava konusu edilmediği anlaşılmaktadır.

Bilindiği gibi, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı" kenar başlıklı 2. maddesinde, idari dava türleri : a) İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmıştır.                   

Kamu hizmetinin, yöntemine ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin; kamu yararına uygun şekilde işletilip işletilmediğinin; hizmet kusuru ya da başka bir nedenle idarenin sorumluluğu bulunup bulunmadığının yargısal denetiminin iptal ve tam yargı davaları kapsamında idari yargı yerlerince yapılacağı açıktır.

Öte yandan, 3194 sayılı İmar Kanununun 18. maddesinde, "İmar hududu içinde bulunan binalı veya binasız arsa ve arazileri malikleri veya diğer hak sahiplerinin muvafakati aranmaksızın, birbirleri ile, yol fazlaları ile kamu kurumlarına veya belediyelere ait bulunan yerlerle birleştirmeye, bunları yeniden imar planına uygun ada veya parsellere ayırmaya, müstakil, hisseli veya kat mülkiyeti esaslarına göre hak sahiplerine dağıtmaya ve re'sen tescil işlemlerini yaptırmaya belediyeler yetkilidir. Sözü edilen yerler belediye ve mücavir alan dışında ise yukarıda belirtilen yetkiler valilikçe kullanılır. / Belediyeler veya valiliklerce düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların dağıtımı sırasında bunların yüzölçümlerinden yeteri kadar saha, düzenleme dolayısıyla meydana gelen değer artışları karşılığında "düzenleme ortaklık payı" olarak düşülebilir. Ancak, bu maddeye göre alınacak, düzenleme ortaklık payları, düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların düzenlemeden önceki yüzölçümlerinin yüzde kırkını geçemez. / Düzenleme ortaklık payları, düzenlemeye tâbi tutulan yerlerin ihtiyacı olan Milli Eğitim Bakanlığına bağlı ilk ve ortaöğretim kurumları, yol, meydan, park, otopark, çocuk bahçesi, yeşil saha, ibadet yeri ve karakol gibi umumî hizmetlerden ve bu hizmetlerle ilgili tesislerden başka maksatlarla kullanılamaz. / Düzenleme ortaklık paylarının toplamı, yukarıdaki fıkrada sözü geçen umumi hizmetler için, yeniden ayrılması gereken yerlerin alanları toplamından az olduğu takdirde, eksik kalan miktar belediye veya valilikçe kamulaştırma yolu ile tamamlanır. / Herhangi bir parselden bir miktar sahanın kamulaştırılmasının gerekmesi halinde düzenleme ortaklık payı, kamulaştırmadan arta kalan saha üzerinden ayrılır. / Bu fıkra hükümlerine göre, herhangi bir parselden bir defadan fazla düzenleme ortaklık payı alınmaz. Ancak, bu hüküm o parselde imar planı ile yeniden bir düzenleme yapılmasına mani teşkil etmez..." hükmü yer almaktadır.

Yukarıda belirtilen Kanun hükümleri dikkate alınarak davaya konu olan olay incelendiğinde, uyuşmazlığın imar planında yer alan plan notu kapsamında tesis edilen bedelsiz terk işleminden kaynaklandığı, plan notuna göre bedelsiz terk işlemi gerçekleşmeden inşaat ruhsatı verilmesi mümkün olmadığından, kamu kullanımına ayrılan taşınmazların terk edilmek zorunda kalındığı, bedelsiz terkin, idarece kamu gücü kullanılarak tesis edilmiş olan imar planı ve parselasyon işlemlerinin gereğinin yerine getirilmesi amacıyla yapıldığı, iptali istenilen tapu kaydının dayanağı olan imar planı ve parselasyon işleminin idari işlem niteliğinde olduğu, tapunun iptali ile tescilin mümkün olmaması halinde bu işlemlerden kaynaklanan zararın tazmininin de istenildiği göz önünde bulundurulduğunda, davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2/1.a-b maddesinde yer alan iptal ve tam yargı davaları kapsamında idari yargı yerince çözümlenmesi gerekmektedir.

Bu nedenle, Danıştay Başsavcılığının 2247 sayılı Kanunun 10. maddesi gereğince yapmış olduğu başvurunun kabulü ile Ankara 20. Asliye Hukuk Mahkemesinin 29/01/2018 tarihli ve 2017/201 Esas sayılı görevlilik kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekmektedir." yolunda düşünce vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi'nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ'un katılımlarıyla yapılan 24.12.2018 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Başvuru yazısı ve dava dosyası örneği üzerinde 2247 sayılı Yasa'nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı idare vekilinin, anılan Yasa'nın 10/2 maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Danıştay Başsavcısı'nca, 10. maddede öngörülen biçimde, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, Ankara İli, Çankaya İlçesi, Lodumlu Mahallesi, 52 ada, 1 parsel, 99 ada, 1 parsel ve 114 ada, 1 parsel sayılı, davacıya ait iken plan notu gereğince bedelsiz olarak davalı idareye terk edilen taşınmazların, bedelsiz terk işleminin dayanağı olan plan notunun yargı kararı ile iptal edildiğinden bahisle, davalı belediye adına olan tapu kayıtlarının iptal edilerek davacı adına tescili veya bu mümkün olmadığı takdirde taşınmazların bedelinin tazmini istemiyle açılmıştır.

          3194 sayılı İmar Kanunu’nun “Planların hazırlanması ve yürürlüğe konulması” başlıklı 8. maddesinde; “Planların hazırlanmasında ve yürürlüğe konulmasında aşağıda belirtilen esaslara uyulur.

          a) Bölge planları; sosyo-ekonomik gelişme eğilimlerini, yerleşmelerin gelişme potansiyelini, sektörel hedefleri, faaliyetlerin ve alt yapıların dağılımını belirlemek üzere hazırlanacak bölge planlarını, gerekli gördüğü hallerde Devlet Planlama Teşkilatı yapar veya yaptırır.

          b) İmar Planları; Nazım İmar Planı ve Uygulama İmar Planından meydana gelir. Mevcut ise bölge planı ve çevre düzeni plan kararlarına uygunluğu sağlanarak, belediye sınırları içinde kalan yerlerin nazım ve uygulama imar planları ilgili belediyelerce yapılır veya yaptırılır. Belediye meclisince onaylanarak yürürlüğe girer. (Değişik dördüncü cümle: 8/8/2011- KHK-648/21 md.) Bu planlar onay tarihinden itibaren belediye başkanlığınca tespit edilen ilan yerlerinde ve ilgili idarelerin internet sayfalarında bir ay süreyle eş zamanlı olarak ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. Belediye başkanlığınca belediye meclisine gönderilen itirazlar ve planları belediye meclisi onbeş gün içinde inceleyerek kesin karara bağlar.

          Belediye ve mücavir alan dışında kalan yerlerde yapılacak planlar valilik veya ilgilisince yapılır veya yaptırılır. Valilikçe uygun görüldüğü takdirde onaylanarak yürürlüğe girer. (Değişik üçüncü cümle: 8/8/2011- KHK-648/21 md.) Onay tarihinden itibaren valilikçe tespit edilen ilan yerinde ve ilgili idarelerin internet sayfalarında bir ay süreyle eş zamanlı olarak ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. İtirazlar valiliğe yapılır, valilik itirazları ve planları onbeş gün içerisinde inceleyerek kesin karara bağlar.

Onaylanmış planlarda yapılacak değişiklikler de yukarıdaki usullere tabidir.

Kesinleşen imar planlarının bir kopyası, Bakanlığa gönderilir.

          İmar planları alenidir. Bu aleniyeti sağlamak ilgili idarelerin görevidir. Belediye Başkanlığı ve mülki amirlikler, imar planının tamamını veya bir kısmını kopyalar veya kitapçıklar haline getirip çoğaltarak tespit edilecek ücret karşılığında isteyenlere verir.

          c) (Ek: 3/7/2005 - 5403/25 md.) Tarım arazileri, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda belirtilen izinler alınmadan tarımsal amaç dışında kullanılmak üzere plânlanamaz.” hükmü;

Aynı Kanun'un 18. maddesinde, “İmar hududu içinde bulunan binalı veya binasız arsa ve arazileri malikleri veya diğer hak sahiplerinin muvafakatı aranmaksızın, birbirleri ile, yol fazlaları ile, kamu kurumlarına veya belediyelere ait bulunan yerlerle birleştirmeye, bunları yeniden imar planına uygun ada veya parsellere ayırmaya, müstakil, hisseli veya kat mülkiyeti esaslarına göre hak sahiplerine dağıtmaya ve re'sen tescil işlemlerini yaptırmaya belediyeler yetkilidir. Sözü edilen yerler belediye ve mücavir alan dışında ise yukarıda belirtilen yetkiler valilikçe kullanılır.

Belediyeler veya valiliklerce düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların dağıtımı sırasında bunların yüzölçümlerinden yeteri kadar saha, düzenleme dolayısıyla meydana gelen değer artışları karşılığında "düzenleme ortaklık payı" olarak düşülebilir. Ancak, bu maddeye göre alınacak düzenleme ortaklık payları, düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların düzenlemeden önceki yüzölçümlerinin yüzde kırkını geçemez.

(Değişik üçüncü fıkra: 3/12/2003-5006/1 md.) Düzenleme ortaklık payları, düzenlemeye tâbi tutulan yerlerin ihtiyacı olan Milli Eğitim Bakanlığına bağlı ilk ve ortaöğretim kurumları, yol, meydan, park, otopark, çocuk bahçesi, yeşil saha, ibadet yeri ve karakol gibi umumî hizmetlerden ve bu hizmetlerle ilgili tesislerden başka maksatlarla kullanılamaz.

Düzenleme ortaklık paylarının toplamı, yukarıdaki fıkrada sözü geçen umumi hizmetler için, yeniden ayrılması gereken yerlerin alanları toplamından az olduğu takdirde, eksik kalan miktar belediye veya valilikçe kamulaştırma yolu ile tamamlanır.

Herhangi bir parselden bir miktar sahanın kamulaştırılmasının gerekmesi halinde düzenleme ortaklık payı, kamulaştırmadan arta kalan saha üzerinden ayrılır.

Bu fıkra hükümlerine göre, herhangi bir parselden bir defadan fazla düzenleme ortaklık payı alınmaz. Ancak, bu hüküm o parselde imar planı ile yeniden bir düzenleme yapılmasına mani teşkil etmez…” hükmü yer almıştır.

Dosyanın incelenmesinden, davacı vakfa ait olan Çankaya İlçesi, Lodumlu Mahallesi, 52 ada, 1 parsel, 99 ada, 1 parsel ve 114 ada, 1 parsel sayılı taşınmazların 23.09.1986 tarihli il İdare Kurulu kararı ve 07.11.1986 tarihli Valilik kararı ile onaylanan 1/1000 ölçekli uygulama imar planında teknik altyapı alanı ve pazar alanı kullanımında kaldığı, bölgeye ilişkin parselasyon planının 10.12.1986 tarihinde onaylandığı, imar planının 8 nolu plan notunda yer alan " Yol, meydan, yeşil saha, park, genel otopark, cami, karakol, P.T.T., eğitim alanları, spor alanı, pazar yeri, teknik altyapı alanları köy tüzel kişiliğine devredilmeden inşaat ruhsatı verilemez. Ayrıca bu parseller amacı dışı kullanılamaz" düzenlemesi gereğince, imar planında kamu kullanımına ayrılmış olan uyuşmazlığa konu taşınmazların 2001 tarihinde davalı belediye lehine bedelsiz olarak terkin edildiği, taşınmazların imar planındaki kullanım kararlarının değişmediği, davacı tarafından, aynı bölgede bulunan başka taşınmazlar için inşaat ruhsatı verilmesi istemiyle yapılan başvuruların söz konusu plan notu nedeniyle reddi yolundaki işlemlerin iptali istemiyle açılan davalarda, idare mahkemelerince verilen iptal kararları nedeniyle şarta bağlı olarak terkin edilen taşınmazların terk işlemlerinin dayanağının ortadan kalktığından bahisle tapularının iadesi, bu mümkün olmadığı takdirde taşınmazların bedelinin ödenmesi istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı, aynı istemle davalı idareye yapıldığı belirtilen 01.03.2017 tarihli başvuruya verilen yanıtın dava konusu edilmediği anlaşılmıştır.

Olayda, davacı tarafından, her ne kadar adli yargı yerinde tapu iptali ve tescil, olmazsa tazminat istemiyle dava açılmış ve idari bir işlemin iptali istenilmemişse de, uyuşmazlığın imar planında yer alan plan notu kapsamında tesis edilen bedelsiz terk işleminden kaynaklandığı, plan notu uyarınca bedelsiz terk işlemi tesis edilmeden inşaat ruhsatı verilmesinin mümkün olmaması nedeniyle kamu kullanımına ayrılmış olan taşınmazların terk edilmek zorunda kalındığı, dolayısıyla bedelsiz terkin, idarece kamu gücü kullanılarak tesis edilmiş olan imar planı ve parselasyon işlemlerinin gereğinin yerine getirilmesi amacını taşıdığı sonucuna varılmış olup, belirtilen duruma göre, imar planı ve buna dayalı imar uygulaması sonucunda uğranılan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b maddesinde yer alan "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında idari yargı yerince çözümlenmesi gerekmektedir.

Açıklanan nedenlerle, Danıştay Başsavcısı’nın başvurusunun kabulü ile davalı Çankaya Belediye Başkanlığı vekilinin görev itirazının, Ankara 20. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 29.1.2018 gün ve E:2017/201 sayılı reddine ilişkin kararın kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle  Danıştay Başsavcısı'nın BAŞVURUNUN KABULÜ ile davalı Çankaya Belediye Başkanlığı vekilinin GÖREV İTİRAZININ REDDİNE İLİŞKİN, Ankara 20. Asliye Hukuk Mahkemesinin 29.1.2018 gün ve E:2017/201 sayılı KARARININ KALDIRILMASINA, 24.12.2018 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                               Üye                               Üye                              Üye

      Hicabi                              Şükrü                          Mehmet                          Birol      

    DURSUN                           BOZER                         AKSU                          SONER          

 

 

 

 

 

                                                  Üye                                Üye                              Üye    

                                        Süleyman Hilmi                 Aydemir                        Nurdane

                                              AYDIN                          TUNÇ                          TOPUZ