T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

           

            ESAS NO      : 2019 / 647

            KARAR NO  : 2019 / 815

            KARAR TR   : 23.12.2019

ÖZET: Davacının hissedar olduğu taşınmaz üzerinde bulunan yapıya davalı idarece kamulaştırmasız el atılarak yıktırıldığından dolayı tazminat ödenmesi istemiyle açılan davanın, İDARİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı        : B. A.

Vekili          : Av.A.G.

Davalı        : Altındağ Belediye Başkanlığı

Vekili          : Av. M.A.

 

O L A Y     :Davacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin, Ankara, Altındağ, Önder Mahallesinde bulunan, 3002 ada, 1 parselde 512/100800 hisse ve bu hisse üzerinde bodrum+zemin+giriş kattan ibaret bina sahibi iken, yapılan imar planları ve İmar Kanunu'nun 18. madde uygulaması sonucunda; a-Altındağ Tapu Sicil Müdürlüğü Battalgazi Mah.24382 ada, 3 parselden kendisine 152/948 hisse verildiğini; b-Altındağ Tapu Sicil Müdürlüğü Battalgazi Mah.24317 ada, 1 parselde 26/5108 hisse verildiğini, okula alanı olan bu hissesinin kamulaştırıldığını; c- emlak vergilerine konu Önder Mah. 920.Sok. No:30 Altındağ/ANKARA adresindeki zemin + giriş+ 1. kattan ibaret 3 katlı binasının, 24375 adada bulunan park alanında kaldığını; müvekkilinin Almanya'da ikamet ettiğini, belirtilen uygulamalardan haberi olmadığı gibi kendisine de herhangi bir tebligat yapılmadığını; 7.09.2018 tarihinde,  taşınmazda oturan kiracılarına bırakılan yapı tatil zaptı ile maliki olduğu Önder Mah. 920.Sok. No:30 Altındağ/ANKARA adresindeki evinin 24375 ada alanı üzerinde bulunan park alanında kaldığı ve boşaltılması gerektiğini öğrendiğini; Ankara 6. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2018/179 Değişik İş sayılı dosyasından alınan 03.08.2018 tarihli bilirkişi raporu ile okul alanında kalan müvekkile ait binanın yapı ve muhtesatlar dahil toplam değerinin 67.750,56 TL olduğunun tespit edildiğini; bunu müteakip, binanın kiracılarca boşaltıldığını,  01.09.2018 itibariyle de Zabıta/ kolluk kuvveti tarafından yıkılmış olduğunu;   yaptıkları başvurularla, kamulaştırma işlemi yapılıp yapılmadığı hususlarında bilgi verilmesi ve bilirkişi raporu ile tespit olunan bedelin ödenmesi talep edilmiş ise de, dava dışı Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığının, kendilerinin kamulaştırma işlemi yapmadıklarını, bu hususta yapı tatil zaptını düzenleyen Altındağ Belediye Başkanlığı'na müracaat edilmesini bildirdiğini,  Altındağ Belediye Başkanlığı'nca ise hiç cevap verilmediğini; İmar Kanununun Madde 18/10 fıkrasına göre "Bu maddede belirtilen kamu hizmetlerine ayrılan yerlere rastlayan yapılar, belediye veya valilikçe kamulaştırılmadıkça yıktırılamaz" denildiğini; bu hükme göre, davalı belediyenin, park alanında kalan müvekkiline ait binayı kamulaştırıp bedelini ödemesi gerekirken, kamulaştırma yapmadığını, bu durumda, mahkemece yapılan keşif üzerine düzenlenen bilirkişi raporu ile belirlenen bina bedelini davalı idarenin ödemesi gerektiğini ifade ederek; 67.750,00 TL kamulaştırmasız el atma tazminatının, 01.09.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan  tahsili istemiyle 21.3.2019 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

Davalı idare vekili, süresi içerisinde görev itirazında bulunmuştur.

ANKARA 18.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 18.7.2019 gün ve E: 2019/183 sayı ile, görev itirazının reddine karar vermiştir.

Davalı vekilinin, idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması yolunda süresi içinde verdiği dilekçesi üzerine, dava dosyasının onaylı bir örneği Danıştay Başsavcılığı'na gönderilmiştir.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI; “(…)Anayasa'nın 125. maddesinin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kurala bağlanmış; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde de, tam yargı davaları, idarenin eylem ve işlemlerinden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan davalar olarak tanımlanmıştır.

İdari işlem ve eylemlerden doğan zararların tazmini taleplerinin, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 12 ve 13. maddeleri uyarınca, idari yargı yerlerinde açılacak tam yargı davalarına konu edilmeleri, anılan yasa hükümlerinin gereğidir.

Uygulama ve öğreti'de, kamu idarelerinin, kamu hizmetinin yürütümü sırasında, kamu gücü kullanarak tek yanlı irade açıklamalarıyla yapmış oldukları işlemler, "idari işlem"; herhangi bir işlem ya da karara dayanmaksızın gerçekleştirdikleri maddi faaliyetleriyle, görevleriyle ilgili hareketsizlikleri de, "idari eylem" olarak tanımlanmaktadır.

3194 sayılı İmar Kanunu'nun 32. maddesinde; "Bu Kanun hükümlerine göre ruhsat alınmadan yapılabilecek yapılar hariç; ruhsat alınmadan yapıya başlandığı veya ruhsat ve eklerine aykırı yapı yapıldığı ilgili idarece tespiti, fenni mesulce (...) tespiti ve ihbarı veya herhangi bir şekilde bu duruma muttali olunması üzerine, belediye veya valiliklerce o andaki inşaat durumu tespit edilir. Yapı mühürlenerek inşaat derhal durdurulur. Durdurma, yapı tatil zaptının yapı yerine asılmasıyla yapı sahibine tebliğ edilmiş sayılır. Bu tebligatın bir nüshası da muhtara bırakılır. Bu tarihten itibaren en çok bir ay içinde yapı sahibi, yapısını ruhsata uygun hale getirerek veya ruhsat alarak, belediyeden veya valilikten mühürün kaldırılmasını ister. Ruhsata aykırılık olan yapıda, bu aykırılığın giderilmiş olduğu veya ruhsat alındığı ve yapının bu ruhsata uygunluğu, inceleme sonunda anlaşılırsa, mühür, belediye veya valilikçe kaldırılır ve inşaatın devamına izin verilir. Aksi takdirde, ruhsat iptal edilir, ruhsata aykırı veya ruhsatsız yapılan bina, belediye encümeni veya il idare kurulu kararını müteakip, belediye veya valilikçe yıktırılır ve masrafı yapı sahibinden tahsil edilir." hükmüne yer verilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden, davacının Önder Mahallesi, 3002 ada, 1 parsel sayılı taşınmazda paydaş olduğu ve taşınmaz üzerinde 3 katlı yapının ve muhdesatların bulunduğu, taşınmazın imar planında park alanında kaldığı, bölgede 3194 sayılı İmar Kanununun 18. maddesi uyarınca yapılan imar uygulaması sonucunda parselin 24375 adada kaldığı, davacının taşınmazdaki payına karşılık 24382 ada, 3 parsel ve 24317 ada, 1 parsel sayılı(okul alanı) taşınmazlardan pay verildiği, Altındağ Belediye Encümeninin 19.09.2018 günlü, E849 sayılı kararı ile de park alanında kalan yapının ruhsatsız olduğu tespit edildiğinden 3194 sayılı İmar Kanununun 32. maddesi uyarınca yıktırılmasına karar verildiği, bu karar uyarınca da 2018 yılı Aralık ayında belediye ekiplerince yapının yıkıldığı, davacı tarafından, yapının tapulu taşınmazda ruhsatlı olarak yapıldığı, yapı ile ilgili tesis edilen işlemlerin kendisine tebliğ edilmediği, usule aykırı tesis edilen işlemlere dayanılarak yapının yıkıldığı öne sürülerek Ankara 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/179 Değişik İş sayılı dosyasında saptanan bedelin yasal faizi ile birlikte tazminen ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Olayda, uyuşmazlığın, davacıya ait yapının imar planında park alanında kalması ve ruhsatsız olması nedeniyle alınan yıkım kararı gereğince yıktırılmasından dolayı tazminat ödenip ödenmeyeceğine ilişkin bulunması nedeniyle 3194 sayılı İmar Kanununun 32. maddesi uyarınca ruhsatsız yapının yıktırılmasına yönelik olarak tesis edilen bir idari işlem olan encümen kararının uygulanarak davacının yapısının yıktırılmasından doğan zararın tazminine ilişkin bulunan davanın, imar mevzuatı hükümleri çerçevesinde çözümlenmesi gerekmektedir.

Bu durumda, İmar Kanununun 32. maddesinin uygulanması sonucunda uğranılan zararın tazminine yönelik bulunan davanın 2577 sayılı Kanunun 2. maddesinin 1-b maddesinde yer alan "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında imar mevzuatı hükümleri çerçevesinde idari yargı yerince çözümlenmesi gerekmektedir.

SONUÇ : Açıklanan nedenle, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine…” karar vermiştir.

Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasa’nın 13. maddesine göre Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın da yazılı düşüncesi istenilmiştir.

YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI; “(…), Anayasanın 125/7. maddesinde, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kurala bağlanmış; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2/1.b maddesinde de, tam yargı davaları, idarenin eylem ve işlemlerinden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan davalar olarak tanımlanmıştır.

İdari işlem ve eylemlerden doğan zararların tazmini taleplerinin, 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanununun 12 ve 13. maddeleri uyarınca, idari Yargı yerlerinde açılacak tam yargı davalarına konu edilmeleri, anılan yasa hükümlerinin gereğidir.

Uygulama ve öğretide, kamu idarelerinin, kamu hizmetinin yürütümü sırasında, kamu gücü kullanarak tek yanlı irade açıklamalarıyla yapmış oldukları işlemler, "idari işlem"', herhangi bir işlem ya da karara dayanmaksızın gerçekleştirdikleri maddi faaliyetleriyle, görevleriyle ilgili hareketsizlikleri de, "idari eylem" olarak tanımlanmaktadır.

Buna göre, idarelerin 3194 sayılı İmar Kanununun 8. maddesi uyarınca tek yanlı irade açıklamaları ile tesis ettikleri, genel ve düzenleyici imar planları ve bu planlara dayanılarak tesis edilen parselasyon, kamulaştırma, ruhsat gibi bireysel işlemler, "idari işlem''; bu imar planı uyarınca yapmak zorunda oldukları program ve uygulamaları bunun için gerekli zamanda gerçekleştirmemeleri; yani, bu konudaki hareketsizlikleri de, idari eylem niteliği taşımaktadır.

Diğer taraftan, 3194 sayılı Kanunun 32. maddesinde; “Bu Kanun hükümlerine göre ruhsat alınmadan yapılabilecek yapılar hariç; ruhsat alınmadan yapıya başlandığı veya ruhsat ve eklerine aykırı yapı yapıldığı ilgili idarece tespiti, fenni mesulce (...) tespiti ve ihbarı veya herhangi bir şekilde bu duruma muttali olunması üzerine, belediye veya valiliklerce o andaki inşaat durumu tespit edilir. Yapı mühürlenerek inşaat derhal durdurulur. / Durdurma, yapı tatil zaptının yapı yerine asılmasıyla yapı sahibine tebliğ edilmiş sayılır. Bu tebligatın bir nüshası da muhtara bırakılır. / Bu tarihten itibaren en çok bir ay içinde yapı sahibi, yapısını ruhsata uygun hale getirerek veya ruhsat alarak, belediyeden veya valilikten mühürün kaldırılmasını ister. / Ruhsata aykırılık olan yapıda, bu aykırılığın giderilmiş olduğu veya ruhsat alındığı ve yapının bu ruhsata uygunluğu, inceleme sonunda anlaşılırsa, mühür, belediye veya valilikçe kaldırılır ve inşaatın devamına izin verilir. / Aksi takdirde, ruhsat iptal edilir, ruhsata aykırı veya ruhsatsız yapılan bina, belediye encümeni veya il idare kurulu kararını müteakip, belediye veya valilikçe yıktırılır ve masrafı yapı sahibinden tahsil edilir." hükmüne yer verilmiştir.

Anılan mevzuat ve açıklamalar uyarınca yapılan tespit ve değerlendirme sonucunda, her ne kadar davacı tarafından Ankara 6. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan tespit dosyasında bedel tespiti yaptırılmış ve bu bedel dava konusu edilmiş ise de, ortada idarenin 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu kapsamında bir işleminin bulunmadığı, davanın anılan Kanunun 14. maddesinde belirtilen bedel arttırma davası niteliğinde olmadığı sonucuna varılmıştır.

Dava konusu olayda, imar uygulaması sonucu 3194 sayılı İmar Kanununun 32. maddesi uyarınca yıkım işlemi tesis edildiği, davacıya ait hissenin başka imar parselinden karşılandığı anlaşılmış olup, ruhsatsız olarak yapılan yapılar için yapı maliyet bedeli ödenip ödenmeyeceğine, dolayısıyla imar uygulaması sonucunda uğranılan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2/1.b maddesinde yer alan "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında idari yargı yerince çözümlenmesi gerekmektedir.

Uyuşmazlık Mahkemesinin 10/04/2017 tarihli ve E.-K.2017/146-219 sayılı kararında da aynı hususlar vurgulanmıştır.

Bu nedenle, Danıştay Başsavcılığının 2247 sayılı Kanunun 10. maddesi gereğince yapmış olduğu başvurunun kabulü ile Ankara 18. Asliye Hukuk Mahkemesinin 18/07/2019 tarihli ve 2019/183 Esas sayılı görevlilik kararının kaldırılmasına karar verilmesi…” gerektiği yolunda yazılı düşünce vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan 23.12.2019 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Başvuru yazısı ve dava dosyası örneği üzerinde 2247 sayılı Yasa'nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı idarenin anılan Yasanın 10/2 maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Danıştay Başsavcısı'nca, 10. maddede öngörülen biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacının hissedar olduğu taşınmaz üzerinde bulunan yapıya davalı idarece kamulaştırmasız el atılarak yıktırıldığından bahisle 67.750,00.-TL tazminatın yasal faiziyle birlikte davalı idareden tahsiline karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

Anayasa'nın 125. maddesinin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kurala bağlanmış; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde de, tam yargı davaları, idarenin eylem ve işlemlerinden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan davalar olarak tanımlanmıştır.

İdari işlem ve eylemlerden doğan zararların tazmini taleplerinin, 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanunu'nun 12 ve 13'üncü maddeleri uyarınca, idari Yargı yerlerinde açılacak tam yargı davalarına konu edilmeleri, anılan yasa hükümlerinin gereğidir.

Uygulama ve öğretide, kamu idarelerinin, kamu hizmetinin yürütümü sırasında, kamu gücü kullanarak tek yanlı irade açıklamalarıyla yapmış oldukları işlemler, "idari işlem"; herhangi bir işlem ya da karara dayanmaksızın gerçekleştirdikleri maddi faaliyetleriyle, görevleriyle ilgili hareketsizlikleri de, "idari eylem" olarak tanımlanmaktadır.

Belediyelerin 3194 sayılı İmar Kanununun 8. maddesi ve 18. maddesinin verdiği yetki ile arazi ve arsalar üzerinde imar planlarının hazırlanması ve yürürlüğe konulması, arazi ve arsa düzenlemesi gibi faaliyetleri kapsamında yaptıkları imar planlarından kaynaklanan işlemlerin tek yanlı ve kamu gücüne dayanan irade açıklamaları ile tesis edilen genel ve düzenleyici işlemler olduğu bu yönü ile de idari eylem ve işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların idari yargı yerlerinde çözümlenmesi gerektiği tartışmasızdır. Buna karşılık, Kamulaştırma Kanunu’nda öngörülen usul ve yöntemlere uygun idari nitelikte uygulama işlemleri yapılmaksızın, taşınmazın bir kısmına fiilen el atması durumunda, idarenin bu eyleminin kamulaştırmasız el atma niteliğini taşıdığı açıktır.

Öte yandan, 3194 sayılı imar Kanununun  “Ruhsatsız veya ruhsat ve eklerine aykırı olarak başlanan yapılar” başlıklı 32.maddesinde; “ Bu Kanun hükümlerine göre; ruhsat alınmadan yapıya başlandığı veya ruhsat ve eklerine veya ruhsat alınmadan yapılabilecek yapılarda projelerine ve ilgili mevzuatına aykırı yapı yapıldığı ilgili idarece tespiti, fenni mesulce (...)tespiti ve ihbarı veya herhangi bir şekilde bu duruma muttali olunması üzerine, belediye veya valiliklerce o andaki inşaat durumu tespit edilir. Yapı mühürlenerek inşaat derhal durdurulur.

Durdurma, yapı tatil zaptının yapı yerine asılmasıyla yapı sahibine tebliğ edilmiş sayılır. Bu tebligatın bir nüshası da muhtara bırakılır.

Bu tarihten itibaren en çok bir ay içinde yapı sahibi, yapısını ruhsata uygun hale getirerek veya ruhsat alarak, belediyeden veya valilikten mühürün kaldırılmasını ister.

Ruhsata aykırılık olan yapıda, bu aykırılığın giderilmiş olduğu veya ruhsat alındığı ve yapının bu ruhsata uygunluğu, inceleme sonunda anlaşılırsa, mühür, belediye veya valilikçe kaldırılır ve inşaatın devamına izin verilir.

Aksi takdirde, ruhsat iptal edilir, ruhsata aykırı veya ruhsatsız yapılan bina, belediye encümeni veya il idare kurulu kararını müteakip, belediye veya valilikçe yıktırılır ve masrafı yapı sahibinden tahsil edilir.

(Ek fıkra:29/11/2018-7153/15 md.) İdare tarafından ruhsata bağlanamayacağı veya aykırılıkların giderilemeyeceği tespit edilen yapıların ruhsatı üçüncü fıkrada düzenlenen bir aylık süre beklenmeden iptal edilir ve mevzuata aykırı imalatlar hakkında beşinci fıkra hükümleri uygulanır. " hükmüne yer verilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden; davacının Ankara, Altındağ, Önder Mahallesi, 3002 ada, 1 parsel sayılı taşınmazda paydaş olduğu ve taşınmaz üzerinde 3 katlı yapının ve muhdesatların bulunduğu;  taşınmazın imar planında park alanında kaldığı, bölgede 3194 sayılı İmar Kanununun 18. maddesi uyarınca yapılan imar uygulaması sonucunda parselin 24375 adada kaldığı, davacının taşınmazdaki payına karşılık 24382 ada, 3 parsel ve 24317 ada, 1 parsel sayılı(okul alanı) taşınmazlardan pay verildiği, Altındağ Belediye Encümeninin 19.09.2018 günlü, E849 sayılı kararı ile de park alanında kalan yapının ruhsatsız olduğu tespit edildiğinden 3194 sayılı İmar Kanununun 32. maddesi uyarınca yıktırılmasına karar verildiği, bu karar uyarınca da 2018 yılı Aralık ayında belediye ekiplerince yapının yıkıldığı;  davacı tarafından, yapının tapulu taşınmazda ruhsatlı olarak yapıldığı, yapı ile ilgili tesis edilen işlemlerin kendisine tebliğ edilmediği, usule aykırı tesis edilen işlemlere dayanılarak yapının yıkıldığı öne sürülerek Ankara 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/179 Değişik İş sayılı dosyasında saptanan 67.750,00 TL bedelin yasal faizi ile birlikte tazminen ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Bu durumda, her ne kadar davacı tarafından Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılan tespit dosyasında bedel tespiti yaptırılmış ve bu bedeli dava konusu edilmiş ise de, ortada idarenin 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu kapsamında bir işleminin bulunmadığı, davanın anılan Yasanın 14. maddesinde işaret edilen bedel arttırma davası niteliğinde olmadığı sonucuna varılmıştır.

Olayda, imar uygulaması sonucu davacıya ait yapının park alanında kaldığı ve ruhsatsız olduğu gerekçesiyle, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca encümen kararı uygulanarak yıkım işlemi tesis edildiği; davacının yapısının yıktırılmasından doğan zararın tazminine ilişkin bulunan davanın da, imar mevzuatı hükümleri çerçevesinde ve 2577 sayılı Kanunun 2. maddesinin 1-b maddesinde yer alan "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında idari yargı yerince çözümlenmesi gerekmektedir.

Açıklanan nedenlerle, Danıştay Başsavcısı’nın başvurusunun kabulü ile davalı vekilinin görev itirazının, Ankara 18.Asliye Hukuk Mahkemesince reddine ilişkin 18.7.2019 gün ve E: 2019/183 sayılı kararın kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Danıştay Başsavcısı’nın BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile davalı vekilinin görev itirazının, Ankara 18.Asliye Hukuk Mahkemesince reddine ilişkin 18.7.2019 gün ve E: 2019/183 sayılı KARARININ KALDIRILMASINA, 23.12.2019 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                          Üye                                  Üye                                 Üye                    

       Hicabi                         Şükrü                             Mehmet                             Birol        

    DURSUN                   BOZER                             AKSU                            SONER            

 

 

 

                                             Üye                                  Üye                                 Üye                    

                                         Aydemir                           Nurdane                           Ahmet

                            TUNÇ                             TOPUZ                          ARSLAN