Hukuk Bölümü 1992/50 E., 1992/1 K.

  • GÜMRÜK AMBARLARINDA KAYBOLAN MAL
  • TAZMİNAT DAVASI
  • 178 S. MALİYE BAKANLIĞININ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKI... [ Madde 1 ]
  • 2577 S. İDARİ YARGILAMA USULÜ KANUNU [ Madde 19 ]
  • 2577 S. İDARİ YARGILAMA USULÜ KANUNU [ Madde 2 ]
  • "İçtihat Metni"

    OLAY : Davacının ithal ettiği 30 külçe ( 1300 kg ) kalay, 05.11.1981 tarihinde "kaçak zannıyla" Gümrük İdaresi tarafından tutanak düzenlemek suretiyle gümrük ambarına alınmıştır. Daha sonra davacı hakkında 1918 sayılı Kanuna muhalefetten açılan dava sonunda mahkeme, elkonulan kalayların davacıya iadesine karar vermiş, karar Yargıtay onayından geçerek kesinleşmiştir. Sözkonusu emtianın davacıya iade verilmesine ilişkin mahkeme kararıyla Gümrük Müdürlüğüne başvurulduğunda kalayların yerinde aynı sayıda külçe kurşun bulunduğu görülmüştür. Davacının İstanbul Gümrükler Başmüdürlüğüne başvurarak kalayların aynen teslimi yahut değerinin ödenmesi yönündeki müteaddit taleplerinin sonuçsuz kalması üzerine, davacı, adli yargı yerinde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla kaybolan külçe kalayların karşılığı olarak 40 milyon liranın faiz ve dava masraflarıyla birlikte tahsili istemiyle 01.02.1990 tarihinde dava açmıştır.

    İstanbul 7. Asliye Hukuk Mahkemesi; 19.10.1990 gününde, 80-498 sayıyla; ortada idarenin hizmet kusuruna dayalı bir tazminat istemi ve buna ilişkin dava bulunduğu, kamu hizmetinin ifası sırasında doğan zararların tazmini istemiyle idare aleyhine açılan davaların çözüm yerinin idari yargı olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. Bu arada İstanbul Gümrükler Başmüdürlüğünce, 18.05.1990 gün ve 81-6169 sayısıyla İstanbul Ticaret Odasından 02.11.1988 tarihi itibariyle alınan kalay rayiç değerine göre hesaplanan 24.050.000.TL. kalay tutarından gümrükçe tahsili gereken vergi, resim ve primler toplamı 13.968.717.-TL.'yi düştükten sonra 10.081.283.- Liranın davacıya iadesine karar verilmiştir. Davacı, Gümrük Müdürlüğünce tespit edilen kalay miktarına, Merkez Bankası reeskont haddi faizi olan 23.525.000. TL.'ye ilave etmek suretiyle, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere toplam 47.575.000.-TL.'nin davalı idareden tahsil edilmesi istemiyle idari yargı yerinde 03.04.1990 tarihinde dava açmıştır.

    İstanbul 5. İdare Mahkemesi; 14.11.1991 gün ve 389 sayıyla: İdare Mahkemesinin görevlerinin 2577 sayılı Kanunun 2. maddesinde sayıldığı, ortada, dava konusu malın iadesi için adliye mahkemesince verilmiş bir karar bulunduğu ve idare mahkemesinde açılan bu davanın, adli yargı kararının uygulanması istemine dayandığı belirtilerek uyuşmazlığın, yerine getirilmesi istenilen yargı kararını vermiş olan adli mercilerce incelenmesi gerektiği görüş ve gerekçesiyle 2247 sayılı Kanunun 19. maddesi uyarınca görevli mahkemenin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesi'ne başvurulmasına karar vermiş, dosya 16.12.1991 tarihinde Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmiştir.

    İNCELEME VE GEREKÇE :

    Türk Milleti adına karar veren Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü, Mustafa Şahin'in Başkanlığında, Şükrü Kaya Erol, Dr. Ekrem Serim, Feridun Taşkın, Ahmet Çolakoğlu, Osman Şimşek ve İlhami Uğuryılmaz'ın katılmaları ile yaptığı 17.02.1992 günlü toplantıda, Raportör Hakim Ayten Anıl'ın raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan, toplantıya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı yerine katılan Savcı İsmel Gökalp'in davanın adli yargı yerinde çözülmesi gerektiği; Danıştay Başsavcısı yerine katılan Savcı M. İlhan Dinç'in ve idari eylem ve işlemlerden doğan zararın tazminine ilişkin davaların görüm ve çözüm yerinin İdari Yargı olduğu yolundaki yazılı düşünceleri doğrultusunda sözlü açıklamaları dinlendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

    Dava, Maliye ve Gümrük Bakanlığına karşı, gümrükle muhafazası sırasında kaybolan ve yerine aynı miktarda kurşun konulmuş olan 1300 Kg. kalayın rayiç değerinin tazmini istemiyle açılmıştır.

    Maliye ve Gümrük Bakanlığı Teşkilatı ve Görevleri Hakkında 178 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Bakanlığın amaçları arasında: Gümrük ve Gümrük Muhafaza hizmetlerini düzenlemek ve yürütmek, kaçakçılık fiil ve teşebbüsleriyle mücadele etmek olduğu ve bu meyanda, gümrük denetimine tabi eşya ve araçları muhafazası ve tasfiyesini sağlamak görevi bulunduğu da belirtilmiştir.

    Olayda, davacının ithal ettiği kalayın, kaçak zannedilerek, İstanbul Satış Gümrük Müdürlüğünün 11.12.1991 gün ve 666/81 sayılı kaçak eşya tespit belgesiyle ambara alındığı, bu olayla ilgili olarak 1918 sayılı Kanuna muhalefetten dolayı açılan dava sonunda el konulan eşyanın mahkemece davacıya iadesine karar verildiği ve bu kararın temyizden geçerek kesinleştiği, ancak eşyanın davacı tarafından alınması için yapılan başvuruda idarenin muhafazasında olan eşyanın bulunmadığı hususu çekişmesizdir. Anlaşmazlık bir kamu görevi olan gümrük denetimi sırasında denetime tabi eşyanın muhafazası görevinin idarece gereği gibi yapılmaması sonucu gümrükle kaybolması nedeniyle, idare tarafından tazmin edilmesi isteminden doğmuştur. Olayda bir kamu kanunu olan 1918 sayılı Kaçakçılığın Men ve Takibine Dair Kanun Hükümleri uyarınca yapılan idari işlem ve eylemler sonucu doğan zarar söz konusudur. Bu nedenle kamu hizmetinin yürütülmesinde idarenin hizmet kusurunun bulunup bulunmadığının incelenmesi İdari Yargının görev alanına girmektedir.

    Öte yandan, adli yargı merciince eşyanın davacıya iadesine karar verilmiş bulunması, eşyanın gümrük idaresince muhafazasındaki ihmal nedeniyle iade edilmesinden doğan tazminat davasının da adli yargıda görülmesini gerektirmez.

    Bu itibarla kamu hizmetini yürütmekle görevli kılınmış kamu kurumunun anılan hizmetin yürütülmesi sırasında meydana gelen zararın tazmini istemine ilişkin bu davanın incelenmesi ve kamu hizmetinin yöntemine göre yapılıp yapılmadığının tespiti, idari yargının görevine girdiğinden, İdare Mahkemesinin 2247 sayılı Kanunun 19. maddesine göre vaki başvurusunun reddi gerekmektedir.

    SONUÇ : Anlaşmazlığın niteliğine göre davanın idari yargı yerinde görülmesi gerektiğine, bu nedenle İstanbul 5. İdare Mahkemesinin 2247 sayılı Kanunun 19. maddesi uyarınca vaki 14.11.1991 günlü 389 sayılı başvurusunun reddine, üyelerden Dr. Ekrem Serim, Şükrü Kaya, Erol ve Feridun Taşkın'ın karşı, oyları ve oyçokluğuyla 17.02.1992 gününde kesin olarak karar verildi.