T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

          HUKUK BÖLÜMÜ

          ESAS    NO    : 2016/454

          KARAR NO   : 2016/477

          KARAR TR    : 24.10.2016

                    

ÖZET : İdari yargı yerinde açılan davanın öncesinde adli yargı yerince aynı konuda verilmiş kesin veya kesinleşmiş bir görevsizlik kararı bulunmadığı anlaşıldığından, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde belirtilen koşulların oluşmaması nedeniyle,  aynı Yasa’nın 27. mad-desi uyarınca yöntemine uygun bulunmayan BAŞVURUNUN REDDİ gerektiği hk.

                  

 

 

K  A  R  A  R

 

             Davacı           : M.İ. 

            Vekili              : Av. M.E.H.

            Davalı             : İstanbul  Gümrük ve Muhafaza Baş Müdürlüğü,Büyükçekmece Cumhuriyet  

                                      Başsavcılığı

    

            O  L  A  Y        : Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı Soruşturma Bürosunca, M.A. Y., Z.H. ve davacı M.İ. ile bir kısım şüpheliler hakkında 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu uyarınca yapılan soruşturma sırasında, “kaçakçılığa konu eşyayı bu özelliğini bilerek ticari amaçla satmak ve satın almak” suçundan cezalandırılmaları istemiyle kamu davası açılmış, soruşturma konusu “antrepo veya geçici depodaki serbest dolaşımda bulunmayan eşyayı izinsiz olarak çıkarmak” eyleminin ise, idari para cezasını gerektirdiği nedeniyle soruşturma dosyasından ayrılmasına karar verilip, dosyanın bu konuda karar verilmesi için görevsizlik kararı ile Kabahat Bürosuna gönderilmesinden sonra; Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı Kabahat Bürosunun 24.9.2012 gün ve Kabahat Defteri No:2012/3208, Karar No:2012/2308 sayılı kararı ile, 34 ZD 9467 plakalı araçta yapılan aramada Ambarlı Gümrüğünde bulunan ve serbest dolaşıma tabi olmayan bir kısım alkollü içkilerin ele geçirildiği, davacının ve diğer kişilerin birlikte yüklenen Antrepo veya geçici depodaki serbest dolaşımda bulunmayan eşyayı izinsiz olarak çıkartmak kabahatini işlediklerinden bahisle, davacı ve diğerlerinin 5607 sayılı Kanun’un 3. maddesinin sekizinci fıkrası ile  4. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca 142.546,00 TL idari para cezası ile cezalandırılma-larına karar verilmiştir.

Z.H. vekili, idari yaptırım kararının kaldırılması istemiyle adli yargı yerinde itirazda bulunmuştur.

BÜYÜKÇEKMECE 1.SULH CEZA MAHKEMESİ;23.05.2013 gün ve D. İş No:2012/1749 sayı ile; 5607 sayılı Kanunda yapılan değişiklik ile kaçakçılık fiiline ilişkin kabahatlerin 4458 sayılı Gümrük Kanunu ile yeniden düzenlendiği ve bu Kanunda başvuru yolunun idare mahkemesi olarak gösterildiği gerekçesiyle başvurunun görev yönünden reddine karar vermiş, verilen karar itiraz edilmeden kesinleşmiştir.

Davacı Mümin İyikan vekili, idari yaptırım kararının kaldırılması istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

            İstanbul 5. İdare Mahkemesi’nce, 5607 sayılı Kanunun olay tarihinde yürürlükte bulunan maddesi uyarınca savcılık tarafından verilen idari yaptırım kararının, 5326 sayılı Yasa kapsamında kalan idari yaptırım kararı niteliğinde bulunduğu, bu karara karşı 5326 sayılı Kanunun 27. maddesi uyarınca sulh ceza mahkemesine itiraz edilebileceği açıklanarak,  davanın görev yönünden reddine karar verilmesi üzerine, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiş, Danıştay 10. Dairesi, 5.10.2015 gün ve E:2013/7748, K:2015/4038 sayılı kararı ile, davanın Büyükçekmece 1.Sulh Ceza Mahkeme-sinin D. İş No:2012/1726 sayılı görevsizlik kararı üzerine açıldığı, Mahkemece uyuşmazlığı çözmekle sulh ceza mahkemesinin görevli olduğu sonucuna ulaşıldığı belirterek, bu durumda dosyanın 2247 sayılı Kanun’un 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesi gerekirken, davanın görev yönünden reddine şeklinde verilen kararda hukuki isabet bulunmadığı gerekçesiyle kararın bozulmasına karar vermiştir.

İSTANBUL 5. İDARE MAHKEMESİ; 25.03.2016 gün ve E:2016/390 sayı ile, Büyükçekmece 1.Sulh Ceza Mahkemesinin D. İş No:2012/1749 sayılı görevsizlik kararı üzerine açılan davada, savcılık tarafından verilen idari yaptırım kararının, 5326 sayılı Yasa kapsamında kalan idari yaptırım kararı niteliğinde bulunduğu ve bu karara karşı 5326 sayılı Kanunun 27. maddesi uyarınca sulh ceza mahkemesine itiraz edilebileceği yolundaki hüküm karşısında, davanın görüm ve çözüm görevinin adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesi'ne başvurulmasına karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 24.10.2016 günlü toplantısında; Raportör-Hakim Gülten Fatma BÜYÜKEREN’in, 2247 sayılı Yasa’da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada başvurunun reddi gerektiğine ilişkin sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

            Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulu’nun 11.7.1988 günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararında, “2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun bütünüyle incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanunun uygulanması yönünden 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, ‘ceza uyuşmazlıkları’ ibaresinden, savcının ya da şahsi davacının talebi ile başlayan yargılaması sonunda sanığın mahkûmiyetine ya da beraatine hükmedilebilecek davalarda, askeri ve adli ceza mahkemeleri arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması, bunun dışında kalan tüm görev uyuşmazlıklarının ‘hukuk uyuşmazlığı’ sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Uygulanması idari organlara bırakılan cezalar, adli nitelikte olmadığından, bunlar hakkında yapılan itirazlar ya da açılan davalar ‘ceza davası’ olarak nitelendirilemezler. İdari niteliklerinden dolayı bu davalara ilişkin görev ve hüküm uyuşmazlıklarının Uyuşmazlık Mahkemesinin Hukuk Bölümünde incelenip çözümlenmesi gerektiği...”açıkça belirtilmiştir. Bu durum göz önüne alındığında, olay bölümünde yazılı başvuru konusu görev uyuşmazlığının Hukuk Bölümünde incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur.

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin görev ve yetkileri, 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 158. maddesi ile 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi’nin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 1. maddesinde açıkça gösterilmiş, Mahkeme adli, idari ve askeri yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözmeye yetkili kılınmıştır.

2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde, “Olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekir.

           Bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi, ancak davanın taraflarınca ve ceza davalarında ise ayrıca ilgili makamlarca ileri sürülebilir”, 19.maddesinde, “Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine  kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler.

            (Değişik ikinci fıkra: 23/7/2008 – 5791/9 md.) Yargı merciince, önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası da temin edilerek, gerekçeli başvuru kararı ile birlikte dava dosyaları Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilir” denilmiştir. Aynı Yasanın 27. maddesinde ise, Uyuşmazlık Mahkemesinin, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceleyeceği; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddedeceği kuralına yer verilmiştir.

           Dosyanın incelenmesinden, davacı Mümin İyikan vekilinin, Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı Kabahat Bürosunun 24.9.2012 gün ve Kabahat Defteri No:2012/3208, Karar No:2012/2308 sayılı kararı ile, davacı adına verilen 142.546,00 TL idari para cezasının iptali istemiyle idari yargı yerine açtığı davada,  İstanbul 5. İdare Mahkemesi’nce davanın Büyükçekmece 1.Sulh Ceza Mahkemesinin D. İş No:2012/1749 sayılı görevsizlik kararı üzerine açıldığı belirtilerek, davanın çözümünün adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesi'ne başvurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.

           Somut olayda, idari yargı dosyası ile birlikte Mahkememize gönderilen Büyükçekmece 1.Sulh Ceza Mahkemesinin 23.05.2013 tarih ve D. İş No:2012/1749 sayılı dava dosyasının incelenmesinde, Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı Kabahat Bürosunun 24.9.2012 gün ve Kabahat Defteri No:2012/3208, Karar No:2012/2308 sayılı kararı ile verilen 142.546,00 TL idari para cezasının iptali istemiyle Zeki Hoylat isimli kişinin adına verilen idari para cezasının iptali istemiyle adli yargı yerinde itirazda bulunduğu, Mahkemece başvurunun görev yönünden reddine karar verildiği ve kararın kesinleştiği anlaşılmış, bunun üzerine, Danıştay 10. Dairesi’nin 5.10.2015 gün ve E:2013/7748, K:2015/4038 sayılı kararında davanın Büyükçekmece 1.Sulh Ceza Mahkemesinin D. İş No:2012/1726 sayılı görevsizlik kararı üzerine açıldığını belirttiğinden, Başkanlıkça ilgili Mahkemeden bahsedilen dava dosyası getirtilmiş, dosyanın incelenmesinde, Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı Kabahat Bürosunun 24.9.2012 gün ve Kabahat Defteri No:2012/3208, Karar No:2012/2308 sayılı kararı ile adına verilen 142.546,00 TL idari para cezasının iptali istemiyle bu kez Mehmet Ali Yalçın isimli kişinin adli yargı yerinde itirazda bulunduğu, Büyükçekmece 1.Sulh Ceza Mahkemesinin D. İş No:2012/1726 sayılı kararı ile başvurunun görev yönünden reddine karar verildiği, bunun üzerine Mehmet Ali Yalçın’ın idari yargı yerinde aynı istemle dava açtığı, İstanbul 8. İdare Mahkemesi’nce, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesi'ne başvurulmasına karar verildiği, Mahkememizin 30.12.2013 gün ve E:2013/1759, K:2013/1970 sayılı kararı ile, Büyükçekmece 1.Sulh Ceza Mahkemesinin D. İş No:2012/1726 sayılı görevsizlik kararının kaldırılmasına karar verildiği,  davacı Mümin İyikan tarafından bahsedilen idari yaptırım kararının kaldırılması istemiyle adli yargı yerine dava açıp açmadığı konusunda bir bilgi olmadığı gibi, adli yargı yerince davacı hakkında bu işlem ile ilgili olarak verilmiş bir görevsizlik kararı da bulunmadığı anlaşılmıştır.

İstanbul 5. İdare Mahkemesi’nce 2247 sayılı Kanun’un 19. maddesi uyarınca Uyuşmazlık Mahkemesi'ne başvurulabilmesi için, adli yargı yerince aynı konuda verilmiş kesin veya kesinleşmiş bir görevsizlik kararı bulunması, bunun üzerine kendisine açılan davada adli yargı yerinin görevli olduğu kanısına varması ve görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurması gerektiği açıktır. Oysa olayda, adli yargı yerince davacı hakkında aynı konuya ilişkin olarak verilmiş bir görevsizlik kararı bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu durumda, ortada 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen biçimde, idari yargı yerinde açılan davanın öncesinde, adli yargı yerince aynı konuda verilmiş kesin veya kesinleşmiş bir görevsizlik kararının bulunmadığı kuşkusuzdur.

Açıklanan nedenlerle, İstanbul 5. İdare Mahkemesi’nce davanın çözümünün adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirtilmesi için yaptığı başvurunun, idari yargı yerinde açılan davanın öncesinde adli yargı yerince aynı konuda verilmiş kesin veya kesinleşmiş bir görevsizlik kararı bulunmadığı anlaşıldığından, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde belirtilen koşulların oluşmaması nedeniyle,  aynı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yöntemine uygun bulunmayan başvurunun reddine karar verilmesi gerekmiştir.

 

S O N U Ç     : 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde belirtilen koşulların oluşmaması nedeniyle,  aynı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yöntemine uygun bulunmayan BAŞVURUNUN REDDİNE, 24.10.2016 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN