T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO       : 2015 / 785

            KARAR NO  : 2015 / 800

            KARAR TR   : 30.11.2015

ÖZET : Davacının hissedarı olduğu taşınmazının fiilen el atılmayan kısmına,  kamulaştırmasız el atıldığından bahisle açılan tazminat davasında; aynı taşınmazın fiilen el atılan kısmına ilişkin olarak adli yargı yerince verilen kararın kesinleşmesi ve bu yöndeki hukuki ihtilafın sona ermesi karşısında; taşınmazın diğer bölümleri üzerindeki hukuki el atma nedeniyle uğranıldığı öne sürülen zararın tazmini istemiyle açılan davanın, imar planından kaynaklanan tazminat davaları kapsamında İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

                                                          

 

 

 

K  A  R  A  R

 

 

Davacı          : S.Ç.

Vekilleri        : Av.M. E.& Av.Ş. Ö.

Davalı           : Melikgazi Belediye Başkanlığı

Vekilleri        : Av. M.Ü.- Av. Z. S.

   Av. Z.D. - Av. T. B.

        

O L A Y        : Davacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin Kayseri İli, Melikgazi İlçesi, Yıldırım Beyazıt Mahallesi, 3268 ada, 7 parselde kayıtlı bulunan taşınmazda hak sahibi olduğunu; dava tarihinden geriye doğru 5 yıldan daha uzun süre önce onanmış ve kesinleşmiş 1/1000 ölçekli uygulama imar planına göre; dava konusu taşınmazın yol ve park alanında kaldığını; imar durumuna göre taşınmazdan fiilen ve hukuken tasarruf etme imkanı bulunmadığını; Yargıtay 5.HD’nin 03.05.2011 tarih,2011/182 Esas ve 2011/7779 Karar sayılı ilamı ile aynı Dairenin 22.03.2011 tarih, 2010/17128 Esas ve 2011/5077 Karar sayılı ilamında da benimsenen Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 15.12.2010 tarih, 2010/5-662 Esas ve 2010/551 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere; 3194 Sayılı Yasa’nın 10.maddesinin amir hükmü uyarınca 1/1000 ölçekli imar planının kesinleştiği tarihten itibaren 5 yıl içerisinde davalı belediyece dava konusu taşınmazın ayrılma amacına uygun olarak kamulaştırma görevinin yerine getirilmemesi ve taşınmaz malikinin süresi belirsiz şekilde kısıtlanması nedeniyle kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat şartları oluştuğundan, taşınmazın bedelinin ödenmesi gerektiğini; açıklanan işlemler tesis edilirken davalıca herhangi bir kamulaştırma işlemi yapılmadığı gibi taşınmazın bedelinin ödenmediğini, müvekkilinin rızası da alınmadığından taşınmaza el atılmış olduğunu; taşınmazın konumu itibariyle arsa değerinin yüksek olduğunu;  taşınmazın 2981 Sayılı Yasa’nın 10/b maddesi uygulaması ile oluşmuş olması durumunda Yargıtay kararlarına göre belirlenen bedelden DOP indiriminin yapılmaması gerektiğini; 2942 Sayılı Kamulaştırma Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına İlişkin 5999 Sayılı Kanun’un Geçici maddesi hükmü ile 6111 Sayılı Kanun’un geçici 2.maddesi hükmü gereğince davalı idare ile uzlaşma talepleri bulunmadığından taşınmazın değerinin mahkemece tespiti ile bu bedelin tarafımıza ödenmesini istediklerini; öte yandan aynı taşınmazın bir başka hissedarı adına açmış bulundukları davanın, Kayseri 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/136 Esas sayılı dosyasıyla derdest olduğundan, gerek usul ekonomisi, gerek çelişik karar verilmesinin engellenmesi ve yargılama birliği amacıyla tensiben eldeki dosyanın Kayseri 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/136 Esas sayılı dosyasıyla birleştirilmesine ve yargılamanın belirtilen dosya üzerinden sürdürülmesine karar verilmesini de istediklerini ifade ederek; taşınmaza kamulaştırmasız el atılmasından dolayı fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla; a)Tensiben eldeki dosyanın Kayseri 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/136 Esas sayılı dosyasıyla birleştirilmesine ve yargılamanın Kayseri 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/136 Esas sayılı dosyası üzerinden sürdürülmesine, b)Şimdilik 15.000,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi istemiyle 8.3.2012 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

Kayseri 1.Asliye Hukuk Mahkemesi; 14.3.2012 gün ve E:2012/180, K:2012/131 sayı ile, davacı tarafından davalı aleyhine kamulaştırmasız el atma sebebiyle dava açıldığını, davacı vekilinin tensiben bu dosyanın Mahkemelerinin 2012/136 E sayılı dosyası ile birleştirilmesini talep ettiğini; Mahkemelerinin 2012/136 E.sayılı dosyası incelendiğinde; Davanın kamulaştırmasız el atma sebebiyle tazminat talebine ilişkin olduğu, dava konusu taşınmazların aynı olduğu, her iki dosya arasında hukuki ve fiili irtibat bulunduğunun anlaşıldığı; HMK. 166/1 md.ne göre aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davalar aralarında bağlantı bulunması durumunda davanın her aşamasında talep üzerine veya kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilebileceği;  birleştirme kararının 2.davanın açıldığı mahkemece verileceği,  bu kararın diğer mahkemeyi bağlayacağı, açıklanan yasal düzenleme karşısında her iki dosya arasında hukuki ve fiili irtibat bulunduğu, dosyaların birlikte yürütülmesinin gerektiği, dolayısıyla, her iki dosyanın Mahkemelerinin 2012/136 E.sayılı dosyası üzerinden birleştirilmesine karar vermek gerektiğini belirterek; Mahkemelerinin iş bu dava dosyasının aralarında bağlantı olduğu anlaşılan ve birlikte değerlendirilmesi gereken Mahkemelerinin 2012/136 E.sayılı dosyası ile HMK.166.v.d.maddeleri gereği BİRLEŞTİRİLMESİNE, yargılamanın, eski esaslı olan Mahkemelerinin 2012/136 E.sayılı dosyası üzerinden yürütülmesine, bu dosya esasının birleştirme nedeniyle bu şekilde kapatılmasına karar vermiştir.

Kayseri 1.Asliye Hukuk Mahkemesi;  18.3.2014 gün ve E:2012/136, K:2014/98 sayı ile, M.S.’nün davacısı olduğu dava ile, bakılan davanın davacısı olan S.Ç.’in dava dilekçelerini özetledikten ve dosyalara ilişkin diğer bilgilere yer verdikten sonra; “(…)Dava, kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat talebine ilişkindir.

Tüm dosya kapsamından Kayseri İli Melikgazi İlçesi Yıldırım Beyazıt Mah. 3268 ada 7 parsel de kayıtlı 4.580,96 m2 alanlı taşınmazda davacı M.S.'nün 748/4581 oranında, birleşen dosya davacısı S.Ç.'in ise 412/4581 oranında hissedar oldukları, dava konusu taşınmaza davalı idarenin kamulaştırma yapmadan el attığı iddiası ile 15.000 TL tazminat talepli iş bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Dava konusu taşınmazın tapu kaydı, krokisi, imar durumu, emsal taşınmaz kayıtları ve diğer değere etki eden faktörlere ilişkin yazı cevapları getirtilerek taşınmaz başında değerinin tespiti için ve el atılan yerlerin belirlenmesi amacıyla keşif yapılmış, Harita Mühendisi bilirkişi 28/09/2012 tarihli raporunu ibraz etmiş, raporda; taşınmazın A harfi ile gösterilen 68.56 m2 lik kısmına kaldırım, asfalt ve yol yapılmak suretiyle fiilen el atıldığı, geri kalan 4512.40 m2 lik kısmına fiilen el atılmamış olup, zeminde boş arsa olarak kullanılmakta olduğu, fiilen el atılan kısmın 15 m lik yolda kaldığı, fiilen el atılmayan kısmın 7 m-15 m lik yolda kaldığı ve fiilen el atılmayan kısmın imar planında parkta kaldığı belirtilmiştir.

Hesap bilirkişi 04/12/2012 rapor ve 04/12/2013 tarihli ek raporunda dava konusu taşınmazın değerini tespit için 5102 ada 1 nolu parseldeki 21/03/2003 tarihli satış emsal olarak alınmış, kamulaştırma kanunu hükümlerine uygun olarak inceleme yapılarak, taşınmaza fiilen ve hukuken el atıldığı, dava tarihi itibariyle davacı M.S. hissesi için 934.991,84 TL birleşen dosya davacısı S.Ç. hissesi için ise 516.849,49 TL olduğu belirtilmiş, el atılan taşınmaza ilişkin tazminat hesabı yapılmış olup emsal alınan taşınmazın da tapu kayıtları, satış akit tablosu ve imar durumu getirtilmiş, davaya konu taşınmaza uzaklığı tespit edilmiş, tüm delillere göre emsal olabileceği kanaatine varılmış, hesap bilirkişisi raporu hüküm kurmaya elverişli yasal ve yeterli görülmüş, davacı vekili asıl ve birleşen davasını usulüne uygun olarak ıslah etmiştir.

Fen bilirkişisi raporundan taşınmazın bir kısmına fiilen el atıldığı anlaşılmaktadır. El atılan ve A harfi ile gösterilen kısım kaldırım ve asfalt olup, imar planında da davalı belediyenin sorumluluğunda olan aynı nitelikteki yolda kalmaktadır. Taşınmazın el atılmayan kısmın imar planında yolda ve parkta kaldığı ve tamamından davalı belediyenin sorumlu olduğu görülmektedir. Davalı belediyenin 31/12/2013 tarihli cevabı yazısına göre de, taşınmaza 2000 ve 2002 yıllarında el atıldığı görülmektedir. 6487 sayılı yasanın 21. maddesi ile değişik geçici 6. madde hükümlerine göre 1983 tarihinden sonraki fiili el atmalarda uzlaşmanın dava şartı olmadığı görülmektedir. Nitekim Anayasa Mahkemesi de 1983 sonrası fiili el atmalarda uzlaşmayı dava şartı olarak getiren 6111 sayılı yasanın ilgili maddelerini iptal etmiştir. Bu nedenle bu dosyada da uzlaşmanın dava şartı olmadığı kanaatine varılmıştır.

Davalı idarenin taşınmazın bir kısmına imar planına uygun olarak el attığı, diğer kısımlara ise el atılmadığı görülmektedir, imar planlarından taşınmazın tamamının sorumluluğunun davalı idareye ait olduğu da anlaşılmaktadır. Davalı idare fiilen el atmak suretiyle imar planına uygun projeyi başlatmış olup, bu durumda el atılan kısımlar yanında el atılmayan kısımların da birlikte değerlendirilmesi ve taşınmazın tamamı üzerinden karar verilmesi gerekecektir.

Hesap bilirkişi raporunda emsal taşınmaz ile dava konusu taşınmaz değerlendirilmiş, her iki taşınmazın aynı mahalle olduğu, uzaklığın emsal olabilecek şekilde 200 m olduğu, dava konusu taşınmazın kadastro parseli olup DOP kesintisinin yapılmadığı, emsal taşınmazın ise imar uygulaması sonucu oluşan ve DOP kesintisi yapılmayan parsel olduğu anlaşılmış, taşınmazların kıymet takdir komisyonunca belirlenen m2 rayiç değerlerine göre belirlenen değerlerde oransızlık olmadığı görülmüş, dava konusu taşınmaz 2981 sayılı yasa uygulaması ile oluşması sebebiyle belirlenen değerler DOP kesintisi yapılmamasının da yasal olduğu anlaşılmakla, davanın ve birleşen davanın kabulü gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM; Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-a)Davanın kabulüne, 934,991,84 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

(…)

2-a)Birleşen davanın kabulüne, 516.849,49 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak birleşen dosya davacısına verilmesine,

(…)

3-Dava konusu Kayseri İli Melikgazi İlçesi Yıldırım Beyazıt Mah. 3268 ada 7 parselde tapuya kayıtlı taşınmazdaki davacı ve birleşen dosya davacı hisselerinin iptali ile, 03/10/2012 havale tarihli fen raporunda A-Y1-Y2 harfleri ile gösterilen kısımların tapudan yol olarak TERKİNİNE, P harfi ile gösterilen kısmın ise davalı adına park olarak TESCİLİNE,(…)” karar vermiş, bu karar temyiz edilmiştir.

Yargıtay 18.Hukuk Dairesi; 13.1.2015 gün ve E:2014/11357, K:2015/270 sayı ile, “(…) Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden; dava konusu taşınmazın imar planında yol olarak ayrılan bölümünde 68,56 m2 lik kısmına fiilen el atıldığı, imar planında park olarak ayrılan 4.171,82 m2 lik kısmına ise fiilen el atılmadığı, mahkemece, idarenin fiilen el atmak suretiyle imar planına uygun projeyi başlattığı elatılmayan kısımlarınca birlikte değerlendirilmesi gerektiği belirtilerek taşınmazın tamamı üzerinden değerlendirme yapılıp bedeline hükmedildiği anlaşılmaktadır.

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir.

Ancak;

Taşınmazın fiilen el atılmayan fen bilirkişi raporunda (P) harfiyle park alanı olarak gösterilen 4.171.82 m2 lik bölümü yönünden;

Fen bilirkişi raporuna göre dava konusu taşınmazın (Y1) 283,46 m2 ve (A) 68,55 m2’lik kısımlarının imar planında yol olarak belirlendiği ve (A) ile gösterilen kısma yol ve kaldırım yapmak suretiyle el atıldığı, geriye kalan imar yoIu kapsamındaki taşınmaz kısmının da proje bütünlüğü gereği birlikte değerlendirilebileceği ancak yol ve kaldırım yapıldıktan sonra park alanı olarak ayrılan kısma hiçbir müdahale yapılmadığı ve proje bütünlüğü gereği birlikte değerlendirilmesinin uygun olmadığı anlaşılmıştır.

Uygulama ve öğretide kamu idarelerinin, kamu hizmetlerinin yürütülmesi sırasında tek yanlı irade açıklamalarıyla kamu hukuku esaslarına dayanarak ilgililerin hukuki durumlarını etkileyecek şekilde yaptıkları işlemlerin, idari işlem, görev ve yetki alanlarına giren konularda hukuka uygun olarak yaptığı fiiller ile bu görevleriyle ilgili hareketsiz kalmaları idari eylem olarak tanımlanmaktadır. Somut olayda idarenin icra yetkisini hukuka aykırı olarak kullanması olarak nitelendirilebilecek fiili el atma durumu söz konusu olmadığına göre, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun ilgili maddeleri uyarınca tek yanlı idari işlemle düzenlenen imar planları ve bu planlara dayanılarak yapılan işlemlerin idari nitelik taşıdığı, söz konusu imar planlarının zamanında uygulamaya geçirilmemesi durumunun da idari eylem olarak kabulünün gerektiği kabul edilmektedir.

Yukarıda açıklanan uyuşmazlıklarla ilgili olarak açılan davalarda, görev itirazında bulunulması ve olumlu görev uyuşmazlığı çıkması üzerine durum Uyuşmazlık Mahkemesi tarafından değerlendirilmiş ve 09.04.2012 gün 20 11/238E.-2012/63K. ve 2012/41 E- 2012/77 K. sayılı kararlarında fiili el atmanın bulunmadığı durumlarda idari yargı yerinin görevli bulunduğuna karar verilmiştir.

Ayrıca 11.06.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6487 sayılı Yasa ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun değiştirilen Geçici 6. maddesinin 10.fıkrasında da “Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmî kurumlara ayrılmak suretiyle veya ilgili kanunların uygulamasıyla tasarrufu kısıtlanan taşınmazlar hakkında, 3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemler tamamlandıktan sonra idari yargıda dava açılabilir. Bu madde hükümleri karara bağlanmamış veya kararı kesinleşmemiş tüm davalara uygulanır.” hükmü getirilmiştir.

Bu nedenlerle; fen bilirkişi raporunda (P) harfiyle gösterilen ve fiilen el atılmayan imar planında park alanı olarak ayrılan taşınmaz bölümü yönünden davacı tarafın mülkiyet hakkına getirilen kısıtlamanın, dava konusu taşınmazın, genel ve düzenleyici bir işlem olan imar planıyla kamu hizmetine özgülenmesinden ve bu planda öngörülen kamulaştırma işlemlerinin zamanında yapılmamasından kaynaklandığının kabulü ile idari işlem ve eylemden doğan zarara ilişkin davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu hükümleri uyarınca idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114/1-b  ve 115/2.maddeleri uyarınca davanın usulden reddine ilişkin hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA…” karar vermiştir.

KAYSERİ 1.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 21.5.2015 gün ve E:2015/117, K:2015/172 sayı ile, “(…) Mahkememizin 18/03/2014 tarih ve 2012/136 esas 2014/98 karar sayılı ilamı ile asıl davanın ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekili tarafından temyiz itirazı ve davacı tarafın katılma yolu ile temyiz itirazı üzerine dosya Yargıtay'a gönderilmiş, Yargıtay 18.HD.sinin 13/01/2015 tarihli kararında belirtilen gerekçelerle bozularak mahkememize iade edilmiş, dosya mahkememizin yukarıdaki sırasına kaydedilmiş, bozma ilamına uyularak yargılamasına devam olunmuştur.

Dava, kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat talebine ilişkindir.

Tüm dosya kapsamından Kayseri İli Melikgazi İlçesi Yıldırım Beyazıt Mah. 3268 ada 7 parselde kayıtlı 4.580,96 m2 alanlı taşınmazda davacı M.S.'nün 748/4581 oranında, birleşen dosya davacısı S.Ç.'in ise 412/4581 oranında hissedar oldukları, dava konusu taşınmaza davalı idarenin kamulaştırma yapmadan el attığı iddiası ile 15.000 TL tazminat talepli iş bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Mahkememizin 18/03/2014 tarihli kararı ile taşınmazın el atılan P, A, Y1 ve Y2 harfleri ile gösterilen kısımlar yönünden davanın kabulüne karar verilmiş, Yargıtay 18. Hukuk Dairesinin 13/01/2015 tarihli ilamında "fen bilirkişi raporuna göre dava konusu taşınmazın Y1 283,46 m2 ve A harfi ile gösterilen 68,55 m2 lik kısımların imar planında yol olarak belirlendiği ve A harfi ile gösterilen kısma yol ve kaldırım yapılmak suretiyle el atıldığı, geriye kalan imar yolu kapsamındaki taşınmaz kısmım da proje bütünlüğü gereği birlikte değerlendirilebileceği, fen bilirkişi raporunda P harfi ile gösterilen ve fiilen el atılmayan imar planında park alanı olarak ayrılan taşınmaz yönünden kamulaştırma işlemlerinin zamanında yapılmamasından kaynaklandığının kabulü ile idari işlem ve eylemden doğan zarara ilişkin davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu Hükümlerin uyarınca İdari Yargı yerinde çözümlenmesi gerektiğinden 6100 sayılı HMK'nun 114/1 ve 115/2 Maddesi uyarınca davanın usulden reddine ilişkin hüküm kurulması" gerekçesi ile dosyaya bozma kararı verilmiş, bu yöne değinen bozma ilamı yerinde görülerek uyulmasına karar verilmiştir.

Yeniden yapılan yargılamada Yargıtay 18. Hukuk Dairesinin bozma ilamında da açıklandığı üzere taşınmazın fiilen el atılan Y1 ile gösterilen 283,46 m2 lik kısmı, Y2 ile gösterilen 57,11 m2 lik kısımlarının imar planında ana arter olmayan yolda kaldığı, fiilen el atmanın olmadığı, A ile gösterilen 68,55 m2 lik kısmının da imar planında ana arter olmayan yolda kaldığı ve fiilen el atıldığı, fiilen el atılan ve el atılmayan bu kısımların tamamının imarda yol olarak aynı belediyenin sorumluluğunda bulunduğu, bu nedenle proje bütünlüğü oluşturduğu anlaşılmakla bu kısımlar yönünden mahkememizin önceki kararında benimsenen bilirkişi raporu ve taşınmazın kabul edilen m2 değeri değeri bozma konusu yapılmamış olmakla, mahkememizce bu değerler esas alınarak hesaplama yapılmış, asıl dava ve birleşen davanın bu kez kısmen kabulü gerekmiştir.

Fen raporunda P harfi ile gösterilen imar planında parkta kaldığı anlaşılan ve fiilen el atılmayan 4.171,82 m2 lik kısmı yönünden yapılan incelemede ise; uygulama ve öğretide; idarelerin hizmetlerin yürütülmesi sırasında tek yanlı irade açıklamalarıyla kamu hukuku esaslarına dayanarak ilgililerin hukuki durumlarını etkileyecek şekilde yaptıkları işlemler idari işlem, görev ve yetki alanlarına giren konularda hukuka uygun olarak yaptığı fiiller ile bu görevleriyle ilgili hareketsiz kalmaları idari eylem olarak tanımlanmaktadır. Somut olayda, idarenin icra yetkisini hukuka aykırı olarak kullanması olarak nitelendirilebilecek fiili el atma durumu söz konusu olmadığına göre, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun ilgili maddeleri uyarınca tek yanlı idari işlemle düzenlenen imar planları ve bu planlara dayanılarak yapılan işlemlerin idari nitelik taşıdığının, söz konusu imar planlarının zamanında uygulamaya geçirilmemesi durumunun da idari eylem olduğunun kabulü gerekir. Fen bilirkişisinin 28/09/2012 tarihli rapor ve krokisinde P harfi ile gösterilen kısımda el atmanın olmadığı, imar uygulaması sonunda oluşan hukuki el atma niteliğinde olduğu, yukarıda açıklandığı üzere İdare Mahkemesi görevli olduğundan yargı yolu yokluğu sebebiyle HMK 115/2 maddesi gereği davanın usulden reddi gerekmiştir.

2942 sayılı kanunun 6487 sayılı kanunla değiştirilen geçici 6. Maddesinin 12 ve 13. Fıkraları, 13/03/2015 tarihli resmi gazetede yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 13/11/2014 tarih 2013/95 Esas 2014/176 Karar sayılı ilamı ile iptal edildiğinden, 04/11/1983 tarihinden sonra el atılan taşınmazlar yönünden kamulaştırmasız el atma sebebiyle açılan davalarda mahkeme ve icra harçları ile her türlü vekalet ücretinin nispi olarak uygulanması gerektiğinden kabul ve red oranına göre davacı lehine nispi vekalet ücreti hesaplanmış, red edilen kısım yönünden İdari Yargı görevli olduğundan davalı lehine maktu vekalet ücretine hükmetmek gerekmiş aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM; Yukarıda açıklanan nedenlerle;

Asıl davada;

a)Fen bilirkişisinin 28/09/2012 tarihli rapor ve krokisinde P harfi ile gösterilen ve fiilen el atılmadığı anlaşılan proje bütünlüğü oluşturmayan kısım yönünden davada İdari Yargı görevli olduğundan HMK' nun 114/1 b - 115/2 maddesi gereği USULDEN REDDİNE,

(…)

c)Fen bilirkişisinin 28/09/2012 tarihli rapor ve krokisinde A, Y1 ve Y2 harfleri ile gösterilen kısımlar yönünden davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, 83.507,07 TL nin dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazla talebin reddine,

(…)

Birleşen davada;

1-a) Fen bilirkişisinin 28/09/2012 tarihli rapor ve krokisinde P harfi ile gösterilen ve fiilen el atılmadığı anlaşılan proje bütünlüğü oluşturmayan kısım yönünden davada İdari Yargı görevli olduğundan HMK' nun 114/1 b -115/2 maddesi gereği USULDEN REDDİNE,

(…)

c)Fen bilirkişisinin 28/09/2012 tarihli rapor ve krokisinde A, Y1 ve Y2 harfleri ile gösterilen kısımlar yönünden davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, 46.161,45„TL nin dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazla talebin reddine,

(…)

2-Kayseri İli Melikgazi İlçesi Yıldırım Beyazıt Mahallesi 3268 ada 7 parselde tapuya kayıtlı taşınmazdaki davacı ve birleşen davacı hisselerinin fen bilirkişisinin 28/09/2012 tarihli rapor ve krokisinde A, Y1 ve Y2 harfleri ile gösterilen kısımlardaki hisselerin iptali ile yol olarak davalı lehine TESCİL VE TERKİNİNE,

(…)” karar vermiş; davalı tarafından yapılan temyiz isteminden daha sonra feragat edilmiş ve hüküm 11.8.2015 tarihinde kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu defa; müvekkilinin Kayseri İli, Melikgazi İlçesi,Yıldırım Beyazıt Mahallesi, 3268 ada, 7 parselde kayıtlı bulunan taşınmazda hak sahibi olduğunu; 01.02.1989 tarihinde onanmış ve kesinleşmiş 1/1000 ölçekli uygulama imar planına göre; taşınmazın tamamen 30.000 m2 den daha küçük nitelikteki (tali nitelikteki) park alanında ve 30 metreden daha az/tali genişlikteki yol alanında kaldığını; taşınmaz kamulaştırılmadığı gibi taşınmazın kamu hizmetinde kalan kısmının bedelinin ödenmediğini; Yargıtay,  Danıştay ve  Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına göre taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığını; dava konusu taşınmaza el atılması nedeniyle önceden Kayseri 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/180 Esas sayılı dosyasıyla 08.03.2012 tarihinde dava açıldığını; dosyanın aynı mahkemenin 2012/136 Esas sayılı dosyasıyla birleştirildiğini, mahkemece 18.03.2014 tarih ve 2014/98 Karar sayılı ilamla davalarının taşınmazın tamamına isabet eden tazminat yönünden kabulüne karar verilmiş ise de temyiz üzerine Yargıtay 18.HD’nin 13.01.2015 tarih, 2014/11357 Esas ve 2015/270 Karar sayılı ilamıyla bozulduğunu; bozma ilamında özetle; “taşınmazın park alanında kalan kısmı yönünden idari yargının görevli olduğundan bahsedildiğini, bozmaya uyan mahkemece verilen 21.05.2015 tarih, 2015/117-172 sayılı ilamla “taşınmazın park alanında kalan ve fiilen el atılmayan kısmı yönünden idari yargının görevli olduğu"nun belirtildiğini;  mezkur ilamın 11.08.2015 tarihinde kesinleştiğini; davalı idareye ayrıca idari başvuru yapılmaksızın İYUK 9/1 maddesi gereğince yasal 30 günlük sürede eldeki davanın açıldığını; belirtilen Asliye Hukuk Mahkemesi dosyasında bilirkişi raporu alındığını; düzenlenen fen bilirkişi raporu ile dava konusu taşınmazın imar durumu ve fiili durumunun ortaya çıkartıldığını; heyet raporu ile de dava konusu taşınmazın dava tarihi olan 08.03.2012 tarihi itibariyle birim değeri ve toplam tazminat değerinin belirlendiğini, zaten Asliye Hukuk Mahkemesi’ndeki önceki davalarının da bu değerden karara çıktığını,  mahkemece fiilen el atılan ve krokide A harfiyle gösterilen kısım ile bu kısımla proje bütünlüğü bulunan Y1 ve Y2 harfiyle gösterilen kısımların tazminatın tahsiline karar verildiğini; eldeki bu davada ise taşınmazın fiilen el atılmayan ve fen raporunda P harfiyle gösterilen park kısmının tazminatının talep konusu yapıldığını ifade ederek; dava konusu Kayseri İli, Melikgazi İlçesi,Yıldırım Beyazıt Mahallesi, 3268 ada, 7 parselde kayıtlı bulunan taşınmaza kamulaştırmasız el atılmasından dolayı fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla; şimdilik 30.000,00 TL tazminatın görevsiz mahkemedeki dava tarihi olan 08.03.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi istemiyle 18.8.2015 tarihinde  idari yargı yerinde dava açmıştır.

KAYSERİ 1.İDARE MAHKEMESİ: 2.11.2015 gün ve E:2015/940 sayı ile, “(…) Belediyelerin 3194 Sayılı İmar Kanunu’nun 8. maddesi ve 18. maddesinin verdiği yetki ile arazi ve arsalar üzerinde imar planlarının hazırlanması ve yürürlüğe konulması, arazi ve arsa düzenlemesi gibi faaliyetleri kapsamında yaptıkları imar planlarından kaynaklanan işlemlerin tek yanlı ve kamu gücüne dayanan irade açıklamaları ile tesis edilen genel ve düzenleyici işlemler olduğu, bu yönü ile de İdarî eylem ve işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların idari yargı yerlerinde çözümlenmesi gerektiği tartışmasızdır. Buna karşılık, Belediyece, Kamulaştırma Kanunu'nda öngörülen usûl ve yöntemlere uygun idari nitelikte uygulama işlemleri yapılmaksızın, dava konusu taşınmazın bir kısmına fiilen el atılması karşısında idarenin bu eyleminin kamulaştırmasız el atma niteliğini taşıdığı açıktır.

Öte yandan, İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, İdarî eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan İdarî yargı yerine ait olduğu, idarece herhangi bir aynî hakka müdahalede bulunulduğu, özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men'i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adlî yargı yerinde çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.

Nitekim, yukarıda belirtilen genel kabul doğrultusundaki Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 11/02/1959 tarih 1958/17 Esas 1959/15 Karar sayılı kararının III. bölümünde, İstimlaksiz el atma halinde amme teşekkülü İstimlak Kanununa uygun hareket etmeden ferdin malını elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmuş durumdadır. Ve bu bakımdan dava Medeni Kanun hükümlerine giren mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davasıdır. Ve bu bakımdan adliye mahkemesinin vazifesi içindedir." görüşüne yer verilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden; dava konusu Kayseri İli Melikgazi İlçesi Yıldırım Beyazıt Mahallesi 3268 Ada 7 Parsel numaralı taşınmazın 68,56 m2'lik kısmına kaldırım ve asfalt yol yapılmak suretiyle fiilen el atıldığının Kayseri 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2015/117 Esas sayılı dosyasında yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda hazırlanan raporla anlaşılması karşısında, idarenin dava konusu taşınmaza fiilen de kamulaştırmasız el atmasından doğan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümü adlî yargı yerinin görevine girmektedir.

Ayrıca, Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü'nün 22/09/2014 tarih 2014/804 Esas 2014/836 Karar sayılı kararı da bu yöndedir.

Her ne kadar 2247 Sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19.maddesinin 2. fıkrasında; "Yargı merciince, önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası da temin edilerek, gerekçeli başvuru kararı ile birlikte dava dosyaları Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilir" hükmü mevcut ise de Kayseri 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/117 Esas sayılı dosyası, Kayseri 2. İdare Mahkemesinin 2015/977 Esas sayılı dosyasının ekinde 01/10/2015 tarihinde Uyuşmazlık Mahkemesine gönderildiği için temin edilememiştir.

Açıklanan nedenlerle; 2247 Sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesinin 1. fıkrası uyarınca Mahkememiz dosyasının, görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine…” karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 30.11.2015 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, Yasa’nın 14. maddesine göre olumsuz görev uyuşmazlığı bulunduğunun ileri sürülebilmesi için davanın “tarafları, konusu ve sebebinin aynı” olması koşulunun öngörülmüş bulunması karşısında, adli ve idari yargı yerleri arasında her iki yargı yerinde ortak taraf olan “S.Ç.” ve “Kayseri İli, Melikgazi İlçesi,Yıldırım Beyazıt Mahallesi, 3268 ada, 7 parselde kayıtlı bulunan taşınmazın fiilen el atılmayan ve fen raporunda P harfiyle gösterilen park kısmına ilişkin tazminat  istemi” yönünden  görev uyuşmazlığının doğduğu; idari yargı kararında, Kayseri 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin E:2015/117, K:2015/172 sayılı dosyasının, Kayseri 2. İdare Mahkemesinin 2015/977 Esas sayılı dosyasının ekinde Uyuşmazlık Mahkemesine gönderildiğinin belirtilmesi üzerine; adli yargı dosyasının da ilgili dosya kapsamında incelendiği  ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacının hissedarı olduğu taşınmazının fiilen el atılmayan kısmına,  kamulaştırmasız el atıldığından bahisle açılan tazminat istemine ilişkin bulunmaktadır.

Dava dosyasının incelenmesinden; Yıldırım Beyazıt Mahallesi 3268 ada, 7 parsel sayılı taşınmazın 01.02.1989 tarihinde uygulama imar planına alındığı; yürürlükteki 1/1000 ölçekli uygulama imar planında park alanı, kısmen de yolda kalan bir kadastro parseli olduğu, 3194 Sayılı İmar Kanunun 18.madde uygulaması içeriğindeki D.O.P.(Düzenleme Ortaklık Payı) kesintisi yapılmadığı; adli yargı yerinde, birleştirilen asıl davadaki davacı M.S. ile görülen davanın davacısı olan S.Ç.’in hissedarı  bulundukları taşınmaza ilişkin olarak düzenlenen 4.12.2012 tarihli Bilirkişi Raporunda; Kayseri İli, Melikgazi İlçesi, Yıldırım Beyazıt Mah., 3268 ada, 7 parselde kayıtlı, “arsa” vasfındaki, taşınmazın 4.580,96m2 yüzöl­çümlü olduğu; tapu kaydının incelenmesinde, dava konusu taşınmazda; Zühtü oğlu M.S.’nün 748/4581, davacı Adnan oğlu Seyit ÇETİN’in 412/4581. hissesinin bulunduğu; taşınmazın 1/1000 ölçekli uygula­ma imar planında 30.000,00m2 den küçük park ve ana arter niteliğinde olmayan yol olarak ayrılmış yerlerde kaldığı; Keşif esnasında heyette bulunan Harita Mühendisi Bilirkişi tarafından düzenlenerek, 28/09/2012 tarihinde Mahkeme­ye sunulmuş olan krokili rapordan;

“1) Dava konusu taşınmaza kısmen ve fiilen el atılmış olduğu;

2) Dava konusu taşınmazın 1/1000 ölçekli uygulama imar planına göre durumunun :

A      68,56m2  Asfalt yol ve kaldırım yapılmış 1/1000 U.İ.P. ana arter niteliğinde olmayan yol

Y1    283,47m2      El atılmamış                        1/1000 U.İ.P. ana arter niteliğinde olmayan yol

Y2    57,11 m2       El atılmamış                         1/1000 U.İ.P. ana arter niteliğinde olmayan yol

P      4.171,82m2   El atılmamış                        1/1000 U.İ.P. 30.000.00m2 den küçük park

         4.580.96m2 TOPLAM                              FİİLİ ve HUKUKİ EL ATMA” olduğunun görüldüğü; Kayseri Kadastro Müdürlüğü tarafından Mahkemeye gönderilmiş olan 14/03/2012 tarih ve 1978 sayılı yazıda; dava konusu taşınmazın 2981 sayılı İmar Kanununun uygulamasının yapılması sonucunda oluştuğu, bu uygulama esnasında taşınmaz­dan yol payı kesildiği, taşınmaz aleyhine ipotek tesisi görülmediğinin bildirildiği, Melikgazi Belediyesi tarafından Mahkemeye gönderilmiş olan 09/03/2012 tarih ve 2024 sayılı yazıda, dava konusu ta­şınmazın ilk olarak 01/02/1989 tarihinde imar planına alınarak kesinleştiğinin bildirildiği; Kayseri Büyükşehir Belediyesi tarafından Mahkemeye gönderilmiş olan 08/03/2012 tarih ve 1235 sayılı yazıdan, dava ko­nusu taşınmazın dahilinde bulunduğu ilk 1/1000 ölçekli uygulama imar planının 01/02/1989 tarihinde onandığının anlaşıldığı belirtilmiştir.

Bu bağlamda, dava konusu taşınmaza el atıldığından bahisle davacı S.Ç. tarafından Kayseri 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/180 Esas sayılı dosyasıyla açılan davanın,  parsel hissedarı olan M.S. tarafından açılan  aynı Mahkemenin E:2012/136 sayılı dosyasıyla birleştirildiği;  Mahkemece 18.03.2014 tarih ve K:2014/98 sayılı ilamla, davacıların davalarının, taşınmazın tamamına isabet eden tazminat yönünden kabulüne karar verildiği, ancak  temyiz üzerine Yargıtay 18.HD’nin 13.01.2015 tarih, E:2014/11357  ve K:2015/270 sayılı ilamıyla  kararın bozulduğu; bozma ilamında,  taşınmazın park alanında kalan, fiilen el atılmayan kısmı yönünden idari yargının görevli olduğuna işaret edildiği; bozmaya uyan Mahkemece verilen 21.05.2015 tarih, E/K:2015/117-172 sayılı ilamla, taşınmazın park alanında kalan ve fiilen el atılmayan kısmı yönünden idari yargının görevli olduğuna karar verildiği,  fiilen el atıldığı belirtilen ve  Fen bilirkişisinin 28/09/2012 tarihli Rapor ve krokisinde, kaldırım ve asfalt yol yapılmak suretiyle fiilen el atıldığı belirtilen kısımlar yönünden uyuşmazlığın esası incelenerek  davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, belirlenen miktarın dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazla talebin reddine, dava konusu 3268 ada 7 parselde tapuya kayıtlı taşınmazdaki davacı ve birleşen davacı hisselerinin fen bilirkişisinin 28/09/2012 tarihli rapor ve krokisinde A, Y1 ve Y2 harfleri ile gösterilen kısımlardaki hisselerin iptali ile yol olarak davalı lehine tescil ve terkinine  karar  verildiği; usul ve esas yönünden hükümler içeren  adli yargı kararının kesinleştiği; davacının bunun üzerine, görev uyuşmazlığına konu olan ve  hissedarı olduğu taşınmazının fiilen el atılmayan kısmına,  kamulaştırmasız el atıldığından bahisle tazminat  davası açtığı görülmüştür.

Adli yargı yerince, taşınmazın fiilen el atılan kısmı bakımından esasa ilişkin olarak verilen kararın kesinleşmesiyle birlikte, artık bu yöndeki bir ihtilafın hüküm uyuşmazlığı hariç, Uyuşmazlık Mahkemesi önüne getirilebilmesine imkan olmadığından; bir şekilde hukuki çözüme kavuşturulmuş olan bu sorunun artık “hukuki el atma” hali bakımından belirleyici olması düşünülemez. Diğer bir deyişle, “kesin hükmün bağlayıcılığı” ilkesi gereğince artık taşınmazın bütünü bakımından bir değerlendirme değil, hukuki çözüme kavuşmuş kısım dikkate alınarak kalan kısım yönünden bir hukuki tespit ve değerlendirme yapılmalıdır. Davanın somutunda da, bilirkişi raporlarıyla saptanan fiili el atılan kısım bakımından adli yargı yerince davacı lehine tazminata hükmedildiği ve bu hükmün kesinleştiği görüldüğünden ve taşınmazın kalan kısmı yönünden, imar planında “park alanı ve yol” olarak belirtilen hukuki el atma sözkonusu olduğundan; mevcut bu tespite göre sonuca gidilmelidir. Uyuşmazlık Mahkemesinin 26.10.2015 tarih ve E.2015/702, K.2015/707; 26.10.2015 tarih ve E.2015/708, K.2015/711; 28.09.2015 tarih ve E.2015/650, K.2015/654 sayılı kararları da bu doğrultudadır.

3194 sayılı İmar Kanunu’nun “Planların hazırlanması ve yürürlüğe konulması” başlıklı 8. maddesinde;  “Planların hazırlanmasında ve yürürlüğe konulmasında aşağıda belirtilen esaslara uyulur.

a) Bölge planları; sosyo - ekonomik gelişme eğilimlerini, yerleşmelerin gelişme potansiyelini, sektörel hedefleri, faaliyetlerin ve alt yapıların dağılımını belirlemek üzere hazırlanacak bölge planlarını, gerekli gördüğü hallerde Devlet Planlama Teşkilatı yapar veya yaptırır.

b) İmar Planları; Nazım İmar Planı ve Uygulama İmar Planından meydana gelir. Mevcut ise bölge planı ve çevre düzeni plan kararlarına uygunluğu sağlanarak, belediye sınırları içinde kalan yerlerin nazım ve uygulama imar planları ilgili belediyelerce yapılır veya yaptırılır. Belediye meclisince onaylanarak yürürlüğe girer. (Değişik dördüncü cümle: 8/8/2011- KHK-648/21 md.) Bu planlar onay tarihinden itibaren belediye başkanlığınca tespit edilen ilan yerlerinde ve ilgili idarelerin internet sayfalarında bir ay süreyle eş zamanlı olarak ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. Belediye başkanlığınca belediye meclisine gönderilen itirazlar ve planları belediye meclisi onbeş gün içinde inceleyerek kesin karara bağlar.

Belediye ve mücavir alan dışında kalan yerlerde yapılacak planlar valilik veya ilgilisince yapılır veya yaptırılır. Valilikçe uygun görüldüğü takdirde onaylanarak yürürlüğe girer. (Değişik üçüncü cümle: 8/8/2011- KHK-648/21 md.) Onay tarihinden itibaren valilikçe tespit edilen ilan yerinde ve ilgili idarelerin internet sayfalarında bir ay süreyle eş zamanlı olarak ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. İtirazlar valiliğe yapılır, valilik itirazları ve planları onbeş gün içerisinde inceleyerek kesin karara bağlar.

Onaylanmış planlarda yapılacak değişiklikler de yukarıdaki usullere tabidir.

Kesinleşen imar planlarının bir kopyası, Bakanlığa gönderilir.

İmar planları alenidir. Bu aleniyeti sağlamak ilgili idarelerin görevidir. Belediye Başkanlığı ve mülki amirlikler, imar planının tamamını veya bir kısmını kopyalar veya kitapçıklar haline getirip çoğaltarak tespit edilecek ücret karşılığında isteyenlere verir.

c) (Ek: 3/7/2005 - 5403/25 md.) Tarım arazileri, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda belirtilen izinler alınmadan tarımsal amaç dışında kullanılmak üzere plânlanamaz.” hükmüne yer verilmiştir.

Davaya konu olayda; davacının hissedarı olduğu taşınmazının fiilen el atılmayan kısmına,  kamulaştırmasız el atıldığından bahisle uğranılan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b maddesinde yer alan "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında idari yargı yerince çözümlenmesi gerekmektedir.

Öte yandan, taşınmazın imar planında “dere mutlak koruma alanı”nda kalması nedeniyle taşınmaz üzerindeki tasarruf yetkisinin kısıtlanması nedenine dayalı olarak davacının Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde açtığı tazminat davasında, bu Mahkemece 4.11.1983 günlü, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun Geçici 6 ncı maddesinin kimi fıkralarının iptali istemiyle Anayasa Mahkemesine yapılan itiraz başvurusunda; Anayasa Mahkemesi 25.9.2013 tarih ve E: 2013/93, K: 2013/101 sayılı kararında ”… Davacının mülkü üzerinde tasarruf etme hakkının kısıtlanması, idarenin bir eyleminden değil, idari bir işlem niteliğinde olduğu tartışmasız olan imar planından kaynaklanmaktadır. Olayda, idarenin fiili el koyma niteliği taşıyan bir eylemi henüz bulunmamakta, aksine kanunen yapması gereken kamulaştırma işlemlerini yapmamak biçiminde tezahür eden bir eylemsizliği söz konusudur. Öte yandan kamulaştırmasız el atmadan söz edilebilmesi için taşınmaz zilyetliğinin idareye geçmesi ve taşınmazın fiilen kamu hizmetine tahsis edilmiş olması gerekmektedir. Oysa, mahkemede görülen davaya konu olayda olduğu gibi imar kısıtlamaları’nda taşınmaz zilyetliği malikte kalmaya devam etmekte olup, yalnızca malikin ilgili mevzuattan kaynaklanan bazı kısıtlamalara maruz kalması söz konusu olmaktadır. Sonuç olarak, davacının taşınmazının imar planlarında “ dere mutlak koruma alanı”nda bırakılması nedeniyle, tasarruf hakkının kısıtlanmasının kamulaştırmasız el atma sonucu olduğu ve tasarruf hakkının kısıtlanması sebebiyle doğan zararın ancak idari yargıda açılacak bir tam yargı davasına konu edilebileceği sonucuna ulaşılmaktadır. Dolayısıyla bakılmakta olan dava, itiraz başvurusunda bulunan mahkemenin görev alanına girmemektedir. Nitekim, Anayasanın 158. maddesi ile, adli, idari ve askeri yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözümlemeye yetkili kılınan Uyuşmazlık Mahkemesinin istikrar bulmuş içtihatları da bu yöndedir…” gerekçesiyle, Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvurusu, başvuran mahkemenin yetkisizliği nedeniyle oybirliğiyle reddedilmiştir. Yine taşınmazı imar planında “spor alanı” olarak ayrılan davacının Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı tazminat davasında, davalı idarelerin görev itirazları nedeniyle Danıştay Başsavcılığınca çıkartılan olumlu görev uyuşmazlığında, Uyuşmazlık Mahkemesi’nce olumlu görev uyuşmazlığı talebinin kabulü ile ilgili Asliye Hukuk Mahkemesinin görevlilik kararının kaldırılması yolunda verilen karar nedeniyle, anayasal haklarının ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvuru üzerine, Anayasa Mahkemesi İkinci Bölümünce 18.9.2013 tarihinde verilen kararda (Başvuru No: 2013/1586) “…Mahkemenin gerekçesi ve başvurucunun iddiaları incelendiğinde, iddiaların özünün Uyuşmazlık Mahkemesi tarafından delillerin değerlendirilmesinde ve hukuk kurallarının yorumlanmasında isabet olmadığına ve esas itibariyle yargılamanın sonucuna ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Yargılama, Uyuşmazlık Mahkemesi tarafından usul şartlarına ve hukuka uygun olarak gerçekleştirilmiş olup, başvurucu derece mahkemelerinde kendi delillerini ve iddialarını sunma fırsatını bulmuş ve bunlar Uyuşmazlık Mahkemesi’nce gereği gibi değerlendirilmiştir… Açıklanan nedenlerle, adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarının kanun yolu şikayeti niteliğinde olduğu, Uyuşmazlık Mahkemesi kararının bariz bir şekilde keyfilik de içermediği anlaşıldığından, başvurunun, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin ‘açıkça dayanaktan yoksun olması’ nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir…” gerekçesiyle, davacının başvurusu oybirliğiyle reddedilmiştir. (Resmi Gazete, 30.10.2013, Sayı:28806) Son olarak, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 30.10.2013 tarih ve E.2013/603, K.2013/1503 sayılı kararıyla, imar planındaki kısıtlamalardan kaynaklanan ‘hukuki el atmalardan’ kaynaklanan tazminat istemli davaların idari yargının görevinde olduğu hüküm altına alınmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Kayseri 1. İdare Mahkemesince yapılan başvurunun reddine karar verilmesi gerekmiştir.

 

S O N U Ç : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Kayseri 1. İdare Mahkemesince, 2.11.2015 gün ve E:2015/940 sayı ile yapılan BAŞVURUNUN REDDİNE, 30.11.2015 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Serdar

ÖZGÜLDÜR

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN