Hukuk Bölümü 1999/18 E., 1999/23 K.

  • İHBAR VE KIDEM TAZMİNATI TALEBİ
  • KAMU KURULUŞUNDA PART-TİME ÇALIŞTIRILAN SÖZLEŞMELİ TABİP PERSONEL
  • SÖZLEŞMELİ PERSONELİN HİZMET AKDİNİN FESHİ
  • TAZMİNAT DAVASI
  • "İçtihat Metni"

    OLAY : Tabip olan davacı, 399 sayılı KHK.'nin 3/c. maddesine göre ve 31.12.1989- 31.12.1990 tarihleri itibariyle düzenlenen "part-time çalıştırılan tabip personel"'e ilişkin hizmet sözleşmesi ile, Malatya Sigara İşletmesi Müdürlüğünde işyeri hekimliği göreviyle sözleşmeli personel olarak çalışmaya başlamış; bu çalışma, sözleşmenin feshedildiği 1997 yılı Haziran ayı sonuna kadar sürmüştür.

    Davacı, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, sözleşmesinin işverence tek taraflı ve haksız olarak feshedilmesi nedeniyle kendisine ödenmeyen 90,000,000.- TL. kıdem tazminatı ve 10,000,000.- TL. ihbar tazminatı olmak üzere toplam 100,000,000.- TL. tazminatın, en yüksek banka cari mevduat faizi oranına göre hesaplanacak faiziyle birlikte davalı işverenden tahsiline hükmedilmesi istemiyle, 20.1.1998 gününde adli yargı yerine dava açmıştır.

    MALATYA İŞ MAHKEMESİ; 29.12.1998 gün ve E: 1998/7, K: 1998/97 sayı ile, dosyaya ibraz edilen hizmet sözleşmesinin 14. maddesinde, sözleşmede yer almayan hususlarda 233 sayılı KHK. hükümlerinin uygulanacağının belirtildiği; davacının ücretini de, sözleşmeli personel ücretlerine uygun olarak aldığının görüldüğü; Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 29.4.1991 gün ve 1991/7644 sayılı kararına göre, kamu kurum ve kuruluşlarında sözleşmeli statüde çalışanlar iş akdi ile çalıştırılmadıklarından, sözleşmenin uygulanmasından kaynaklanan davaların iş mahkemesinde değil, 399 sayılı KHK. gereğince idari yargıda görülmesi gerektiği; olayda, doktor olan davacı, iş akdi ile değil sözleşmeli personel statüsünde çalıştığından, bu davaya bakmaya idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.

    Davacı, bu kez, aynı istekle, 8.2.1999 gününde idari yargı yerine dava açmıştır.

    MALATYA İDARE MAHKEMESİ; 23.2.1999 gün ve E: 1999/287, K: 1999/115 sayı ile, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 1. maddesinde, İş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının iş mahkemelerinde çözümleneceğinin hükme bağlandığı; 2576 ve 2577 sayılı Yasaların hükümlerine göre, idari yargıda açılacak davaların, idari işlemlerin iptali, idari işlem ve eylemlerden doğan zararların tazmini ya da idari sözleşmelerden doğan uyuşmazlıkların çözümü isteğiyle açılacak davalardan ibaret olduğu; davacının çözümlenmesini istediği uyuşmazlığın ise, idari nitelikte olmayıp özel hukuka dayalı sözleşmeden doğduğunun görülmesi karşısında, davacı ile davalı arasındaki iş akdinin feshinden dolayı kıdem ve ihbar tazminatı istemine ilişkin bulunan bu davanın çözümünde iş mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar da, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.

    Davacı vekilinin, 10.5.1999 gününde mahkeme kaydına giren dilekçesi üzerine, adli ve idari yargı dosyaları, adıgeçen Mahkeme Başkanlığının 11.5.1999 günlü, 1999/287 sayılı yazısı ekinde Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığına gönderilmiş olup, böylece adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasanın 14. maddesinde öngörülen şekilde olumsuz görev uyuşmazlığı doğmuş bulunmaktadır.

    İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümünün, Mustafa Bumin'in Başkanlığında Üyeler: O. Hulusi Mustafaoğlu, M. Salim Özer, Nursel Aymakoğlu, Zafer Kantarcıoğlu, Dr. Erol Alpar ve Ertuğrul Taka'nın katılımlarıyla yapılan 21.6.1999 günlü toplantısında, Raportör-Hakim İsa Yeğenoğlu'nun davanın çözümünde idari yargı yerinin görevli olduğu yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mustafa Ekinci ile Danıştay Savcısı Tülin Özdemir'in davanın çözümünün idari yargının görev alanına girdiğine ilişkin yazılı ve sözlü açıklamaları dinlendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, 233 sayılı KHK.'ye tabi bir Kamu İktisadi Kuruluşu olan davalı İşletmede, 399 sayılı KHK. hükümlerine göre sözleşmeli personel statüsünde çalışmakta olan davacının, hizmet sözleşmesine son verilmesi nedeniyle kendisine tazminat ödenmesine hükmedilmesi isteminden ibarettir.

    TEKEL, "Tütün, Tütün Mamülleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğü", 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye ekli listede, Başbakanlık (7.7.1993 tarihine kadar Maliye Bakanlığı) ile ilgilendirilen bir "Kamu İktisadi Kuruluşu" olarak yerini almıştır.

    233 sayılı KHK.'nin 1. maddesinde, Bu KHK.'nin: iktisadi devlet teşekkülleri ile kamu iktisadi kuruluşlarını ve bunların müesseselerini, bağlı ortaklıklarını ve iştiraklerini kapsadığına, kamu iktisadi kuruluşlarının kendilerine verilen görev ve kamu hizmetlerini ekonomik ve sosyal gereklere uygun olarak verimlilik ilkesi doğrultusunda yürütmelerini düzenlemek amacı taşıdığına işaret edilmiş; değişik 2. maddesinde, kamu iktisadi kuruluşu, "sermayesinin tamamı Devlete ait olup, tekel niteliğindeki mal ve hizmetleri kamu yararı gözeterek üretmek ve pazarlamak üzere kurulan ve gördüğü bu kamu hizmeti dolayısıyla ürettiği mal ve hizmetler imtiyaz sayılan kamu iktisadi teşebbüsüdür." şeklinde tanımlanmış; 4/1. maddesinde, teşebbüslerin tüzelkişiliğe sahip olduğu belirtilmiş ve çeşitli hükümlerle, teşebbüsler mali, idari ve teknik yönlerden merkezi idarenin denetim ve gözetimine tabi kılınmıştır.

    Buna göre, TEKEL İşletmesinin, kamu yararını gözeterek tekel niteliğinde kamu hizmeti görmek üzere kurulan, tüzel kişiliğe sahip bir kamu kurumu olduğunda kuşkuya yer bulunmamaktadır.

    Kamu İktisadi Teşebbüsleri Personel Rejiminin Düzenlenmesine (...) Dair 399 sayılı KHK' nin, "İstihdam Şekilleri"ni düzenleyen 3. maddesinin (a) bendinde, teşebbüs ve bağlı ortaklıklarda hizmetlerin memurlar, sözleşmeli personel ve işçiler eliyle gördürüleceğine işaret edilmiş; aynı maddenin (c). bendinde, sözleşmeli personelin, teşebbüs ve bağlı ortaklıkların genel idare esasları dışında yürüttükleri hizmetlerinde bu KHK.'de belirtilen hukuki esaslar çerçevesinde akdedilecek bir sözleşme ile çalıştırılan ve işçi statüsünde olmayan personel olduğu ve bunların işin niteliğine göre yılın veya günün belirli sürelerini kapsamak üzere kısmi zamanlı olarak da istihdam edilebileceği belirtilmiş; değişik 36. maddesinin üçüncü fıkrasında ise, günün belirli sürelerini kapsamak üzere kısmi zamanlı olarak istihdam edilecek sözleşmeli personele ödenecek ücretlerin, aynı unvanda tam gün çalışan sözleşmeli personelin ücretleri ile çalışma süreleri arasındaki oran dikkate alınmak suretiyle teşebbüs veya bağlı ortaklık yönetim kurullarınca belirleneceği kuralına yer verilmiştir.

    Davacı ile davalı İşletme arasında düzenlenen hizmet sözleşmesi incelendiğinde, çalışma saatlerinin günün belirli sürelerini kapsayacak şekilde düzenlendiği; ilgilinin sözleşme süresi içerisinde, Teşebbüs personelinin yükümlülük ve sorumluluğunu düzenleyen mevzuatta yapılacak değişikliklerin kendisi hakkında da uygulanmasını kabul edeceği; işbu sözleşmede yer almayan hususlarda 233 sayılı KHK. ile Kurum Personel Yönetmeliği hükümlerinin uygulanacağı; Yüksek Planlama Kurulu kararlarının, bu sözleşme hükümlerini tadil edeceği, ancak sözleşme süresi dolmadan ücret artışlarını uygulayıp uygulamamakta Kurumun serbest olduğu yolunda hükümlere yer verildiği görülmektedir.

    Anayasa Mahkemesinin 22.12.1988 tarihli, E: 1988/5, K: 1988/55 sayılı kararında (308 sayılı "Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Ve Bu Kanun Hükmünde Kararnameye Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Hükmünde Kararname"nin kimi maddelerinin Anayasaya aykırılığı nedeniyle açılan iptal davası hakkındadır.); "... taraflardan birinin kamu tüzel kişisi olması, konunun kamu hizmeti ile ilgili bulunması, düzenleme biçimi ve yürütme yöntemine ilişkin kuralların özel hukuk kurallarından çok kamu hukuku kuralları olması ve yönetime üstünlük tanıması, idari sözleşmelerin ana koşullarıdır. Bu çerçeve içinde KİT'lerde de kamu hizmetlerinin yürütülmesiyle ilgili kararlar idari nitelik taşıdığı gibi, asli ve sürekli kamu görevini yerine getiren çalışanlar hakkındaki işlemleri de aynı niteliktedir. Yönetimle görevlileri arasındaki ilişki, idare hukuki ilkelerine dayanan ve idare hukuku kurallarıyla düzenlenen bir kamu hukuku ilişkisidir. Şu halde, KİT'lerin, öngörülen düzende çalışacak sözleşmeli personeli, kamu görevlisi niteliği dışında olamaz. Sözleşme, kamu hukuku ilişkisini değiştiremez ve ortadan kaldıramaz. Bunların yönetimle ilişkilerinden çıkan uyuşmazlıklar, kamu hukukuna göre ancak idari yargı yerinde çözümlenir." denilmiştir. (AMKD. S. 24)

    Nitekim, yasakoyucu, 1994 tarih ve 4046 sayılı Yasanın 22. maddesinde, özelleştirme proğramına alınan, özelleştirilen, faaliyeti durdurulan, küçültülen, kapatılan veya tasfiye edilen kuruluşlarda çalışan sözleşmeli personelin (657 sayılı Yasaya tabi personel ile kapsam dışı personel dahil) "kamu personeli" olduğunu belirtmek suretiyle; özelleştirme sürecine girmiş bulunan teşebbüslerdeki personelin durumu bakımından olaya netlik getirmiştir.

    Tüm bu açıklamalara göre, bir kamu kuruluşu olduğu çekişmesiz bulunan TEKEL İşletmesinin, 399 sayılı KHK. hükümlerine tabi olarak istihdam ettiği "kamu personeli" kapsamındaki personeli ile, konusu kamu hizmeti olan ve düzenleme biçimi ile yürütme yöntemine ilişkin kuralları idare hukuku alanını ilgilendiren ve idareye üstün hak ve yetkiler tanıyan hizmet sözleşmesi ("tip sözleşme") yoluyla kurulan hukuki ilişkinin, idare hukuku ilişkisi olduğunda ve bu sözleşmenin "idari sözleşme" niteliğini taşıdığında kuşkuya yer bulunmayıp; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2/1-c. maddesinde, genel hizmetlerden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davaların idari dava türleri arasında sayılmış olması karşısında, davacının hizmet sözleşmesine son verilmesinden ya da hizmet sözleşmesinin uygulanmasından doğan uyuşmazlık konusu davanın görüm ve çözümünde, idari yargı yerinin görevli olduğu açıktır.

    Belirtilen tüm bu hususlar ile Uyuşmazlık Mahkemesinin, 1.3.1996 tarih ve 22567 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan, 22.1.1996 günlü, E: 95/1, K: 96/1 sayılı kararıyla; özelleştirme kapsamında bulunan veya bulunmayan Kamu İktisadi Teşebbüslerindeki sözleşmeli statüde çalışan personelin kurumları ile olan ilişkilerinden doğan anlaşmazlıkların çözüm yerinin idari yargı olduğuna ve konunun 2247 sayılı Yasanın 30. maddesi uyarınca bu doğrultuda ilke kararına bağlanmasına karar verilmiş bulunması karşısında, uyuşmazlığa konu edilen davanın görüm ve çözümünde idari yargı yeri görevli bulunmaktadır.

    Açıklanan nedenlerle; Malatya İdare Mahkemesinin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmektedir.

    SONUÇ : Davanın çözümünde idari yargı yerinin görevli olduğuna, bu nedenle Malatya İdare Mahkemesinin 23.2.1999 günlü, E: 1999/287, K: 1999/115 sayılı görevsizlik kararının kaldırılmasına, 21.6.1999 gününde kesin olarak oybirliği ile karar verildi.