Hukuk Bölümü 2006/137 E., 2006/147 K.

  • OLUMSUZ GÖREV UYUŞMAZLIĞI
  • YARGI MERCİİLERİNİN UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNE BAŞVURMALARI
  • 4857 S. İŞ KANUNU [ Madde 107 ]
  • 4857 S. İŞ KANUNU [ Madde 108 ]
  • 2247 S. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAK... [ Madde 19 ]
  • 2247 S. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAK... [ Madde 27 ]
  • "İçtihat Metni"

    O L A Y:İş müfettişi tarafından düzenlenen 31.8.2005 gün ve 079 sayılı raporda, 4857 sayılı İş Kanunu'nun 92. maddesine aykırı olarak yapılmak istenen teftişle ilgili belirtilen gün ve saatte yapılan davete icabet etmeyip, işyeri ile ilgili kayıt ve belgeleri ibraz etmeyerek, teftişin sonuçlandırılmasına engel olunduğundan bahisle aynı Kanunun 108. maddesine dayanılarak 107. maddesine göre Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Ankara Bölge Müdürlüğü'nün 21.9.2005 gün ve 25335 sayılı işlemi ile davacı şirket adına 7.144,60 YTL idari para cezası kesilmiştir.

    Davacı şirket vekili, söz konusu para cezasına karşı 14.10.2005 tarihinde adli yargı yerinde itirazda bulunmuştur.

    ANKARA 4. SULH CEZA MAHKEMESİ ; 24.10.2005 gün ve Müt. Karar No: 2005/1219 sayı ile, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Ankara Bölge Müdürlüğü'nün 21.9.2005 tarih ve 25335 sayılı yazıları ile, 4857 sayılı İş Kanunu'nun 108. maddesine dayanılarak aynı Kanunun 107. maddesine göre idari para cezası tahakkuk ettirildiğinin anlaşıldığı, idare tarafından para cezası 4857 sayılı İş Kanunu'na göre tahakkuk ettirilmiş olup, anılan Kanunun 108. maddesinde, cezalara karşı tebliğ tarihinden itibaren en geç yedi gün içerisinde yetkili idare mahkemesine itiraz edilebileceği belirtilerek itiraz merciinin açıkça gösterildiği, tahakkuk ettirilen idari para cezasının idarenin kamu gücünü kullanarak aldığı bir işlem olduğu, bu bakımdan idari para cezası niteliğini taşıyan cezaların idari yargı denetimi dışında tutulmasının idarenin yargısal denetiminin etkin ve doğal anlamda gerçekleşmemesi sonucunu doğuracağı, 1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nda, kabahat deyiminden, kanunun karşılığında idari yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlık olduğu belirtilmiş ise de, verilen para cezasının idarece kamu gücü kullanarak tesis edildiği, 4857 sayılı Kanun'un 108. maddesinde yetkili mahkemenin açıkça idare mahkemesi olduğunun belirtildiği, yetkiyi belirleyen maddenin iptal edilmeyip, halen yürürlükte olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, itiraz edilmeyerek kesinleşmiştir.

    Davacı şirket vekili, iş müfettişi tarafından düzenlenen 24.8.2005 gün ve 2005/90 sayılı raporda, 4857 sayılı İş Kanunu'nun 92. maddesine aykırı olarak, yapılmak istenen teftişle ilgili belirtilen gün ve saatte yapılan davete icabet etmeyip, işyeri ile ilgili kayıt ve belgeleri ibraz etmeyerek teftişin sonuçlandırılmasına engel olunduğundan bahisle aynı Kanunun 108. maddesine dayanılarak 107. maddesine göre Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Ankara Bölge Müdürlüğü'nün 21.9.2005 gün ve 25332 sayılı işlemi ile 7.144,60 YTL idari para cezası verilmesi üzerine bu işlemin iptali istemiyle 17.11.2005 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.

    Davacı şirket vekili, Mahkemeye verdiği 27.1.2006 tarihli dilekçesinde ise, dava dilekçesinde sehven 25332 sayılı idari işlemin iptaline karar verilmesi talebinde bulunulduğu, dava konusu yapılan ve iptali talep edilenin 21.9.2005 gün ve 253352 sayılı idari işlem olduğunun kabulü ile bu idari işlem ile ilgili olarak karar verilmesini istemiştir.

    ANKARA 11. İDARE MAHKEMESİ ; 20.1.2006 gün ve E: 2005/2180 sayı ile, davacı şirket vekili tarafından, 4857 sayılı İş Kanunu'nun 108. maddesine dayanılarak aynı Kanunun 107. maddesinin ( a ) bendi uyarınca 7.144,60 YTL idari para cezası verilmesine ilişkin 21.9.2005 gün ve 25332 sayılı işlemin iptali istemiyle Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na karşı dava açıldığı, 1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 2., 3., 16. ve 27. maddelerinden bahisle, belirtilen yasal düzenlemeler uyarınca 1.6.2005 tarihinden itibaren 5326 sayılı Yasa'da sayılan idari para cezası ve idari tedbirlerden oluşan idari yaptırımlar ile diğer yasalarda yer alan idari yaptırımlara karşı itiraz merciinin, Yasanın 19. maddesinde sayılan istisnai durumlar haricinde sulh ceza mahkemeleri olduğu, dava dosyasının incelenmesinden, davacı şirket hakkında, 4857 sayılı İş Kanunu'nun 108. maddesine dayanılarak aynı Kanunun 107. maddesinin ( a ) bendi uyarınca idari para cezası verilmesine ilişkin 21.9.2005 gün ve 25332 sayılı işleme karşı Ankara 4. Sulh Ceza Mahkemesi'nin 2005/1219 Müt. sayılı dosyasında açılan davanın, anılan Mahkemenin 24.10.2005 tarihli kararı ile, idari yargının görevine girdiği gerekçesiyle görev yönünden reddedildiği ve bu kararın 10.11.2005 günü tebliği üzerine, söz konusu para cezasının iptali istemiyle 17.11.2005 tarihinde Mahkemeleri kaydına geçen dilekçe ile bakılan davanın açıldığı, 21.11.2005 günlü ara kararına cevaben anılan Mahkemece gönderilen 12.12.2005 günlü yazıdan, söz konusu görevsizlik kararının 22.11.2005 tarihinde kesinleştiğinin anlaşıldığı, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 19. maddesinden söz ederek, davacı şirkete 4857 sayılı Kanun'a aykırı davrandığından bahisle idari para cezası verilmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle 17.11.2005 tarihinde açılan bu davada, 5326 sayılı Yasa hükümleri uyarınca sulh ceza mahkemesinin görevli olduğu sonucuna varıldığından, Mahkemelerinin görevsizliğine, 2247 sayılı Kanun'un 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine ve dosya incelemesinin bu konuda Uyuşmazlık Mahkemesi'nce karar verilinceye kadar ertelenmesine karar vermiştir.

    İNCELEME VE GEREKÇE:

    Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü'nün, Ahmet AKYALÇIN'ın Başkanlığında, Üyeler: M. Lütfü ÜÇKARDEŞLER, Coşkun ÖZTÜRK, Serap AKSOYLU, Z. Nurhan YÜCEL, Abdullah ARSLAN ve Levent ÖZÇELİK'in katılımlarıyla yapılan 2.10.2006 günlü toplantısında; Raportör-Hakim Nurdane TOPUZ'un, 2247 sayılı Yasa'da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ahmet BEŞİNCİ ile Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU'nun, başvurunun reddi gerektiğine ilişkin yazılı ve sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

    Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa'nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;

    Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulunun 11.7.1988 günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararında, "2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun bütünüyle incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanunun uygulanması yönünden 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, 'ceza uyuşmazlıkları' ibaresinden, savcının ya da şahsi davacının talebi ile başlayan yargılaması sonunda sanığın mahkumiyetine ya da beraatine hükmedilebilecek davalarda, askeri ve adli ceza mahkemeleri arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması, bunun dışında kalan tüm görev uyuşmazlıklarının 'hukuk uyuşmazlığı' sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Uygulanması idari organlara bırakılan cezalar, adli nitelikte olmadığından, bunlar hakkında yapılan itirazlar ya da açılan davalar 'ceza davası' olarak nitelendirilemezler. İdari niteliklerinden dolayı bu davalara ilişkin görev ve hüküm uyuşmazlıklarının Uyuşmazlık Mahkemesinin Hukuk Bölümünde incelenip çözümlenmesi gerektiği..."açıkça belirtilmiştir. Bu durum göz önüne alındığında, olay bölümünde yazılı başvuru konusu görev uyuşmazlığının Hukuk Bölümünde incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur.

    2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 19. maddesinde, "Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler." hükmüne yer verilmiş; aynı Yasa'nın 27. maddesinde, "Uyuşmazlık Mahkemesi, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceler; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddeder." denilmiştir.

    Anılan Yasa hükmüne göre, bir yargı yerinin re'sen Uyuşmazlık Mahkemesi'ne başvuruda bulunabilmesi için: Tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada daha önce diğer yargı yerlerinden birisi tarafından görevsizlik kararı verilmiş ve bu kararın kesinleşmiş bulunması ve bunun üzerine kendine gelen davayı inceleyen yargı yerinin de davada görevsizlik kararı veren yargı yerinin görevli olduğu kanısına varması gerekmektedir.

    Başkanlıkça Ankara 4. Sulh Ceza Mahkemesi'nden getirtilen dosyanın incelenmesinden, iş müfettişi tarafından düzenlenen 31.8.2005 gün ve 079 sayılı raporda, 4857 sayılı İş Kanunu'nun 92. maddesine aykırı olarak yapılmak istenen teftişle ilgili belirtilen gün ve saatte yapılan davete icabet etmeyip, işyeri ile ilgili kayıt ve belgeleri ibraz etmeyerek, teftişin sonuçlandırılmasına engel olunduğundan bahisle aynı Kanunun 108. maddesine dayanılarak 107. maddesine göre Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Ankara Bölge Müdürlüğü'nün 21.9.2005 gün ve 25335 sayılı işlemi ile davacı şirket adına kesilen 7.144,60 YTL idari para cezasının itiraz konusu yapıldığı görülmüştür.

    Ankara 11. İdare Mahkemesi'nin dosyasının incelenmesinden ise, davacı şirket tarafından, iş müfettişi tarafından düzenlenen 24.8.2005 gün ve 2005/90 sayılı raporda, 4857 sayılı İş Kanunu'nun 92. maddesine aykırı olarak yapılmak istenen teftişle ilgili belirtilen gün ve saatte yapılan davete icabet etmeyip, işyeri ile ilgili kayıt ve belgeleri ibraz etmeyerek teftişin sonuçlandırılmasına engel olunduğundan bahisle aynı Kanunun 108. maddesine dayanılarak 107. maddesine göre Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Ankara Bölge Müdürlüğü'nün 21.9.2005 gün ve 25332 sayılı işlemi ile 7.144,60 YTL idari para cezası verilmesi üzerine bu işlemin iptali istemiyle dava açıldığı anlaşılmıştır.

    Her ne kadar, davacı şirket vekilince, Ankara 11. İdare Mahkemesi'ne verilen 27.1.2006 tarihli dilekçede, dava dilekçesinde sehven 25332 sayılı idari işlemin iptaline karar verilmesi talebinde bulunulduğu, dava konusu yapılan ve iptali talep olunan idari işlemin 21.9.2005 gün ve 253352 sayılı işlem olduğunun kabulü ile bu idari işlem ile ilgili olarak karar verilmesi istenilmiş ise de, anılan Mahkemece 21.9.2005 gün ve 25332 sayılı işlemin dava konusu edildiğinin kabulü suretiyle karar verilmiştir.

    Bu durumda, her iki yargı yerinde görülen davaların konuları farklı olduğundan, 2247 sayılı Yasa'nın 19. maddesinde öngörülen koşul gerçekleşmemiştir.

    Açıklanan nedenlerle, 2247 sayılı Yasa'nın 19. maddesinde öngörülen koşulu taşımayan başvurunun aynı Yasa'nın 27. maddesi uyarınca reddi gerekmiştir.

    SONUÇ : 2247 sayılı Yasa'nın 19. maddesinde öngörülen koşulu taşımayan BAŞVURUNUN, aynı Yasa'nın 27. maddesi uyarınca REDDİNE, 2.10.2006 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.