Hukuk Bölümü         2012/616 E.  ,  2012/486 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı     : Sosyal Güvenlik Kurumu 

Vekili      : Av. E.B.                                                                                                                        

Davalı      : C.Ş. 

O L A Y : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Sosyal Güvenlik Kurumu Gaziosmanpaşa Sigorta Müdürlüğünde şef avukatı olarak görev yaparken 09.07.2001 tarihinde emekli olan davalıya, sigorta müdürlüğünce 06.08.2001 tarihinde sehven mükerrer olarak 418.857,000 TL ödendiğini, bu miktarın faizi ile birlikte tahsili için Gaziosmanpaşa 2.İcra Müdürlüğünün 2007/696 Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi yapıldığını, davalının takibe itiraz etmesi üzerine takibin durduğunu belirterek, söz konusu itirazın iptali ile, davalı aleyhine %40 icra inkar tazminatına hükmedilmesi istemi ile adli yargı yerinde dava açmıştır.

Davalı ise karşılık dava açarak özetle; davanın 506 sayılı kanun ile ilgili olmadığından görevsizlik kararı verilmesini talep ettiğini,davacı kurumun Borçlar Kanununun 62.maddesine göre yaptığı ödemeleri geri isteyemeyeceğini belirtmiş ve, davacı kurumdan olan 168,46 TL alacağının tahsilini karşı davalıdan talep etmiştir.

BAKIRKÖY 12.İŞ MAHKEMESİ; 25.01.2010 gün ve E:2007/1350, K:2010/76 sayı ile özetle; taraflar arasındaki ilişkinin İş Kanunu kapsamına girecek şekilde hizmet akdi niteliğinde olmadığı, bu nedenle davacı SGK Başkanlığınca açılan itirazın iptali davasının ve karşı davacı Cahit Şanverdi tarafından açılan karşılık davanın İdare Mahkemesinin görevine girmesi nedeniyle davanın görevsizlik sebebiyle reddine karar vermiş, bu karara vaki temyiz başvurusu üzerine Yargıtay 10. Hukuk Mahkemesi’nin 21.11.2011 gün, E:2010/7099, K:2011/15551 sayılı kararı ile davalı kurum vekilinin temyiz dilekçesinin miktar itibarıyla kesinlik nedeniyle reddine karar vermiş ve karar bu şekilde  kesinleşmiştir. 

Davacı vekili bu kez, aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

İSTANBUL 5.İDARE MAHKEMESİ; 19.03.2012 gün ve E:2012/424, K:2012/884 sayı ile özetle; davanın 2577 sayılı kanunun 2.maddesinde sayılan idari dava türlerinden hiçbirisine dahil olmadığı gibi, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu kapsamında bulunan davacı talebinin, 2004 sayılı kanunda yer verilen görev ve yetki kuralları uyarınca adli yargı mercileri tarafından karara bağlanması gerektiği ve bu haliyle söz konusu uyuşmazlığın adli yargının görev alanında bulunduğu belirtilerek, davanın görev yönünden reddine karar vermiş olup, yapılan itiraz başvurusu üzerime İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 05.07.2012 gün, E:2012/12686, K:2012/13285 sayı ile özetle; uyuşmazlık konusu olaya ilişkin davanın parasal değerinin heyet halinde görülüp çözümlenecek bir içerik taşıdığı belirtilerek, İstanbul 5.İdare Mahkemesinde açılan davanın heyet halinde karara bağlanması gerekirken, Mahkeme Hakimliğince karara bağlanması usule uygun görülmediğinden bahisle itirazın kabulüne karar verilmiş ve karar bu şekilde bozulmuştur.

İstanbul Bölge İdare Mahkemesi’nin bozma kararından sonra yapılan yargılamada;

İSTANBUL 5.İDARE MAHKEMESİ; 26.09.2012 gün, E:2012/1795 sayı ile özetle; davanın 2577 sayılı kanunun 2.maddesinde sayılan idari dava türlerinden hiçbirisine dahil olmadığı gibi, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu kapsamında bulunan davacı talebinin, 2004 sayılı kanunda yer verilen görev ve yetki kuralları uyarınca adli yargı mercileri tarafından karara bağlanması gerektiği ve bu haliyle söz konusu uyuşmazlığın adli yargının görev alanında bulunduğu belirtilerek, 2247 sk.nun 19.maddesi uyarınca dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Eyüp Sabri BAYDAR, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Sedat ÇELENLİOĞLU ve Ayhan AKARSU’nun katılımlarıyla yapılan 24.12.2012 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; “icra takibine yapılan itirazın iptali” istemi yönünden adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı yasa’nın 19. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının son görevsizlik kararını veren mahkemece, adli yargı dosyası da temin edilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Selim Şamil KAYNAK’ın, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Tuncay DÜNDAR’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, icra takibine yapılan itirazın iptali istemiyle açılmıştır.

                2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İlamsız takip” başlıklı Üçüncü Bap, 42-49. maddelerinde takip yöntemleri gösterilmiş; değişik 58. maddesinde, takip talebinin icra memuruna yazı ile veya sözlü olarak yapılacağına işaret edilmiş; değişik 60. maddesine göre, takip talebi üzerine icra dairesince düzenlenen ödeme emrinin değişik 61. maddede öngörülen şekilde takip borçlusuna tebliğ edileceği ve 62-65. maddelerde itiraza ilişkin hükümlere yer verilmiş olup, değişik 66. maddede, süresi içinde yapılan itirazın takibi durduracağı kurala bağlanmıştır.

                İtiraz nedeniyle takibin durması üzerine alacaklıya, itirazın iptali için Yasada iki yola başvurma olanağı tanınmış olup, bunlardan birincisi, 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak, ikincisi ise 68, ek 68/a ve ek 68/b maddelerine göre tetkik merciinden itirazın kaldırılmasını istemektir.

                İncelenen uyuşmazlıkta alacaklı konumundaki davacı tarafından, değişik 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak suretiyle itirazın iptali davası açılmıştır.

Söz konusu 67. Madde (Değişik: 18/2/1965 - 538/37 md.), “(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/15 md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.

(Değişik: 9/11/1988 - 3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.

İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.

(Mülga dördüncü fıkra: 17/7/2003-4949/103 md.)

Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır” hükümlerini taşımaktadır.

Anılan Yasanın değişik 1. maddesinin birinci fıkrasında, “Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur” denilmekte olup, yukarıda hükmü yazılı 67. maddede sözü edilen “mahkeme” ile, icra dairesinin bulunduğu yargı çevresi bakımından bağlı olduğu asliye mahkemesinin anlaşılması ve takip hukukuna özgü bulunan itirazın iptali davasının asliye mahkemesinde görülmesi gerektiği açıktır.

Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinde, idari dava türleri: a)İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b)İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c)Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmıştır.

Bu duruma göre, İcra ve İflas Kanunu’nun değişik 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davasının görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Bakırköy 12.İş Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

SONUÇ   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Bakırköy 12. İş Mahkemesi’nin 25.01.2010 gün ve E:2007/1350, K:2010/76 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 24.12.2012 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.