T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

          ESAS     NO   : 2017 / 442

          KARAR NO   : 2017 / 612

          KARAR TR    : 23.10.2017

ÖZET: İstinat duvarının, park halinde bulunan, aracın üzerine yıkılması sonucu uğranılan maddi zararın tazmini istemiyle açılan davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesi kapsamında, İDARİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

                                                          

 

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı         : T.C.

Vekili           : Av. H. Ö.

Davalı          : 1-Yozgat Belediye Başkanlığı

Vekili           : Av. Ş.H. Ç.

                                     2-S. S.Yönetimi Adına S. D.(Yalnızca adli yargıda)

 

O L A Y      : Davacı vekili dilekçesinde; 25.2.2015 tarihinde davalılara ait istinat duvarının, park halinde bulunan, müvekkiline ait 06 … 3761 plakalı araç üzerine yıkılması sonucu araçta büyük miktarda hasar meydana geldiğini, hasarın kasko sigortasından karşılandığını, ancak aracın büyük miktarda değer kaybına uğradığını; davalı tarafın zararı tazminine yanaşmadığını; ayrıca müvekkilinin aracın tamiri sırasında iki aya yakın bir süre aracını kullanamamaktan dolayı da ayrıca zarara uğradığını; davalılara ait sitenin güneyinde yer alan istinat duvarının iki kısımdan oluştuğunu; 1. Kısımın S. Sitesi Yönetimi tarafından yaptırıldığını, 1m ila 2,5 m arasında değişen bir yüksekliğe sahip olduğunu,  duvarın güneyinden geçen yolun, S. Sitesinin artık arsasının belediyeye terki ile sonradan açılmış bir yol olduğunu, bu yolun yapımı sırasında Belediyenin yolun kod seviyesini yükselttiğini,  bu sebeple de mevcut duvar üzerine, 1 metreden başlayıp yaklaşık 2 metreyi aşan yeni bir duvar ördüğünü; şehir içi trafiğine açılan bu yolun, Yozgat Köprülü Kavşağı’nın yapımı sırasında şehirlerarası transit geçişe ayrıldığını, ağır tonajlı vasıtaların geçişi sebebiyle, Belediyenin yapmış olduğu duvarda çatlamalar meydana geldiğini; S. Sitesi Yönetiminin, 2010 yılında Yozgat Belediyesine dilekçe vererek duvar çatlakları sebebiyle, duvarın tehlike arz ettiği ve tedbir alınması gerektiğini bildirdiğini ancak belediyenin herhangi bir işlem ve eylem yapmadığını, meydana gelen zarardan davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını ifade ederek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, müvekkilinin aracında meydana gelmiş bulunan 1.000,00 TL’lik zararın tazminine karar verilmesi istemiyle 1- Yozgat Belediye Başkanlığı ve 2-S. Sitesi Yönetimi Adına Süleyman Durman’a karşı 9.4.2015 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

Yozgat 1.Asliye Hukuk Mahkemesi; 17.3.2016 gün ve E:2015/217, K:2016/332 sayı ile, taraflar arasındaki uyuşmazlığın Kat Mülkiyeti Kanunu hükümlerinden kaynakladığı, bu Kanunun Ek 1. Maddesi hükmüne göre bu yasadan doğan anlaşmazlıkların değerine bakılmaksızın Sulh Hukuk Mahkemesinde çözülmesinin gerektiği, bu hususun Yargıtay 17. Hukuk Dairesi'nin 2013/8286 Esas 2013/10196 Karar sayılı ilamında ve 2014/1345 Esas 2014/5650 Karar sayılı ilamlarında da sabit olduğu gerekçesiyle;  davanın görevsizlik nedeniyle reddine; kararın kesinleştiği tarihten itibaren 2 hafta içerisinde taraflardan birinin Mahkemelerine başvurması halinde dosyanın görevli ve yetkili Yozgat Sulh Mahkemesine gönderilmesine karar vermiş; bu karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiş ve davacı vekilinin talebi üzerine dosya Yozgat Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmiştir.

YOZGAT SULH HUKUK MAHKEMESİ; 22.3.2017 gün ve E:2016/308, K:2017/190 sayı ile, “(…) Davacı vekili Av. Hamza Özdemir’in 08/02/2017 havale tarihli duruşmadaki beyanında; S. Sitesi ile anlaştıklarını, sulh olduklarını, onlara karşı olan davalarından vazgeçtiklerini beyan etmiştir.

 

 

Davalı Belediye Başkanlığı vekilinin 08/02/2017 tarihli duruşmadaki beyanında; S. Sitesi Yönetimi ile anlaşma sağlandığı için davada sadece kendilerinin kaldığını, görev yönünden itirazlarının olduğu, idari yargının görevli olduğunu beyan etmiştir.

Dava tazminat davası olup, davacı vekilinin 08/02/2017 tarihli duruşmada S. sitesine karşı olan davalarından feragat ettiklerini, 22/03/2017 tarihli duruşmada Belediye ile anlaşma durumlarının olduğunu, görevsizlikle dosyanın gönderilmesini talep ettiği anlaşılmakla, feragat nedeniyle S. Sitesi Yönetimine karşı olan davanın reddine, Belediye Başkanlığına kaşı olan davanın HMK 114/1-b ve HMK 115/2 gereğince dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine ve adli yargının görevsizliğine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM; Yukarıda açıklandığı üzere;

1-Davacı vekili davalı S. Sitesi Yönetimine karşı davasından feragat ettiğinden, S. Sitesi Yönetimine karşı olan davanın feragat nedeniyle REDDİNE,

2-Davalı Yozgat Belediye Başkanlığına karşı olan davanın HMK 114/1-b ve HMK 115/2 gereğince dava şartı yokluğu sebebiyle usulden REDDİNE, Adli Yargının GÖREVSİZLİĞİNE…” karar vermiş, bu karar istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmiştir.

Davacı vekili tarafından yapılan başvuru sonucu dava dosyası İdare Mahkemesine gönderilmiş; Yozgat İdare Mahkemesi;  18.5.2017 gün ve E:2017/609, K: 2017/781 sayı ile, davacı vekili tarafından yapılan başvuru sonucu dosyasının mahkemelerine gönderildiği, ancak dava dosyası içinde "idare mahkemesine hitaben yazılmış davanın konusu, sebebi, dayandığı delilleri gösteren 2577 sayılı kanunun 3. maddesine uygun bir dilekçenin" bulunmadığı anlaşıldığından bu haliyle dava dilekçesinin 2577 sayılı kanunun 3. maddesine uygun olarak düzenlenmediği sonucuna ulaşıldığı gerekçesiyle; dava dilekçesinin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 15. maddesinin 1/d bendi uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren (30) gün içinde 2. ve 3. maddeye uygun şekilde düzenlenerek yeniden dava açılmak üzere reddine karar vermiştir.

Davacı vekili bu kez, ihata duvarının yıkılması sebebiyle oluşan hasardan tamamen belediyenin sorumlu olduğunu, iki kademeden oluşan duvarın ikinci kademesinin belediye tarafından yapıldığını, sitenin taleplerine rağmen tedbir alınmadığını; diğer taraftan Yozgat merkez köprülü kavşak yapımı sırasında duvar üstü yolun şehirlerarası transit geçişe açıldığını, ancak bu geçişler sırasında ağır tonajlı araçların yola yaptığı baskılar sebebiyle duvarda çatlamalar oluştuğunu, meydana gelen zararın %76.26’lık kısmına tekabül eden kısmından doğrudan Yozgat Belediyesinin sorumlu bulunduğunu ifade ederek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, müvekkilinin aracında meydana gelen hasardan dolayı 11.439.00 TL, aracı kullanamamaktan dolayı 1.372.68 TL, açılan davalar sebebiyle yapılan 1.067.64 TL masraflar olmak üzere toplam 13.879.32 TL tazminatın ödemesine karar verilmesi istemiyle  Yozgat Belediye Başkanlığına karşı idari yargı yerinde dava açmıştır.

YOZGAT İDARE MAHKEMESİ; 31.5.2017 gün ve E:2017/666 sayı ile, “(…) 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun “Amaç” başlıklı 1. maddesinde, “Bu kanunun amacı, karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlamak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemektir.”; “Kapsam” başlıklı 2. Maddesinde ise “Bu Kanun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsar. Bu Kanun, karayollarında uygulanır... denilmek suretiyle 2918 sayılı kanunun genel olarak karayollarında uygulanacağı belirlenmiştir.

Ayni kanunun “Tanımlar” başlıklı 3. maddesinde “….Karayolu: Trafik için, kamunun yararlanmasına açık olan arazi şeridi, köprüler ve alanlardır.

Karayolu yapısı: Karayolunun kendisi ile karayolunun üstünde, yanında, altında veya yukarısındaki ada, ayırıcı, otokorkuluk, istinat duvarı, köprü, tünel, menfez ve benzeri yapılardır...” şeklindeki düzenleme ile karayolu ve karayolu yapısının ne olduğu açıklanmıştır.

"Görev ve Yetkili Mahkeme" başlıklı 110. maddesinde: “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları adli vargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu kanun hükümleri uygulanır..." denilmiştir.

Dava dosyası içerisindeki yazılı anlatımlardan ve belgelerden dava konusu olayın meydana geldiği S. Sitesinin otoparkındaki duvarın, Yozgat Belediyesinin ve S.Sitesi Yönetiminin sorumluluğunda olan istinat duvarı olduğu ve bunun 2918 sayılı kanunun 3.maddesi kapsamında karayolu yapısı içinde sayılan yerlerden sayıldığı açıktır.

Bu durumda, 2918 sayılı yasanın 110. maddesinin karayollarında ve karayolları dışındaki alanlarda kamuya açık alanlarda, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla bir karayolu yapısı olan istinat duvarının davacının aracının üzerine yıkılması nedeniyle meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın adli yargının görev alanına girdiği sonucuna varıldığından, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine, dosya incelemesinin Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilinceye kadar ertelenmesine…” karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Ahmet Tevfik ERGİNBAY, Suna TÜRE, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN ve Birgül KURT’un katılımlarıyla yapılan 23.10.2017 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, Yasa’nın 14. maddesine göre olumsuz görev uyuşmazlığı bulunduğunun ileri sürülebilmesi için davanın “tarafları, konusu ve sebebinin aynı” olması koşulunun öngörülmüş bulunması karşısında, adli ve idari yargı yerleri arasında her iki yargı yerinde ortak taraf olan “Yozgat Belediye Başkanlığı” yönünden görev uyuşmazlığının doğduğu; idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, istinat duvarının, park halinde bulunan, 06 … 3761 plakalı aracın üzerine yıkılması sonucu uğranılan maddi zararın tazmini istemiyle açılmıştır.

Dava dosyalarının incelenmesinden; davacıya ait 06 … 3761 plakalı aracın park yerinde/ park halinde iken, Yozgat Belediyesinin ve S.Sitesi Yönetiminin sorumluluğunda bulunduğu iddia edilen  istinat duvarının üzerine yıkılması sonucu araçta büyük hasar meydana geldiği, aracın hasarının kasko şirketince karşılansa da büyük miktarda değer kaybına uğradığı ve tamirinin yaklaşık 2 ay sürmesi nedeniyle aracın kullanılmamasından dolayı zarara uğranıldığı ileri sürülerek, ilk olarak Yozgat Belediye Başkanlığı ile S. Sitesi Yönetimi Adına S. D.’a karşı tazminat davası açıldığı; davanın Site yönetimine ilişkin  kısmından feragat edildiğinden uyuşmazlığın Yozgat Belediye Başkanlığı'na karşı  olan kısmının sürdüğü; konuya ilişkin hazırlanıp 13.1.2016 tarihinde Asliye Hukuk Mahkemesine sunulan Bilirkişi raporunda; “(…)Dava konusu edilen ve yıkılarak araçlara zarar verdiği iddia edilen ve en son ilgili Belediye tarafından yapılan mevcut duvarın tamamının Şehir İmar Planı dışında ve imar yolu olarak ayrılan kısımda kaldığı anlaşılmıştır.

Yıkılan 61,34 m eski duvarın 16,40 m lik kısmı Siteye ait 1239 ada 1 parsel mülkiyet sınırları içerisinde bulunduğu, bu kısmın yıkılan duvarın % 26.74 ü kadar olduğu, 44,93 m uzunluğundaki kısmının da 1239 ada 1 parsel mülkiyet sınırı dışında olduğu ve % 73,26 lik kısmına tekabül ettiği anlaşılmıştır.

Belediye tarafından yeni yapılan 55,88 m uzunluğundaki duvarın 31,33 m lik kısmı parsel mülkiyetinde kaldığı ve toplam uzunluğun %56,07 lik kısmına tekabül ettiği; 24,55 m lik kısmında parsel mülkiyet ve imar planı dışında imar yolu olarak ayrılan saha içerisinde kaldığı ve toplam uzunluğun %43,93 lük kısmına tekabül ettiği ölçüm ve incelemeler sonucu anlaşılmıştır.” görüşüne yer verildiği anlaşılmıştır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Belediye aleyhine idare mahkemesinde açılan başka bir tazminat talepli tam yargı davasında, İdare Mahkemesi 2918 sayılı Yasanın 110.maddesinin 1.fıkrasının birinci ve ikinci cümlelerinin Anayasaya aykırı olduğu kanısına varmış, İdare Mahkemesinin bu iki cümlenin iptali istemiyle yaptığı başvuruyu inceleyen Anayasa Mahkemesi 8.12.2011 gün ve E:2011/124, K:2011/160 sayı ve 8.11.2012 gün ve E:2012/118, K:2012/170 sayılı aynı içerikli iki kararı ile; “2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 110. maddesinin birinci fıkrasında, bu Kanun’dan doğan sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceği öngörülmektedir. İtiraz başvurusunda bulunan mahkeme ise idare mahkemesi olup davaya bakmakta görevli ve yetkili mahkeme değildir.

Başvurunun Mahkeme’nin yetkisizliği nedeniyle reddi gerekir.” kararına varmıştır.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin benzer bir konuda İdare Mahkemesi’nin davaya bakmakla görevli bulunmadığı yolundaki kararları gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Uyuşmazlığa konu olayda ise, kazanın meydana geldiği yerin, yukarıda anlatımı yapıldığı şekilde bir karayolu değil, dosya kapsamındaki bilirkişi raporunda anlatımı yapıldığı üzere, bir kısmı konut sitesine ait parsel içerisinden, bir kısmı da imar yolundan geçen istinat duvarının yanı olduğu; hasara uğrayan aracın ise, karayolunda seyir halinde olmadığı, olayın istinat duvarının yanında park halinde iken, duvarın aracın üzerine yıkılması üzerine meydana geldiği ve iddia olunan maddi zararın tazmini istemi ile dava açıldığı görülmüştür.

Anayasa’nın 125. maddesinin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kurala bağlanmış; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b. maddesinde, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, idari dava türleri arasında sayılmıştır.

 

 

İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak, kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak davaların görüm ve çözümünün, iptal ve tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.

Olayda da, istinat duvarının yıkılmasında davalı Belediyenin, tehlike arz ettiği bildirildiği halde gerekli önlemleri almadığından ötürü sözkonusu kazanın meydana geldiği iddiasının bir hizmet kusuruna, dolayısıyla maddi zarara yol açtığı iddiasının tam yargı davasına konu olabileceği kuşkusuzdur.

Kamu hizmetinin yöntemine ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin; kamu yararına uygun şekilde işletilip işletilmediğinin; hizmet kusuru ya da başka bir nedenle idarenin sorumluluğu bulunup bulunmadığının yargısal denetiminin, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinde “idari dava türleri” arasında sayılan “idari işlem ve eylemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılacak tam yargı davası” kapsamında, idari yargı yerlerince yapılacağı açıktır.

Açıklanan nedenlerle, Yozgat İdare Mahkemesinin 31.5.2017 gün ve E:2017/666 sayılı başvurusunun reddi gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Yozgat İdare Mahkemesinin 31.5.2017 gün ve E:2017/666 sayılı BAŞVURUSUNUN REDDİNE, 23.10.2017 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

Üye

Ahmet Tevfik

ERGİNBAY

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Suna

TÜRE

 

 

 

Üye

Birgül

KURT