T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO      : 2014 / 980

            KARAR NO : 2014 / 1024

            KARAR TR   : 17.11.2014

 

ÖZET: Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü’nde usta öğretici olarak görev yapan davacının, emekli olması nedeniyle talep ettiği kıdem ve ihbar tazminatının ödenmesi istemiyle açtığı davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı           : N.T.

            Vekili              : Av.İ.E.   

            Davalı            : M.E.B.

Vekilleri         : Av.S.G.& Av.H.K.   

           

O L A Y          : Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı bakanlık bünyesindeki Trabzon Halk Eğitim Merkezi ve Akşam Sanat Okulu Müdürlüğünde 1981-2006 tarihleri arasında hizmet akdi ile kadrosuz mevsimlik işçi statüsünde 3036 gün fiilen olduğunu ve 570 gün de isteğe bağlı sigorta primi ödeyerek toplamda 3606 gün üzerinden 2006 yılının Haziran ayında işten ayrılarak SSK dan emekli olmasına rağmen fiilen çalışmış olduğu günler için kıdem tazminatı alamadığını belirterek; davanı kabulü ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 3.000,00 YTL kıdem tazminatının işten ayrılarak emekli olduğu tarihten itibaren mevduata uygulanan en yüksek faizi ile birlikte tahsiline  karar verilmesi istemi ile adli yargı yerinde dava açmıştır.

Trabzon İş Mahkemesi: 19.03.2009 gün ve 2007/1703 Esas, 2009/142 Karar sayılı kararı ile; davanın kabulü ile; 9.267,10 TL brüt kıdem tazminatının akdin fesih tarihi olan 09.06.2006 tarihinden itibaren mevduata uygulanan en yüksek faizi ile birlikte davalı taraftan alınarak davacı tarafa ödenmesine karar vermiş, verilen karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Yargıtay 9.Hukuk Dairesi: 20.06.2011 gün ve 2009/17879 Esas, 2011/18391 Karar sayılı kararında aynen; “…somut olayda davacının davalı bakanlığa bağlı Trabzon Halk Eğitim ve Akşam Sanat Okulu Müdürlüğünde kadrosuz usta öğretici olarak saat ücreti ile 657 sayılı kanunun 89, 1739 sayılı Milli Eğitim Kanununun 47.maddesi ve buna göre çıkarılmış yönetmelik çerçevesinde çalıştığı tartışmasız olup, Dairemizin kararlılık kazanmış olan uygulamasına göre davacının çalışmaları İş Kanunu kapsamında değildir. Uyuşmazlık statü hukukunu ilgilendirdiğinden davaya bakma görevi idari yargıya aittir. Mahkemece dava dilekçesinin yargı yolu yanlışlığı nedeni ile reddine karar verilmesi gerekirken işin esasına girilerek isteğin kabulüne dair hüküm kurulması hatalı olmuştur.” denilmek suretiyle temyiz olunan kararın bozulmasına hükmetmiştir.

Trabzon İş Mahkemesi: 24.10.2011 gün ve 2011/973 Esas, 2011/796 Karar sayılı kararı ile: davacının valilik onayı ile görevlendirilerek davalı kurum işyerlerinde usta öğretici olarak çalıştığını, mevcut yasal düzenlemeler dikkate alındığında davaya bakmaya idari yargının görevli olduğunu belirterek, dava dilekçesinin yargı yolu yanlışlığı nedeniyle reddine karar vermiş, verilen karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Yargıtay 9.Hukuk Dairesi: 13.12.2011 gün ve 2011/52350 Esas, 2011/48104 Karar sayılı kararı ile; hükmün onanmasına karar vermiş, onama ilamı taraflara tebliğ edilmiş, 1086 sayılı Yasa’nın Geçici 2. ve 6100 sayılı Yasa’nın Geçici 3.maddesi gereğince halen yürürlükte bulunan 1086 sayılı Yasa’nın 440.maddesi gereğince kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez; aynı sebepten davalarının kabulü ile 9.267,10 TL tazminatının işten ayrılarak emekli olduğu tarih olan 09.06.2006 tarihinden itibaren mevduata uygulanan en yüksek faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi istemi ile idari yargı yerinde dava açmıştır.

Trabzon İdare Mahkemesi: 20.12.2012 gün ve 2012/225 Esas, 2012/1477 Karar sayılı kararı ile özetle; 2006 yılında emekli olan davacının, tazminat talebine ilişkin davada uyuşmazlığı çözmeye yetkili mahkemenin, zararı doğuran idari uyuşmazlığı çözümlemeye yetkili Ankara İdare Mahkemesi olduğu gerekçesi ile 2577 sayılı Kanunun 15.maddesinin 1/a bendi ve 14/6.maddesi uyarınca davanın yetki yönünden reddine, dava dosyasının Ankara İdare Mahkemesi’ne gönderilmesine karar vermiştir.

Ankara 4.İdare Mahkemesi: 31.01.2013 gün ve 2013/71 Esas, 2013/123 Karar sayılı kararı ile özetle; ilgilinin kıdem tazminatını ödemekle görevli olan idarede çalıştığı dönemde görevde bulunduğu ilin idari yargı yönünden bağlı bulunduğu Trabzon İdare Mahkemesi olduğu, nitekim; Danıştay Onuncu Dairesi’nin 27.06.2012 tarih ve E:2012/3560, K:2012/3217 sayılı kararının da bu yönde olduğu gerekçe gösterilerek; 2577 sayılı Kanun’un 15 nci maddesinin 1/a bendi uyarınca davanın yetki yönünden reddine, aynı yasanın 43/1-b maddesi uyarınca yetkili mahkemenin belirlenebilmesi için dava dosyasının Danıştay Başkanlığına gönderilmesine karar vermiştir.

Danıştay Onuncu Daire’si: 30.1.2014 gün ve 2014/189 Esas, 2014/548 Karar sayılı kararı ile aynen; “…davanın, hukuka uygunluk denetiminin 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 101.maddesi dikkate alındığında, adli yargı yerine ait olduğu açıktır./Bu itibarla, dava dilekçesinin verildiği idari yargı merciine, 2577 sayılı Yasanın 14.maddesi uyarınca yapılacak ilk inceleme aşamasında davanın “görev” yönünden reddine karar verilmesi gerekmiştir./Açıklanan nedenlerle, dava dosyasının, Trabzon İdare Mahkemesine gönderilmesine…” karar vermiştir.

Trabzon İdare Mahkemesi: 27.06.2014 gün ve 2014/757 Esas, 2014/917 Karar sayılı kararı ile; uyuşmazlıkta hukuka uygunluk denetiminin 5510 sayılı Kanun hükümleri esas alınmak suretiyle yapılacağından, aynı Kanunun 101 maddesi uyarınca uyuşmazlığın görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğunu gerekçe göstererek, davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 15/1-a maddesi hükmü uyarınca görev yönünden reddine karar vermiş, verilen karar davacı vekiline 09.07.2014 tarihinde, davalı vekiline 11.07.2014 tarihinde tebliğ edilmiş olup, süresinde kanun yoluna başvurulmaması üzerine karara şerh edildiği üzere kesinleşmiştir.

Davacı vekili, idari ve adli yargı yerlerince verilen görevsizlik kararları nedeniyle oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi istemiyle başvuruda bulunmuştur.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Nurdane TOPUZ, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Ayhan AKARSU, Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 17.11.2014 günlü toplantısında:

            l-İLK İNCELEME:

Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; idari ve adli yargı yerleri arasında 2247 sayılı yasa’nın 14.maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari ve adli yargı dosyalarının 15.maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacının istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği, usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Birgül YİĞİT’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet Ali GÜMÜŞ’ün adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, Trabzon Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü’nde usta öğretici olarak görev yaparak 2006 yılında emekli olan davacı tarafından, 1981-2006 tarihleri arasında fiilen çalıştığı günler karşılığı kıdem tazminatının 2006 tarihinden itibaren en yüksek mevduat faizi uygulanmak suretiyle ödenmesi  istemiyle açılmıştır.

506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 2. Maddesinde “Bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanlar bu kanuna göre sigortalı sayılırlar…” denilmiş, aynı Yasanın “Uyuşmazlıkların Çözüm Yeri” Başlıklı 134. maddesinde, “Bu kanunun uygulanmasından doğan uyuşmazlıklar, yetkili iş mahkemelerinde veya bu davalara bakmakla görevli mahkemelerde görülür” hükmüne yer verilmiş; 506 sayılı yasa hükümleri 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 106. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır. 5510 sayılı  Kanunun  3.maddesinde;  kısa ve/veya uzun vadeli sigorta kolları bakımından adına prim ödenmesi gereken veya kendi adına prim ödemesi gereken kişi sigortalı olarak tanımlanmış; 79.madde ile başlayan  Dördüncü Kısmında, primlere ilişkin hükümlere yer verilmiş; 101. maddesinde “Bu kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar İş Mahkemelerinde görülür” denilmiştir.

Öte yandan, 4857 sayılı İş Kanununun 1.maddesinde,  Kanunun amacının,  işverenler ile bir iş sözleşmesine dayanarak çalıştırılan işçilerin çalışma şartları ve çalışma ortamına ilişkin hak ve sorumluluklarını düzenlemek olduğu belirtilmiş; aynı zamanda, bakılan davanın da konusunu oluşturan  “İş Sözleşmesi, Türleri ve Feshi” hususuna Kanunun 8.maddesi ve devamında, kıdem tazminatı,  ücretli izin, bildirim süresinden kaynaklanan yükümlülük ve haklara ilişkin hususlara ise Kanunun değişik maddelerinde yer verilmiştir.

Diğer taraftan; 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 1. maddesinde, “İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle (o kanunun değiştirilen ikinci maddesinin Ç, D ve E fıkralarında istisna edilen işlerde çalışanlar hariç) işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya iş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözülmesi ile görevli olarak lüzum görülen yerlerde iş mahkemeleri kurulur.

Bu mahkemeler:

A) (Mülga: 18/10/2012-6356/81 md.)

B) İşçi Sigortaları Kurumu ile sigortalılar veya yerine kaim olan hak sahipleri arasındaki uyuşmazlıklardan doğan itiraz ve davalara da bakarlar.

İş mahkemesi kurulmamış olan yerlerdeki bu davalara o yerde görevlendirilecek mahkeme tarafından, temsilci üyeler alınmaksızın, bu kanundaki esas ve usullere göre bakılır.

Fiili ve hukuki imkânsızlıklar dolayısıyla iş mahkemesinin toplu olarak görevini yapamadığı hallerde de yukarıdaki fıkra hükmü uygulanır.

(Ek fıkra: 2/7/2012-6352/39 md.) Birden fazla iş mahkemesi bulunan yerlerde, sosyal güvenlik hukukundan kaynaklanan davaların görüleceği iş mahkemeleri, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından belirlenebilir.” denilmiştir.

Dosya kapsamında yapılan incelemede; davacı Nilgün Turgut’un 01.12.1981-31.05.2006 yılları arasında Trabzon Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü’nde usta öğretici olarak çalıştığı; davanın, fiilen çalışmış olduğu günler için kıdem tazminatının ödenmesi istemiyle açıldığı anlaşılmıştır.

 Davacının, 506 sayılı Yasa yürürlükte iken mahalli mülkü amirin tasarrufu ile çalıştığı, idareyle arasında bir hizmet ilişkisi kurulduğu, talep edilen ihbar ve kıdem tazminatının iş kanunundan kaynaklanan haklardan olduğu dikkate alındığında, uyuşmazlığın özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Trabzon İş Mahkemesi’nin verdiği görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Trabzon İş Mahkemesi’nin 24.10.2011 gün ve 2011/973 Esas, 2011/796 Karar sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 17.11.2014 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

           

Başkan

            Serdar 

      ÖZGÜLDÜR

Üye

Eyüp Sabri 

BAYDAR

 

 

 

 

Üye

Alaittin Ali

           ÖĞÜŞ

 

      Üye

                 Ali

             ÇOLAK

 

 

 

 

Üye

Ayhan

AKARSU                     

Üye

Nurdane

TOPUZ

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT