T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

           

    ESAS   NO : 2020/402

    KARAR NO : 2020/449

    KARAR TR: 13.07.2020

         

ÖZET : Davacının öğretim görevlisi olarak çalıştığı davalı idareden yüksek lisans ders ücreti alacağı ile kıdem tazminatının tarafına ödenmesi istemiyle açtığı davanın İDARİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

 

 

KARAR        

Davacı   : M.Ü.

Vekili      : Av. S.Y.

Davalı    : Haliç Üniversitesi

Vekili      : Av. C.Ş.

                                         

O L A Y : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı Haliç Üniversitesinde 21.10.2009-05.02.2016 tarihleri arasında öğretim görevlisi olarak tam gün sözleşmesi kapsamında çalıştığını, en son net 7.500,00-TL ücret aldığını, ücretlerin bankadan ödendiğini, davacının ayrıca Eylül-Aralık 2015 arası dönemde 185 saatlik yüksek lisans derslerine girdiğini ve ders başına 90,00-TL ödenmesi gerektiğini, buna rağmen karşılığı olan ücretin ödenmediğini, iş akdinin davacı tarafından, ücretlerinin ödenmemesi nedeniyle feshedildiğini, fesih bildirimin noter kanalıyla yapıldığını ileri sürerek, neticede yüksek lisans ders ücret alacağının, aylık ücret alacağının ve kıdem tazminatının davalıdan tahsili istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

İstanbul 14. İş Mahkemesi: 12.9.2017 gün ve E:2016/162, K:2017/725 sayı ile, dosya kapsamında bulunan Hizmet Dökümünde her ne kadar davacının işe giriş tarihi 17.11.2009 olarak gözükmekte ise de, gerek taraflar arasında akdedilen iş sözleşmesinde davacının fiilen işe başlama tarihinin 21.10.2009 olarak belirtilmesi gerekse davacının Garanti Bankası’ndaki 6665702 No’lu banka hesabına,20.10.2009 tarihinde 7.000,00 TL tutarında “Maaş Ödemesi” yapılması karşısında davacının 21.10.2009 tarihinde işe başladığı anlaşılmakla davacının hizmet süresinin 21.10.2009-05.02.2016 tarihleri arasında 6 yıl 3 ay 14 gün, ücretinin ise net 7.500,00 TL, brüt ve giydirilmiş brüt 10.490,84 TL olduğu, davacıya Eylül-Aralık 2015 arasındaki döneme ait yüksek lisans ders ücretlerinin ödendiğine dair dosya kapsamında bir delilin bulunmadığı, ödememe süresinin de 20 günü aştığı nazara alındığında; Mahkemelerince, iş akdinin davacı tarafından, İş Kanunu’nun 24/II-e bendi uyarınca haklı nedenle feshedildiği sonucuna varıldığı ve mahkemelerince benimsenen bilirkişi raporunda hesaplanan kıdem tazminatından davalı taraf faizleri ile birlikte sorumlu tutulduğu; davacının 2014 yılı Eylül ve 2015 yılı Aralık ayları arası döneme ilişkin yüksek lisans ders alacağına ilişkin talebinin değerlendirilmesinde, davacı gibi profesör olarak görev yapan öğretim üyelerinin, yüksek lisans ek derslerine akşamları girdiklerinin ve ders başına 90,00 TL ücret aldıklarının, bizzat davalı işveren tanıklarının beyanlarıyla anlaşıldığı; davacı vekili tarafından dava dilekçesinin ekinde sunulan ve davacının görev yaptığı Fen Bilimleri Enstitüsü’nde,2014-2015 Eğitim Öğretim Yılı Ders Yükü Çizelgelerinin incelenmesinde davacının; toplam 183 saat Yüksek Lisans Ek Derse girdiği ancak bu çalışma karşılığı ücretlerin davacıya ödendiğine dair dosya kapsamında bir delilin bulunmadığı anlaşılmakla, Mahkemelerince benimsenen bilirkişi raporunda hesaplanan ders ücreti alacağından davalı taraf faizleri ile birlikte sorumlu tutulduğu; davacı taraf her ne kadar aylık ücret alacağı talebinde bulunmuş ise de davacının bu talebine konu alacağının davalı işverenlikçe dava açıldıktan sonra ödendiği anlaşıldığından, davacının bu talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerektiği gerekçesiyle, tüm dosya kapsamı ve bilirkişi raporunun birlikte değerlendirilmesi neticesinde, Mahkemelerince davanın kısmen kabulü yönünde karar vermiş, bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf isteminde bulunulmuştur.

İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 24. HUKUK DAİRESİ: 11.4.2019 gün ve E:2018/2437, K:2019/1258 sayı ile, somut olayda davacı bir vakıf üniversitesinde öğretim görevlisi olarak çalıştığı ve iş akdinin sona ermesi nedeniyle işçilik alacaklarını talep ettiği; Yargıtay ilamında belirtildiği gibi davacının Devlet Üniversitelerinde olduğu gibi idari bir sözleşme ile çalıştığının kabulü gerektiği ve uyuşmazlığın çözüm yerinin idari yargı olduğu nedeniyle usulden reddi gerekirken esastan karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle, HMK’nın 353/l-b-2.maddesine göre mahkeme kararının ortadan kaldırılması ile davanın esası hakkında yeniden karar verilerek; HMK’nın 114. ve 115. maddelerine göre yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle davanın usulden reddine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekilibu kez 16.470,00-TL yüksek lisans ders ücreti alacağı ile 25.539,00-TL kıdem tazminatının ödenmesi istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

İSTANBUL 3. İDARE MAHKEMESİ: 5.6.2020 gün ve E:2019/1199 sayı ile, davalı vakıf üniversitesinin, mali ve idari konuları dışındaki akademik çalışmaları, öğretim elemanlarının sağlanması ve güvenlik yönlerinden, devlet eliyle kurulan yükseköğretim kurumları için Anayasa'da belirtilen hükümlere tabi olması, davacının iş sözleşmesi ile çalışma olgusunu ortadan kaldırmayacağı, davalı vakıf üniversitesinin idari sözleşme ile eleman çalıştırmasının söz konusu olamayacağı, davacı ile davalı üniversite arasında iş ilişkisi bulunduğu; 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca uyuşmazlığın adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği gerekçesiyle, 2247 sayılı Kanunun 19. maddesine istinaden görevli yargı merciin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulmasına, Uyuşmazlık Mahkemesi'nce bir karar verilinceye kadar ertelenmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan13.07.2020 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, idari yargı dosyası ile birlikte adli yargı dosyası da temin edilmek sureti ile 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen şekilde başvurulduğu ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacının öğretim görevlisi olarak çalıştığı davalı idareden olan 16.470,00-TL yüksek lisans ders ücreti alacağı ile 25.539,00-TL kıdem tazminatının tarafına ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

Anayasanın “Yükseköğretim Kurumları” başlıklı 130. maddesinin birinci fıkrasında, “Çağdaş eğitim-öğretim esaslarına dayanan bir düzen içinde milletin ve ülkenin ihtiyaçlarına uygun insan gücü yetiştirmek amacı ile; ortaöğretime dayalı çeşitli düzeylerde eğitim-öğretim, bilimsel araştırma, yayın ve danışmanlık yapmak, ülkeye ve insanlığa hizmet etmek üzere çeşitli birimlerden oluşan kamu tüzelkişiliğine ve bilimsel özerkliğe sahip üniversiteler Devlet tarafından kanunla kurulur.”; ikinci fıkrasında, “Kanunda gösterilen usul ve esaslara göre, kazanç amacına yönelik olmamak şartı ile vakıflar tarafından, Devletin gözetim ve denetimine tabi yükseköğretim kurumları kurulabilir.”; onuncu fıkrasında “Vakıflar tarafından kurulan yükseköğretim kurumları, mali ve idari konuları dışındaki akademik çalışmaları, öğretim elemanlarının sağlanması ve güvenlik yönlerinden, Devlet eliyle kurulan yükseköğretim kurumları için Anayasada belirtilen hükümlere tabidir.” hükmüne yer verilmiş;

2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’na 5772 sayılı Kanun ile eklenen ve vakıflarca kurulacak yükseköğretim kurumları ile ilgili düzenlemeler getiren Ek Madde 2'de, “Vakıflar; kazanç amacına yönelik olmamak şartıyla ve mali ve idari hususlar dışında, akademik çalışmalar, öğretim elemanlarının sağlanması ve güvenlik yönlerinden bu Kanunda gösterilen esas ve usullere uymak kaydıyla, Yükseköğretim kurumları veya bunlara bağlı birimlerden birini veya birden fazlasını ya da bir üniversite veya yüksek teknoloji enstitüsüne bağlı olmaksızın, ekonominin ihtiyaç duyduğu alanlarda yüksek nitelikli işgücü yetiştirmek amacıyla, bu Kanun hükümleri çerçevesinde kalmak şartıyla meslek yüksekokulu kurabilir. Bu meslek yüksekokulu, kamu tüzel kişiliğini haiz olup, Cumhurbaşkanı kararı ile kurulur. Kurulacak meslek yüksekokullarına, meslek ve teknik eğitim bölgesinde gereksinim duyulması esastır.(1)((1) 2/7/2018 tarihli ve 703 sayılı KHK’nin 135 inci maddesiyle, bu fıkrada yer alan “Yükseköğretim Kurulunun görüşü alınarak Bakanlar Kurulu” ibaresi “Cumhurbaşkanı” şeklinde değiştirilmiştir.)” denilmiş; Ek Madde 5'de, “(Ek madde: 17/08/1983 - 2880/32 md.) (Değişik fıkra:28/12/1999-4498/1 md.) Vakıflarca kurulacak yükseköğretim kurumlarının, vakıf yönetim organı dışında en az yedi kişiden oluşan bir mütevelli heyeti bulunur. Mütevelli heyet üyeleri, vakıf yönetim organı tarafından dört yıl için seçilir, süresi biten üyeler yeniden seçilebilir. Mütevelli heyet üyelerinin yaş sınırlaması hariç Devlet memuru olma niteliklerine sahip bulunmaları ve en az üçte ikisinin lisans düzeyinde yükseköğrenim görmüş olması gerekir. Mütevelli heyet üyeleri kendi aralarından bir başkan seçer.

Mütevelli heyet vakıf yükseköğretim kurumunun tüzelkişiliğini temsil eder. Vakıf yükseköğretim kurumlarının yöneticileri Yükseköğretim Kurulunun olumlu görüşü alınarak mütevelli heyet tarafından atanır. Mütevelli heyet; vakıf yüksek öğretim kurumu yöneticilerine uygun gördüğü ölçüde yetkilerini devredebilir. Yükseköğretim kurumunda görevlendirilecek yöneticiler ve öğretim elemanları ile diğer personelin sözleşmelerini yapar, atamalarını ve görevden alınmalarını onaylar, yükseköğretim kurumunun bütçesini onaylar ve uygulamaları izler, ayrıca vakıfça hazırlanan yönetmelik hükümlerine göre diğer görevleri yürütür.

Mütevelli heyetin toplantı nisabı ve karar alınması ile ilgili hususlarda bu Kanunun 61 inci maddesi hükmü uygulanır.” kuralına; aynı Yasadaki Ek Madde 8'de ise, “(Ek madde: 17/08/1983-2880/32 md.) Vakıfça kurulacak yükseköğretim kurumlarındaki akademik organlar, Devlet yükseköğretim kurumlarındaki akademik organlar gibi düzenlenir ve onların görevlerini yerine getirir. Öğretim elemanlarının nitelikleri Devlet yükseköğretim kurumlarındaki öğretim elemanlarının niteliklerinin aynıdır. Devlet Yükseköğretim kurumlarında çalışmaları yasaklanmış veya disiplin yoluyla bu kurumlardan çıkarılmış kişiler, vakıf yükseköğretim kurumlarında görev alamazlar.” kuralına yer verilmiştir.

Vakıf Yükseköğretim Kurumları Yönetmeliği’nin “Öğretim elemanları” başlıklı 23. maddesinde ise, “Öğretim elemanlarının seçimi, değerlendirilmesi, seçilenlerin uygun görülen akademik unvanlarla görevlendirilmeleri ve yükseltilmeleri yürürlükteki kanun ve yönetmelik hükümlerine uyularak vakıf yükseköğretim kurumunun yetkili akademik organlarınca yapılır. Öğretim elemanlarının atamalarında, devlet yükseköğretim kurumlarındaki atamalarda aranan şartlara ilaveten vakıf yükseköğretim kurumunun akademik yönden gerekli gördüğü şartlar da aranabilir. Vakıf meslek yüksekokullarında özellikle uygulamalı derslerde görevlendirilecek öğretim elemanlarının atanmasında çalışma deneyimine sahip olması gözetilir.

Vakıf yükseköğretim kurumlarında görev alacak olan akademik ve idari personelin çalışma esasları 2547 sayılı Kanunda devlet üniversiteleri için öngörülen hükümlere tabidir. Bu personelin aylık ve diğer özlük hakları bakımından ise 4857 sayılı İş Kanunu hükümleri uygulanır.” kuralı yer almıştır.

2914 sayılı Yüksek Öğretim Personel Kanununun "Amaç" başlıklı 1. Maddesinde; "Bu Kanunun amacı, 4/11/1981 tarih ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununda yer alan öğretim elemanları tanımına giren personeli sınıflandırmak, aylıklarını ve ek göstergelerini düzenlemek, derece yükseltilmesi ve kademe ilerlemesinin şekil ve şartları ile, sosyal haklardan yararlanma, ek ders ücreti, üniversite, idari görev ve geliştirme ödeneklerinin miktarını tespit etmek, emekli ve yabancı öğretim elemanlarının sözleşmeli olarak çalıştırılma usul ve esaslarını belirlemektir." hükmüne,

"Kapsam" başlıklı 2. Maddesinde; "Bu Kanun 4/11/1981 tarih ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununa tabi üniversite öğretim elamanlarının aylık, ödenek ve sair özlük haklarını kapsar." hükmüne yer verilmiştir.

Davalı Haliç Üniversitesi de anılan mevzuat hükümleri çerçevesinde 2809 sayılı“Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu”nun Ek 48. maddesi ile vakıf yükseköğretim kurumlarına ilişkin hükümlere tabi olmak üzere, kamu tüzel kişiliğine sahip olarak kurulmuştur.

İdari rejime dayalı olarak düzenlenmiş bulunan Türkiye'nin idari yapısında, kamu tüzel kişiliği idari yargının görev alanının belirlenmesinde kullanılan ölçütlerden birisidir. Kamu tüzel kişilerinin kuruluş amacı kamu yararı, faaliyet konuları ise kamu hizmetidir. Bu bağlamda, Kamu Tüzel Kişileri, özel hukuk tüzel kişilerine nazaran üstün ve ayrıcalıklı kamu gücüne sahiptirler ve tek taraflı işlemlerle yeni hukuki durum yaratabilirler. Bu nedenle de personeli kamu hukukuna tabidir.

Kanunla kurulma ve kamu tüzel kişiliğine sahip olmanın yanı sıra, Devlet Üniversitelerinde olduğu gibi Vakıf Üniversitelerinin de Anayasal güvence altına alınmış olan "Bilimsel Özerkliğe sahip olmaları” bir diğer ayrıcalığıdır. Üniversitelerde bilimsel özerklik ilkesi benimsenirken güdülen amaç, yükseköğretimin çeşitli siyasal çevre ve baskı grupları ile düşünce kümelerinin etkisinin dışında tutarak, bilimsel amaç, hedefler ve gereksinimlerine bağlı olmalarını sağlamaktır. Bu nedenle de, bilimsel faaliyetin asli unsurları olan yükseköğretim elemanlarının, görevleri, unvanları, atama, yükselme ve emeklilikleri gibi özlük haklarının kanunla düzenleneceği konusu, anayasal teminat altına alınmıştır.

Somut olay ve mevzuat hükümleri birlikte irdelendiğinde; davalı Üniversitenin, sürekli ve düzenli nitelikteki kamu hizmetinde çalıştırdığı davacının; statüsü, göreve alınması, hak ve yetkileri gözetildiğinde, İdare Hukuku kapsamında bir kamu personeli olduğu açıktır.

Bu bağlamda, esasen; davacının ders saati ücretine ilişkin idari işlemden kaynaklanan tazmin isteminin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı" başlıklı 2. Maddesinin b fıkrasında belirtilen; “İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları” kapsamında idari yargı yerinde görülmesi gerekmektedir.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümünde idari yargı yeri görevli olduğundan; İstanbul 3. İdare Mahkemesinin 5.6.2020 gün ve E:2019/1199 sayılı başvurusunun reddi gerekmiştir.

 

S O N U Ç : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle   İstanbul 3. İdare Mahkemesinin 5.6.2020 gün ve E:2019/1199 sayılı BAŞVURUSUNUN REDDİNE, 13.07.2020 günündeOY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                               Üye                               Üye                              Üye

      Hicabi                               Şükrü                          Mehmet                          Birol      

    DURSUN                           BOZER                         AKSU                         SONER          

 

 

 

                                                  Üye                                Üye                              Üye    

                                              Aydemir                        Nurdane                         Ahmet

                                                TUNÇ                           TOPUZ                       ARSLAN