T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2020/324

KARAR NO  : 2020/327      

KARAR TR  : 28/05/2020

 

ÖZET: İcra takibine yapılan itirazın iptali ve takibin devamına karar verilmesi istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

K A R A R

 

          Davacı                             : A Sigorta A.Ş.

          Vekilleri                        : Av. B.T.Av. İ.S. Av. E.T.

          Davalı                           : Karayolları Genel Müdürlüğü

          Vekilleri                        : Av. G.D. Av. Ö.O.Av. İ.K.

 

          O L A Y:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 03/05/2015 tarihinde davacı şirkete ZMMS poliçesi ile sigortalı ve E.Y. adına kayıtlı olan 80 D... plaka sayılı aracın davalı kurumun İskenderun yolundaki yol çalışmaları sırasında yola döşemiş oldukları plastik bariyerlere çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında aracın hasarlandığım, kazaya yeteri kadar uyarıcı işaret, levha ve ayırıcı dubalar koymayan davalı kurumun %100 oranında kusurlu olduğunu, dikkatsiz ve tedbirsiz olan davalı kurumun karşı tarafa verdiği zararın ekspertiz raporuyla tespit edildiğini, 01/06/2015 tarihinde davacı şirket tarafından zarar görene 7.016,00 TL tutarında tazminat ödemesi yapıldığını, hasar bedelinin işlemiş faizi ile beraber tahsili için Hatay İcra Dairesinin 2015/35636 Esas sayılı dosyada ilamsız takip başlatılmış ise de davalının vaki itirazı nedeniyle takibin durduğunu belirterek yapılan itirazın iptali istemiyle karşı adli yargı yerinde dava açmıştır.

          Hatay 2. Asliye Hukuk Mahkemesi: 27.12.2016 gün ve E:2015/1175, K:2016/557 sayılı dosyada "Davanın Kısmen Kabulüne" karar vermiş, karar aleyhine istinaf yoluna başvurulmuştur.

          Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi: 07.07.2017 gün ve E:2017/751, K:2017/870 sayılı dosyada "yargı yolunun caiz olmaması sebebiyle davanın usulden reddine karar verilmesi" gerektiği görüşüyle kararı kaldırarak dosyayı mahalline iade etmiştir.

          HATAY 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 30.11.2017 gün ve E:2017/390, K:2017/493 sayılı dosyada “Tazminata konu olayın davalı idarenin bakım ve onarımından sorumlu olduğu yolda çalışma olması ve bu çalışmaya ilişkin işaretleme yapılmamasından (hizmet kusuru) kaynaklandığının ileri sürüldüğü, buna göre davanın idari yargı yerinde açılması ve görülmesi gerektiği" görüşüyle "Davanın HMK'nun 114/1 -b, 115/2 maddesi gereğince usulden reddine" dair verdiği karar istinaf başvurusunun kesin olarak reddedilmesiyle 01.11.2019 tarihinde kesinleşmiştir.

          Davacı vekili, bu kez rücuen tazminat istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

          HATAY 1. İDARE MAHKEMESİ: 29.04.2020 gün ve E:2020/308 sayılı kararı ile “...2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 110. maddesinin birinci fıkrasında; işleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davalarının, adli yargıda görüleceği hükme bağlanmıştır.

          Benzer bir uyuşmazlıkta, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 110. maddesinin anılan hükmünün iptali istemiyle yapılan başvuruyu Mahkemenin yetkisizliği nedeniyle reddeden. Anayasa Mahkemesinin 08/12/2011 tarih ve E:2011/124. K:2011/160 sayılı kararında; "2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun 110. maddesinin birinci fıkrasında, bu Kanun'dan doğan sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceği öngörülmektedir. İtiraz başvurusunda bulunan mahkeme ise idare mahkemesi olup davaya bakmakta görevli ve yetkili mahkeme değildir." yolundaki gerekçesi de dikkate alındığında, anılan yasada yer alan görev kuralının idarelerin hizmet kusurundan kaynaklanan davaları da kapsadığının kabulü zorunludur.

          Nitekim, Uyuşmazlık Mahkemesi'nin 26/11/2018 tarih ve E:2018/801, K:2018/792 sayılı kararı ile de; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 110. maddesi çerçevesinde, bahsi geçen kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumlulukları ile çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu, meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği yolunda karar verilmiş olup, daha sonra verilen kararlar da aynı mahiyettedir.

          Bu durumda; yukarıda aktarılan ve adli ve idari yarı mercileri arasındaki görev hususunu belirleme kapsamında kesin olan Uyuşmazlık Mahkemesi kararları ve 2918 sayılı kanunun 110. maddesi gözetildiğinde, 2918 sayılı kanun kapsamındaki sorumluluk çerçevesinde meydana geldiği belirtilen zararın tazmini istemiyle açılan davanın görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

          Açıklanan nedenlerle. Mahkememizin görevsizliğine, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine ve dosya incelemesinin bu konuda Uyuşmazlık Mahkemesi'nce karar verilinceye kadar ertelenmesine" karar vererek, 04/05/2020 gün, 2020/308 esas no'lu üst yazı ile Mahkememize başvurmuş, başvuru 14/05/2020 tarihinde kayıt altına alınmıştır.

              İNCELEME VE GEREKÇE:

              Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan 28.05.2020 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME:

Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, Mahkemece idari yargı dosyasının ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

              II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Engin SELİMOĞLU’nun, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

              Dava, davacı şirket tarafından sigortası yapılan taşıtta oluşan hasar sebebiyle davacı tarafından ödenen bedelin tahsili amacıyla Hatay İcra Dairesinin 2015/35636 esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığı, ödeme emrine itiraz edilmesi üzerine icra takibinin durdurulduğu belirtilerek, davalı idarenin yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

          2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İlamsız takip” başlıklı Üçüncü Bap, 42-49. maddelerinde takip yöntemleri gösterilmiş; değişik 58. maddesinde, takip talebinin icra dairesine yazı ile veya sözlü olarak veya elektronik ortamda yapılacağına işaret edilmiş, değişik 60. maddesine göre, takip talebi üzerine icra müdürünce ödeme emri düzenleneceği ve 62-65. maddelerde itiraza ilişkin hükümlere yer verilmiş olup, değişik 66. maddede, süresi içinde yapılan itirazın takibi durduracağı kurala bağlanmıştır.

          İtiraz nedeniyle takibin durması üzerine alacaklıya, itirazın iptali için Yasada iki yola başvurma olanağı tanınmış olup, bunlardan birincisi, 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak, ikincisi ise 68, ek 68/a ve ek 68/b maddelerine göre tetkik merciinden itirazın kaldırılmasını istemektir.

 

          İncelenen uyuşmazlıkta alacaklı konumundaki davacı tarafından, değişik 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak suretiyle itirazın iptali davası açılmıştır.

          Söz konusu 67. Madde: Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.

          Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu, takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı, diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkûm edilir.

          İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.

          Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır” hükümlerini taşımaktadır.

          Anılan Yasanın değişik 1. maddesinin birinci fıkrasında, “Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur” denilmekte olup, yukarıda hükmü yazılı 67. maddede sözü edilen “mahkeme” ile icra dairesinin bulunduğu yargı çevresi bakımından bağlı olduğu asliye mahkemesinin anlaşılması ve takip hukukuna özgü bulunan itirazın iptali davasının asliye mahkemesinde görülmesi gerektiği açıktır.

          Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinde, idari dava türleri: a)İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b)İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c)Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmıştır.

          Bu duruma göre, İcra ve İflas Kanunu’nun değişik 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davasının görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır. Kaldı ki davanın idarenin hizmet kusuru sonucu oluşan trafik kazasından kaynaklanan rücuen tazminat davası olarak kabulü halinde de, Mahkememizin yerleşik içtihatları gereği 2918 sayılı Yasa uyarınca açılan her türlü sorumluluk davalarında adli yargı görevlidir.

          Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden, Hatay 1. İdare Mahkemesi’nin başvurusunun kabulü ile Hatay 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 30.11.2017 gün ve E:2017/390, K:2017/493 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç: Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle, Hatay 1. İdare Mahkemesi’nin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Hatay 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 30.11.2017 gün ve E:2017/390, K:2017/493 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 28.05.2020 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

      Başkan                        Üye                               Üye                              Üye                  

      Hicabi                       Şükrü                          Mehmet                          Birol      

    DURSUN                  BOZER                         AKSU                          SONER          

 

 

                                          Üye                                Üye                              Üye                  

                                        Aydemir                        Nurdane                        Ahmet

                                          TUNÇ                           TOPUZ                      ARSLAN