T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2019/74

KARAR NO   : 2019/160      

KARAR TR    : 25/02/2019

 

ÖZET: Ülkemize sigortasız girişine izin verildiği iddia edilen yabancı plakalı TIR ve dorsesinin karıştığı kaza nedeniyle davacıların uğradıkları ileri sürülen maddi ve manevi zararın tazmini istemiyle açılan davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi kapsamında ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

K A R A R

 

          Davacılar                                               : 1-T. B. 2-S. B. 3-A. N. B. 4-B. B.5-H. B. 6-T. B.

          Vekilleri                         : Av. H. G.

          Davalı                                                  : Gümrük ve Ticaret Bakanlığı

          Vekili                                                      : Av. Y. Ş.

 

          O L A Y                        :Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davacılardan Semahat Birdal'ın yaşam boyu sakat kaldığı ve oğlu Muhammet Birdal'ın vefat ettiği trafik kazasında, ülkeye sigortasız tırın ve buna bağlı dorsenin geçişine izin veren davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğu ileri sürülerek, Davacı Semahat Birdal için ömür boyu sakat kalması nedeni ile tedavi gideri için 1.000,00 TL maddi tazminat, hayatı idame ettirememesi nedeniyle 250.000,00 TL manevi tazminat, vefat eden çocuğunun üzüntüsü için 150.000,00 TL manevi tazminat, davacı Taner Birdal' için eşi Semahat’ın ömür boyu sakat kalması nedeniyle 250.000,00 TL manevi tazminat, vefat eden çocuğunun üzüntüsü için 100.000,00 TL manevi tazminat, davacılar, Tayip Birdal, Ali Naim Birdal, Büşra Birdal ve Hatice Birdal'ın annelerinin sürekli yatağa bağımlı kalacağından dolayı kendilerine ayrı ayrı 50.000,00 TL maddi, 50.000,00 TL manevi tazminata olay tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte hükmedilmesi istemiyle 14/08/2017 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

          TORTUM ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 15/02/2018 gün ve E:2017/120, K:2018/54 sayılı dosyada "Dava, trafik kazası nedeniyle maddi-manevi tazminat talebine ilişkindir. Davacı ATK raporuna binaen müvekkilin kusuru bulunmadığını, sigortasız olarak tırın ve buna bağlı dorsenin yurda girişine izin verdiğinden dolayı davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğunu belirtmiştir. Dosyanın tetkikinde davalı idarenin araç işleten sıfatıyla değil de salt hizmet kusuru sebebiyle davaya konu edildiği, gerek olayın gelişiminden gerek dava dilekçesinden anlaşılmaktadır. İdarenin yükümlü olduğu hizmeti kötü veya geç yapması, gereği gibi yapmaması durumunda idarenin 'hizmet kusuru' sebebiyle sorumluluğunun doğacağı açıktır. İYUK m2/l-b maddesine göre İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılacak davaların idare mahkemelerinde açılması gerekmektedir" gerekçesiyle "HMK 114-1 -b ve 115/2 maddeleri uyarına dava şartı yokluğu nedeniyle davanın Usulden Reddine" dair verdiği karar tarafların kararı istinaf etmemesi nedeniyle 30/05/2018 tarihinde kesinleşmiştir.

          Davacılar vekili bu kez davalı idare aleyhine idari yargı yerinde dava açmıştır.

          ERZURUM 2. İDARE MAHKEMESİ: 25/12/2018 gün, E:2018/968 sayılı ara kararı ileve "2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 91. Maddesinin 1. fıkrasında "İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur." 6. Fıkrasında "Yabancı plakalı taşıtların Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakanlıkça belirlenecek usul ve esaslara göre Türkiye'de geçerli sigortaları yoksa bunlar için zorunlu mali sorumluluk sigortası Türkiye sınırlarına girişleri sırasında yapılır." Aynı kanunun Görev ve Yetkili Mahkeme Başlıklı 110/1. maddesinde "İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır." hükmüne yer verilmiştir.

          Dosyanın incelenmesinden; 09/02/2016 tarihinde meydana gelen İran plakalı 72 A 80110 plaka sayılı taşıtın neden olduğu ölüm ve yaralanmalı trafik kazası sonucunda, yabancı plakalı aracın ülkeye zorunlu mali sorumluluk sigortası yapılmadan girişine izin verildiği iddiası ile bakılmakta olan davanın açıldığı, davacı tarafından aynı konu hakkında adli yargıda açılan davada Tortum Asliye Hukuk Mahkemesinin 15/02/2018 tarih ve 2017/120 Esas, 2018/54 sayılı kararı ile idare mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesi ile davanın usulden reddine karar verildiği, davacılar tarafından Güvence Hesabı Genel Müdürlüğüne karşı Erzurum 4. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan davada mahkeme harici toplam 336.098 TL ödenmek suretiyle sulh olunduğu, mahkemenin de 12/02/2018 tarih ve 2016/484 Esas, 2018/75 sayılı kararı ile duruşmaya mazeretsiz olarak katılınmaması sonrasında üç aylık süre içerisinde davanın yenilenmemesi nedeniyle davanın açılmamış sayılmasına karar verdiği, yabancı plakalı araçların zorunlu mali sorumluluk sigortasının Türkiye sınırlarına girişleri sırasında yapılmamasının Karayolları Trafik Kanun'undan doğan bir sorumluluk olduğu anlaşıldığından iş bu davanın yukarıda anılan Yasa hükümleri uyarınca Adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varıldığından, davaya bakmakla görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesi'ne başvurulması gerektiği sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır" şeklindeki gerekçeyle görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulmasına, dava dosyasının anılan Mahkemeye gönderilmesine, davanın Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin ertelenmesine karar vererek Mahkememize müracaat etmiş, başvuru 21/01/2019 tarihinde kayıt altına alınmıştır.

          İNCELEME VE GEREKÇE :

          Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Başkan Hicabi DURSUN, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ'un katılımlarıyla yapılan 25/02/2019 günlü toplantısında:

          l-İLK İNCELEME :     Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının, ekindeki adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

          II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Engin SELİMOĞLU'nun davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

          Dava, davacılardan Semahat Birdal' ın ağır yaralandığı ve oğlunun vefat ettiği, Ülkemize sigortasız girişine izin verildiği iddia edilen yabancı plakalı TIR ve dorsesinin karıştığı kaza nedeniyle davacıların uğradıkları ileri sürülen maddi ve manevi zararın tazmini istemiyle açılmıştır.

          2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun;

          "Mali sorumluluk sigortası yaptırma zorunluluğu" başlıklı 91. maddesinin, 6. fıkrasında: "Yabancı plakalı taşıtların Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakanlıkça belirlenecek usul ve esaslara göre Türkiye'de geçerli sigortaları yoksa bunlar için zorunlu mali sorumluluk sigortası Türkiye sınırlarına girişleri sırasında yapılır" hükmü getirilmiştir.

          Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

          Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

          2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

          Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

          Dava dosyalarının incelenmesinden; 09/02/2016 tarihinde İran plakalı TIR' ın neden olduğu ölüm ve yaralanmalı trafik kazası sonucunda, oluşan zararın tazmininin sigorta hukukuna göre tahsilinin mümkün olmadığı gerekçesiyle ve yabancı plakalı aracın ülkeye zorunlu mali sorumluluk sigortası yapılmadan girişine izin verildiği iddiası ile bakılmakta olan davaların açıldığı anlaşılmaktadır. Yabancı plakalı aracın mali sorumluluk sigortası yapılmadan ülkeye girişine izin verilmemesi 2918 sayılı Yasanın 91/6 maddesinin amir hükmüdür. Buna rağmen ülkeye girişine izin verilen aracın neden olduğu kaza sebebiyle oluşan zararın tazminine ilişkin sorumluluk davasının görüm ve çözümünde 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

          Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden, Erzurum 2. İdare Mahkemesinin Başvurusunun Kabulü ile Tortum Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 15/02/2018 gün E:2017/120, K:2018/54 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

          S O N U Ç :Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle, Erzurum 2. İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Tortum Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 15/02/2018 gün E:2017/120, K:2018/54 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA 25/02/2019 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                               Üye                               Üye                              Üye

      Hicabi                              Şükrü                          Mehmet                          Birol      

    DURSUN                           BOZER                         AKSU                          SONER          

 

 

 

 

                                                  Üye                                Üye                              Üye    

                                        Süleyman Hilmi                 Aydemir                        Nurdane

                                              AYDIN                          TUNÇ                          TOPUZ