T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

            ESAS   NO : 2018/871

            KARAR NO : 2019/69

            KARAR TR: 28.01.2019

ÖZET : Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğübünyesinde usta öğretici olarak görev yaparken emekli olan davacı tarafından, fiilen çalıştığı günler karşılığı olan kıdem tazminatının ödenmesi istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

KARAR  

                 

 

 

Davacı     : M.M.

Vekili     : Av. S.C.

Davalı: Milli Eğitim Bakanlığı

Vekili: Av. S.A.

 

O L A Y : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde Ödemiş Halk Eğitim Merkezinde 1983-2011 tarihleri arasında hizmet akdi ile Usta Öğretici/Sözleşmeli Öğretmen olarak çalışan ve emekli olan davacının iş sonu kıdem tazminatı ödenmesi talebiyle yapmış olduğu 13.03.2015 tarihli başvurunun zımnen reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

İZMİR 4. İDARE MAHKEMESİ: 17.2.2016 gün ve E:2015/891, K:2016/214 sayı ile, davalı idare ile hizmet sözleşmesi uyarınca çalışan davacının talep ettiği iş sonu kıdem tazminatının İş Kanunundan kaynaklanan haklardan olduğu görüldüğünden uyuşmazlığın özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varıldığı gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez, 12.000,00-TL kıdem tazminatının iş akdinin fesih tarihi olan 27.5.2011 tarihinden itibaren mevduata uygulanan en yüksek faizi ile birlikte ödenmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

Ödemiş 1. Asliye Hukuk Mahkemesi (İş Mahkemesi Sıfatıyla) : 20.9.2017 gün ve E:2016/317, K:2017/665 sayı ile, davacının 657 sayılı Yasanın 89. maddesinde belirtilen statü içinde ve Valilik veya Kaymakamlık onayı ile görevlendirildiği,iş akdinin kıdem tazminatı gerektirmeyecek şekilde sona erdiğini ispat yükünün davalı işverende olduğu, davalı işverenin bunu ispat edemediği, davacıya emeklilik öncesi çalışması ve emeklilik sonrası çalışması için kıdem tazminatı ödenmediği, davacının kıdem tazminatı talep etmekte haklı olduğu; 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı gerekçesiyle, Mahkemelerince gerekçeli ve denetime elverişli bulunan 26/05/2017 havale tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulünekarar vermiş, bu karara karşı davalı idare vekili tarafından istinaf isteminde bulunmuştur.

İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi : 13.4.2018 gün ve E:2017/2306, K:2018/591 sayı ile, iş bu davanın idari yargıda görülmesi gerektiğinin açık olduğu; mahkemece, yargı yolu yanlışlığı bulunmakla dava şartı yokluğundan usulden reddine karar vermek gerekirken, yazılı gerekçe ile esasa girilerek karar verilmesinin hatalı olduğu; yargı yolu kamu düzenine ilişkin olup re'sen yapılan incelemede HMK'nun 353/1-a-4 maddesi uyarınca karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesi gerekmekte olup ayrıca, dosya kapsamı ile davacının öncesinde idari yargı dava yoluna başvurduğu, görevsizlik kararının kesinleştiği de değerlendirilmekle, ilk derece mahkemesince verilen kararın kesinleşmesi ve talep halinde Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilme hususunun ilk derece mahkemesince değerlendirilmesi gerektiği kanaatiyle; davalının istinaf başvurusunun esas yönünden incelenmeksizin, mahkeme kararının kaldırılmasıyla, davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmesine HMK. 353/1-a maddesi uyarınca kesin olarak karar vermiştir.

ÖDEMİŞ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ (İŞ MAHKEMESİ SIFATIYLA) : 14.9.2018 gün ve E:2018/409, K:2018/617 sayı ile, Bölge Adliye Mahkemesi ilamında iş bu davanın idari yargıda görülmesi gerektiği belirtilmekle, davanın yargı yolu yönünden dava şartı yokluğundan usuIden reddine karar vermek gerektiği gerekçesiyle, HMK 114/1-b madde göndermesiyle HMK 115/2. Madde uyarınca davanın usulden reddine, karar kesinleştikten sonra iki hafta içinde talep halinde dosyanın yargı yolu hususunda karar verilmek üzere Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili idari ve adli yargı yerlerince verilmiş olan görevsizlik kararları nedeniyle oluştuğunu ileri sürdüğü olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi istemiyle başvuruda bulunmuştur.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi'nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ'un katılımlarıyla yapılan 28.01.2019 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;idari ve adli yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa'nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu,adli yargı dosyasının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacının istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesine gönderildiği ve usule ilişkin işlemlerde herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ'nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, Ödemiş Halk Eğitim Merkezi bünyesinde usta öğretici olarak görev yaparken emekli olan davacı tarafından, fiilen çalıştığı günler karşılığı olan kıdem tazminatının ödenmesiistemiyle açılmıştır.

506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 2. maddesinde “Bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanlar bu kanuna göre sigortalı sayılırlar…” denilmiş, aynı Yasanın “Uyuşmazlıkların Çözüm Yeri” Başlıklı 134. maddesinde, “Bu kanunun uygulanmasından doğan uyuşmazlıklar, yetkili iş mahkemelerinde veya bu davalara bakmakla görevli mahkemelerde görülür” hükmüne yer verilmiş; 506 sayılı yasa hükümleri 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 106. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır. 5510 sayılıKanunun3.maddesinde;kısa ve/veya uzun vadeli sigorta kolları bakımından adına prim ödenmesi gereken veya kendi adına prim ödemesi gereken kişi sigortalı olarak tanımlanmış; 79.madde ile başlayanDördüncü Kısmında, primlere ilişkin hükümlere yer verilmiş; 101. maddesinde “Bu kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar İş Mahkemelerinde görülür” denilmiştir.

Öte yandan, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 1.maddesinde,Kanunun amacının,işverenler ile bir iş sözleşmesine dayanarak çalıştırılan işçilerin çalışma şartları ve çalışma ortamına ilişkin hak ve sorumluluklarını düzenlemek olduğu belirtilmiş; aynı zamanda, bakılan davanın da konusunu oluşturan“İş Sözleşmesi, Türleri ve Feshi” hususuna Kanunun 8.maddesi ve devamında, kıdem tazminatı,ücretli izin, bildirim süresinden kaynaklanan yükümlülük ve haklara ilişkin hususlara ise Kanunun değişik maddelerinde yer verilmiştir.

Diğer taraftan; 12.10.2017 gün ve 30221 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren, 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun;

"İş mahkemelerinin kuruluşu" başlıklı 2. maddesinde,

“(1) İş mahkemeleri, Hâkimler ve Savcılar Kurulunun olumlu görüşü alınarak, tek hâkimli ve asliye mahkemesi derecesinde Adalet Bakanlığınca lüzum görülen yerlerde kurulur. Bu mahkemelerin yargı çevresi, 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun hükümlerine göre belirlenir.

(2) İş durumunun gerekli kıldığı yerlerde iş mahkemelerinin birden fazla dairesi oluşturulabilir. Bu daireler numaralandırılır. İhtisaslaşmanın sağlanması amacıyla, gelen işlerin yoğunluğu ve niteliği dikkate alınarak, daireler arasındaki iş dağılımı Hâkimler ve Savcılar Kurulu tarafından belirlenebilir. Bu kararlar Resmî Gazete’de yayımlanır. Daireler, tevzi edilen davalara bakmak zorundadır.

(3) İş mahkemesi kurulmamış olan yerlerde bu mahkemenin görev alanına giren dava ve işlere, o yerdeki asliye hukuk mahkemesince, bu Kanundaki usul ve esaslara göre bakılır." denilmiş,

"Dava şartı olarak arabuluculuk" başlıklı 3/1. maddesinde;

" (1) Kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda, arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır..." denilmiş,

"Görev" başlıklı 5. maddesinde;

" (1) İş mahkemeleri;

a) 5953 sayılı Kanuna tabi gazeteciler, 854 sayılı Kanuna tabi gemiadamları, 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununa veya 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına,

b) İdari para cezalarına itirazlar ile 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi kapsamındaki uyuşmazlıklar hariç olmak üzere Sosyal Güvenlik Kurumu veya Türkiye İş Kurumunun taraf olduğu iş ve sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan uyuşmazlıklara,

c) Diğer kanunlarda iş mahkemelerinin görevli olduğu belirtilen uyuşmazlıklara, ilişkin dava ve işlere bakar" denilmiştir.

Aynı Kanun'un "Geçici Hükümleri" başlıklı Geçici 1. maddesinde;

"(1) Mülga 5521 sayılı Kanun gereğince kurulan iş mahkemeleri, bu Kanun uyarınca kurulmuş iş mahkemeleri olarak kabul edilir. Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış olan davalar, açıldıkları mahkemelerde görülmeye devam olunur.

(2) Bu Kanunun dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin hükümleri, bu hükümlerin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ilk derece mahkemeleri ve bölge adliye mahkemeleri ile Yargıtayda görülmekte olan davalar hakkında uygulanmaz.

(3) Başka mahkemelerin görev alanına girerken bu Kanunla iş mahkemelerinin görev alanına dâhil edilen dava ve işler, iş mahkemelerine devredilmez; kesinleşinceye kadar ilgili mahkemeler tarafından görülmeye devam olunur.

(4) İlk derece mahkemeleri tarafından bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce verilen kararlar, karar tarihindeki kanun yoluna ilişkin hükümlere tabidir. " hükmüne yer verilmiştir.

Dosya kapsamında yapılan incelemede; davacının Ödemiş Halk Eğitim Merkezibünyesinde usta öğretici olarak çalıştığı; davanın, fiilen çalışmış olduğu günler için kıdem tazminatının ödenmesi istemiyle açıldığı anlaşılmıştır.

Davacının, idareyle arasında bir hizmet ilişkisi kurulduğu, talep edilen tazminatlarının İş Kanunu’ndan kaynaklanan haklardan olduğu dikkate alındığında, uyuşmazlığın özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, davanın görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevli olduğundan, Ödemiş 1. Asliye Hukuk Mahkemesince (İş Mahkemesi sıfatıyla) verilen 14.9.2018 gün ve E:2018/409, K:2018/617 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle  Ödemiş 1. Asliye Hukuk Mahkemesince (İş Mahkemesi sıfatıyla) verilen 14.9.2018 gün ve E:2018/409, K:2018/617 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 28.01.2019 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                               Üye                               Üye                              Üye

      Hicabi                              Şükrü                          Mehmet                          Birol      

    DURSUN                           BOZER                         AKSU                          SONER          

 

 

 

 

                                                  Üye                                Üye                              Üye    

                                        Süleyman Hilmi                 Aydemir                        Nurdane

                                              AYDIN                          TUNÇ                          TOPUZ