T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

             

            ESAS NO      : 2018 / 798

            KARAR NO  : 2018 / 740

            KARAR TR   : 26.11.2018

 

ÖZET : Davalının İcra Müdürlüğünün dosyasına yaptığı itirazın iptali ile icra takibinin devamına karar verilmesi istemiyle açılan davanın ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

             

Davacı         : H. Sig. A.Ş.

Vekili           : Av. E. K.

Davalı          : Karayolları Genel Müdürlüğü

 

O L A Y      : İstanbul Ankara Otobanı üzerinde, Kocaeli İli Dilovası İlçesinden Sakarya İli İstikametine gidiş yönünde, 03/03/2015 tarihinde maddi hasarlı zincirleme trafik kazası meydana geldiği; kaza neticesi düzenlenen 30/03/2015 tarihli Trafik Bilirkişi Raporu'nda; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 15. maddesi gereği çıkarılan Trafik İşaretleri Hakkındaki Yönetmeliğin 4. maddesine uygun şekilde hazırlanan "Otoyolları Bakım ve Onarımlarında Trafik İşaretleme Standartları" 'na uyulmadığı, çalışma noktasına en az 1500 m mesafe kala işaretleme yapılması gerekirken yapılmadığından bahisle davalı idareye % 60 oranında kusur atfedildiği, davacı şirket tarafından rücu alacağı için davalı idare aleyhine Ankara 8.İcra Müdürlüğü'nün 2016/9702 esas sayılı dosyasından ilamsız icra takibi başlatıldığı ve bu takibe idarece itiraz edilmesi üzerine takibin durduğu belirtilerek; Ankara 8.İcra Müdürlüğünün 2016/9702 esas sayılı dosyasında yürütülen icra takibine davalı idarece yapılan itiraz nedeniyle duran takibin devamına karar verilmesi ve kötüniyet tazminatına hükmedilmesi istemiyle idari yargı yerinde dava açılmıştır.

ANKARA 4.İDARE MAHKEMESİ:31.5.2017 gün ve E:2017/1222, K:2017/1631 sayı ile, “(…) 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı" başlıklı 2. maddesinde, idari dava türleri: a) İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmıştır.

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun "İlamsız takip" başlıklı üçüncü Bap, 42 v.d maddelerinde takip yöntemleri gösterilmiş; değişik 58. maddesinde, takip talebinin icra dairesine yazılı, sözlü ya da elektronik ortamda yapılacağına işaret edilmiş; değişik 60. maddesine göre takip talebi üzerine icra dairesince düzenlenen ödeme emrinin, değişik 61. maddede öngörülen şekilde takip borçlusuna tebliğ edileceği ve 62-70. maddelerde itiraza ilişkin hükümlere yer verilmiş olup, değişik 66. maddede, süresi içinde yapılan itirazın takibi durduracağı kurala bağlanmıştır.

İtiraz nedeniyle takibin durması üzerine alacaklıya, itirazın iptali için Yasa'da iki yola başvurma olanağı tanınmış olup, bunlardan birincisi, 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak, İkincisi ise 68., ek 68/a. ve ek 68/b. maddelerine göre icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını istemektir.

Söz konusu değişik 67. madde. "Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir,

Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.

İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.

Birinci fıkrada yazılı İtirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır." hükümlerini taşımaktadır.

Anılan Yasa'nın değişik 1. maddesinin birinci fıkrasında, "Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar îcra dairesi bulunur." denilmekte olup, yukarıda hükmü yazılı 67. maddede sözü edilen "mahkeme" ile, icra dairesinin bulunduğu yargı çevresi bakımından bağlı olduğu asliye mahkemesinin anlaşılması ve takip hukukuna özgü bulunan itirazın iptali davasının asliye mahkemesinde görülmesi gerektiği açıktır.

Dava dosyasının incelenmesinden; İstanbul Ankara Otobanı üzeri Kocaeli İli Dilovası İlçesi Sakarya İli İstikametine gidiş yönünde 03/03/2015 tarihinde maddi hasarlı zincirleme trafik kazası meydana geldiği, kaza neticesi düzenlenen 30/03/2015 tarihli Trafik Bilirkişi Raporu'nda; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu 15. maddesi gereği çıkarılan Trafik İşaretleri Hakkındaki Yönetmeliğin 4. maddesine uygun şekilde hazırlanan "Otoyolları Bakım ve Onarımlarında Trafik İşaretleme Standartları" 'na uyulmadığı, çalışma noktasına en az 1500 m mesafe kala işaretleme yapılması gerekirken yapılmadığından bahisle davalı idareye % 60 oranında kusur atfedildiği, davacı şirket tarafından rücu alacağı için davalı idare aleyhine Ankara 8.icra Müdürlüğü'nün 2016/9702 esas sayılı dosyasından ilamsız icra takibi başlatıldığı ve bu takibe idarece itiraz edilmesi üzerine takibin devamına karar verilebilmesi için bakılmakta olan işbu davanın açıldığı anlaşılmış ise de; İcra ve İflas Kanunu'nun değişik 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davasının görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevli bulunmaktadır.

Açıklanan nedenlerle davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 15/1-a. maddesi hükmü uyarınca görev yönünden reddine…” karar vermiş;  istinaf yoluna başvurulması üzerine Ankara Bölge İdare Mahkemesi 10.İdari Dava Dairesince, 20.9.2017 gün ve E:2017/850, K:2017/718 sayı ile, davalı tarafın istinaf isteminin reddi ile anılan kararın onanmasına kesin olarak karar verilmiştir.

Bu kez, aynı istemle adli yargı yerinde dava açılmıştır.

ANKARA 8.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 14.12.2017 gün ve E:2017/649, K:2017/528 sayı ile,  somut olayda davacının davasını, kazanın meydana geldiği yolun yapım, bakım, onarım ve işaretlenmesinden sorumlu davalı idareye yönelttiği; Anayasanın 125.maddesinin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğunun hükme bağlandığı; olayda, kamu hizmetinin yöntemine ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin, hizmet kusuru veya başka nedenle idarenin sorumluluğu bulunup bulunmadığının saptanmasının gerektiği; İdarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusurunun; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleştiği ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açtığı; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 2/1-b maddesinde ise, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları ihlal edilenler tarafından açılan tam yargı davalarının idari dava türleri arasında sayıldığı gerekçesiyle, kesin olmak üzere görevsizlik kararı vermiştir.

Davacı vekili, Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmek üzere verdiği 26.10.2018 tarihli dilekçe ile; 1- Ankara 4.İdare Mahkemesinin, 31.5.2017 gün ve E:2017/1222, K:2017/1631 sayılı kararı ile 2- Ankara 8.Asliye Hukuk Mahkemesinin, 14.12.2017 gün ve E:2017/649, K:2017/528 sayılı kararları ile ortaya çıkan görev uyuşmazlığının giderilmesini talep etmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ'un katılımlarıyla yapılan 26.11.2018 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre; adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, adli yargı dosyasının; davacının istemi üzerine son görevsizlik kararını veren Mahkemece 15. maddede belirtilen hükmün aksine, önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası temin edilmeden gönderildiği görülmekte ise de; davaya ilişkin bilgi ve belgeler ile idari yargı kararının bir örneğinin dosyada yer aldığı ve sonuçta usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından,  görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava,  davalının İcra Müdürlüğünün dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesi açılmıştır.

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İlamsız takip” başlıklı Üçüncü Bap, 42-49. maddelerinde takip yöntemleri gösterilmiş; değişik 58. maddesinde, takip talebinin icra dairesine yazı ile veya sözlü olarak veya elektronik ortamda yapılacağına işaret edilmiş; değişik 60. maddesine göre, takip talebi üzerine icra müdürünce ödeme emri düzenleneceği ve 62-65. maddelerde itiraza ilişkin hükümlere yer verilmiş olup, değişik 66. maddede, süresi içinde yapılan itirazın takibi durduracağı kurala bağlanmıştır.

İtiraz nedeniyle takibin durması üzerine alacaklıya, itirazın iptali için Yasada iki yola başvurma olanağı tanınmış olup, bunlardan birincisi, 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak, ikincisi ise 68, ek 68/a ve ek 68/b maddelerine göre tetkik merciinden itirazın kaldırılmasını istemektir.

İncelenen uyuşmazlıkta alacaklı konumundaki davacı tarafından, değişik 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak suretiyle itirazın iptali davası açılmıştır.

Söz konusu 67. Madde (Değişik: 18/2/1965 - 538/37 md.), “(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/15 md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.

(Değişik: 9/11/1988 - 3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.

İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.

(Mülga dördüncü fıkra: 17/7/2003-4949/103 md.)

Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.(…)” hükümlerini taşımaktadır.

Anılan Yasanın değişik 1. maddesinin birinci fıkrasında, “Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur” denilmekte olup, yukarıda hükmü yazılı 67. maddede sözü edilen “mahkeme” ile, icra dairesinin bulunduğu yargı çevresi bakımından bağlı olduğu asliye mahkemesinin anlaşılması ve takip hukukuna özgü bulunan itirazın iptali davasının asliye mahkemesinde görülmesi gerektiği açıktır.

Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinde, idari dava türleri: a)İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b)İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c)Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmıştır.

Bu duruma göre, İcra ve İflas Kanunu’nun değişik 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davasının görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevli olduğundan, Ankara 8.Asliye Hukuk Mahkemesinin, 14.12.2017 gün ve E:2017/649, K:2017/528 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç  : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Ankara 8.Asliye Hukuk Mahkemesinin 14.12.2017 gün ve E:2017/649, K:2017/528 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 26.11.2018 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                          Üye                                 Üye                                 Üye                     

       Hicabi                         Şükrü                            Mehmet                             Birol        

    DURSUN                   BOZER                            AKSU                            SONER            

 

 

 

                                            Üye                                  Üye                                Üye                    

                                    Süleyman Hilmi                  Aydemir                         Nurdane           

                          AYDIN                            TUNÇ                           TOPUZ