T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO        : 2018 / 290

            KARAR NO  : 2018 / 292

            KARAR TR   : 28.5.2018

ÖZET : Karayolunda meydana gelen trafik kazasında uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini istemiyle açılan davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi kapsamında ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

                                                          

 

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı         : F.D.

Vekilleri       : Av. İ.B., Av.H.Ö.

Davalı          : Konya Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı

Vekili           : Av.R.B.

 

O L A Y      : 1-Davacı vekili; kocasını kaybetmiş, kızıyla yaşayan ve onun bütün ihtiyaçlarını karşılayan birisi olan müvekkilinin;  21.04.2010 günü, saat 9.45 sıralarında Bosna Hersek Mahallesi,  İstanbul yolu tramvay durağının karşısında; İstanbul yolu ışıklarına geldiğinde sağa sola bakıp beklediğini,  kendisine yeşil ışık yandığını görüp karşıya geçmek isterken, yolun ortasına geldiği sırada soldan davalının kullanmış olduğu 42 A... plakalı vasıta hızla müvekkiline çarptığını; uzun süren tedavi süreci sonunda; yapılan müdahalelere, kırığının olduğuna,  müvekkilinin hayati tehlikeye maruz kaldığına,  iş ve gücüne engel olur şekilde yaralandığına ilişkin ilk hastane raporunun verildiğini; kazadan bu yana epey bir süre geçmesine rağmen müvekkilinin iş ve gücüne devam edemediğini, çünkü ciğerinden ve kolundan ameliyat olduğunu ve iyileşemediğini; kızına maddi ve manevi destek verirken bu kazadan dolayı kendisinin kızına bağımlı hale geldiğini; Konya 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde 2010/455 esas numarası ile görülen davalarına istinaden, Adli Tıp Kurumunun dosyaya sunduğu rapora göre "yaya geçidindeki trafik ışıklarından sorumlu kuruluşun %50 veya 4/8 oranında birinci derecede kusurlu rol oynadığı" tespit edildiğinden davanın Konya Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na yöneltildiğini; bu güne kadar giderilemeyen maddi zararlar nedeni ile Konya 4.Asliye Hukuk Mahkemesinde 2010/455 esas sayılı dava dosyasında karşı tarafa dava açıldığını,  aynı şekilde Güvence Hesabına da dava açıldığını, şimdi ise iş bu davayı açmak zorunluluğu doğduğunu ifade ederek; dosyalarının Konya 4.Asliye Hukuk Mahkemesinin E:2010/455 esas sayılı dava dosyası ile birleştirilmesiyle birlikte, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere olay tarihi olan 21.04.2010 tarihinden işleyecek faiziyle birlikte şimdilik 40.000,00-TL, manevi, 5.000-TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesi istemiyle Konya Büyükşehir Belediyesi Başkanlığına karşı 03.04.2014 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

2-Konya 1.Asliye Hukuk Mahkemesi; 7.4.2014 gün ve E: 2014/217 sayı ile “(…)Konya 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2010/455 esas sayılı dava dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı Yusuf Selvi aleyhine 21.04.2010 tarihli trafik kazası ve kaza neticesi yaralanmadan kaynaklı maddi ve manevi tazminat talep edildiği, söz konusu bu dosya ile Güvence Hesabı aleyhine açılan Konya 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2010/582 esas sayılı dosyasının birleştirilmiş olduğu anlaşıldı.

Dosyaların bir bütün halinde incelenmesinde; iş bu dosya ile Konya 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2010/455 ve Konya 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin dosyası ile birleşen Konya 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2010/582 esas sayılı dosyalarının 21.04.2010 tarihinde meydana gelen trafik kazasından ve meydana gelen olay neticesi davacının yaralanmasından kaynaklandığı, dosya davalılarının olaya ve zarara sebebiyet verdiği iddia edilen sorumlular olduğu, tüm delillerin Konya 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2010/455 esas sayılı dosyasından toplanılmış olduğu, olaya ilişkin delillerin aynı olduğu gibi verilecek hükümlerin de birbirlerini etkileyeceği, bu nedenle dosyalar arasında hukuki, fiili ve şahsi irtibat bulunduğu, bu nedenle dosyaların birleştirilerek bir arada görülmesinin dava ve usûl ekonomisi açısından yararlı olacağı anlaşıldı.

Dosya incelendi yargılamanın bittiği bildirildi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

1-İş bu dava dosyasının aralarındaki hukuki, şahsi ve fiili irtibat nedeni ile Konya 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2010/455 esas sayılı dava dosyası ile BİRLEŞTİRİLMESİNE,

2-Esasın bu şekilde kapatılmasına,

3-Yargılamanın bundan böyle Konya 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2010/455 esas sayılı dava dosyası üzerinden yürütülmesine…” karar vermiştir.

3-Konya 4.Asliye Hukuk Mahkemesi; davacısı F.D.,  Davalısı Yusuf Selvi olan;  Birleşen Dosyanın Davalılarının ise 1-Güvence Hesabı ile 2-Konya Büyükşehir Belediye Başkanlığı olduğu davada; 18.7.2014 gün ve E:2010/455, K:2014/419 sayı ile “(…)1-Bu dosya ile birleştirilen Konya Asliye 1. Hukuk Mahkemesinin 2014/217 esas 2014/238 karar sayılı dosyasında davalı Büyükşehir Belediyesine karsı açılan davanın yanlış yargı yolu nedeniyle reddine,

(…)

2-Davacının davalı Yusuf’a karşı ve davalı Güvence Hesabı aleyhine karşı açılıp bu dosya ile birleştirilen Konya Asliye 2. Hukuk Mahkemesinin 2010/582 esas 2010/603 karar sayılı dosyasındaki maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile; Güvence hesabı yönünden kaza tarihinde geçerli Z.M.M.S poliçesi limiti ile sınırlı olmak üzere 40.279,31 TL'nin davalı Yusuf ve birleştirilen davanın davalısı Güvence Hesabından müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,

(…)

3-Davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile; 15.000,00 TL'nin 21.04.2010 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı Yusuf’tan alınarak davacıya verilmesine,

 (…)

Davacı tarafın fazlaya ilişkin taleplerinin reddine…” karar vermiş; bu karar temyiz edilmiştir.

4-Yargıtay 17.Hukuk Dairesi:15.6.2016 gün ve E:2014/25031, K:2016/7361 sayı ile “(…)1-Dava, trafik kazası sonucu oluşan cismani zarardan kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

Asıl ve birleşen davaların birbirlerinden bağımsız ayrı ayrı davalar olduğu bu nedenle her bir dava için ayrı ayrı hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden tek bir dava açılmış gibi davalı Yusuf ve davalı Güvence Hesabı aleyhine açılan davalar hakkında tek karar verilmesi bir usul hatası olduğundan doğru görülmemekle kararın bozulması gerekmiştir.

Kabule göre de; davalı Güvence Hesabı'nın sorumluluğu trafik sigortası bulunmayan davalı sürücünün kusuru ile orantılı olduğundan davalı sürücünün %37,5 kusur oranına göre tazminata hükmetmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde kusur indirimsiz hükmedilmesi doğru olmadığı gibi dava dilekçesinde talep edilmeyen tedavi giderinin talep aşılarak hükmedilen maddi tazminat içinde bulunması da doğru değildir.

2-Bozma neden ve şekline göre ise de davacı vekili, davalı Güvence Hesabı vekili, davalı Yusuf'un temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer bulunmamaktadır.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle hükmün BOZULMASINA…” karar vermiştir.

5-Konya 4.Asliye Hukuk Mahkemesi; 15.12.2016 tarihli 1. Celsede, E:2016/1071 sayı ile Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar vermiştir.

6-Davacı vekili dilekçesinde; Mahkemenin 2016/1071 Esas sayılı dosyası ile yine tarafları ve konusu aynı olayla ilgili tazminat davası açıldığı, bu dava ile de fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 16.850,21 TL maddi tazminatın davalılardan tahsili ile dosyanın Mahkemenin 2016/1071 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmesi istemiyle 7.2.2017 tarihinde 1- Yusuf Selvi, 2-Konya Büyükşehir Belediye Başkanlığı, 3-Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketler Birliği Güvence Hesabına karşı dava açmıştır.

7-Konya 4.Asliye Hukuk Mahkemesi: 10.2.2017 gün ve E:2017/131, K:2017/150 sayı ile “(…)Mahkememizin 2016/1071 Esas sayılı dosyası incelendiğinde; davacı tarafından davalılar aleyhine aynı olaya ilişkin açılan tazminat davası olduğu, bu nedenle HMK 166/1. ve 4. maddeleri gereğince aralarında hukuki ve fiili irtibat bulunan davalar arasında yargılamanın sıhhati açısından birleştirme kararı verileceğinden dosyanın Mahkemenin 2016/1071 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

 

 

 

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

Taraflar arasında aynı olaya ilişkin açılan tazminat davası olarak Mahkememizde görülen 2016/1071 ESAS Nolu dosyası ile mevcut dosyanın yargılamanın sıhhati açısından BİRLEŞTİRİLMESİNE, Yargılamaya Mahkemenin 2016/1071 Esas sayılı dosyası üzerinden devamına…” kesin olarak karar vermiştir.

8-KONYA 4.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 25.4.2017 gün ve E:2016/1071, K.2017/427 sayı ile “(…)Sonuç itibariyle: Kamu hizmeti görmekle yükümlü olan davalı Belediye kamu hizmeti sırasında verdiği zararlardan dolayı özel hukuk hükümlerine tabi değildirler. Hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar yönünden açılan davaların ise, İdari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanun'un 2.maddesi hükmü uyarınca, idare aleyhine idari yargı yerinde tam yargı davası olarak açılması gerekmektedir. Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece kendiliğinden (re'sen) dikkate alınması zorunludur. Bu nedenle bu davalı açısından davanın reddi gerekmiştir.

Manevi tazminatın konusuz kaldığı taraf vekillerince belirtilmiş olup, maddi tazminat açısından da dosya kapsamı kusur oranı, hak ve nesafet kuralları dikkate alınarak, olaya uygun olarak düzenlenen bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Birleşen Konya 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/217 Esas sayılı dosyası ile birleşen Mahkemenin 2017/131 Esas nolu dosyasında davalı BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ aleyhine açılan davanın YARGI YOLU NEDENİYLE REDDİNE,

(…)

2-Asıl dava ile birleşen davada davalı YUSUF SELVİ açısından açılan davaların maddi tazminat açısından kısmen kabulü ile 23.669,00 TL'nin 21/04/2010 kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte bu davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Fazlaya ilişkin talebin reddine,

Davalı Yusuf Selvi'ye yöneltilen Manevi tazminat talebi konusuz kalmakla ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,

3-Güvence hesabı yönünden açılan 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/582 Esas nolu dosyası ile mahkemenin 2017/131 Esas Nolu dosyası açısından davanın kısmen kabulü ile poliçe limiti dahilinde 23.669,00 TL'nin 20/08/2010 dava tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte güvence hesabından alınarak davacıya verilmesine, Fazlaya ilişkin talebin reddine,(…)” karar vermiş; bu karar istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmiştir.

9- Davacı vekili bu kez, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla 30.470,44 TL maddi ve 40.000,00-TL manevi tazminatın olay gününden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsili istemiyle Konya Büyükşehir Belediye Başkanlığına karşı 21.7.2017 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.

10- Konya 1.İdare Mahkemesi; 28.7.2017 gün ve E:2017/1007, K:2017/1238 sayı ile "(…) 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 19/01/2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesinde, "işleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür." denilmekte olup Karayolları Genel Müdürlüğüne karşı hizmet kusurundan dolayı açılacak sorumluluk davalarının da adli yargı merciilerinde görülmesi gerektiği açıktır.

Bu durumda, bakılmakta olan davanın görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 15 inci maddesinin 1-a bendi hükmü uyarınca davanın görev yönünden reddine…" karar vermiş, istinaf yoluna başvurulması üzerine Konya Bölge İdare Mahkemesi 4.İdari Dava Dairesi: 6.11.2017 gün ve E:2017/4122, K:2017/4171 sayı ile "(…) 2247 sayılı Yasanın 19. maddesi uyarınca görevli mahkemenin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulması gerekirken, davanın görev yönünden reddine karar verilmesinde hukuki isabet bulunmamaktadır.

 

 

Açıklanan nedenlerle istinaf isteminin kabulüne, Konya 1. İdare Mahkemesi'nce verilen 28/07/2017 gün ve E:2017/1007, K:2017/1238 sayılı kararın kaldırılmasına, yukarıda açıklanan hususlar doğrultusunda dava dosyasının yeniden karar verilmek üzere Mahkemesine iadesine…" karar vermiştir.

11- Konya 1.İdare Mahkemesi; 30.11.2017 gün ve E:2017/1661, K:2017/1856 sayı ile “(…); adli yargı mahkemesince verilen görev ret kararı kesinleştikten sonra işbu davanın mahkememizde açılması gerekirken henüz bu karar kesinleşmeden açılmış olduğu anlaşıldığından bu haliyle erken açılan davanın incelenebilmesine hukuken olanak bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle, davanın incelenmeksizin reddine…” karar vermiş; istinaf yoluna başvurulması üzerine Konya Bölge İdare Mahkemesi 4.İdari Dava Dairesi; 12.3.2018 gün ve E:2018/333, K:2018/471 sayı ile “(…)Bakılan uyuşmazlıkta, Konya 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 25/04/2017 gün ve E:2016/1071, K:2017/427 sayılı kararının 04/07/2017 tarihinde taraflara tebliğ edildiği, tarafların kararı istinaf etmemesi üzerine hükmün 19/07/2017 tarihinde kesinleştiği, kesinleşmeden sonra 21/07/2017 tarihinde ise idare Mahkemesinde davanın açıldığı, idare mahkemesi ara kararına adli yargı yerince verilen cevabi yazıda sadece kesinleşmesinin henüz yapılmadığı belirtilmiş olup kararın kesinleşmesi için tebliğden sonra süresi içerisinde istinaf talebinde bulunulmaması yeterli olup kesinleşme şerhi yazılması zorunluluğu bulunmamakta, kesinleşme şerhi tarafların istemiyle hükmün icrası için verilen bir belge mahiyeti taşıdığı, idari yargı yerlerinde dava açılmasına engel teşkil etmemektedir.

 Bu nedenle adli yargı yerince; davanın idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle verdiği davanın yargı yolu nedeniyle reddi üzerine Konya 1. İdare Mahkemesinde açılan bu davada mahkemece, uyuşmazlığı çözmekle adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna ulaşıldığından, yukarıda metnine yer verilen 2247 sayılı Yasanın 19. maddesi uyarınca görevli mahkemenin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulması gerekirken, davanın adli yargı yerindeki karar kesinleşmediğinden bahisle incelenmeksizin reddine karar verilmesinde hukuki isabet bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle istinaf isteminin kabulüne, Konya 1. İdare Mahkemesi'nce verilen 30/11/2017 gün ve E:2017/1661, K:2017/1856 sayılı kararın kaldırılmasına, yukarıda açıklanan hususlar doğrultusunda dava dosyasının yeniden karar verilmek üzere Mahkemesine iadesine, 2577 sayılı Kanun'un 45. maddesi uyarınca 12/03/2018 tarihinde kesin olarak…” karar vermiştir.

12- KONYA 1.İDARE MAHKEMESİ; 20.3.2018 gün ve E:2018/332 sayı ile “(…) 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 19/01/2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesinde "İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir." hükmüne yer verilmiştir.

Dava dosyasının ve Konya 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin E:2016/1071 sayılı dosyasının birlikte incelenmesinden; davacının 21/4/2010 tarihinde karşıdan karşıya geçmekte iken Yusuf SELVİ'nin sevk ve idaresindeki 42 AYT 98 plakalı aracın çarpması sonucunda gerçekleşen trafik kazası sonucu meydana gelen yaralanma nedeniyle 5.000,00.-TL maddi ve 40.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 45.000,00.-TL tazminat talebi ile Konya Büyükşehir Belediye Başkanlığı hâsım gösterilerek, dava açıldığı, anılan mahkemenin 25/04/2017 tarih ve E.2016/1071, K.2017/427 /sayılı kararı ile dayanın hizmet kusurundan kaynaklanan tam yargı davası olduğu ve idareye karşı açılan bu tür davalarda görevli ve yetkili mahkemenin idari yargı olmasından dolayı açılan davanın yargı yolu nedeni ile reddine karar verilmiş, görevsizlik kararının kesinleşmesi üzerine davacı tarafından bakılan davanın açılmış olduğu anlaşılmaktadır.

Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri ve dava konusu olay birlikte değerlendirildiğinde; 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanununun 19/01/2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesinde, "İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür." denilmekte olup Karayolları Genel Müdürlüğüne karşı hizmet kusurundan dolayı açılacak sorumluluk davalarının da adli yargı merciilerinde görülmesi gerektiği açıktır.

Bu durumda; bakılmakta olan davanın görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Nitekim Uyuşmazlık Mahkemesinin (Hukuk Bölümü) 24/10/2016 tarihli ve E.2016/500, K.2016/507 sayılı kararı da bu yöndedir.

Açıklanan nedenlerle, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 19. maddesi uyarınca Konya 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 25/04/2017 tarih ve E:2016/1071, K:2017/427 sayılı dosyasının temin edilerek görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesi'ne başvurulmasına, dava dosyasının ve Konya 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 25/04/2017 tarih ve E:2016/1071, K:2017/427 sayılı dosyasının Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine, dosyanın incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesi'nin karar vermesine değin ertelenmesine…” karar vermiş;  Mahkemece 9.4.2018 tarihli üst yazıyla gönderilen dava dosyaları, 11.4.2018 tarihinde Mahkememiz kaydına girmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Suna TÜRE, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN ve Turgay Tuncay VARLI’nın katılımlarıyla yapılan 28.5.2018 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, adli ve idari yargı yerleri arasında Konya Büyükşehir Belediyesi Başkanlığına açılan dava yönünden olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu;  idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, karayolunda meydana gelen trafik kazasında uğranılan maddi ve manevi zararın davalı idarece tazmini istemiyle açılmıştır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dava dosyalarının incelenmesinden; davacının 21.04.2010 günü, saat 9.45 sıralarında Bosna Hersek Mahallesi,  İstanbul yolu tramvay durağının karşısında; İstanbul yolu ışıklarına geldiğinde,  kendisine yeşil ışık yandığını görüp karşıya geçmek isterken, yolun ortasına geldiği sırada 42 A... plakalı aracın kendisine çarpması sonucu yaralanmasında, yaya geçidindeki trafik ışıklarından sorumlu olan davalı idarenin kusuru bulunduğundan bahisle; uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini istemiyle  bakılan davaların açıldığı anlaşılmıştır.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

 

Açıklanan nedenlerle, Konya 1.İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, Konya 4.Asliye Hukuk Mahkemesinin, 25.4.2017 gün ve E:2016/1071, K.2017/427 sayılı kararının “1-Birleşen Konya 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/217 Esas sayılı dosyası ile birleşen Mahkemenin 2017/131 Esas nolu dosyasında davalı KONYA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ aleyhine açılan davanın YARGI YOLU NEDENİYLE REDDİNE,” ilişkin kısmının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Konya 1.İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, Konya 4.Asliye Hukuk Mahkemesinin, 25.4.2017 gün ve E:2016/1071, K.2017/427 sayılı kararının “1-Birleşen Konya 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/217 Esas sayılı dosyası ile birleşen Mahkemenin 2017/131 Esas nolu dosyasında davalı KONYA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ aleyhine açılan davanın YARGI YOLU NEDENİYLE REDDİNE,” İLİŞKİN KISMININ KALDIRILMASINA, 28.5.2018 gününde Üye Turgay Tuncay VARLI’nın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

 

 Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

Üye

Şükrü

BOZER

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKSU

 

Üye

Suna

TÜRE

 

 

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

 

Üye

Turgay Tuncay Varlı

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

KARŞI OY

 

03.11.2015 tarih ve 29521 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 28.09.2015 gün ve E:2015/670, K:2015/671 sayılı kararında belirtilmiş olan düşünce doğrultusunda sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum. 28.5.2018

                                                                                   

 

                                                ÜYE

                                    Turgay Tuncay VARLI