Hukuk Bölümü 1991/33 E., 1991/35 K.

  • İDARE TARAFINDAN DAVACIYA AİT OLDUĞU KABUL EDİLEN, ANCAK ÜÇÜNCÜ KİŞİYE SATILMIŞ OLAN TAŞINMAZ
  • TAPU KAYDININ DÜZELTİLMESİ DAVASI
  • 743 S. TÜRK KANUNU MEDENİSİ (MÜLGA) [ Madde 933 ]
  • 743 S. TÜRK KANUNU MEDENİSİ (MÜLGA) [ Madde 935 ]
  • 2981 S. İMAR VE GECEKONDU MEVZUATINA AYKIRI YAPILARA UY... [ Madde 1 ]
  • "İçtihat Metni"

    OLAY : Davacı, Keçiören Basınevler Mahallesi 16922 ada, 1 parselde üzerinde ev bulunan 285 Mı yerin tapu tahsis belgesini aldıktan sonra 7.10.1988 tarihinde Keçiören Belediyesi Bölge Tapu Sicil Müdürlüğüne başvurarak tahsis kararına konu parselin adına tescil edilmesini istemiştir. İdare tarafından sözkonusu parselde mahallen yapılan incelemede davacı ile Mehmet Kurt adlı şahsın evlerinin bulunduğu, ancak şüyu cetvelinde M.K.`

    `nin adının geçmediği ve bölgenin ıslah imar planında da bu iki evin gösterilmediğinin anlaşılması üzerine, Keçiören Belediye Encümeni bu yanlışlığı düzeltmek amacıyla M.K.`

    `ye verilen 182 Mılik tapunun iptal edilerek 136 Mıye indirilmesine, davacı Y.S.`

    `ye de 213 Mı yer için tapu verilmesine 27.6.1989 gün ve 817 sayıyla karar vermiş ve bu yönde düzeltme yapılması için Keçiören 3. Bölge Tapu Sicil Müdürlüğüne 27.7.1989 gün ve 1386 sayılı yazıyı göndermiştir.

    3. Tapu Sicil Muhafızlığı, M.K.`

    `nin 182 Mılik hissesini kızı Y.Ç.`

    `ye 19.12.1988 tarihinde satış suretiyle devrettiğini bildirerek istenilen düzeltmeyi yapmamıştır.

    Davacı, M.K.`

    `nin Y.Ç.`

    `ye yaptığı satışın muvazaalı olduğunu, bu satış sebebiyle kendisi adına kaydedilmesine karar verilen 213 Mılik yerin tescilinin yapılamadığını belirterek M.K. ve Y.Ç.`

    `ye karşı, taşınmaz üzerine ihtiyati tedbir konulması ve bu şahıslar adına yapılan tapu kayıtlarının iptali ve kendi adına tescil edilmesi istemiyle 9.11.1989 gününde adli yargı yerinde dava açmıştır.

    Altındağ Asliye 3. Hukuk Mahkemesi, 13.11.1989 gün ve 1058-945 sayıyla; davanın, belediyenin yaptığı yanlışlıktan kaynaklandığı, idari tasarrufun doğru veya yanlış olduğu hususunun tetkikinin mahkemelerinin görevine girmediği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, karar Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 5.6.1990 gün ve 2103-10122 sayılı kararıyla onanmak suretiyle kesinleşmiştir.

    Davacı bunun üzerine 24.7.1990 tarihinde idari yargı yerinde Keçiören Belediye Başkanlığı ve Keçiören 3. Bölge Tapu Sicil Müdürlüğüne karşı, kendi adına tahsis edilen 213 Mılik kısmının yanlışlıkla M.K.`

    `nin tapusuna dahil edilmesine ilişkin davalı idare işleminin ve bu işleme göre tesis edilen ve muvazaalı olarak satılan taşınmaza ait tapunun iptali ve adına tescil edilmesi isteğiyle dava açmıştır.

    Ankara 8 Nolu İdare Mahkemesi, 14.5.1991 gününde, E. 1990/51, K. 1991/994 sayıyla: Davalılardan Keçiören Belediye Başkanlığınca davacıya tapu tahsisi yapılırken meydana gelen yanlışlığın, 27.6.1990 gün ve 817 sayılı Encümen Kararıyla düzeltildiği, böylece iptali istenilen idari işlemin onu tesis eden idare tarafından düzeltilmiş olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle bu husustaki istemin konusunun bulunmadığına; davalı idarenin düzeltme kararına konu olan yanlış tapu kaydının iptali isteminin de, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu`

    `nun 13. maddesinin 1. fıkrasına göre taşınmazın bulunduğu yer mahkemesince çözümleneceği hükmü uyarınca adli yargının görevine girdiğine karar vermiş, karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

    İNCELEME VE GEREKÇE: Türk Milleti adına karar veren Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü, Mustafa Şahin`

    `in Başkanlığında, Şükrü Kaya Erol, Ekrem Serim, Feridun Taşkın, Nurşen Çatal, İrfan Erdinç ve Osman Şimşek`

    `in katılmaları ile yaptığı 18.11.1991 günlü toplantıda, Hakim Ayten Anıl`

    `ın raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; toplantıya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı yerine katılan Savcı İsmet Gökalp`

    `in Medeni Kanunun 933. ve 935. maddelerine göre tapudaki tescil, terkin ve tashih işlemlerinin adli yargının görevine girdiği şeklindeki ve Danıştay Başsavcısı yerine katılan Savcı M. İlhan Dinç`

    `in usul yönünden: Yöntemine uymayan başvurunun reddi gerektiği; esas yönden de davanın adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği şeklindeki yazılı ve sözlü açıklamaları alındıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

    2247 sayılı Kanunun 14. maddesine göre olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari ve askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda vermiş oldukları kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekmektedir. Aynı Kanunun 27. maddesinde de Uyuşmazlık Mahkemesi`

    `nin görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre yönünden inceliyeceği ve yöntemine uymayan istemleri reddedeceği belirtilmiş bulunmaktadır.

    Dosyanın incelenmesinden; adli yargıdaki dava M.K. ve Y.Ç.`

    `ye karşı ve bunlar adına yapılan tapu kayıtlarının iptali ve kendi adına tescil edilmesi istemiyle açıldığı; idari yargı yerinde ise husumet Belediyeye ve Tapu Sicil Müdürlüğüne yöneltilerek tapu iptali ve tescilinin istenildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda olayda öncelikle 14. maddede öngörülen "tarafların aynı olması" koşulunun gerçekleşip gerçekleşmediği hususunun incelenmesi gerekmektedir.

    Davacı, idare mahkemesinde açtığı davada yukarda belirtilen iki idareyi hasım göstermekte ve idari işlemin iptaliyle birlikte M.K. ve Y.Ç. adına yapılan tapu kayıtlarının da iptalini istemektedir. Görevsizlik kararlarıyla sonuçlanan bu davada hernekadar adli yargıda hasım olarak gösterilen bu iki kişi husumet mevkiinde görülmemekte ise de; bunlar adına mevcut olan tapu kayıtlarının iptali istenilmekte ve bu iki kişinin de dilekçenin içeriği yönünden dahili dava olduklarının kabulü gerekmektedir. Esasen idare mahkemesi de idari işleme yönelik davayı reddedip bu yönden görevsizlik kararı verdiğinden bu hususu benimsemiş olduğu anlaşılmaktadır. Aksi takdirde bu yolda karar vermesi olanaksızdır. Diğer taraftan bunların hasım gösterildiklerinin kabul edilmemesi halinde olayda ortaya çıkan olumsuz görev uyuşmazlığının çözümsüz kalması gibi bir sonuç doğacaktır. İdare Mahkemesi de idari işlemin iptali istemi yönünden, idarenin isteğine uygun olarak işlemi düzeltmiş olduğundan bahisle dava konusu kalmadığı gerekçesiyle davayı bu yönden reddedip, hatalı tapuların tashihi ve tescili istemi hakkında da görevsizlik kararı verdiğinden, bu haliyle olumsuz görev uyuşmazlığı Mehmet Kurt ve Yosma Çakır Doğan adlarına yapılan kayıtların iptali ve kendi adına tescili isteminden ibaret olmaktadır.

    Böylece, adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Kanunun 14. maddesinde öngörüldüğü biçimde olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğu kabul edilerek işin esasının incelenmesine geçildi:

    Dosyanın incelenmesinden Keçiören Belediyesince 2981 sayılı Kanun uyarınca Basınevler Mahallesi 16922 ada 1 parselin ıslah imar planının yaptırıldığı ve hak sahiplerine tapu tahsis belgesi verildiği anlaşılmaktadır.

    285 Mı yer için tapu tahsis belgesi alan davacının tapu için yaptığı başvuru üzerine idarece ıslah imar planında davacıya ait bir kısım yerin M.K. adına yazıldığı, bu planla arazinin fiili durumunun birbirine uymadığı tespit edilmiştir.

    Belediye Encümeni 27.6.1989 gün ve 817 sayılı kararıyla hisseler arasındaki bu yanlışlığı düzeltmiş ve tapudaki kaydında buna paralel olarak düzeltilmesi hususunu Tapu Sicil Müdürlüğüne bildirmiştir.

    Böylece ıslah imar planından gelen bu yanlışlık Belediye Encümenince düzeltilerek davacının hakkı kabul edilmiş, yani idare, plan nedeniyle ortaya çıkan hatalı işlemi idari bir kararla düzeltmiştir.

    Bu itibarla idari davaya konu işlem ortadan kalkmıştır.

    Anlaşmazlık, Tapu Sicil Müdürlüğünce davacı adına terkin ve tescili gereken hissenin üçüncü bir şahsa satılmış olması nedeniyle bu yeni durum hakkında bir mahkeme kararı olmaksızın terkin ve tescil işleminin yapılamamasından kaynaklanmaktdır.

    Medeni Kanunun 933. maddesinde: "Haklı bir sebep olmaksızın yapılan bir tescil ve tescilin tadil veya terkini ile ayni hakları haleldar olan kimse, kaydın terkinini veya tadilini isteyebilir. Hüsnüniyet sahibi üçüncü şahsın tescil ile iktisap ettiği haklar ve zarar ziyan iddiaları bakidir." denilmekte; 935. maddesinde de: "Alakadarlar tahrire muvafakatlerini beyan etmedikleri halde mahkeme kararı olmadıkça tapu sicil memuru, hiçbir tashih icra edemez." hükmü yer almış bulunmaktadır. Diğer taraftan Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu`

    `nun 13. maddesinde de: Gayrimenkule ilişkin davalara gayrimenkulün bulunduğu mahal mahkemesinde bakılacağı öngörülmektedir.

    Olayda idare tarafından davacıya ait olduğu kabul edilen, ancak üçüncü şahıs tarafından satın alınmış bulunan taşınmaz hakkında mülkiyet iddiası bulunmaktadır. Bu iddianın ve tapudaki tescil, terkin ve tashih işlemlerine ilişkin istemin incelenmesi açıklanan hükümlere göre adli yargının görevine girdiğinden davanın adli yargı yerinde çözümlenmesi gerekmektedir.

    SONUÇ : Anlaşmazlığın, niteliğine göre davanın adli yargı yerinde görülmesi gerektiğine, bu nedenle Altındağ 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 13.11.1989 gün ve 1058-945 sayılı görevsizlik kararının kaldırılmasına 18.11.1991 gününde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.