Hukuk Bölümü 2003/17 E., 2003/16 K.

  • ASKERİ LOJMAN
  • ASKER KİŞİNİN UĞRADIĞI ZARAR
  • İDARENİN HİZMET KUSURU ESASINA GÖRE AÇILAN MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT DAVASI
  • MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT DAVASI
  • 2709 S. 1982 ANAYASASI [ Madde 157 ]
  • 818 S. BORÇLAR KANUNU [ Madde 256 ]
  • 1602 S. ASKERİ YÜKSEK İDARE MAHKEMESİ KANUNU [ Madde 20 ]
  • 2946 S. KAMU KONUTLARI KANUNU [ Madde 11 ]
  • "İçtihat Metni"

    OLAY : Top.Kd.Ütğm. olarak görev yapan davacının, oturduğu lojmandaki kalorifer tesisatında meydana gelen arıza nedeniyle su basması sonucunda eşyaları zarar görmüştür.

    Davacı, Sarıkamış Sulh Hukuk Mahkemesi'nin E: 1996/3 D.İş sayılı dosyasında, evindeki zararları tespit ettirmiştir.

    Davacı, uğradığı zararlar karşılığı 250,000,000.- TL. maddi ve çekilen sıkıntı ve üzüntüler nedeniyle de 50,000,000.- TL. manevi tazminatın, olay tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalı idarece ödenmesine hükmedilmesi istemiyle, 18.3.1996 gününde askeri idari yargı yerinde dava açmıştır.

    ASKERİ YÜKSEK İDARE MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRESİ; 27.11.1996 gün ve E: 1996/411, K: 1996/1009 sayı ile, Anayasanın 157. ve 1602 sayılı Yasanın 20. maddelerine göre, bir davanın AYİM.'in görevine girebilmesi için, dava konusu idari işlem veya eylemin asker kişiyi ilgilendirmesi ve askeri hizmete ilişkin bulunması koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerektiği; davacının, halen muvazzaf subay olması nedeniyle asker kişi olduğunda şüphe bulunmadığı; zararı doğuran olayda askeri hizmete ilişkinlik şartının mevcut olup olmadığının incelenmesi gerekeceği; 2946 sayılı Kamu Konutları Kanunu ile Kamu Konutları Yönetmeliği ve Türk Silahlı Kuvvetleri Konut Yönergesi hükümlerine göre, kamu konutlarının tahsis biçimi, oturma süresi ve kira ücreti gibi yönlerden idareye düzenleme yetkisi tanındığı, ancak konutlarda oturan personel ile idare arasında özel hukuk ilişkisi kurulmuş olup, Borçlar Kanunu'nun 256. ve devamı maddelere tabi olduğu; kamu konutlarının tahsisinden sonra bakım ve onarım masrafları açısından anılan yasal düzenlemelerin ilgili maddelerinin Borçlar Kanunu'nun 256 ve devamı maddelerle ilişkili bulunduğu; konutun kimi küçük onarımlarının kiracıya, çatı aktarımı ve dış cephe boyası gibi genel ve büyük onarım sonucu ortaya çıkacak giderlerin ise kiralayan statüsündeki idareye ait bulunduğu; nitekim, Maliye Bakanlığının Milli Emlak Tebliğlerinin de bu yolda olduğu; davanın konusunun, davacının evini su basması olayında Borçlar Kanunu'nun 58. ve 256. ve devamı maddeler uygulanmak suretiyle zarar ve ziyanın bu hükümler uyarınca tespit ve tazminine ilişkin bulunduğu; tahsis makamının idare olmasının, iddia edilen zararlara "askeri hizmete ilişkinlik" vasfını kazandırmadığı; davacının, meydana gelen olay nedeniyle varsa zararını özel hukuk hükümleri çerçevesinde kiralayan ve bina maliki statüsündeki davalı idareden isteyebileceği kanaatine varıldığı; davada, askeri hizmete ilişkinlik niteliği bulunmadığından adli yargı yerinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, yasa yoluna başvurulmayarak kesinleşmiştir.

    Davacı, bu kez, aynı istekle, 25.12.1996 gününde adli yargı yerinde dava açmıştır.

    SARIKAMIŞ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 25.9.1997 gün ve E: 1997/8, K: 1997/161 sayı ile, Anayasanın 157. ve 1602 sayılı Yasa'nın 20. maddelerine göre, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların AYİM'in görevine girdiği; davacının olay tarihinde subay olması nedeniyle asker kişiyi ilgilendirme koşulunun gerçekleştiği; 2946 sayılı Kamu Konutları Kanunu ile buna dayanılarak çıkarılan Yönetmelik hükümlerine göre, asansör, kalorifer, anaduvar, çatı vs. gibi ortak yerlerin bakımı, korunması ve onarımının kamu kuruluşlarınca karşılanacağı; aynı Yönetmeliğe göre, idare konut tahsisinde konutları oturulmaya hazır bulundurmakla yükümlü olup, Türk Silahlı Kuvvetleri Konut Yönergesi'nin de aynı konuda idareye hizmet yüklediği; nitekim, bu hizmetin yürütülmesiyle 9. P.Tüm. Komutanlığının sorumlu olduğu ve anılan Komutanlık personelince bizzat yerine getirildiği; dolayısıyla, Komutanlığın askeri hizmetine giren dava konusu olayda askeri hizmete ilişkinlik koşulunun da gerçekleştiği anlaşıldığından, idarenin bu hizmetinden dolayı doğan zararın karşılanması amacıyla açılan tazminat davasının idari yargıda ve 1602 sayılı Yasa'nın 20. maddesi gereğince AYİM'de çözümlenmesinin gerekeceği gerekçesiyle, dava dilekçesinin görev yönünden reddine, karar kesinleştiğinde dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine karar vermiş; bu karar, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.

    Anılan adli yargı dosyası, davacı vekilinin dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesi isteğini içeren 3.1.2003 günlü dilekçesi ve posta masraflarının yatırılması üzerine Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmiştir.

    İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü'nün, Ali HÜNER'in Başkanlığında, Üyeler: Yılmaz DERME, Dr. Mustafa KILIÇOĞLU, Bekir AKSOYLU, Ayla ALKIVILCIM, Dr. Serdar ÖZGÜLDÜR ve Hıfzı ÇUBUKLU'nun katılımlarıyla yapılan 10/3/2003 günlü toplantısında, Raportör-Hakim İsa YEĞENOĞLU' nun davanın çözümünde askeri idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mustafa EKİNCİ ile Danıştay Savcısı Tülin ÖZGENÇ'in davada askeri idari yargının; AYİM Savcısı Ahmet SİVAS'ın ise, davada adli yargının görevli olduğu yolundaki yazılı ve sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

    USULE İLİŞKİN İNCELEME:

    Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa'nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, AYİM İkinci Dairesi'nce verilen görevsizlik kararı üzerine Sarıkamış Asliye Hukuk Mahkemesi'nce de görevsizlik kararı verilmesi nedeniyle, anılan Yasa'nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğmuş olup, hernekadar adli yargı yerince ayrıca karar kesinleştiğinde dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesi yolunda bir karar verilmiş ise de, dosyanın davacı vekilinin başvurusu üzerine gönderildiği anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık görülmediğinden esas inceleme yapılmasına oybirliği ile karar verildi.

    ESASA İLİŞKİN İNCELEME:

    Dava, Türk Silahlı Kuvvetleri personeline tahsisli lojmanda kalorifer tesisatı arızasından kaynaklanan su basması sonucunda eşyalarının zarar görmesi nedeniyle davacının uğradığı maddi ve manevi zararların idarece tazmini isteminden ibarettir.

    Anayasa'nın 49. maddesi ile, Devlete, çalışanların hayat seviyesini yükseltmek için gerekli tedbirleri almak görevi yüklenmiş olup; Ülkemizdeki konut sorunu ile enflasyonun ekonomik yaşam üzerindeki olumsuz etkileri birlikte değerlendirildiğinde, elde ettikleri ücretlerle yüksek kira bedeli ödemek durumunda olan kamu personeli üzerindeki bu yükü hafifletmek ve bu suretle hayat seviyesini yükseltmek amacıyla, Devlet tarafından, kamu konutları yapılması ve belli esaslarla kamu personeline tahsis edilmesi yoluna gidilmiştir.

    Kamu konutlarının tahsis biçimi, oturma süresi, kira, bakım, onarım ve yönetimine ilişkin temel ilkeler 2946 sayılı Kamu Konutları Kanunu ile belirlenmiş; bu Kanun'un 11. maddesine göre Bakanlar Kurulu'nun 84/8345 sayılı Kararı ile çıkarılan Kamu Konutları Yönetmeliği'nde ise, anılan Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili usul ve esaslar düzenlenmiştir.

    Kamu Konutları Yönetmeliği'nin 35. maddesinde, "Devletçe yaptırılan memur konutları 178 sayılı Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 13 ncü maddesinin (e) bendi uyarınca Milli Emlak Genel Müdürlüğünce yönetilir.

    Ancak kanunlar gereğince ve bu Yönetmelik hükümlerine göre, Milli Emlak Genel Müdürlüğünce yürütülmesi gerekli görevler dışında genel bütçeye bağlı dairelere tahsisli konutların yönetimi, konut tahsisine dair usul ve esasların uygulanması, işletme, bakım, onarım ve benzeri işlerinin yapılması ve bunlara ait giderlerin ödenmesi gibi işler, konutların tahsis edildiği Bakanlıklara aittir." denilmiş ve ayrıca 26. maddede, kurum ve kuruluşlarca karşılanacak işletme, bakım ve onarım giderleri ayrıntılı olarak gösterilmiştir.

    Esasen, bir kamu malının Milli Emlak Genel Müdürlüğünce kurum ve kuruluşlara tahsis edilmekle" hizmet malı" haline dönüştürülmesinden ibaret bulunan kamu konutlarının işletilmesi, bakımı ve onarımı ile ilgili faaliyetlerin, adına tahsis yapılan kurum ve kuruluş tarafından yürütülen kamu hizmetinden ayrı düşünülemeyeceği açıktır.

    Olayda, uğranılan zararların tazmini istemine ilişkin davanın, zararın kamu konutlarının bakım ve onarımının idarece gereği gibi yerine getirilmemesinden doğduğu iddiasıyla açıldığı anlaşılmaktadır.

    Buna göre, kamu hizmetine özgülenmiş olan kamu konutlarının işletilmesi, bakımı ve onarımını yapmakla yükümlü bulunan idarenin, bu görevini yerine getirdiği sırada kişilere verdiği zararın tazmini istemiyle açılan dava, olayda kamu hizmetinin yöntemine ve hukuka uygun yürütülüp yürütülmediğinin, hizmet kusuru veya başka nedenle idarenin sorumluluğu bulunup bulunulmadığının saptanmasını gerektirmektedir. Bu hususların saptanması ise idare hukuku ilkelerine göre yapılabileceğinden, 2577 sayılı İ.Y.U.K.'nun 2/1-b. ve 1602 sayılı Yasa'nın 21. maddeleri kapsamında bulunan tam yargı davasının görüm ve çözümünde idari yargı yerleri görevlidir.

    Davada, idari yargı yerlerinden hangisinin görevli olduğuna gelince:

    Anayasa'nın 157. maddesinde, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nin askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların yargı denetimini yapan ilk ve son derece mahkemesi olduğu, ancak askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda ilgilinin asker kişi olması şartının aranmayacağı belirtilmiş; 20.7.1972 tarih ve 1602 sayılı Yasa'nın 25.12.1981 Tarih ve 2568 sayılı Yasa ile değişik 20. maddesinde de aynı hüküm yer almıştır. Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nin bir davaya bakabilmesi için dava konusu idari işlem ya da eylemin "asker kişiyi ilgilendirmesi" ve "askeri hizmete ilişkin bulunması" koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.

    1602 sayılı Yasa'nın değişik 20. maddesinde, Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli bulunan veya hizmetten ayrılmış olan, subay, askeri memur, astsubay, askeri öğrenci, uzman çavuş, uzman jandarma çavuş, erbaş ve erler ile sivil memurlar asker kişi sayılmaktadır.

    İdari eylemin "askeri hizmete ilişkin bulunması", eylemin kanun ve nizamların Türk Silahlı Kuvvetlerine tanıdığı yetki ve görevlerin yerine getirilmesi amacına yönelik olması anlamını taşımaktadır. Askeri nitelikteki idari eylemi de, askeri kural ve gerekler çerçevesinde yürütülen askeri hizmet sırasındaki bir hareket, tutum veya meydana gelen ya da getirilen bir olay olarak tanımlamak olanaklıdır.

    İdari eylemin "asker kişiyi ilgilendirmesi" için, eylemin bir asker kişiye yönelmesi, zarar verici etkilerini bir asker kişinin beden veya malvarlığı sahasında meydana getirmiş olması gerekir.

    Kamu Konutları Yönetmeliği ile Türk Silahlı Kuvvetleri Konut Yönergesine göre, Milli Savunma Bakanlığına tahsis edilmekle askeri hizmete özgülenmiş konutların işletilmesi, bakımı ve onarımı görevinin bu idareye ait bulunması nedeniyle, zararın askeri hizmetin yürütülmesi sırasında doğması ve asker kişinin malvarlığı sahasında oluşması karşısında, davada idari eylemin "askeri hizmete ilişkin bulunması" ve "asker kişiyi ilgilendirmesi" koşullarının birlikte gerçekleştiği anlaşıldığından, uyuşmazlığa konu edilen tam yargı davasının görüm ve çözümünde Askeri Yüksek İdare Mahkemesi görevli bulunmaktadır.

    Açıklanan nedenlerle, AYİM İkinci Dairesi'nce verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmektedir.

    SONUÇ: Davanın çözümünde ASKERİ İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle AYİM İkinci Dairesi'nin 27.11.1996 gün ve E: 1996/411, K: 1996/1009 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 10.3.2003 gününde KESİN OLARAK OYBİRLİĞİ İLE karar verildi.