T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

            ESAS   NO : 2018/598

            KARAR NO : 2018/755

            KARAR TR: 26.11.2018

 

ÖZET : İcra ve İflas Kanunu’nun değişik 67. maddesine göre itirazın iptali istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

 

 

 

KARAR 

 

 

               

Davacı        : G.Sig. A.Ş.

Vekili         : Av. E.A.

Davalı        :  Karayolları Genel Müdürlüğü

Vekili         : Av. İ.Ö.D.

 

O L A Y         :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket nezdinde sigortalı olan 34 UNA 37 plaka sayılı aracı ile Başakşehir Mail Of İstanbul AVM istikametinden TEM Otoyol istikametine seyri esnasında bağlantı yolu olan viyadük üzerinde aşırı buzlanma olduğundan yedi araçlı yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kazanın oluşumunda bağlantı yolunun bakım, onarım, tuzlama ve işaretlemelerinden sorumlu ilgili kurumların kusurlu olduğunun tespit edildiğini, hasar neticesinde müvekkili şirket tarafından sigortalı bulunan 34 ZJ 2556 plakalı aracın 26.400,00-TL hasar tazminatının ödendiğini, davalı kurumun olayda asli, ağır ve tek kusurlu olduğunu, 26.400,00-TL ödemenin davalıdan rücuen tazmini ve müvekkili şirket tarafından yapılan ödemenin davalıdan önce ihtaren talep edildiğini, davalı idareden olumsuz yanıt verilmesi üzerine Ankara 26. İcra Müdürlüğü'nün 2016/6579 esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını davalının itirazı üzerine takibin durduğunu ileri sürerek, davalının itirazının iptali ile takibin devamına karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

ANKARA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 26.10.2017 gün ve E:2017/140, K:2017/319 sayı ile, idarenin hizmet kusurundan doğan zararlardan dolayı 2577 sayılı idari yargılama usulü kanununun 2/1-b maddesi gereğince idari yargı yerinde tam yargı davası açılması gerektiği; görev, kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözönüne alınması gerektiğinden açılan davada görev nedeniyle dava dilekçesinin reddine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

Ankara 2. İdare Mahkemesi: 4.1.2018 gün ve E:2017/3533, K:2018/31 sayı ile, 2577 sayılı Kanun'un 36 ncı maddesinde düzenlenmiş bulunan yetki kuralı uyarınca, iş bu davanın görüm ve çözümünün, kaza yerinin bağlı bulunduğu yer idare mahkemesinin yetkisinde bulunduğu sonucuna varıldığı gerekçesiyle, 2577 sayılı Kanunun 15/1-a maddesi uyarınca davanın yetki yönünden reddine, dava dosyasının yetkili İstanbul İdare Mahkemesi'ne gönderilmesine karar vermiştir.

İSTANBUL 5. İDARE MAHKEMESİ: 30.1.2018 gün ve E:2018/143, K:2018/130 sayı ile, 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanununun 110. maddesi hükmü uyarınca adli yargının görev alanına girdiği sonucuna varıldığı gerekçesiyle, davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 15/1-a maddesi hükmü uyarınca görev yönünden davanın reddine karar vermiş, bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf isteminde bulunulmuştur.

İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Dokuzuncu İdare Dava Dairesi: 30.5.2018 gün ve E:2018/807, K:2018/989 sayı ile, mahkeme kararında kanunda sayılan kaldırma nedenlerinin bulunmadığı anlaşıldığından ve dilekçede ileri sürülen iddialar da sözkonusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediğinden başvurunun reddine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili, adli ve idari yargı yerlerince verilmiş olan görevsizlik kararları nedeniyle oluştuğu öne sürülen olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi istemiyle başvuruda bulunmuştur.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi'nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ'un katılımlarıyla yapılan 26.11.2018 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa'nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, adli ve idari yargı dosyalarının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacının istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesine gönderildiği ve usule ilişkin işlemlerde herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacı şirkete sigortalı aracın, 21.2.2015 günü Başakşehir Mail Of İstanbul AVM istikametinden TEM Otoyol istikametine seyri esnasında bağlantı yolu olan viyadük üzerinde aşırı buzlanma olduğundan yedi araçlı yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana gelmesi nedeniyle, oluşan hasar tutarının davalı idareden tahsili için yapılan takibe davalı tarafından yapılan itirazın iptali ve takibin devamı istemiyle açılmıştır.

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İlamsız takip” başlıklı Üçüncü Bap, 42-49. maddelerinde takip yöntemleri gösterilmiş; değişik 58. maddesinde, takip talebinin icra dairesine yazı ile veya sözlü olarak veya elektronik ortamda yapılacağına işaret edilmiş; değişik 60. maddesine göre, takip talebi üzerine icra müdürünce ödeme emri düzenleneceği ve 62-65. maddelerde itiraza ilişkin hükümlere yer verilmiş olup, değişik 66. maddede, süresi içinde yapılan itirazın takibi durduracağı kurala bağlanmıştır.

  İtiraz nedeniyle takibin durması üzerine alacaklıya, itirazın iptali için Yasada iki yola başvurma olanağı tanınmış olup, bunlardan birincisi, 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak, ikincisi ise 68, ek 68/a ve ek 68/b maddelerine göre tetkik merciinden itirazın kaldırılmasını istemektir.

İncelenen uyuşmazlıkta alacaklı konumundaki davacı tarafından, değişik 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak suretiyle itirazın iptali davası açılmıştır.

Söz konusu 67. Madde (Değişik: 18/2/1965 - 538/37 md.), “(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/15 md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.

(Değişik: 9/11/1988 - 3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.

İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.

Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır” hükümlerini taşımaktadır.

Anılan Yasanın değişik 1. maddesinin birinci fıkrasında, “Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur” denilmekte olup, yukarıda hükmü yazılı 67. maddede sözü edilen “mahkeme” ile, icra dairesinin bulunduğu yargı çevresi bakımından bağlı olduğu asliye mahkemesinin anlaşılması ve takip hukukuna özgü bulunan itirazın iptali davasının asliye mahkemesinde görülmesi gerektiği açıktır.

Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinde, idari dava türleri: a)İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b)İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c)Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmıştır.

Bu duruma göre, İcra ve İflas Kanunu’nun değişik 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davasının görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu dolayısıyla, Ankara 1. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 26.10.2017 gün ve E:2017/140, K:2017/319 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenleAnkara 1. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 26.10.2017 gün ve E:2017/140, K:2017/319 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 26.11.2018 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                               Üye                               Üye                              Üye

       Hicabi                              Şükrü                          Mehmet                          Birol     

    DURSUN                           BOZER                         AKSU                          SONER         

 

 

 

 

 

                                                  Üye                                Üye                              Üye   

                                         Süleyman Hilmi                 Aydemir                        Nurdane

                                               AYDIN                          TUNÇ                          TOPUZ