T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO      : 2015 / 812

            KARAR NO             : 2015 / 825

            KARAR TR  : 30.11.2015

ÖZET: Davalı Türk Telekomünikasyon A.Ş bünyesinde görev yapmış olan davacının, özelleştirme kapsamında 406 sayılı Yasa'nın Ek-29. maddesi ile 4046 sayılı Yasa'nın 22. maddesine göre adının Devlet Personel Başkanlığına bildirilmesi sonucu Devlet Personel Başkanlığınca bir başka kamu idaresine atamasının yapılması sonrasında, görev unvanının İdari Müdür Yardımcısı olarak Devlet Personel Başkanlığına bildirilmesi talepli başvurusunun reddine ilişkin davalı işleminin iptaline karar verilmesi istemiyle açtığı davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

            Davacı            : M.S.

            Vekili              : Av. R.E.

Davalı             : Türk Telekom Genel Müdürlüğü

Vekili              : Av. B.G.      

 

O L A Y         : Davacı vekili dava dilekçesinde; “Müvekkil M.S. Türk Telekomünikasyon A.Ş’nin Kocaeli İl Telekom Müdürlüğüne bağlı Gebze Telekom Müdürlüğünde İDARİ MÜDÜR YARDIMCILIĞI görevi ile 01.05.2004-15.02.2008 tarihleri arasında görev yapmış ve özelleştirme kapsamında Devlet Personel Başkanlığınca Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsüne ŞEF KADROSU İLE ataması gerçekleşmiştir. Müvekkilin müktesebi dikkate alındığında 4046 Sayılı Kanunun 22 maddesinde “399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (1) sayılı cetveldeki kadrolarda istihdam edilmekte olanlar ile burada sayılan unvanlarla çalışan diğer statülerdeki personelin atama teklifleri araştırmacı unvanlı kadrolara yapılır” hükmüne aykırı olarak ŞEF KADROSU İLE ataması yapılmıştır.

Gerek 399 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname, gerek 4046 sayılı kanun, gerekse 406 Sayılı Telgraf ve Telefon Kanununun Ek 29 uncu Maddesi ve 2006 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununa Bağlı (E) İşaretli Cetvelin 64 üncü Sırasına Göre Yapılacak Ödemelere İlişkin Kararın Madde 3 (2) fıkrasında “Hisse devir tarihi itibarıyla asli ve sürekli görevlerde çalışmakta olanlar ile kapsam dışı personel ve 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tabi sözleşmeli personelden aylıksız iznin bitiminden sonra Türk Telekom’un tabi olduğu mevzuata ve 406 sayılı Kanunun Ek 29 uncu maddesinin birinci fıkrasına göre akdedilen sözleşmeye göre çalışmaya devam edenlerden hisse devir tarihinden itibaren en geç beş yıl içinde iş sözleşmesi sona erip Devlet Personel Başkanlığına bildirilenlerin, Türk Telekom hisselerinin devir tarihindeki kadro veya pozisyon unvanları esas alınarak Yönetim Kurulunca 15/4/2004 tarihi itibarıyla bu unvana göre belirlenmiş olan ücret ve varsa aynı tarihteki bir aya isabet eden ikramiye tutarı dahil diğer mali haklarına, bu tarihten iş sözleşmelerinin sona erdiği yılın 5 Ocak tarihine kadar geçen süre içinde kamu görevlilerine yapılan artış oran ve/veya miktarları uygulanmak suretiyle tespit edilecek tutar, Devlet Personel Başkanlığına bildirildikleri tarihten yeni kurumlarında göreve başladıkları tarihi takip eden aybaşına kadar geçecek sürede yapılacak ücret olarak dikkate alınarak Türk Telekom tarafından ödenir denilmektedir.

Davalı idare özelleştirme kapsamında ve geçiş sürecinde kurumlarıyla ilişikleri kesilerek davalı idareye aktarılan personelin en son aldıkları maaş , ücret, ek ücret, yan ödeme .... Gibi bütün özlük haklarıyla birlikte devir işlemlerinin sağlayan kurum olan Başbakanlık Devlet Personel Başkanlığına doğru olarak bildirmek zorunluluğu vardır. Müvekkil en son çalıştığı Türk Telekomünikasyon AŞ Genel Müdürlüğüne bağlı Gebze İl Müdürlüğünde İDARİ MÜDÜR YARDIMCISI görevini yürütmekteydi.

Bu nedenle davalı idare müvekkilin unvanım (İDARİ MÜDÜR YARDIMCISI) ve en son almakta olduğu aylık 2.574,83 TL ücreti atamayı/devri yapacak olan Başbakanlık Devlet Personel Başkanlığına bildirmesi gerekirken müvekkilin unvanını amir olarak bildirdiği yine en son aldığı ücreti yerine yani 15/02/2008 tarihindeki en son aldığı ücret yerine 1/05/2004 tarihinde almış aldığı ücreti bildirmesinde hukuka uyarlılık yoktur. İptalini talep etmekteyiz.

YÜRÜTMEYİ DURDURMA TALEBİ; Müvekkil evli eşi ev hanımı 1 Üniversite 1 ortaöğretim ve 2 ilköğretim olmak üzere toplam 4 çocuk babası olup çocukları eğitim kurumlan ve giderleri dikkate alındığında maaş ve ücretinin davalı idarenin hukuka aykırı işlemi ile aylık dava tarihi itibari ile 959,83 TL eksik ödeniyor olması kararın açıkça hukuka aykırı oluşu yanında müvekkil açısından telafisi imkansız zararlar doğurduğundan davalı idare işleminin yürütmesinin durdurulmasın talep etmekteyiz.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan ve Sayın Mahkemenizce dikkate alınacak nedenlerle davalı idarenin müvekkil 06/10/2010 tarihli haklı ve yasal talebini cevap vermeyerek zımnen reddeden davalı idarenin red işlemi hukuka aykırı olmakla öncelikle yürütmesinin durdurulmasına, yapılacak yargılama ile iptaline ve ilk talep tarihinden itibaren eksik ödenen mali haklarının müvekkile ödenmesine, fazlaya ilişkin haklarımızın saklı tutulmasına karar verilmesini vekaleten saygıyla arz ve talep ederim.” demek suretiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

Kocaeli 2.İdare Mahkemesi: Dava dilekçesini davalıya göndermeden vermiş olduğu 14.01.2011 gün ve E:2010/1221, K:2011/10 sayılı kararında özetle; “Kocaeli İl Telekom Müdürlüğüne bağlı Gebze Telekom Müdürlüğünde görev yapmakta iken 4046 sayılı Kanun uyarınca Gebze İleri teknoloji Enstitüsüne şef olarak atanan davacının, görev unvanının idari müdür yardımcısı olarak Devlet Personel Başkanlığına bildirilmesi istemiyle yaptığı başvurunun cevap verilmemek suretiyle reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle görülmekte olan davanın açıldığı anlaşılmakta olup, incelenen uyuşmazlıkta davalının özel hukuk tüzel kişisi olması karşısında idari yargının yetkisi kapsamında açılmış bir idari dava bulunduğundan söz emek olanaksız olduğundan, görülen iş bu davanın görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu sonucuna varılmaktadır.

Açıklanan nedenlerle; davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasası’nın 15/1-a maddesi hükmü uyarınca görev yönünden reddine” şeklinde karar vermiştir.

Görevsizlik kararı davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Danıştay 5. Daire: 18.11.2011 gün ve E:2011/3627, K:2011/6588 sayılı kararında özetle; imtiyaz sözleşmesi ile bir kamu hizmetinin yürütmekle görevli ve yetkili kılınması nedeniyle, diğer özel hukuk tüzel kişilerinden farklı olan kimi kamusal ayrıcalıklara ve yükümlülüklere tabi olan, 406 sayılı yasa hükümleri ile kamu kurumlarına nakil hakkı bulunan personeli ile ilgili olarak bazı kamusal görevler yüklenen davalı şirketin, belirtilen görevleri kapsamında tesis ettiği işlemlerin idari işlem niteliğinde olduğu ve bu işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların idari yargının görevinde bulunduğunu belirterek, kararın bozulmasına karar vermiştir.

Davalı vekili, bozma sonrası verdiği birinci cevap dilekçesinde görev itirazında bulunarak görevsizlik kararında direnilmesini talep etmiştir.

Kocaeli 2.İdare Mahkemesi: 31.07.2012 gün ve E:2012/557, K:2012/905 sayılı kararı ile bozma ilamına uymayarak ilk kararında ısrar ederek görevsizlik kararı vermiştir.

Israr kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu: 15.10.2014 gün ve E:2012/2168 K:2014/2919 sayılı kararında “…imtiyaz sözleşmesi ile bir kamu hizmetini yürütmekle görevli ve yetkili kılınması nedeniyle, diğer özel hukuk tüzel kişilerinden farklı olarak kimi kamusal ayrıcalıklara ve yükümlülüklere tabi olan, 406 sayılı Yasa hükümleri ile, kamu kurumlarına nakil hakkı bulunan personeli ile ilgili olarak bazı kamusal görevler yüklenen davalı şirketin, belirtilen görevleri kapsamında tesis ettiği işlemlerin idari işlem niteliğinde olduğu ve bu işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların idari yargının görevinde bulunduğu sonucuna varılmakta olup, aksi yöndeki kararda hukuki isabet görülmemiştir…” gerekçesiyle yerel mahkemece verilen görevsizlik kararı bozulmuştur.

Davalı vekili, bozma sonrası görev itirazını yenilemiştir.

Kocaeli 2. İdare mahkemesi: Danıştay İdari Dava Daireleri’nin bozma ilamının ardından 12.02.2015 gün ve E:2015/159 sayılı kararı ile, davalı Türk Telekomünikasyon A.Ş. vekilinin görev itirazının reddine karar vermiştir.

Davalı Türk Telekomünikasyon A.Ş. vekilince süresi içinde verilen dilekçe ile olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması istemiyle başvuruda bulunulması üzerine dilekçe, dava dosyası ile birlikte Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmiştir.

YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI; Telekomünikasyon şebekeleri üzerinden sunulan ulusal ve uluslararası ses iletimini ihtiva eden telefon hizmetlerini 31.12.2003 tarihine kadar "tekel" olarak yürütmekle görevli kılınan ve çoğunluk hisseleri kamuya ait bulunan Türk Telekom'un, tekel kapsamında kamu hizmeti yürüten, ancak kuruluş yasasındaki son düzenlemeler ile kendine özgü statüye sahip olan ve sermayesindeki kamu payı %50' nin altına düşünceye kadar kamu kuruluşu niteliğini taşıyan bir kuruluş olduğunu, özelleştirme kapsamında bulunan Türk Telekomünikasyon A.Ş.'deki tamamı Hazineye ait bulunan hisselerden % 55'inin, Bakanlar Kurulu'nun 25.7.2005 tarih ve 2005/9146 sayılı "Türk Telekomünikasyon Anonim Şirketinin" % 55 oranındaki Hissesinin Blok Olarak Satışına İlişkin Nihai Devir İşlemlerine Dair Kararın Yürürlüğe Konulması Hakkında Karar"ı uyarınca, 14.11.2005 tarihli Hisse Satış Sözleşmesi ile Ojer Telekomünikasyon A.Ş.'ne satıldığını, Anayasa'nın 128. maddesinde, "Devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür" hükmünün yer aldığını,406 sayılı Yasa'nın Ek 29. maddesinin 3.7.2005 tarih ve 5398 sayılı Kanunla değişik birinci fıkrasında, "Türk Telekom hisselerinin devri sonucu kamu payının yüzde ellinin altına düşmesi durumunda; Türk Telekom’da ek 22 nci maddenin (a) bendinin bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri uyarınca belirlenen asli ve sürekli görevlerde çalışmakta olanlar ile 22.1.1990 tarihli ve 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tabi olarak kadrolu veya sözleşmeli personel statüsünde çalışanlar ve kapsam dışı personel, kamu görevlerinden yüzseksen gün aylıksız izinli sayılır. Bu personel belirtilen süre içinde Türk Telekom’da çalışmaya devam eder ve hisse devir tarihinden nakli için Devlet Personel Başkanlığına bildirildikleri tarihe kadarki aylık ücret, harcırah, sağlık giderleri, cenaze giderleri ve ölüm yardımı ile diğer mali ve özlük hakları Türk Telekom tarafından karşılanır..." denilmek suretiyle yasa koyucu tarafından Türk Telekom'da çalışan kapsam dışı personelin, kamu personeli sayıldığını, bu duruma göre, davalı Türk Telekom hisselerinin devrinin fiilen gerçekleştiği tarihten sonra davacıyla davalı Şirket arasındaki uyuşmazlığın, bir özel hukuk ilişkisi niteliğini taşıdığını, öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı" başlıklı 2. maddesinin değişik 1 numaralı bendinde: "a) (Değişik: 8.6.2000-4577/5md) idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c) (Değişik: 18.12.1999-4492/6 md.) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar" ın İdari dava türleri olarak sayıldığını, kural olarak, idari yargıda ancak Devlete ve kamu tüzel kişilerine karşı açılan davalara bakılabileceğini, dolayısıyla, işlemin tesis edildiği tarihte davalı mevkiinde kamu kuruluşu niteliği taşımayan Türk Telekomünikasyon A.Ş.nin davalı olması karşısında, ortada idari yargı yetkisi kapsamında açılmış bir idari dava bulunduğundan söz etmenin olanaksız olduğunu, belirtilen tüm bu hususlara göre, daha önce davalı şirkette görev yapmış olan davacının isteminin, özelleştirilen kuruluş tarafından zımnen reddedilmesi üzerine açılan davanın özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli bulunduğunu belirterek, 2247 sayılı Kanun'un 10 ve 13. maddeleri gereğince, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına, dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığı’na gönderilmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 30.11.2015 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinden 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; davalı Türk Telekomünikasyon A.Ş. vekilinin anılan Yasanın 10/2. maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve dahi 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nca, davalı Türk Telekomünikasyon AŞ. Bakımından 10.maddede öngörülen biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Selim Şamil KAYNAK’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davalı Türk Telekomünikasyon A.Ş’nin Kocaeli İl Telekom Müdürlüğüne bağlı Gebze Telekom Müdürlüğünde İdari Müdür Yardımcısı olarak 01.05.2004-15.02.2008 tarihleri arasında görev yapmış olan davacının, özelleştirme kapsamında 406 sayılı Yasa'nın Ek-29. maddesi ile 4046 sayılı Yasa'nın 22. maddesine göre adının Devlet Personel Başkanlığına bildirilmesi sonucu Devlet Personel Başkanlığınca Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsüne Şef kadrosu ile ataması yapılması sonrasında, görev unvanının İdari Müdür Yardımcısı olarak Devlet Personel Başkanlığına bildirilmesi talepli başvurusunun reddine ilişkin davalı işleminin iptaline karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

Dosya kapsamında yapılan incelemede; davacı M.S. tarafından davalı Türk Telekomünikasyon A.Ş. Genel Müdürlüğü’ne hitaben yazılan 06.10.2010 tarihli başvuru dilekçesinde; “Şirketinizin Kocaeli İl Telekom Müdürlüğüne bağlı Gebze Telekom Müdürlüğünde idari Müdür Yardımcılığı görevi ile görevlendirilerek bu görevi 01.05.2004 tarihi ile kurumdan ayrılış tarihi olan 15.02.2008 tarihine yürüttüm. Ancak şirketinizden ayrılışım sağlanırken Devlet Personel Başkanlığına kadro unvanım olan Amir bildirildiğinden Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsüne şef kadrosu ile atanma gerçekleşti. Müktesep (özlük) haklarımın gerilemesi nedeniyle telafisi için bulunduğum kurumdan, unvan ve ücret yönünde oluşan düşüşün karşılanması talebime olumsuz yanıt verilince Kocaeli 1.idari mahkemesine başvuruda bulundum. Adı geçen mahkeme tarafından 17.05.2010 tarihli kararla atanma ile ilgili kurumun cevabının iptali kararlaştırılmış olup, 4046 sayılı kanunun 22 maddesinde "399 sayılı kanun hükmünde kararnamenin eki (1) sayılı cetveldeki kadrolarda istihdam edilmekte olanlar ile burada sayılan unvanlarla çalışan diğer statülerdeki personelin atama teklifleri araştırmacı unvanlı kadrolara yapılır" denilmektedir.

Gereğince yeniden atama işleminin Araştırmacı Unvanlı olarak değerlendirilmesi için görev unvanımın idari Müdür Yardımcılığı olarak Devlet Personel Başkanlığına bildirilmesini ve tarafıma bilgi verilmesini saygıyla arz ederim.” denilmiştir.

 

1953 tarih ve 6145 sayılı Yasa ile, Türkiye Cumhuriyeti Posta, Telgraf ve Telefon İşletmesi kurulmuş; 1924 tarih ve 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanunu’nun 10.6.1994 tarih ve 4000 sayılı Yasa’yla değiştirilen 1. maddesi ile, posta ve telgraf tesis ve işletmesine ilişkin hizmetler, Posta İşletmesi Genel Müdürlüğü’nce (P.İ), telekomünikasyon hizmetleri ise, “Türk Telekomünikasyon Anonim Şirketi (Şirket)” tarafından yürütülecek şekilde yeniden yapılandırılmıştır.

27.1.2000 tarih ve 4502 sayılı Yasa’nın 1. maddesi ile, 406 sayılı Yasa’nın 1. maddesine eklenen dokuzuncu fıkrada, “Türk Telekom, bu Kanun ve özel hukuk hükümlerine tabi bir anonim şirkettir. Kamu İktisadi Teşebbüslerinin kuruluş, teşkilât ve faaliyetleri ile ilgili mevzuat Türk Telekom’a uygulanmaz. Sadece, Türkiye Büyük Millet Meclisi denetimine ilişkin 2.4.1987 tarihli ve 3346 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi hükümleri uygulanır” denilmiş; anılan fıkra hükmü, 12.5.2001 tarih ve 4673 sayılı Yasa’nın 1. maddesi ile değiştirilmiş ve “Türk Telekom, bu Kanun ve özel hukuk hükümlerine tabi bir anonim şirkettir. Bu Kanun hükümleri saklı kalmak üzere, kamu iktisadi teşebbüsleri de dahil, sermayesinin yarısından fazlası kamuya ait olan kamu kurum, kuruluş ve ortaklıklarına uygulanan mevzuat Türk Telekom’a uygulanmaz. Sermayesinin yarısından fazlası kamuda kaldığı sürece, Türkiye Büyük Millet Meclisi denetimine ilişkin 2.4.1987 tarihli ve 3346 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi hükümleri uygulanır.16.7.1965 tarihli ve 697 sayılı Kanun ile milli güvenlik ve kamu düzeniyle sıkıyönetim ve seferberlik hallerinde telekomünikasyon hizmetlerinin yürütülmesine ilişkin özel kanunların hükümleri saklıdır”; Ek 29. maddesinin 3.7.2005 gün ve 5398 sayılı Kanun’un 14. maddesi ile değişik birinci fıkrasında, “Türk Telekom hisselerinin devri sonucu kamu payının yüzde ellinin altına düşmesi durumunda; Türk Telekomda ek 22 nci maddenin (a) bendinin bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri uyarınca belirlenen aslî ve sürekli görevlerde çalışmakta olanlar ile 22.1.1990 tarihli ve 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tâbi olarak kadrolu veya sözleşmeli personel statüsünde çalışanlar ve kapsam dışı personel, kamu görevlerinden yüzseksen gün aylıksız izinli sayılır…” denilmiştir.

Öte yandan; 406 sayılı Yasa’nın 4502 sayılı Yasa ile değişik 2. maddesinin (c) bendinin birinci alt bendinin birinci cümlesinde, “Türk Telekom; telekomünikasyon şebekeleri üzerinden sunulan ulusal ve uluslararası ses iletimini ihtiva eden telefon hizmetlerini, 31.12.2003 tarihine kadar bu Kanun ve görev sözleşmesi çerçevesinde tekel olarak yürütür” denildikten sonra, anılan (c) bendinin birinci alt bendine 12.5.2001 tarih ve 4673 sayılı Yasa ile eklenen üçüncü cümlede, “Ancak, Türk Telekom’daki kamu payı %50’nin altına düştüğünde, Türk Telekom’un tüm tekel hakları 31.12.2003 tarihinden önce de olsa ortadan kalkmış olur” denilmiş; 4502 sayılı Yasa’nın Geçici 3. maddesi ile de Türk Telekomünikasyon A.Ş., 233 sayılı KHK’nin ekindeki “B-Kamu İktisadi Kuruluşları (KİK)” bölümünde yer alan kuruluşlar listesinden çıkarılmıştır.

Bu düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde, telekomünikasyon şebekeleri üzerinden sunulan ulusal ve uluslararası ses iletimini ihtiva eden telefon hizmetlerini 31.12.2003 tarihine kadar “tekel” olarak yürütmekle görevli kılınan ve çoğunluk hisseleri kamuya ait bulunan Türk Telekom’un, tekel kapsamında kamu hizmeti yürüten, ancak kuruluş yasasındaki son düzenlemeler ile kendine özgü statüye sahip olan ve sermayesindeki kamu payı %50’nin altına düşünceye kadar kamu kuruluşu niteliğini taşıyan bir kuruluş olduğu tartışmasızdır.

Özelleştirme kapsamında bulunan Türk Telekomünikasyon A.Ş.’deki tamamı Hazineye ait bulunan hisselerden % 55’i, Bakanlar Kurulu’nun 25.7.2005 tarih ve 2005/9146 sayılı   “Türk Telekomünikasyon Anonim Şirketi (Türk Telekom)’nin  % 55 Oranındaki Hissesinin Blok Olarak Satışına İlişkin Nihai Devir İşlemlerine Dair Kararın Yürürlüğe Konulması Hakkında Karar”ı uyarınca, 14.11.2005 tarihli Hisse Satış Sözleşmesi ile (6.550.000.000 USD. bedelle) Ojer Telekomünikasyon A.Ş.’ne satılmıştır.

Bu sürece paralel olarak Türk Telekom personelinin durumu incelendiğinde:

            Türk Telekom A.Ş., 4502 sayılı Yasa’nın 29.1.2000 tarih ve 23948 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdiği dikkate alındığında, 29.1.2000 tarihi itibariyle 233 sayılı KHK kapsamı dışında kalmış ve anılan KHK eki cetvellerden çıkarılmış olması nedeniyle, Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulu’nun 22.1.1996 gün ve E:1995/1, K:1996/1 sayılı ve özelleştirme kapsamında bulunan kamu iktisadi  teşebbüslerinde sözleşmeli veya kapsam dışı statüde çalışan personelin kurumları ile olan ilişkilerinden doğan anlaşmazlıkların çözüm yerinin idari yargı olduğu yolundaki İlke Kararı kapsamı dışında değerlendirilmesi gerekmektedir.    

Anılan 4502 sayılı Yasa’nın 13. maddesi ile 406 sayılı Yasa’ya eklenen Ek 22. maddenin (a) bendinde, “a) Personelin statüsü: Telekomünikasyon hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevler telekomünikasyon alanında sekiz yıl tecrübeye sahip ve en az dört yıllık yüksek öğrenim görmüş bir genel müdür ile kadro, unvan, derece ve sayıları Yönetim Kurulunun önerisi ve Bakanlığın teklifi üzerine bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren yüzseksen gün içerisinde Bakanlar Kurulu Kararı ile belirlenen kadrolarda istihdam edilen personel eliyle yürütülür. Bu personel hakkında bu Kanunda öngörülen hükümler saklı kalmak üzere 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümleri uygulanır. Bunların dışında kalan personel iş mevzuatı uyarınca istihdam edilir. İş mevzuatına göre istihdam edilenlere ilişkin kayıt ve şartlar Yönetim Kurulu tarafından tayin olunur” hükmüne yer verilmiş; bu bent hükmü, 4673 ve 5189 sayılı Yasalarla yapılan değişiklikler sonucunda; “a) Personelin statüsü: (Ek ibare: 12.5.2001-4673/6. md.) Türk Telekom’daki kamu payı %50’nin altına düşünceye kadar, Türk Telekom Yönetim Kurulu üyeliklerine atanacaklarda Devlet memurluğuna atanabilme genel şartlarına sahip olma ve en az dört yıllık yüksek öğrenim görme şartları aranır. (Mülga ikinci ve üçüncü cümle: 16.6.2004-5189/12 md.) Bunların dışında kalan personel iş mevzuatı uyarınca istihdam edilir. İş mevzuatına göre istihdam edilenlere ilişkin kayıt ve şartlar Yönetim Kurulu tarafından tayin olunur” hükmünü almış; aynı maddenin (b) bendinin ikinci paragrafında da iş mevzuatına tabi olan Türk Telekom çalışanlarının aylık ücretlerinin kendilerini atamaya yetkili olan Yönetim Kurulu tarafından tespit olunacağı kurala bağlanmıştır.

406 sayılı Yasa’nın anılan Ek 22.maddesi uyarınca, Türk Telekom A.Ş. Genel Müdürlüğü’ne ait asli ve sürekli kadrolar belirlenerek 4.4.2000 tarih ve 24010 (Mükerrer) sayılı R.G. de yayımlanan 31.3.2000 tarih ve 2000/331 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ekinde yer alan listede: merkez teşkilatı için 100 ve taşra teşkilatı için 100 (6 Bölge Müdürü, 12 Bölge Müdür Yardımcısı ve 82 İl Telekom Müdürü) kadro ihdas edilmiş; öte yandan, aynı Yasa maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak hazırlanan “Türk Telekomünikasyon A.Ş. Kapsam Dışı Personel Yönetmeliği” adı altındaki düzenleme, Yönetim Kurulunun 31.8.2000 tarih ve 407 sayılı kararıyla kabul edilmek suretiyle yürürlüğe konulmuştur.

Kanunla, Kurumda görev yapan personelden asli ve sürekli görev yapacak olanları kadro unvanı itibariyle belirlemek konusunda Bakanlar Kurulu'na yetki verildiği açıktır. Bu yetki 4502 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 29.1.2000 tarihi ile 5189 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 2.7.2004 tarihleri arasında geçerli olmuştur.

Anayasa’nın 128. maddesinde, “Devletin, kamu iktisadî teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği aslî ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür” denilmiştir.

406 sayılı Yasa’nın Ek 29. maddesinin 3.7.2005 tarih ve 5398 sayılı Kanun’la değişik birinci fıkrasında, “Türk Telekom hisselerinin devri sonucu kamu payının yüzde ellinin altına düşmesi durumunda; Türk Telekom’da ek 22 nci maddenin (a) bendinin bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri uyarınca belirlenen asli ve sürekli görevlerde çalışmakta olanlar ile 22.1.1990 tarihli ve 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tabi olarak kadrolu veya sözleşmeli personel statüsünde çalışanlar ve kapsam dışı personel, kamu görevlerinden yüzseksen gün aylıksız izinli sayılır.Bu personel belirtilen süre içinde Türk Telekom’da çalışmaya devam eder ve hisse devir tarihinden nakli için Devlet Personel Başkanlığına bildirildikleri tarihe kadarki aylık ücret, harcırah, sağlık giderleri, cenaze giderleri ve ölüm yardımı ile diğer mali ve özlük hakları Türk Telekom tarafından karşılanır…” denilerek, yasa koyucu tarafından Türk Telekom’da 22.1.1990 tarihli ve 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tabi olarak sözleşmeli personel statüsünde çalışanlar ile kapsam dışı personel, kamu personeli sayılmıştır.

Olayda, davalının hisse devir (14.11.2005) tarihinde çalışmakta iken, 406 sayılı Yasa'nın Ek-29. maddesi ile 4046 sayılı Yasa'nın 22. maddesine göre adı Devlet Personel Başkanlığına bildirilen ve sonrasında başka bir kamu kurumu emrine ataması yapılan davacı tarafından, Devlet Personel Başkanlığına kadro unvanının ‘’Amir’’ olarak bildirilmesi sonucu, ‘’Şef’’ kadrosuyla ataması yapıldığından özlük haklarının gerilediği gerekçesiyle, kadro unvanının yeniden İdari Müdür Yardımcı olarak bildirilmesi istemiyle davalıya yaptığı başvurusunun reddi üzerine, bu red isteminin iptali istemiyle görülmekte olan dava açılmıştır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinin değişik 1 numaralı bendinde:

            “a) (Değişik: 8.6.2000-4577/5 md.) İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları,

            b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları,

            c) (Değişik: 18.12.1999-4492/6 md.) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar” idari dava türleri olarak sayılmış olup;kural olarak, idari yargıda ancak Devlete ve kamu tüzel kişilerine karşı açılan davalara bakılabilir.

Buna göre, iptali istenilen işlemin tesis edildiği ve davanın açıldığı tarihte davalı mevkiinde kamu kuruluşu niteliği taşımayan Türk Telekomünikasyon A.Ş.' nin olması karşısında, idari yargı yetkisi kapsamında açılmış bir idari dava bulunduğundan söz etmek olanaksız olduğundan, uyuşmazlığın, özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Belirtilen nedenlerle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın başvurusunun kabulü ile, davalı Türk Telekom Genel Müdürlüğü vekilinin görev itirazının reddine ilişkin Kocaeli 2. İdare Mahkemesince verilen kararının kaldırılması gerekmiştir.

SONUÇ: Davanın çözümünde ADLİ YARGI YERİNİN görevli olduğuna, bu nedenle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, davalı Türk Telekom Genel Müdürlüğü vekilinin GÖREV İTİRAZININ REDDİNE İLİŞKİN Kocaeli 2. İdare Mahkemesi’nce verilen 12.02.2015 gün ve E:2015/159 sayılı KARARIN KALDIRILMASINA, 30.11.2015 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

Başkan

Serdar

ÖZGÜLDÜR

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN