T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

            ESAS NO        : 2018 / 661

            KARAR NO  : 2018 / 720

            KARAR TR   : 26.11.2018

ÖZET : Karayolunda meydana gelen trafik kazasında uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini istemiyle açılan davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi kapsamında ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

                                                          

K  A  R  A  R

 

Davacılar     : 1-H.A.

 2-E.A.

 3-E.A.

Vekili           : Av. M. T.

Davalı          : 1-Afşin Belediye Başkanlığı

Vekili           : Av.G. T. D.

  2- F.D.(Yalnızca adli yargıda)

 

O L A Y      : Davacılar vekili dilekçesinde; 10.10.2014 günü, müvekkili H.A.’ın sevk ve idaresindeki olan 06 … 5237 plaka sayılı araçla Mehmet Akif Caddesi üzerinden Tanır istikametine seyir halinde iken Can Sokak-Mehmet Akif caddesi kesişiminden Tanır istikametine devam ettiğini, bu yolda herhangi bir işaret ve ya işaretlemenin olmaması nedeniyle yol üzerinde toprak zemine çarparak kaza yaptığını, kendisi ile aracında bulunan eşi davacı E.A. ve mağdur kızı davacı E.A.'ın yaralandığını;  davacıların şikayeti üzerine Afşin Belediyesi'nin Fen İşleri Müdürlüğünün sorumluluğunu yerine getirmediği ve kusurlu davrandığı gerekçesiyle Fen İşleri Müdürü F.D. hakkında Afşin 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/343 K. Numaralı 02.05.2016 tarihli kararıyla cezaya hükmedildiğini;  bu kararla da görüldüğü üzere, davalı idarenin gerekli tedbirleri almaması nedeniyle müvekkillerinin maddi ve manevi zarara uğradığını; araçta ağır hasar oluştuğunu, aracın kullanılamaz hale gelerek hurdaya çıktığını; yolun kusurundan kaynaklı bir kaza olduğu için müvekkilinin aracından kaynaklı maddi zararları telafi edemediğini; hukuki anlamda hem davalı F.D. hem de Afşin Belediyesinin kazadan müşterek ve müteselsil olarak sorumlu olduklarını ifade ederek; 9.000,00 TL maddi tazminatın davalılardan alınarak müvekkili H.A.'a verilmesi ile müvekkilleri H.A., E.A. ve E.A. lehine ayrı ayrı 5.000,00 TL. manevi tazminata hükmedilmesi istemiyle 1-Afşin Belediyesi ile F.D.’e karşı adli yargı yerinde dava açmıştır.

AFŞİN 1.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ:4.5.2017 gün ve E:2016/278, K:2017/215 sayı ile,  “(…)Dava Yaralanmalı trafik kazası nedeniyle maddi-manevi tazminat istemine ilişkindir.

Davacılar, yürütülen yol yapım, bakım çalışmalarındaki davalıların kusurlu olduğunu ve gerekli tedbirleri almaması nedeniyle trafik kazası yaptıklarını iddia etmektedirler. Davalı Belediye, yasalar tarafından kendisine verilen görev ve yetkiler gereği sorumlu olduğu bölgede yol yapım, bakım çalışmalarının yürütülmesinden görevli ve sorumludur. Bu görevin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesi hizmet kusuru niteliğinde olup hizmet kusurundan doğan davalar nedeniyle İdari Yargılama Usulü Yasası’nın 2/1-b maddesi gereğince ilgili idareye karşı, idari yargı yerinde tam yargı davası açılması gerekir. Görev konusu kamu düzenine ilişkin olup açıkça veya hiç ileri sürülmese de yargılamanın her aşamasında mahkemelerce kendiliğinden gözetilir. Kamu hizmeti görmekle yükümlü belediyeler kamu hizmeti sırasında verdikleri zararlardan dolayı özel hukuk hükümlerine tabi değildirler. Buna göre, Davalı Afşin Belediye başkanlığına karşı açılan davada yargı yolu bakımından mahkememizin görevsizliği nedeniyle dava dilekçesinin reddine karar verilmelidir.

Diğer davalı F.D.'e yönelik davaya gelince; Anayasa'nın idareye karşı yargı yolunu düzenleyen “Yargı Yolu” başlıklı 125.maddesinin birinci fıkrasının ilk cümlesi “İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır.”; son fıkrası ise, “İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür.” şeklindedir.

Yine Anayasa'nın kamu görevlilerinin görev ve sorumluluklarını düzenleyen 129. maddesinin birinci fıkrasında: “Memurlar ve diğer kamu görevlileri Anayasa ve kanunlara sadık kalarak faaliyette bulunmakla yükümlüdürler.” Beşinci fıkrasındaki düzenleme ile de; “Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davaları, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve kanunun gösterdiği şekil ve şartlara uygun olarak, ancak idare aleyhine açılabilir.” hükümleri yer almaktadır.

Anayasa’nın bu hükümleri ile amaçlanan, memur ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken kusurlu davrandıklarından bahisle haklı ya da haksız olarak yargı mercileri önüne çıkarılmalarını önlemek, kamu hizmetinin sekteye uğratılmadan yürütülmesini sağlamak ve aynı zamanda zarara uğrayan kişi yönünden de memur veya diğer kamu görevlisine oranla ödeme gücü daha yüksek olan devlet gibi bir sorumluyu muhatap kılarak kamu düzenini korumaktır.

Bu anayasal hükümlere paralel düzenleme 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun, 12.05.1982 tarih ve 2670 sayılı Kanunun 6.maddesi ile değişik, 13.maddesinde yer almaktadır. Anılan kanunun değişik, birinci fıkrasında; “Kişiler kamu hukukuna tabi görevlerle ilgili olarak uğradıkları zararlardan dolayı bu görevleri yerine getiren personel aleyhine değil, ilgili kurum aleyhine dava açarlar. Ancak, Devlet dairelerine tevdi veya bu dairelerce tahsil veya muhafaza edilen para ve para hükmündeki değerli kağıtların ilgili personel tarafından zimmete geçirilmesi halinde, zimmete geçirilen miktar, cezai takibat sonucu beklenmeden Hazine tarafından hak sahibine ödenir. Kurumun, genel hükümlere göre sorumlu personele rücu hakkı saklıdır.” hükmü öngörülmüştür.

Görülmektedir ki, Anayasa'nın 40/3, 125/son, 129/5 maddeleri ile uygulamanın çerçevesi net olarak çizilmiş; “memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davalarının, ancak rücu edilmek şartı ile idare aleyhine açılabileceği” açıkça ifade edilmiştir. Buna göre davalı idarede görev yapan fen işleri Müdürü F.D. hakkındaki hizmet kusuruna dayalı tazminat davasının adı geçen davalı yönünden husumet yokluğu sebebiyle reddi gerekir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

1-Davalı Afşin Belediye Başkanlığına yönelik dava dilekçesinin görevsizlik sebebi ile REDDİNE,

2-Davalı Afşin belediye Başkanlığı yönünden Görevli Mahkemenin K.Maraş İdare mahkemesi olduğunun TESPİTİNE,

3-Davalı F.D.'e yönelik davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE…” karar vermiş, istinaf yoluna başvurulması üzerine Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 17.Hukuk Dairesince, 2.4.2018 gün ve E:2017/1598, K:2018/401 sayı ile, istinaf başvurusu kesin olarak reddedilen karar kesinleşmiştir.

Davacılar vekili bu kez, aynı istemle, yalnızca Afşin Belediye Başkanlığına karşı idari yargı yerinde dava açmıştır.

KAHRAMANMARAŞ İDARE MAHKEMESİ: 11.7.2018 gün ve E:2018/535 sayı ile, “(…)2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 1.maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan, 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde; “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır. Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir.” hükmüne, Geçici 21. maddesinde de; “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz.” hükmüne yer verilmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden, daha önce yukarıda yer verilen istemle ilgili olarak Afşin 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/278 esas sayılı dava dosyasında yapılan yargılama neticesinde, anılan Mahkemenin 04/05/2017 tarih ve E:2016/278, K:2017/215 sayılı kararıyla idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle görev yönünden reddedildiği, bu ret kararının Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi tarafından onanarak 02.04.2018 tarihinde kesinleşmesi üzerine bu kez davacı tarafından 14.05.2018 tarihinde Mahkememiz nezdinde, trafik kazasının idarenin kusurundan kaynaklandığı ileri sürülerek davacı H.A. için 9.000,00-TL maddi, her bir davacı için ayrı ayrı olmak üzere 5.000,00-TL manevi tazminat olmak üzere toplamda 24.000,00-TL tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanun'un, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi’nin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesi uyarınca, dosyanın ve Afşin 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/278 esas sayılı dava dosyasının görevli yargı yerinin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine ve dosya incelemesinin bu konuda Uyuşmazlık Mahkemesi’nce karar verilinceye kadar ertelenmesine…” karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ'un katılımlarıyla yapılan 26.11.2018 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, adli ve idari yargı yerleri arasında davalılardan “Afşin Belediye Başkanlığı” yönünden olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu;  idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, karayolunda meydana gelen trafik kazasında uğranılan maddi ve manevi zararların davalı idarece tazmini istemiyle açılmıştır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden; 10.10.2014 tarihinde davacılardan H.A.’ın sevk ve idaresinde olan 06 … 5237 plaka sayılı araçla Kahramanmaraş İli, Afşin İlçesi, Mehmet Akif Caddesi üzerinden Tanır istikametine seyir halinde iken, yol üzerinde toprak zemine çarpması sonucunda meydana gelen yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazasında, yürütülen yol yapım ve bakım çalışmalarında davalı idarenin kusurlu olduğundan bahisle, davacı H.A. için 9.000,00-TL maddi, her bir davacı için ayrı ayrı olmak üzere 5.000,00-TL manevi tazminat olmak üzere toplamda 24.000,00-TL tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idareden tahsili istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Kahramanmaraş İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, Afşin 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 4.5.2017 gün ve E:2016/278, K:2017/215 sayılı kararının, “1-Davalı Afşin Belediye Başkanlığına yönelik dava dilekçesinin görevsizlik sebebi ile reddine” yönelik kısmının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Kahramanmaraş İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, Afşin 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 4.5.2017 gün ve E:2016/278, K:2017/215 sayılı kararının, “1-Davalı Afşin Belediye Başkanlığına yönelik dava dilekçesinin görevsizlik sebebi ile reddine” yönelik KISMININ KALDIRILMASINA, 26.11.2018 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                          Üye                                 Üye                                  Üye                    

       Hicabi                         Şükrü                             Mehmet                             Birol         

    DURSUN                    BOZER                            AKSU                            SONER            

 

 

 

                                             Üye                                 Üye                                 Üye                    

                                    Süleyman Hilmi                  Aydemir                          Nurdane           

                            AYDIN                            TUNÇ                            TOPUZ