T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

         

       ESAS      NO : 2020 / 387

       KARAR  NO : 2020 / 441

     KARAR TR  : 13.07.2020

 

ÖZET : Karayolunda meydana gelen trafik kazasında sigortalı aracın uğradığı hasar bedelini ödeyen sigorta şirketinin, zararın idarece giderilmesi istemiyle açtığı davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi gözetildiğinde, ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

 

Davacı          : A. Sigorta A.Ş.

Vekili           : Av.A. H.A.

Davalı           : Karayolları Genel Müdürlüğü

Vekili           : Av.K. Ş.

 

O L  A Y: Davacı vekili dilekçesinde; müvekkili şirket nezdinde sigortalı bulunan ve H. Ö.'e ait 02 … 776 plakalı çekici aracın ve ona bağlı bulunan yarı römorkün sürücüsü olan M. P.’ın sevk ve idaresinde iken Karayolları Genel Müdürlüğü 8. Bölge kapsamında olan Elazığ-Tunceli karayolu üzerinde 19.12.2015 tarihinde tek taraflı maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini; mevcut yolda belediyeye ait su borusunun patlaması sonucu yol üzerinde su akıntısının olduğunu ve buna bağlı olarak da yol üzerinde buzlanma meydana geldiğini, sürücünün, buzlanmış kısmı geçtiği esnada aracın kayması ile direksiyon hakimiyetini kaybetmesi nedeniyle aracın yan yattığını, kazanın meydana gelmesinde davalı idarenin kusurlu olduğundan bahisle sigortalıya ödenen hasar tazminatına ilişkin olarak kusuru oranında sorumlu olduğu tutar olan 13.685,42.-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idareden tahsili istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

Elazığ 1.İdare Mahkemesi: 28.9.2016 gün ve E:2016/562, K:2016/936 sayı ile, 2577 Sayılı Kanun'un 15/1-a maddesi uyarınca davanın yetki yönünden reddine, dava dosyasının yetkili Erzurum İdare Mahkemesi'ne gönderilmesine karar vermiştir.

Erzurum 2.İdare Mahkemesi: 20.9.2017 gün ve E:2016/2072, K:2017/2627 sayı ile, 2577 sayılı Kanunun 15. maddesinin l/a bendi uyarınca davanın yetki yönünden reddine, dava dosyasının yetkili Erzincan İdare Mahkemesi'ne gönderilmesine karar vermiştir.

ERZİNCAN İDARE MAHKEMESİ: 20.6.2019 gün ve E:2017/596, K:2019/918 sayı ile, “(…)2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 13.maddesinde "Karayolunun yapımı, bakımı, işletilmesi ile görevli ve sorumlu bütün kuruluşlar, karayolu yapısını, trafik güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmakla yükümlüdür." hükmüne yer verilmiş; anılan Kanunun 19.01.2011 tarih ve 27820 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanun'un 14.maddesi ile değişik 110.maddesinde, "İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafîk kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır. Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir." hükmü yer almıştır.

Dava dosyasının incelenmesinden; davacı şirket sigortalısı olan H. Ö.'e ait 02 …776 plakalı aracın 19.12.2015 tarihinde Elazığ- Tunceli karayolu üzerinde seyir halinde iken belediyeye ait su borusunun patlaması sonucu yol üzerinde oluşan buzlanma sebebiyle 19.12.2015 tarihinde tek taraflı maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği, bu kaza sebebiyle sigortalıya ödenen 13.685,42 TL'nin dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı idareden tahsili istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

2918 sayılı Kanunun anılan 110. maddesinin, karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumlulukları ile çalışma usullerini içerdiği, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu açıktır.

Nitekim Uyuşmazlık Mahkemesi kararları ve Erzurum Bölge İdare Mahkemesi 2. İdari Dava Dairesi'nin 09.05.2019 günlü, E:2019/940, K:2019/978 sayılı kararı da bu yöndedir.

Açıklanan nedenlerle; 2577 sayılı Kanun'un 14/3-a ve 15/1-a maddeleri uyarınca davanın görev yönünden reddine…” karar vermiş, istinaf yoluna başvurulması üzerine Erzurum Bölge İdare Mahkemesi 2.İdari Dava Dairesi: 30.9.2019 gün ve E:2019/1837, K:2019/1263 sayı ile, “(…) İdare Mahkemesince davalı Karayolları Genel Müdürlüğü yanında Tunceli Belediye Başkanlığı da hasım mevkiine alınmış ise de; bakılan davanın davacı tarafından Karayolları Genel Müdürlüğü'ne karşı 2918 sayılı Kanundaki idareye yüklenilen sorumlulukların yerine getirilmemesi sebebiyle açıldığı, dava dilekçesinde Tunceli Belediyesine ait su borusunun patlaması ile ilgili Tunceli Belediyesinin sorumluluğuna dair herhangi bir iddiada bulunmadığı, kaldı ki böyle bir durumda bu kısmın genel hükümlere göre idari yargının görev alanına gireceği hususları karşısında, Tunceli Belediye Başkanlığı’nın hasım mevkiinden çıkarılması gerektiği sonucuna varılmıştır.

İdare Mahkemesi kararının esasına ilişkin kısmının kaldırılmasını gerektiren bir neden bulunmadığından kararın bu kısmı yönünden, istinaf başvurusunun reddedilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

(…)

Açıklanan nedenlerle, istinafa konu kararın esasa yönelik olarak istinaf başvurusunun reddine, kararın davacı aleyhine yargılama giderlerine hükmedilmesine ilişkin kısım yönünden istinaf başvurusunun kabulüne, kararın bu kısmının kaldırılmasına…” 2577 sayılı Yasanın 45/5. maddesi uyarınca kesin olarak karar vermiş ve görevsizlik kararı kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez, sigortalıya ödenen hasar tazminatının, davalı idarenin %25 kusuru oranında sorumlu olduğu 4.171,35 TL’nin, 11.3.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tazmini istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

ELAZIĞ 4.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 28.5.2020 gün ve E:2020/68 sayı ile, “(…) Dava, trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.

Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece kendiliğinden (re'sen) dikkate alınması zorunludur.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 114. maddesinde dava şartları sayılmış olup maddenin ikinci fıkrasında diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümlerin saklı olduğu belirtilmiştir. Yine aynı kanunun 115/2. maddesinde ise Mahkemece, dava şartı noksanlığının tespit edilmesi halinde davanın usulden reddine karar verileceği hüküm altına alınmıştır.

2247 Sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 19. maddesinde adli ve idari yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvuracağı ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteleyeceği düzenlenmiştir.

Kamu hizmeti görmekle yükümlü olan idareler, kamu hizmeti sırasında verdikleri zararlardan dolayı özel hukuk hükümlerine tabi değildirler. Kamu tüzelkişilerinin yasalar tarafından kendilerine verilen görev ve yetkilerin kullanılması sırasında oluşan zararlar, niteliği itibariyle hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar olup, bu zararların tazmini amacıyla hizmet kusurlarına dayalı olarak İdari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanun'un 2. maddesi hükmü uyarınca idari yargı yerinde tam yargı davası ikame edilmesi gerekmektedir.

Somut olayda, davacı tarafça müvekkil şirkete kasko sigorta poliçesiyle sigortalı aracın yoldaki buzlanma nedeniyle meydana gelen trafik kazasında müvekkiline ait aracın hasarlandığı, hasar nedeniyle sigortalıya ödeme yapıldığı, yolun yapım, bakım, işletme ve trafik güvenliğinin sağlamakla görevli davalı Karayolları Genel Müdürlüğü'nün buzlanmanın bertaraf edilmemesi, herhangi bir işaret ve levha konulmaması nedeniyle kusurlu olduğu iddia edilerek araçta meydana gelen zararın rücuen tahsili talep edilmiştir. Bu haliyle davalı idareden hizmet kusuru nedeniyle tazminat isteminde bulunulduğundan davanın idari yargı mahkemelerinde açılması gerekmektedir. (Yargıtay 17. HD'nin 2016/11938 E. 2019/5344 K. 2016/10661 E. 2019/4689 K., Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 17. HD'nin 2019/65 E. 2019/76 K., 2019/1401 E. 2019/1390 K. sayılı ilamları)        

Açıklanan nedenlerle davanın yargı yolu bakımından idari yargı mahkemelerinde görülmesi gerektiği,  Erzincan İdare Mahkemesi'nin 2017/596 Esas 2019/918 Karar sayılı dosyasında uyuşmazlık hakkında adli yargının görevli olduğuna dair verilen kararın kesinleştiği ve her iki mahkeme arasında ortaya çıkan olumsuz görev uyuşmazlığının halli için Uyuşmazlık Mahkemesi'ne başvurulmasının gerektiği anlaşıldığından 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 114/1-b ve 115/2. maddeleri ile 2247 sayılı kanunun 19. maddesi gereğince Uyuşmazlık Mahkemesi'ne başvurulmasına ve davanın esası hakkında karar verilmesinin Uyuşmazlık Mahkemesi kararına kadar ertelenmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

KARAR : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

1-Mahkememiz ile Erzincan İdare Mahkemesi arasındaki olumsuz görev uyuşmazlığın çözümü ve görevli mahkemenin belirlenmesi için dosyanın UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ'NE GÖNDERİLMESİNE,

2-Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilinceye kadar davanın esası hakkında değerlendirme yapılmasının ertelenmesine…” karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın  katılımlarıyla yapılan 13.07.2020 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; Asliye Hukuk Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, adli yargı dosyasının Mahkemece, ekinde idari yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacı şirketin sigortalamış olduğu aracın kaza yapmasında davalı idarenin kusuru bulunduğundan bahisle sigortalıya ödenen tazminatın faiziyle birlikte, davalı idareden rücuen tazmini istemiyle açılmıştır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı belirtilmiş; aynı Kanunun,  “Karayolları Genel Müdürlüğünün görev ve yetkileri” başlıklı 7. maddesinde; “ Karayolları Genel Müdürlüğünün bu Kanunla ilgili görev ve yetkileri şunlardır:

a) Yapım ve bakımdan sorumlu olduğu karayollarında can ve mal güvenliği yönünden gerekli düzenleme ve işaretlemeleri yaparak önlemleri almak ve aldırmak,

b) Tüm karayollarındaki işaretleme standartlarını tespit etmek, yayınlamak ve kontrol etmek,

c) (Mülga: 17/10/1996-4199/47 md.)

d) Trafik ve araç tekniğine ait görüş bildirmek, karayolu güvenliğini ilgilendiren konulardaki projeleri incelemek ve onaylamak,

e) Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında, İçişleri Bakanlığının uygun görüşü alınmak suretiyle, yönetmelikte belirlenen hız sınırlarının üstünde veya altında hız sınırları belirlemek ve işaretlemek,

f) Trafik kazalarının oluş nedenlerine göre verileri hazırlamak ve karayollarında, gerekli önleyici teknik tedbirleri almak veya aldırmak,

g) Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında trafik güvenliğini ilgilendiren kavşak, durak yeri, aydınlatma, yol dışı park yerleri ve benzeri tesisleri yapmak, yaptırmak veya diğer kuruluşlarca hazırlanan projeleri tetkik ve uygun olanları tasdik etmek,

h) Yetkili birimlerce veya trafik zabıtasınca tespit edilen trafik kaza analizi sonucu, altyapı ve yolun fiziki yapısı ile işaretlemeye dayalı kaza sebepleri göz önünde bulundurularak önerilen gerekli önlemleri almak veya aldırmak,

i) (Mülga: 3/5/2006 – 5495/4 md.)

j) (Değişik: 17/10/1996-4199/5 md.) Trafik zabıtasının görev ve yetkileri saklı kalmak üzere Bu Kanunun 13,14,16,17,18,47/a ve 65 inci maddeleri hükümlerine aykırı hareket edenler hakkında suç veya ceza tutanağı düzenlemek; 47 nci maddenin (b), (c) ve (d) bentlerinde belirtilen kural ihlallerinin tespiti halinde, durumu bir tutanakla belirlemek ve gerekli işlemin yapılması için en yakın trafik kuruluşuna teslim etmek,

k) (Ek:18/10/2018-7148/14 md.) Bu Kanunun 31 ve 49 uncu maddeleri kapsamında takoğraf ve çalışma-dinlenme süreleri yönünden karayolları denetim istasyonlarında denetim yapmak ve trafik idari para cezası karar tutanağı düzenlemek,

l) (Ek:29/11/2018-7153/9 md.)(5) Otoyolların habitatları böldüğü yerlerde Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğünün görüşünü alarak yaban hayvanlarının geçişlerine izin verecek menfez, ekolojik köprü ve benzeri tesisleri yapmak,

m) (Ek:29/11/2018-7153/9 md.)(5) Otoyollarda yaban hayvanlarından kaynaklanacak trafik kazalarını önlemek maksadı ile kafes tel çit yapmak,

n) (Ek:29/11/2018-7153/9 md.)(5) Yaban hayvanlarının muhtemel yaşam alanlarının bulunduğu bölgelerdeki karayollarında uyarıcı levhalara yer vermek,

o) Bu Kanunla ve bu Kanuna göre çıkarılmış olan yönetmeliklerle verilen diğer görevleri yapmaktır.

(Son fıkra Mülga : 28/3/1985 - 3176/16 md.)” hükmüne yer verilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden; davacı şirket sigortalısı olan H.Ö.'e ait 02 … 776 plakalı aracın 19.12.2015 tarihinde Elazığ- Tunceli karayolu üzerinde seyir halinde iken belediyeye ait su borusunun patlaması sonucu yol üzerinde oluşan buzlanma sebebiyle 19.12.2015 tarihinde tek taraflı maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği, bu kaza sebebiyle  hasar bedeli olarak sigortalıya ödeme yapıldığı; kazanın meydana gelmesinde davalı idarenin kusurlu olduğundan bahisle;  idari yargı yerinde 13.685,42 TL'nin; adli yargı yerinde ise sigortalıya ödenen miktarın,   davalı idarenin %25 kusuru oranında sorumlu olduğu 4.171,35 TL.lik kısmının faiziyle birlikte davalı idareden  rücuen tazmini istemiyle dava açıldığı anlaşılmıştır. 

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Elazığ 4.Asliye Hukuk Mahkemesinin 28.5.2020 gün ve E:2020/68 sayılı başvurusunun reddi gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Elazığ 4.Asliye Hukuk Mahkemesinin 28.5.2020 gün ve E:2020/68 sayılı BAŞVURUSUNUN REDDİNE, 13.07.2020 gününde Üye Ahmet ARSLAN'ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Hicabi

DURSUN

Üye

Şükrü

BOZER

Üye

Mehmet

AKSU

Üye

Birol

SONER

 

 

 

 

Üye

Aydemir

TUNÇ

Üye

Nurdane

TOPUZ

Üye

Ahmet

ARSLAN

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

                                                 KARŞI OY

 

İdarenin kendi kuruluş kanununda belirlenen ve 2918 sayılı Kanun'da tekrarlanan görevlerinden, yani; yol yapım, bakım, işletme, trafik güvenliğini sağlama şeklinde yürütülen kamu hizmetlerinden kaynaklanan hukuki sorumluluğunun idare hukuku ilke ve kurallarına göre belirlenmesi; uyuşmazlığın, özel hukuktaki araç işletenin hukuki sorumluluğundan değil, davalı idare tarafından görevlerinin tam ve eksiksiz yerine getirilmediği, dolayısıyla yürütülen hizmetlerin kusurlu işletildiği, meydana gelen zararda hizmet kusuru bulunduğu iddiasından kaynaklanması karşısında uyuşmazlığın çözümünün idari yargının görevinde bulunduğu sonucuna ulaşıldığından, uyuşmazlığın çözümünde adli yargıyı görevli kabul eden çoğunluğun kararına katılmıyorum.13.07.2020

 

 

                                                      ÜYE

                                             Ahmet ARSLAN