T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

           

            ESAS NO      : 2019 / 720

            KARAR NO  : 2019 / 741

            KARAR TR   : 25.11.2019

ÖZET : Karayolları Genel Müdürlüğü 3. Bölge Müdürlüğü bünyesinde taşeron firma işçisi olarak çalışmakta olan davacı tarafından, Türk Ağır Sanayi ve Hizmet Sektörü Kamu İşverenleri Sendikası ile Türkiye Yol Yapı İnşaat İşçileri Sendikası arasında imzalanan protokol üzerine, ihdas edilen daimi işçi kadrosuna atanmak için yapmış olduğu müracaatın ve itirazın zımnen reddi işlemin iptali istemi ile açılan davanın, İDARİ  YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı         : H.Ö.

Vekili           : Av. K.C., Av.A.E.A. 

Davalı          : Karayolları Genel Müdürlüğü

Vekilleri       : Av.G.T., Av.O.K.

 

O L A Y  :  Davacı vekili; müvekkilinin Karayolları Genel Müdürlüğü 3. Bölge Müdürlüğü bünyesinde taşeron firma işçisi olarak 22.12.2012 tarihinde çalışmaya başladığını, bu tarihten itibaren de müvekkilinin ilk işvereni olan taşeron firmanın yerini çeşitli taşeronlara bıraktığını, ne var ki söz konusu işverenleri değişmesine rağmen, aynı yerde aynı görevi sürdürmeye devam ettiğini; Karayolları Genel Müdürlüğü taşeronlarında çalışan işçilerin kadroya alınmasına yönelik Türk Ağır Sanayi ve Hizmet Sektörü Kamu İşverenleri Sendikası ile Türkiye Yol Yapı İnşaat İşçileri Sendikası arasında 29.04.2015 tarihinde imzalanan Protokol ile 05.04.2016 tarihinde imzalanan Ek Protokol kapsamında müvekkilinin sürekli işçi kadrosuna alınmak için gerekli şartları taşıdığı halde kadroya alınmadığını ifade ederek; imzalanan protokol üzerine ihdas edilen daimi işçi kadrosuna atanmak için yapmış olduğu müracaatın ve itirazın zımnen reddine ilişkin işlemin iptali  istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

Konya 2.İdare Mahkemesi:4.4.2018 gün ve E:2017/866, K:2018/419 sayı ile,  uyuşmazlığın esasını inceleyerek; "(...) Karayolları Genel Müdürlüğü 3. Bölge Müdürlüğü bünyesinde taşeron firmada 22.12.2012 tarihinden bu yana yol bakım işçisi ve kepçe operatörü olarak çalışan davacının, davalı idarenin asıl işi kapsamında olan yol bakım işinde 6 aydan fazla süredir çalışmakta olduğu dikkate alındığında, protokolde belirtilen şartları taşımasına rağmen kadroya alınmamasına dair dava konusu işlemde hukuki isabet görülmemiştir.

Açıklanan sebeplerle; dava konusu işlemin İPTALİNE..." karar vermiş, istinaf yoluna gidilmesi üzerine Konya Bölge İdare Mahkemesi 5.İdari Dava Dairesi: 12.6.2018 gün ve E:2018/976, K:2018/1055 sayı ile, "(...) davalı idare bünyesine düz işçi alımının kamu işveren tarafını temsil eden sendika ile işçi tarafını temsil eden sendika arasında imzalanan protokol ve ek protokol hükümleri kapsamında gerçekleştirildiği, protokolün hukuki niteliğinin genel sözleşme niteliğinde olduğu, tarafların serbest iradelerine dayanılarak düzenlendiği ve özel hukuk hükümlerine tabi bir sözleşme olduğu düşünüldüğünde, tarafların serbest iradelerine dayanılarak düzenlenen özel hukuk sözleşmesi niteliğinde bulunan protokol kapsamında işe alımların gerçekleştirildiği ve davacının kadrolu işçi olarak alınmamasına yönelik dava konusu işlemin de adı geçen protokol kapsamında değerlendirilerek kamu işverenince (davalı idarece) tesis edildiği anlaşılmakla, idarenin tek yanlı iradesi ile kamu gücüne dayanılarak işlem tesis ettiğinden bahsedilemeyeceğinden, uyuşmazlığın çözümünün adli yargı merciilerinin (İş Mahkemesinin) görevine girmesi nedeniyle, uyuşmazlığın esası hakkında inceleme yapılmak sureliyle verilen Mahkeme kararında hukuki isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle; istinaf isteminin kabulüne, Konya 2. İdare Mahkemesi'nce verilen 04/04/2018 günlü. E:2017/866, K:2018/419 sayılı kararın kaldırılmasına, kaldırma kararı doğrultusunda yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine..." 2577 sayılı Kanunun 6545 sayılı Kanunla değişik 45. maddesinin 5. fıkrası gereğince kesin olarak karar vermiştir.

KONYA 2.İDARE MAHKEMESİ: 6.7.2018 gün ve E:2018/916, K:2018/988 sayı ile, "(...) İhtilaf konusu olayda: davacının davalı kurumda 4857 sayılı İş Kanunu hükümleri kapsamında alt işverene tabi olarak çalıştırıldığı, davalı idarenin üyesi bulunduğu Türk Ağır Sanayi ve Hizmet Sektörü Kamu İşverenleri Sendikası ile Türkiye Yol Yapı İnşaat İşçileri Sendikası arasında yapılan görüşmeler sonucu alt işverenin bünyesinde istihdam edilen ve kamu işvereninin yürüttüğü işlerde çalıştırılan alt işverene tabi işçilerin, kamu işvereninde sürekli işçi olarak istihdam edilmeleri yönünde 29.04.2015 tarihli protokol imzalandığı, protokolle alt işverende çalışan işçilerden davalı idare bünyesine geçebilmelerinin şartlarının ve kadro sayılarının belirlendiği, öte taraftan yine ilave kadro sayısıyla birlikte önceki protokole ek maddeler içeren 04.04.2016 tarihli ek protokol imzalandığı ve taraflar arasında akdedilen protokol hükümleri gereğince alt işveren bünyesinde istihdam edilen işçilerin kamu işvereni bünyesine kadrolu işçi statüsüne alımlarının sağlandığı, davacının da bu kapsamda taraflar arasında imzalanan protokol hükümlerinde belirtilen şartları taşımadığı gerekçesiyle düz işçi statüsüne alınmadığı anlaşılmaktadır.

Bu durumda, davalı idare bünyesine düz işçi alımının kamu işveren tarafını temsil eden sendika ile işçi tarafını temsil eden sendika arasında imzalanan protokol ve ek protokol hükümleri kapsamında gerçekleştirildiği, protokolün hukuki niteliğinin genel sözleşme niteliğinde olduğu, tarafların serbest iradelerine dayanılarak düzenlendiği ve özel hukuk hükümlerine tabi bir sözleşme olduğu düşünüldüğünde, tarafların serbest iradelerine dayanılarak düzenlenen özel hukuk sözleşmesi niteliğinde bulunan protokol kapsamında işe alımların gerçekleştirildiği ve davacının kadrolu işçi olarak alınmamasına yönelik dava konusu işlemin de adı geçen protokol kapsamında değerlendirilerek kamu işverenince (davalı idarece) tesis edildiği anlaşılmakla, idarenin tek yanlı iradesi ile kamu gücüne dayanılarak işlem tesis ettiğinden bahsedilemeyeceğinden, ihtilalin, adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan sebeplerle: davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 15/1-a. maddesi hükmü mucibince GÖREV YÖNÜNDEN REDDİNE..." karar vermiş, istinaf yoluna gidilmesi üzerine Konya Bölge İdare Mahkemesi 5.İdari Dava Dairesi: 18.12.2018 gün ve E.2018/1785, K:2018/1856 sayı ile, istinaf isteminin reddine, kesin olarak karar vermiş ve Mahkeme kararı kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez, müvekkilinin Protokol şartlarını taşıdığı hususunun tespiti ile davalı İdarenin, müvekkilin kadroya alınmaması suretiyle yarattığı muarazanın men-ine (işleminin iptaline) karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

ANKARA 7.İŞ MAHKEMESİ: 18.6.2019 gün ve E:2019/168, K:2019/267 sayı ile, "(...) söz konusu uyuşmazlığa bakmak görevi mahkememizin değil, İdare Mahkemelerine aittir. Zira, Uyuşmazlık Mahkemesinin benzer bir olayla ilgili olarak verdiği 28/01/2019 tarih ve 2018/778 Esas, 2019/44 Karar sayılı kararından da anlaşılacağı üzere davanın idari yargı yerinde çözümlenmesi gerekmektedir.

Zira, uyuşmazlığa konu olayda taşeron işçi olarak görev yapan davacının isteminin tarafına kadro tahsis edilmesine ilişkin olması, bu isteğin (Herhangi bir cevap verilmeyerek zımnen) reddine dair işlemin ise idari bir işlem olması ve uyuşmazlığın iş akdi ile ilgili olmaması hususları birlikte değerlendirildiğinde davaya bakma görevinin idari yargının görev alanına girdiği açıktır.

(…)

HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi gösterildiği üzere,

1-Mahkememiz değil de İdare Mahkemeleri görevli olmakla, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,

2-Görevsizlik kararımız kesinleştiği takdirde, görevli mahkemenin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine..." karar vermiş, bu karar istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmiş; daha sonra, Ankara 7.İş Mahkemesi 1.10.2019 tarihli, E:2019/168 sayılı  bir üst yazıyla,  görev uyuşmazlığının giderilmesi talebiyle dosyalarını  Mahkememize göndermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan 25.11.2019 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasanın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, olay kısmında belirtildiği üzere, tarafları, konusu ve nedeni aynı olan davada; idari yargı yerince adli yargı yerinin görevli olduğu gerekçesiyle verilmiş bir görevsizlik kararı bulunmakta olup, bunun üzerine kendine gelen davayı inceleyen adli yargı yerinin sahip olduğu seçenekler ile verdiği karar bakımından bir değerlendirme yapılması gerekmektedir.

1- 2247 sayılı Yasanın 14. maddesinde yer alan, “Olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli ve idari yargı mercilerinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekir.

Bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi, ancak davanın taraflarınca (…) ileri sürülebilir.” hükmüne göre, idari yargı yerinin kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine adli yargı yerince de görevsizlik kararı verilmesi ve bu kararın kesinleşmesi halinde, olumsuz görev uyuşmazlığı doğmuş olacak; hukuk alanında doğmuş bulunan bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi ise, ancak davanın taraflarınca ileri sürülebilecektir.

2- 2247 sayılı Yasanın 19. maddesindeki “Adli ve idari yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler.

 (Değişik ikinci fıkra: 23/7/2008 – 5791/9 md.) Yargı merciince, önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası da temin edilerek, gerekçeli başvuru kararı ile birlikte dava dosyaları Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilir.” hükmüne göre ise, adli yargı yeri, davaya bakma görevinin daha önce görevsizlik kararı veren idari yargı yerine ait olduğunu belirten gerekçeli bir karar ile doğrudan Uyuşmazlık Mahkemesine başvurma olanağına sahiptir. Şu kadar ki, başvuru kararının, görev konusunda Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilmesine değin işin incelenmesinin ertelenmesi hususunu da içermesi gerekir.

Yasakoyucu, 14. maddeye göre olumsuz görev uyuşmazlığı doğması durumunda her iki yargı merciince işten el çekilmiş olduğundan başvurma istencini davanın taraflarına bırakmış iken, bu yönteme oranla daha kısa zamanda çözüme ulaşılmasını amaçladığı 19. madde ile, daha önce görevsizlik kararı veren yargı merciinden sonra davayı inceleyen yargı merciine, işten el çekmeden doğrudan Uyuşmazlık Mahkemesine başvurma olanağını tanımıştır.

Olayda, adli yargı yerince, öncelikle görevsizlik kararı verilmekle birlikte, bununla yetinilmemiş; kararın kesinleşmesinden sonra, görev uyuşmazlığının giderilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesi'ne başvurulmasına da  karar verilmiştir.

Öte yandan İş Mahkemesi’nce Yasada belirtilen hükümlerin aksine, önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası temin edilmeden gönderildiği görülmekte ise de; davaya ilişkin bilgi ve belgelerin adli yargı dosyasında yer aldığı ve bu hususa ilişkin bir sorun bulunmadığı anlaşılmıştır.

Bu haliyle, İş Mahkemesi’nce yapılan başvuru, 2247 sayılı Yasa’da öngörülen yönteme uymamakta ise de;  Uyuşmazlık Mahkemesi’nin önüne gelmiş bulunan görev uyuşmazlığının çözüme kavuşturulması, gerek dava ekonomisine gerekse Uyuşmazlık Mahkemesi’nin kuruluş amacına uygun olacağından ve sonuç itibariyle,  idari ve adli yargı yerleri arasında olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğundan ve usule ilişkin başka bir noksanlık da bulunmadığı anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, Karayolları Genel Müdürlüğü 3. Bölge Müdürlüğü bünyesinde taşeron firma işçisi olarak çalışmakta olan davacı tarafından, Türk Ağır Sanayi ve Hizmet Sektörü Kamu İşverenleri Sendikası ile Türkiye Yol Yapı İnşaat İşçileri Sendikası arasında imzalanan protokol üzerine, ihdas edilen daimi işçi kadrosuna atanmak için yapmış olduğu müracaatın ve itirazının zımnen reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.

Dava dosyasının incelenmesinden; davacının Karayolları Genel Müdürlüğü 3. Bölge Müdürlüğünde taşeron firma işçisi olarak çalıştığı, KGM taşeronlarında çalışan işçilerin KGM kadrosuna alınmasına yönelik olarak KGM’nin üyesi bulunduğu Türk Ağır Sanayi ve Hizmet Sektörü Kamu İşverenleri Sendikası ile Türkiye Yol Yapı İnşaat İşçileri Sendikası arasında  29.04.2015 tarihli Protokol ile 05.04.2016 tarihli Ek Protokol imzalandığı, söz konusu protokol kapsamında daha önceden Genel Müdürlüğe ait işyerlerinde alt işverenin himayesinde çalışmış olan ve yine protokolde belirtilen şartları taşıyan işçilerin kadrolu işçi olarak Kamu İşvereni (Karayolları Genel Müdürlüğü) bünyesine alınacağının düzenlendiği, protokoller kapsamında kamu işvereninde işçi kadrosunda çalıştırılmak üzere protokollerde belirtilen usulde başvurular alınıp şartları taşıyan 3500 adet işçinin daimi işçi kadrosuna alımlarının gerçekleştirildiği, davacının sürekli işçi olarak alınmaması üzerine gereken şartları taşıdığından bahisle başvurusunun tekrar incelenerek kendisinin de işçi kadrosuna alınması talebiyle başvuruda bulunduğu; davalı idare tarafından, söz konusu protokol kapsamında kadro hakkından yararlanmak için gerekli şartları taşımadığı nedeniyle yapılan başvurusunun ve itirazının cevap verilmemek suretiyle (zımnen) reddine dair işleminin iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 4. maddesinde kamu hizmetlerinin; memurlar, sözleşmeli personel, geçici personel ve işçiler eliyle gördürüleceği hükme bağlanmış olup, kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan işçilerin de geniş anlamda kamu görevlisi olduğu içtihatlarla kabul edilmiştir.

Öte yandan 2.7.2018 gün ve 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Geçici 9. maddesinde;

" (1) 13/12/1983 tarihli ve 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararname yürürlükten kaldırılmıştır. 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin eki cetvellerde yer alan kadrolar, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde yeniden düzenlenerek genel kadro ve usulüne ilişkin ilgili Cumhurbaşkanlığı kararnamesine eklenir. Bu süre içinde anılan cetveller ile 10/5/2018 tarihli ve 7142 sayılı Kanunun verdiği yetkiye dayanılarak yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararname ve ilgili Cumhurbaşkanlığı kararnameleri çerçevesinde yeniden teşkilatlanan kurumlara ait kadro ve pozisyonlar genel kadro ve usulüne ilişkin ilgili Cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümleri çerçevesinde geçerliliğini korur." denilmiş ve bu madde uyarınca;

Genel Kadro ve Usulü Hakkında 2 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin "Sürekli işçi kadroları ve sözleşmeli personel pozisyonları" başlıklı 8. maddesinde;

" (1) Bu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi kapsamına giren kuruluşların,

a) Atölye, şantiye, fabrika ve çiftlik gibi işçi istihdamı zorunlu olan hizmet birimleri ile temizlik, koruma ve güvenlik, bakım ve onarım gibi destek hizmetleri için Cumhurbaşkanınca sürekli işçi kadrosu ihdas edilebilir.

b) Sürekli işçi kadroları Devlet Personel Başkanlığınca başka unvanlı sürekli işçi kadroları ile değiştirilebilir, birimler arası aktarmalarda da aynı usule uyulur. Bu işlemlere ilişkin bilgiler Devlet Personel Başkanlığınca bir ay içerisinde Strateji ve Bütçe Başkanlığına bildirilir.

c) Sürekli işçi kadrolarından boş olanların açıktan atama amacıyla kullanılması, ilgili mevzuatı uyarınca yükümlü oldukları engelli ve eski hükümlü işçi atamaları ile sürekli işçiyken askerlik görevi sebebiyle kurumlarından ayrılanlardan muvazzaf askerlik hizmeti dönüşü göreve başlayacaklar hariç Devlet Personel Başkanlığının görüşü üzerine Strateji ve Bütçe Başkanlığının iznine tâbidir.

(2) Bu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi kapsamına giren kuruluşların,

a) Sözleşmeli personel pozisyonları; sayı, unvan, nitelik, sözleşme ücreti ve sürelerinin belirlenmesi suretiyle merkezde toplam sayı olarak, taşrada ise bölge veya il bazında Cumhurbaşkanınca ihdas edilebilir.

b) Sözleşmeli personel pozisyonları Devlet Personel Başkanlığınca başka unvanlı sözleşmeli personel pozisyonları ile değiştirilebilir, birimler arası aktarmalarda da aynı usule uyulur. Bu işlemlere ilişkin bilgiler Devlet Personel Başkanlığınca bir ay içerisinde Strateji ve Bütçe Başkanlığına bildirilir.

c) Sözleşmeli personel pozisyonlarından boş olanların açıktan alım amacıyla kullanılması, Devlet Personel Başkanlığının görüşü üzerine Strateji ve Bütçe Başkanlığının iznine tâbidir.

(3) İhdas ve izin işlemleri tamamlanmaksızın sürekli işçi ve sözleşmeli personel çalıştırılamaz.

(4) Boş kadro ve pozisyonlara yapılacak atamalar, atamanın yapıldığı tarihten itibaren bir ay içerisinde Strateji ve Bütçe Başkanlığı ile Devlet Personel Başkanlığına bildirilir. " hükmüne yer verilmiştir.

Bu hükümle, bu kararname kapsamına giren kuruluşların kanunla ve milletlerarası anlaşmalarla veya yıllık programlarla kurulması veya genişletilmesi öngörülen atölye, şantiye, fabrika ve çiftlik gibi işçi istihdamı zorunlu olan hizmet birimleri için ihtiyaç duyacakları sürekli işçi kadrolarını mevcut kadrolarından karşılayacakları, mevcut işçi kadrolarının bu birimlerin ihtiyaçlarının karşılanmasına kafi gelmemesi halinde, Devlet Personel Dairesinin görüşü üzerine Strateji ve Bütçe Başkanlığı yeni birimlerin norm kadrolarını aşmamak üzere, bütçe imkanları gözönünde bulundurularak uygun görülebilecek kısmı kadar sürekli işçi kadrosu vize edilebileceği hükmüne yer verilmiştir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinin 1. fıkrasında idari dava türleri sayılmış olup, (a) bendinde; idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davalarının bir idari dava türü olduğu belirtilmiştir.

Uyuşmazlığa konu olayda, taşeron işçi olarak görev yapan davacının isteminin, tarafına kadro tahsis edilmesine ilişkin olması, bu isteğin reddine dair işlemin ise idari bir merci tarafından tesis edilmiş bulunması ve kadro tahsisi isteminin reddine ilişkin işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın iş akdi ile ilgili olmaması hususları birlikte değerlendirildiğinde; dava görüm ve çözümü yönünden idari yargının görev alanına girmektedir.  

Bu durumda, uyuşmazlığın kamu kurum ve kuruluşlarına ait kadroların ihdası, iptali ve kullanılmasına dair esas ve usulleri düzenleyen mevzuattan doğduğu, idare hukuku esaslarına göre kadro kullanımına ilişkin olarak tesis edilen işlemin, kamu görevlileri mevzuatından kaynaklanan bir uyuşmazlık olarak değerlendirilmesi gerektiği açıktır.

Açıklanan nedenlerle, Ankara 7.İş Mahkemesinin yönteme uymayan başvurusunun kabulü ile Konya 2. idare Mahkemesince verilen 6.7.2018 gün ve E:2018/916, K:2018/988 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Ankara 7.İş Mahkemesinin yönteme uymayan BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Konya 2. idare Mahkemesince verilen 6.7.2018 gün ve E:2018/916, K:2018/988 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 25.11.2019 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

     

      Başkan                          Üye                                  Üye                                 Üye                    

       Hicabi                         Şükrü                             Mehmet                             Birol        

    DURSUN                   BOZER                             AKSU                            SONER            

 

 

 

                                            Üye                                  Üye                                 Üye                    

                                         Aydemir                          Nurdane                           Ahmet

                            TUNÇ                            TOPUZ                          ARSLAN