Hukuk Bölümü 2007/203 E., 2008/144 K.

"İçtihat Metni"

Telekomünikasyon Kurumu İzmir Bölge Müdürlüğü'nün 31.5.2006 gün ve 2830 sayılı işlemi ile, davacıya ait Teleferik Tesisleri Yanı Balçova/İZMİR adresinde kurulu bulunan RADYO 7 logosu ile yayın yapan (RADYO) sabit telekomünikasyon cihazı için 4.3.2004 gün ve 25392 sayılı Tebliğ değişikliği (4. maddesi) ile 4.3.2004 günü itibarıyla 10 kHz-60 GHz Frekans Bandında Çalışan Sabit Telekomünikasyon Cihazlarından Kaynaklanan Elektromanyetik Alan Şiddeti Limit Değerlerinin Belirlenmesi, Ölçüm Yöntemleri ve Denetlenmesi Hakkında Yönetmeliğin kapsamına dahil olan sistem olduğu, bu nedenle, Bölge Müdürlüklerine yapılmış olan Güvenlik Sertifikası sistem bildiriminin Yönetmeliğin 9. maddesinde belirtilen 30 günlük süre içinde yapılmadığı anlaşıldığından, aynı madde uyarınca 2.100,00 YTL tutarında idari yaptırım uygulandığı bildirilmiştir.

Davacı vekili, Telekomünikasyon Kurumu'nun 31.5.2006 gün ve 2830 sayılı kararının kaldırılması istemiyle, ceza miktarını 4.250,00 YTL olarak belirtmek suretiyle 23.6.2006 tarihinde adli yargı yerinde itirazda bulunmuştur.

İZMİR 5. SULH CEZA MAHKEMESİ; 29.12.2006 gün ve D.İş E:2006/228, D.İş K:2006/351 sayı ile, itiraz edenin, Telekomünikasyon Kurumu İzmir Bölge Müdürlüğü'nün 31/05/2006 tarih ve 2830 no'lu idari yaptırım kararına itiraz ederek, idari para cezasının kanuni dayanağının bulunmadığını, Yasada belirlenmeyen bir suç için Yönetmelik mahiyetindeki genel düzenleyici bir işlem ile ceza verilmesinin mümkün olmadığını ileri sürerek iptalini talep ettiğini belirtikten sonra sonuç olarak, idari yaptırım kararının hukuka uygun olması nedeniyle başvurunun reddine karar vermiş; davacı vekili bu karara itiraz etmiş; itiraz dilekçesinde, Telekomünikasyon Kurumu'nun 6.7.2006 gün ve 672 nolu işlemi ile verilen idari para cezası nedeniyle Sulh Ceza Mahkemesine itiraz edildiği belirtilmiştir. Bunun üzerine İZMİR 11. AĞIR CEZA MAHKEMESİ; 23.2.2007 gün ve Değişik İş:2007/129 sayı ile, İzmir 5. SCM'nin 2006/228 D.İş Esas, 2006/351 D.İş Karar sayılı ve 29.12.2006 tarihli kararına Yeni Dünya İletişim A.Ş. vekili tarafından itiraz edilmiş olmakla dosyanın incelendiği, Telekomünikasyon Kurumu tarafından muteriz şirket aleyhine uygulanan 4.250.-YTL idari para cezasına karşı yasal süresi içerisinde muteriz şirket vekili tarafından İzmir 5. SCM'ne itiraz edildiği anlaşılmış ise de, gerek Kabahatler Kanunu, gerekse idari para cezasının dayanağını oluşturan 2813 sayılı Telsiz Yasası ve 406 sayılı Telefon ve Telgraf Yasası'nda itiraza bakmanın sulh ceza mahkemesinin görevine girdiği belirtilmediğinden, iş bu idari para cezasına karşı itiraz merciinin idare mahkemesi olduğu anlaşıldığından, Sulh Ceza Mahkemesinin belirtilen başvurunun reddine ilişkin kararının görev yönünden kaldırılmasına karar vermenin icap ettiği gerekçesiyle

İzmir 5. Sulh Ceza Mahkemesi'nin 29/12/2006 tarih ve 2006/228-351D.İş Esas-D.İş Karar sayılı kararının kaldırılmasına, itiraz merciinin idare mahkemesi olduğunun tespitine karar vermiştir.

Telekomünikasyon Kurumu'nun 6.7.2006 gün ve 672 sayılı idari para cezası kararı ile, 12.7.2001 gün ve 24460 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Yönetmelik gereği Bölge Müdürlüğü elemanlarınca 17.5.2006 tarihinde Yenmiş Köyü Üstü, Kemalpaşa/İZMİR adresinde yapılan kontrol neticesinde 4.3.2004 tarih ve 25392 sayılı Tebliğ değişikliği öncesi de meskun mahal içinde olması nedeniyle 4.250,00 YTL idari para cezası verilmiştir.

Davacı vekili, 6.7.2006 gün ve 672 sayılı idari yaptırım kararının kaldırılması istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

ANKARA 14. İDARE MAHKEMESİ; 29.3.2007 gün ve E:2007/1152 sayı ile, davacı Yeni Dünya İletişim A.Ş. vekili tarafından 4502 sayılı Kanun'la değişik 2813 sayılı Telsiz Kanunu ve 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanunu'nun ilgili hükümlerine dayanılarak çıkarılan ve 12.07.2001 tarih ve 24460 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Yönetmeliğin 9'uncu madde hükmü uyarınca idarî para cezası verilmesine dair idari işlemin iptali istemiyle Telekomünikasyon Kurumu'na karşı açılan davada işin gereğinin görüşüldüğü, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun muhtelif maddelerinden söz ederek, 2813 ve 406 sayılı Kanun'da Telekomünikasyon Kurumu'nun idarî para cezası verme yetkisine ilişkin düzenlemeler bulunduğu, fakat Telekomünikasyon Kurumu'nun tesis edeceği idarî yaptırım kararlarına karşı yapılacak yargısal başvuru yolunda görevli yargı merciinin idare mahkemeleri ya da idarî yargı yerleri olduğuna ilişkin bir hüküm bulunmadığı, Telekomünikasyon Kurumu'nun bu Kanunlar veya bunlara istinaden çıkarılan Yönetmelik hükümleri uyarınca tesis edeceği idarî yaptırım kararlarına karşı idari yargı yerlerinin görevli olduğu yönünde başka kanunlarda da herhangi bir düzenleme yapılmadığı, 5326 sayılı Kanun ile 2813 ve 406 sayılı Kanun'un ilgili hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden; 2813 ve 406 sayılı Kanun'un idarî para cezası uygulanmasına ilişkin hükümlerinde, karşılığında idarî yaptırım uygulanması öngörülen fiilin kabahat deyimine girdiği, bu kabahat fiili karşılığında öngörülen idarî para cezalarının idarî yaptırımın türlerinden biri olduğu, Telekomünikasyon Kurumu tarafından 2813 ve 406 sayılı Kanun ve Yönetmelik hükümleri uyarınca verilen idarî yaptırım kararlarına karşı açıkça idarî yargı yerlerine başvurulabileceği yönünde bir düzenleme bulunmadığından, 5326 sayılı Kanun'un 3/(1)-a ve 27/(1) hükmü gereğince bu konuda görevli yargı yerinin Sulh Ceza Mahkemesi olduğu sonucu çıkarıldığı, dava dosyasının incelenmesinden; Telekomünikasyon Kurumu'nun 06.07.2006 tarihli kararı ile ilgili Yönetmeliğin 9'uncu madde hükmüne aykırı hareket edildiğinden bahisle davacı şirkete 4.250,00 YTL idarî para cezası verildiği, bu cezaya karşı İzmir 5. Sulh Ceza Mahkemesi'nde açılan davada (Değişik İş Esas No:2006/228, Karar No:2006/351) adı geçen Mahkemece 29.12.2006 tarihinde davanın reddine karar verildiği, itiraz üzerine İzmir 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nce (Değişik İş No:2007/129), davada görevli yargı yerinin idare mahkemeleri olduğundan bahisle Sulh Ceza Mahkemesinin kararının kaldırıldığı, Ağır Ceza Mahkemesinin itiraz üzerine verdiği görevsizlik kararının 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 271/(4) maddesi uyarınca kesin olduğu, kesin görevsizlik kararı üzerine 22.03.2007 tarihinde Mahkemelerinde bakılan davanın açıldığının anlaşıldığı, buna göre; 2247 sayılı Kanun'un 19'uncu maddesi uyarınca, bakılan davada görevli yargı yerinin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesi'ne başvurulmasına, Uyuşmazlık Mahkemesi karar verinceye değin bakılan davanın incelenmesinin ertelenmesine, karar ile dava dosyasının Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü'nün, Ahmet AKYALÇIN'ın Başkanlığında, Üyeler: Mustafa KICALIOĞLU, Erdoğan BUYURGAN, Habibe ÜNAL, Ayper GÖKTUNA, Muhittin KARATOPRAK ve Gürbüz GÜMÜŞAY'ın katılımlarıyla yapılan 2.6.2008 günlü toplantısında; Raportör-Hakim Nurdane TOPUZ'un 2247 sayılı Yasa'da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ayla SONGÖR ile Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU'nun başvurunun reddi gerektiği yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa'nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;

Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulu'nun 11.7.1988 günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararında, "2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun bütünüyle incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanunun uygulanması yönünden 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, 'ceza uyuşmazlıkları' ibaresinden, savcının ya da şahsi davacının talebi ile başlayan yargılaması sonunda sanığın mahkumiyetine ya da beraatine hükmedilebilecek davalarda, askeri ve adli ceza mahkemeleri arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması, bunun dışında kalan tüm görev uyuşmazlıklarının 'hukuk uyuşmazlığı' sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Uygulanması idari organlara bırakılan cezalar, adli nitelikte olmadığından, bunlar hakkında yapılan itirazlar ya da açılan davalar 'ceza davası' olarak nitelendirilemezler. İdari niteliklerinden dolayı bu davalara ilişkin görev ve hüküm uyuşmazlıklarının Uyuşmazlık Mahkemesinin Hukuk Bölümünde incelenip çözümlenmesi gerektiği..." açıkça belirtilmiştir. Bu durum gözetildiğinde, olay bölümünde yazılı başvuru konusu görev uyuşmazlığının Hukuk Bölümünde incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur.

2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 14. maddesinde, "Olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekir" hükmü yer almış, 19. maddesinde, "Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler. (Değişik:21.1.1982-2592/6 md.)Mahkemenin gerekçeli kararı, dava dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilir" denilmiştir. Aynı Yasanın 27. maddesinde ise, Uyuşmazlık Mahkemesinin, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceleyeceği; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddedeceği kuralına yer verilmektedir.

İdare Mahkemesince gönderilen dava dosyası ile Başkanlığımızca Sulh Ceza Mahkemesinden getirtilen dava dosyasının incelenmesinden, Telekomünikasyon Kurumu'nun 31.5.2006 gün ve 2830 sayılı kararının kaldırılması istemiyle 23.6.2006 tarihinde Sulh Ceza Mahkemesinde, bu dava açıldıktan sonra düzenlenen Telekomünikasyon Kurumu'nun 6.7.2006 gün ve 672 sayılı kararının kaldırılması istemiyle ise İdare Mahkemesinde dava açıldığı anlaşılmıştır. Her ne kadar Ağır Ceza Mahkemesine itiraz dilekçesinde, Telekomünikasyon Kurumu'nun 6.7.2006 gün ve 672 sayılı işlemi nedeniyle verilen Sulh Ceza Mahkemesi kararına itiraz edildiği belirtilmişse de, Sulh Ceza Mahkemesi kararında, kararın Telekomünikasyon Kurumu'nun 31.5.2006 gün ve 2830 sayılı kararına ilişkin olduğu açıkça ifade edilmiştir. Bu durumda, Sulh Ceza Mahkemesi kararını kaldıran Ağır Ceza Mahkemesinin görevsizliğe ilişkin kararının da Telekomünikasyon Kurumu'nun 31.5.2006 gün ve 2830 sayılı işlemine ilişkin olduğunu kabul etmek gerekir. Bu durumda, Ağır Ceza Mahkemesi ile İdare Mahkemesi kararları aynı konuya ilişkin olmadığından, olayda, 2247 sayılı Yasa'nın 19. maddesinde öngörülen koşullar gerçekleşmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, 2247 sayılı Yasa'nın 19. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan başvurunun, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca reddi gerekmiştir.

SONUÇ : 2247 sayılı Yasa'nın 19.maddesinde öngörülen koşulları taşımayan BAŞVURUNUN, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca REDDİNE, 2.6.2008 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.