Hukuk Bölümü         2007/293 E.  ,  2007/186 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

 

           Davacı           : O. Yapı İnş. Teks. San. Tic. Ltd. Şti.

           Vekili              : Av. S.Ç.G.

            Davalı             : Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı

           O  L  A  Y       : İzmir Sigorta İl Müdürlüğü’nün 16.1.2006  gün ve 9458 ve 9459  sayılı işlemleri ile, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 140. maddesi  uyarınca davacı adına idari para cezası verilmiştir.

Davacı vekili, para cezasına karşı adli yargı yerinde itirazda bulunmuştur.

İZMİR 3. SULH CEZA MAHKEMESİ; 23.1.2007 gün ve 2007/17 D.İş sayı ile, her ne kadar muteriz şirket vekili 13.392,40 YTL idari para cezasına itiraz etmiş ise de, Danıştay 10. Dairesi’nin 22/11/2006 tarih ve 2006/2091 Esas, 6741 Karar sayılı kararından, 506 sayılı Yasa’nın 140. maddesi gereğince verilen idari para cezalarına ilişkin uyuşmazlıkların görüm ve çözümü görevinin idare mahkemesine ait olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir.

Davacı vekili, bu kez, söz konusu idari para cezasının kaldırılması istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

İZMİR 3. İDARE MAHKEMESİ; 15.3.2007 gün ve E:2007/413 sayı ile, davacıya 506 sayılı Kanun uyarınca toplam 16.863,30 YTL tutarında para cezası verilmesine dair işlemlerin iptali istemiyle açılan dava dosyasının incelendiği, bu davanın daha önce İzmir 3. Sulh Ceza Mahkemesi'nde açıldığı ve bu Mahkemenin 23.1.2007 tarih ve K:2007/17 D.İş sayılı kararıyla davanın idare mahkemesinin görevine girdiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmesi üzerine aynı davanın Mahkemelerinde açıldığının anlaşıldığı, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 140. maddesinin 15.2.2006 tarih ve 2608 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ve yayımı tarihinde yürürlüğe giren 5454 sayılı Kanun’la değişik dördüncü fıkrasından söz ederek, 1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 6.12.2006 tarih ve 5560 sayılı Kanun’la değişik 3, 27, geçici 2 ve geçici 3. maddelerinden söz ederek,  her ne kadar 506 sayılı Kanun’un 140. maddesinin 5454 sayılı Kanun’la değişik dördüncü fıkrasında yer alan "kurumca itirazı reddedilenler, kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde yetkili sulh ceza mahkemesine başvurabilirler" cümlesi Danıştay Onuncu Dairesi'nin başvurusu üzerine Anayasa Mahkemesi’nin 4.10.2006 tarih ve E:2006/75, K:2006/99 sayılı kararı ile iptal edilmiş ise de, anılan karar gerekçesi yazılarak resmi gazetede yayınlanmadığı gibi, Anayasa Mahkemesi'nin söz konusu iptal kararı üzerine 506 sayılı Kanun’un 140. maddesinde, para cezalarındaki görevli yargı yerine ilişkin olarak kanun koyucu tarafından henüz herhangi bir düzenleme de yapılmadığı, bu duruma göre, kendi özel kanununda görevli yargı yerinin belirlenmediği veya konuda sürekli ya da geçici boşluk oluşan hallerde, kanun koyucunun bu konuda genel iradesini anlayışını yansıtan ve konuya ilişkin genel hükümler içeren Kabahatler Kanunu uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi gerektiği, konunun Kabahatler Kanunu uyarınca değerlendirilmesinde ise; bu Kanunun Anayasa Mahkemesi’nin 4.10.2006 tarih ve E:2006/75, K:2006/99 sayılı kararından sonra yeniden düzenlenen 3. maddesi ile 27. maddesinin yukarda yer verilen hükümlerinden, kanun koyucu tarafından idari para cezalarında görevli yargı yerinin genel olarak sulh ceza mahkemeleri olarak belirlendiği, hatta bu Kanunun geçiş hükümleri içeren geçici 2 ve 3. maddelerinin de 3 ve 2 maddesinde yer alan sürekli hükümleri destekleyici nitelikte olduğunun anlaşıldığı, Kanunun 3 ve 27. maddesinin (8) bendinde açıkça belirtildiği üzere, para cezasını düzenleyen kanunda idari yargı yerinin gösterilmediği ve para cezası ile birlikte idari yargının görevine giren bir karar verilmediği hallerde, idarece verilen para cezasına karşı sulh ceza mahkemelerine başvurulması gerektiği, başka deyişle, idari para cezalarına karşı genel olarak sulh ceza mahkemelerine başvurulması gerektiği, ancak para cezasını düzenleyen kanunda idari yargı yerinin görevli kılınması veya bu durum dışında para cezası ile birlikte idari yargının görevine giren bir idari işlem tesisi halinde uyuşmazlığın çözümü için idari yargı yerine başvurulması gerekeceği, bu nedenlerle, dava konusu idari para cezasına karşı açılan davanın görüm ve çözümünün adli yargı yerinin görevine girdiği, bu nedenlerle, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dava dosyasının Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine, bu konuda Uyuşmazlık Mahkemesi'nce bir karar verilinceye kadar yargılamanın ertelenmesine karar vermiştir.

            İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mahmut BİLGEN, Erdoğan BUYURGAN, Habibe ÜNAL,  O.Cem ERBÜK, Serdar AKSOY ve Muhittin KARATOPRAK’ın katılımlarıyla yapılan 01.10.2007 günlü toplantısında; Raportör-Hakim Nurdane TOPUZ’un 2247 sayılı Yasa’da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ayla SONGÖR ile Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU’nun başvurunun reddi gerektiği yolundaki yazılı ve sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;

Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulunun 11.7.1988 günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararında, “2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun bütünüyle incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanunun uygulanması yönünden 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, ‘ceza uyuşmazlıkları’ ibaresinden, savcının ya da şahsi davacının talebi ile başlayan yargılaması sonunda sanığın mahkumiyetine ya da beraatine hükmedilebilecek davalarda, askeri ve adli ceza mahkemeleri arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması, bunun dışında kalan tüm görev uyuşmazlıklarının ‘hukuk uyuşmazlığı’ sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Uygulanması idari organlara bırakılan cezalar, adli nitelikte olmadığından, bunlar hakkında yapılan itirazlar ya da açılan davalar ‘ceza davası’ olarak nitelendirilemezler. İdari niteliklerinden dolayı bu davalara ilişkin görev ve hüküm uyuşmazlıklarının Uyuşmazlık Mahkemesinin Hukuk Bölümünde incelenip çözümlenmesi gerektiği...” açıkça belirtilmiştir. Bu durum göz önüne alındığında, olay bölümünde yazılı başvuru konusu görev uyuşmazlığının Hukuk Bölümünde incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur.

2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 19. maddesinde, “Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler. (Değişik:21/1/1982-2592/6 md.)Mahkemenin gerekçeli kararı, dava dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilir” denilmiştir. Aynı Yasanın 27. maddesinde ise, Uyuşmazlık Mahkemesinin, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceleyeceği; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddedeceği kuralına yer verilmektedir.

İdare Mahkemesi dosyasından, Sulh Ceza Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kesinleşip kesinleşmediği anlaşılamadığından, Başkanlığımızca, 4.7.2007 gün ve E:2007/293 sayılı yazı ile, İzmir 3. Sulh Ceza Mahkemesi’nden, 23.1.2007 gün ve 2007/17 D.İş sayılı görevsizlik kararının kesinleşme durumunu gösteren onaylı bir örneğinin gönderilmesinin istenilmesi üzerine, adı geçen Mahkemece gönderilen 11.7.2007 gün ve E:2007/105 Muh. sayılı yazıda, söz konusu dosyanın Yargıtay’a gönderildiği bildirilmiştir.

Bu durumda, görev uyuşmazlığına konu edilen İzmir 3. Sulh Ceza Mahkemesi’nin görevsizlik kararı kesinleşmediğinden, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen koşullar gerçekleşmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan başvurunun, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca reddi gerekmiştir.

 SONUÇ    : 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan BAŞVURUNUN, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca REDDİNE, 01.10.2007 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.