T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

           

            ESAS   NO : 2019/360

            KARAR NO : 2019/458

            KARAR TR: 08.07.2019

         

ÖZET: Tarımsal faaliyet yapan davacının, Batman Çayı eteklerinde bulunan arazisinin, Batman Çayından taşan suların tarım arazisini dere yatağına dönüştürerek tamamen kullanılamaz hale getirdiğini ileri sürerek, taşınmazın davalı kurum adına tescili ile kamulaştırmasız el atma bedeli karşılığı olarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili istemiyleaçılan davanın İDARİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

                                                              KARAR                                                 

Davacı   : M.K.İ.

Vekili      : Av. S.U.

Davalı    : Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü

Vekili      : Av. S.Ş.

                                         

O L A Y : Davacıvekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Diyarbakır İli, Silvan İlçesi, Akçeltik Köyünde kain 175 ada, 1 nolu parselde kardeşleriyle müşterek malik olduğunu, müvekkilinin taşınmazın farklı yönlerinde geçmekte olan Batman Çayının yatak değiştirerek taşınmazın bir kısmını su altında bırakarak ihlal ettiğini, ihlal edilen taşınmazın çay yatağına dönüştüğünden tamamıyla kum halini aldığını, davalı idarenin taşkını önleme görevini yerine getirmediğini, taşınmazın ırmak yatağına dönüşmesine neden olduğunu, yasa gereği idare, kendi denetimi ve tasarrufu altına olan akarsu, dere, kıyı, dağlar gibi yerlerin bulundukları yerleşim yerlerine zarar vermemesi için asgari tedbirleri almakla ve ıslah etmekle sorumlu ve yetkili olduğunu, dava konusu taşınmaz için davalı idare üzerine düşen asgari önleyici tedbirleri alamadığından müvekkilinin taşınmazının dere yatağı haline kalıcı olarak dönüştüğünü, müvekkilinin taşınmazının 14,100,00 metrekare sulu tarım arazisi vasfında olduğunu, müvekkilinin bu alanın yaklaşık 8,000,00 metrekarelik alanını fiili olarak kullandığını, diğer kısımların dere yatağı haline geldiğini, dava konusu taşınmazın birinci sınıf tarım arazisi vasfında olduğunu ve taşınmazdan 2 yılda toplam üç ürün alınabildiğini, tüm bu nedenlerle fazlaya ilişkin talep ve hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00-TL kamulaştırmasız el atma bedeli, 5 yıl için 2.000,00-TL ecrimisil bedelinin yasal faiziyle birlikte davalı idareden tahsili istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

SİLVAN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 28.3.2018 gün ve E:2016/829, K:2018/225 sayı ile, davada olayın gerçekleşme biçimine göre, davanın anılan davalıya yöneltilmesinin nedeninin de hizmet kusuru olduğu, fiili el atma olmadığı; davaya konu taşınmazın dere yatağına dönüşmesine davalı idarenin ihmale dayalı hizmet kusurunun sebep olduğu; kamu hizmetinin görülmesi sırasında ve hizmet kusurundan doğan zararların giderilmesinde idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle, 6100 sayılı Yargı yolu bakımından HMK 114/1-b ve HMK 115/2 uyarınca davanın usulden reddine karar vermiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf isteminde bulunulmuştur.

Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi: 1.6.2018 gün ve E:2018/1053, K:2018/812 sayı ile, ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu kanaati ile HMK.’nun 353/1 -b-1 maddesi uyarınca davalı idare vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez 10. 000,00-TL tazminat istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

DİYARBAKIR 1. İDARE MAHKEMESİ: 11.4.2019 gün ve E:2018/1975 sayı ile, 2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun'un 5.maddesinin l.fıkrasında; İdare Mahkemelerinin, Vergi Mahkemelerinin görev alanına giren davalar ile Danıştay'da çözümlenecek olanlar dışındaki iptal davaları ile tam yargı davalarını, tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinin birinin yürütülmesi için yapılan idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar ve kanunlarla verilen diğer işlemleri çözümleyeceğinin hükme bağlandığı; uyuşmazlık konusu olayda, davacının fiili el atma karşılığı olarak bedel istediğinin görülmesiyle birlikte, taşınmazın davalı idare adına tescil talep edildiği de göz önüne alındığında, idare mahkemesince 2577 sayılı Yasanın 2. maddesi gereğince idari işlem ve eylem niteliğinde yargı kararı verilemeyeceğinin açık olduğu; bu durumda, dava konusu zararın idarece tesis edilen bir işlemden veya idarenin doğrudan yürüttüğü kamu hizmeti faaliyetinden kaynaklanmadığı ve idarenin zarara yol açtığı iddia edilen eyleminin haksız fiil niteliğinde olduğu açık olduğundan, davacıya ait taşınmazın davalı idarenin herhangi bir kamulaştırma işlemi yapmaksızın, davacının özel mülkiyetinde bulunan taşınmazına fiilen atması dolayısıyla oluşan zararların tazminine ilişkin davanın görüm ve çözümünde adli yargı mahkemelerinin görevli olduğu, uyuşmazlığı çözmekte adli yargı mahkemelerinin görevli olduğu sonucuna varıldığından, 2247 sayılı Yasanın 19. maddesi uyarınca görevli mahkemenin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesinegönderilmesine karar vermiştir.  

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ'un katılımlarıyla yapılan 08.07.2019 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, idari yargı dosyası ile birlikte adli yargı dosyası da temin edilmek sureti ile 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen şekilde başvurulduğu ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

 

Dava, tarımsal faaliyet yapan davacının, Batman Çayı eteklerinde bulunan arazisinin, Batman Çayından taşan suların tarım arazisini dere yatağına dönüştürerek tamamen kullanılamaz hale getirdiğini ileri sürerek, taşınmazın davalı kurum adına tescili ile kamulaştırmasız el atma bedeli karşılığı olarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birliktetazmini istemiyle açılmıştır.

İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeyegöre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacakdavaların görüm ve çözümünün, iptal ve tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu, özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men’ive meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.

Uyuşmazlığa konu olayda; tarımsal faaliyet ile iştigal eden davacının Batman Çayı eteklerinde bulunan tarım arazisinin, davalı idarenin üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmemesi nedeniyle, Batman Çayından taşan suların tarım arazisini dere yatağına dönüştürerek tamamen kullanılamaz hale getirdiğinden bahisle Diyarbakır İli, Silvan İlçesi, Akçeltik Köyü mevkisinde kain 175 ada, 1 parsel sayılı 2.100 m2'lik taşınmazın davalı kurum adına tescili ile kamulaştırmasız el atma bedeli karşılığı olarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili istemiyle açıldığı anlaşılmaktadır.

Bu durumda davacı iddiası dikkate alınarak, davanın idarenin görevinde olan kamu hizmetini yürüttüğü sıradaki eyleminden veya eylemsizliğinden doğan zararın giderilmesine yönelik olarak açıldığının kabulü gerekir.

Kamu hizmetinin, yöntemine ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin; kamu yararına uygun şekilde işletilip işletilmediğinin; hizmet kusuru ya da başka bir nedenle idarenin sorumluluğu bulunup bulunmadığının yargısal denetiminin, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinde “idari dava türleri” arasında sayılan “idari işlem ve eylemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılacak tam yargı davası” kapsamında, idari yargı yerlerince yapılacağı açıktır.

Açıklanan nedenlerle, Diyarbakır 1. İdare Mahkemesinin 11.4.2019 gün ve E:2018/1975 sayılı başvurusunun reddi gerekmiştir.

 

S O N U Ç : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Diyarbakır 1. İdare Mahkemesinin 11.4.2019 gün ve E:2018/1975 sayılı BAŞVURUSUNUN REDDİNE, 08.07.2019 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

      Başkan                        Üye                               Üye                              Üye                  

      Hicabi                       Şükrü                          Mehmet                          Birol      

    DURSUN                    BOZERAKSU                          SONER          

 

 

 

                                            Üye                                Üye                              Üye                  

                                    Süleyman Hilmi                 Aydemir                       Nurdane

                                        AYDIN                           TUNÇ                          TOPUZ