Hukuk Bölümü         2011/227 E.  ,  2012/40 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

 Davacı            : A.U.

Vekilleri          : Av. H. T.U., Av. H. A.U.

Davalı             : Altındağ Belediye Başkanlığı

Vekili              : Av. N.I.K.

 OLAY            : Davacı vekili, dava dilekçesinde,  müvekkilinin Ankara ili, Altındağ ilçesi, Doğantepe Mahallesi 215.Sokak, No:9'da, mesken kullanımlı bina ve müştemilatı ile bu binanın ön tarafında yer alan 216.sokak 16.kapı no.ya tekabül eden dükkan/işyeri kullanımlı yapıların, ağaçların vs. maliki bulunduğunu; davalı Belediye tarafından İmar Kanunu 18.madde uygulaması yapılmak sureti ile müvekkilinin 3478 ada 22 parsel üzerinde bulunan hisselerinin,  23809 Ada 6 parsele hisseli olarak kaydırıldığını ancak üzerinde bulunan bina, ağaçlar vs. tüm muhtesatın kamulaştırmasız el atma sureti ile 04.10.2010 tarihinde yıkılmış olduğunu; yıkılan bina ve müştemilata ilişkin olarak Ankara 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin E:2008/44 D.İş dosyası ile tespit yaptırıldığını ifade ederek; sonuç itibariyle,  müvekkilinin kamulaştırmasız olarak yıkılmak sureti ile el atılan binalar, ağaçlar vs. bedeli olarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000,00 TL’nin, davalı idareden (idarenin sebebiyet verdiği tespit masrafları ile birlikte) tahsili ile davacı müvekkiline ödenmesine, meblağa amme alacaklarına uygulanan en yüksek oran üzerinden faiz tahakkukuna karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

Davalı vekili, süresinde verdiği birinci savunma dilekçesinde,  dava konusu Doğantepe Mah. 215. Sok. No:9 adresinde bulunan gecekondunun ruhsatsız, kaçak bina olduğunu,  davacının dava konusu gecekondu ile ilgili imar affı müracaatının bulunmadığını,  nitekim davacı tarafından idarelerine verilen vergi beyannamelerinde, dava konusu gecekondunun 01.01.1986 tarihinde yapıldığı ve davacı tarafından 2005 yılında iktisap edildiğinin beyan edildiğini;  gecekondunun 2981 sayılı yasadan faydalanabilmesi için,  10 Kasım 1985 tarihinden önce yapılmış olması gerektiğini,  bu nedenle gecekondunun 1986 yılında yapıldığı sabit olduğundan, kaçak ve ruhsatsız yapı niteliğinde bulunduğunu;  imar uygulama planları ile, davacının imar yolu üzerinde ve park alanında kalan evinin yerine hissesi oranında yer tahsisi yapıldığını; davacıya tapulu hissesine karşılık 23822 ada 3 ve 23308 ada 2 parselden arsa tahsis edildiğini,  tapusunun da verildiğini,  bu nedenle;  davacıya ait tapulu yerdeki hissesi arsa olarak tahsis edildiğinden kamulaştırma konusu olamayacağını,  yolda ve park alanında kalan gecekondusu ise kaçak ve ruhsatsız olduğundan, hem 3194 sayılı Kanun hem de 775 sayılı Kanun hükümleri gereği Belediyelerin kaçak yapıları herhangi bir bedel ödemeksizin kaldırma yetkisi ve sorumluluğunun bulunduğunu,  bu çerçevede davacıya ait kaçak ve ruhsatsız yapının tasfiye edilmesi sonucu herhangi bir bedel ödenmesinin yasal olarak mümkün olmadığını; bu yapı hakkında kamulaştırma işlemi yapılması gerektiği hususunda yasal emredici bir hüküm de bulunmadığını; idari bir işlem olan imar uygulamasından kaynaklanan davanın idari yargı yerinde görülmesi gerektiğini ileri sürerek görev itirazında bulunmuştur.

ANKARA 9. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 03.02.2011 gün ve E:2010/465 sayı ile, davalı vekilinin yargı yolu itirazının reddine karar vermiştir.

Davalı vekilinin, idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması yolundaki süresi içinde verdiği dilekçesi üzerine, dava dosyası Danıştay Başsavcılığı'na gönderilmiştir.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI : Davacıya ait ve ruhsatsız (kaçak) olarak yaptırılan bina ve eklentilerinin, imar planında yol ve park alanında kalması nedeniyle yıktırılmasından dolayı bir bedel ödenip ödenmeyeceğine ilişkin olan ve, sonuçta bir idari işlem olan imar planına dayanılarak sözü edilen yapıların yıktırılması sebebiyle doğacak zararın, tazminine ilişkin bulunan dava, kamu mevzuatı hükümleri çerçevesinde ve kamu gücü kullanılarak tesis edilecek idari işlem ve eylemden kaynaklanan bir uyuşmazlığa konu edilmiş olduğundan; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2'nci maddesinin 1'inci fıkrasının (b) bendinde yer alan, "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında idari yargı yerince çözümlenmesinin gerektiği;  bu bakımdan; imar uygulaması sonucunda uğranıldığı öne sürülen zararın tazminine ilişkin bulunan dava konusu uyuşmazlığın, imar mevzuatı hükümleri çerçevesinde idari yargı yerinde çözümlenmesinin,  görev ayrımına ilişkin kurallara uygun bulunduğu gerekçesiyle; 2247 Sayılı Yasanın 10'uncu maddesi uyarınca olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

 Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasa’nın 13. maddesine göre Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın da yazılı düşüncesi istenilmiştir.

            YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI: Dava dosyasının incelenmesi sonucunda; davaya konu gecekondu şeklindeki yapının bulunduğu davacılar adına tapulu arsanın yol ve park alanı olarak ayrıldığı ve üzerinde bulunan kaçak gecekondu yapının Belediye tarafından yıktırıldığının anlaşıldığı,  dava konusu uyuşmazlıkta, idarenin 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu kapsamında kamulaştırmasız el atma hukuki temelinde tazminat davası olduğunun kabulüne olanak bulunmadığı; Anayasanın 125/son madde ve fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü bulunduğunun kurala bağlandığı; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b maddesi gereğince idari eylem ve işlemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılan tam yargı davalarının idari dava türleri arasında sayıldığı; 3194 sayılı İmar Kanunu kapsamında imar planı ve buna dayalı imar uygulaması sonucunda uğranılan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, 2577 sayılı Kanun'un 2/1-b maddesinde yer alan idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan zarar görenler tarafından açılan tam yargı davaları kapsamında idari yargı yerinde çözümlenmesinin gerektiği, bu nedenle, Danıştay Başsavcılığının 2247 sayılı Yasa'nın 10. maddesi gereğince yapmış olduğu başvurunun kabulü ile Ankara 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/190 esas sayılı görevlilik kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği yolunda yazılı düşünce vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Eyüp Sabri BAYDAR, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Sedat ÇELENLİOĞLU ve Ayhan AKARSU’nun katılımlarıyla yapılan 05.03.2012 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Başvuru yazısı ve dava dosyası üzerinde 2247 sayılı Yasa'nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı idarenin anılan Yasanın 10/2 maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Danıştay Başsavcısı'nca, 10. maddede öngörülen biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet AKKAYA’nın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacıya ait binanın, imar planında imar yolu üzerinde ve park alanında kalması nedeniyle tapulu hissesinin başka imar parsellerinden karşılanarak tapusu verilmekle birlikte herhangi bir bedel ödenmeksizin davalı idarece binanın yıktırılmasından dolayı fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla bina ve müştemilat bedeli olarak 10.000,00 TL’nin faiziyle birlikte davalı idareden tahsiline karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

Davacı vekili, dava dilekçesinde,  mesken kullanımlı bina ve müştemilatı ile bu binanın ön tarafında yer alan dükkan/işyeri kullanımlı yapıların, ağaçların vs. maliki bulunduğunu;  davalı Belediye tarafından İmar Kanunu uygulaması sureti davacının hisselerinin,  bir başka parsele hisseli olarak kaydırıldığını ancak üzerinde bulunan bina, ağaçlar vs. tüm muhtesatın kamulaştırmasız el atma sureti ile 04.10.2010 tarihinde yıkılmış olduğunu; yıkılan bina ve müştemilata ilişkin olarak tespit yaptırıldığını belirtmiştir.

Davalı vekilince, savunma dilekçesinde, Belediyelerince davacılara ait binanın yıkılması işleminin tamamen imar uygulaması sonucu imar yolu üzerinde ve park alanında kalan binanın tasfiyesinden ibaret olduğu, davacının kaçak yapı niteliğindeki binası ile ilgili olarak Belediyelerince Kamulaştırma Kanunu’na göre hiçbir işlem yapılmadığı, yapılan ve kesinleşen imar planı gereği davacılara ait tapulu hissenin başka bir imar parsellerinden karşılandığı, tapusunun da verildiği,  imar yolu üzerinde ve park alanında kalan kaçak yapının da yıkıldığı ileri sürülmüştür.

Bu durumda, her ne kadar davacı tarafından Ankara 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’nde açılan tespit dosyasında yapı için bedel tespiti yaptırılmış ve bu bedelin bir miktarı dava konusu edilmiş ise de, ortada idarenin 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu kapsamında bir işleminin bulunmadığı, davanın anılan Yasanın 14. maddesinde işaret edilen bedel arttırma davası niteliğinde olmadığı sonucuna varılmıştır.

Olayda, yapılan ve kesinleşen imar planının uygulaması sonucu imar yolu üzerinde ve park alanında kalan binanın yıkılmasıyla birlikte davacıya ait tapulu hissenin başka imar parsellerinden karşılandığı anlaşılmış olup, belirtilen duruma göre, imar planı ve buna dayalı imar uygulaması sonucunda uğranılan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b maddesinde yer alan "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında idari yargı yerince çözümlenmesi gerekmektedir.

Açıklanan nedenle, Danıştay Başsavcısı’nın başvurusunun kabulü ile Altındağ Belediye Başkanlığı vekilinin görev itirazının, Asliye Hukuk Mahkemesince reddine ilişkin kararın kaldırılması gerekmiştir.

 S O N U Ç  : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Danıştay Başsavcılığı’nca yapılan BAŞVURUNUN KABULÜ ile, davalı vekilinin GÖREV İTİRAZININ REDDİNE İLİŞKİN Ankara 9. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 03.02.2011 gün ve E:2010/465 sayılı KARARININ KALDIRILMASINA, 05.03.2012  gününde Üyelerden Mustafa AYSAL ile Eyüp Sabri BAYDAR’ın KARŞI OYLARI ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

KARŞI OY YAZISI

 Davalı Belediye Başkanlığınca yapılan imar uygulaması sonucunda yolda kalan ve ruhsatsız olduğu iddia edilen davacıya ait binanın, davalı idarece kamulaştırma işlemlerine tevessül edilmeksizin yıktırılması nedeniyle davacı tarafından kamulaştırmasız el atma nedeni ile tazminat davası Adli Yargı ilk derece mahkemesinde açılmış,

Davalı idare vekilinin süresi içinde olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması yolunda verdiği dilekçe üzerine Danıştay Başsavcılığınca uyuşmazlığın imar mevzuatı hükümleri çerçevesinde idari yargıda çözümlenmesi gerektiği düşüncesiyle 2247 sayılı yasanın 10. maddesi uyarınca olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına karar verilerek, dosya yüksek mahkemeye gönderilmiş,

Yüksek Mahkemece çoğunluk görüşü ile Danıştay Başsavcılığının başvurusu kabul edilerek davanın çözümünde idari yargının görevli olduğuna karar verilmiştir.

Yüksek çoğunluk görüşüne katılamamaktayız.

Zira;

3194 sayılı yasanın 18/10 md "Bu maddede belirtilen kamu hizmetlerine ayrılan yerlere rastlayan yapıların belediye veya valilikçe kamulaştırılmadıkça yıktırılamayacağı" öngörülmüştür.

Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 16.05.1956 gün 1956/1-6 sayılı kararında da "Usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın ilgili amme hükmi şahsiyeti aleyhine men'i müdahale davası açmaya hakkı bulunduğu gibi fiili duruma rıza göstererek mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulün bedelinin tahsilini de dava edebileceği" vurgulanmıştır.

Bu halde kamulaştırmasız el atma davasında görevli yargı kolu Adli Yargıdır.

Maruz nedenlerle, Danıştay Başsavcılığının 2247 sayılı yasanın 10. maddesi uyarınca yaptığı başvurunun reddine karar verilmesi düşüncesinde olduğumuzdan, sayın çoğunluğun aksi yönde oluşan görüşüne katılamıyoruz. 05.03.2012

                           Üye                                                                                        Üye

                 Mustafa AYSAL                                                                 Eyüp Sabri BAYDAR