Hukuk Bölümü         2012/32 E.  ,  2012/122 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı           : D.S.

Vekili              : Av. G.A.

Davalı             : Ankara Diş Hekimleri Odası

Vekili              : Av. Z.Ö.                        

O L A Y          : Diş Hekimi olan davacı, banka ile aralarında yapılan anlaşma uyarınca P0S cihazı almış ve bu POS cihazı nedeniyle çıkan sorunlardan dolayı davalı kurumla yazışmalar yapmış, bu sorunların bir kısmını Diş Hekimi Dergisine yansıtması nedeniyle hakkında disiplin soruşturması başlatılmış, bu soruşturma sonunda Ankara Diş Hekimleri Odası Yönetim Kurulunun 19.8.2010 tarih ve 030 toplantı nolu kararıyla “eylemini kasıtla gerçekleştirmediğinden bahisle disiplin kuruluna sevk edilmesine yer olmadığı” kararı verilmiştir.

Davacı vekili, basına müvekkiliyle ilgili olarak gerçeğe aykırı yazıların yansıtıldığını, isminin zikredilerek yalancı, ucuz siyasetçi biri olarak tanıtılarak haksız yere itham edildiğini, bu suretle kişilik haklarına ağır saldırıda bulunulduğunu ve açılan disiplin soruşturması nedeniyle mesleki ve kişisel onurunun ağır bir şekilde zedelendiğini önesürerek 15.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsili istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

Davalı idare vekilince birinci savunma dilekçesinde, davanın idari yargının görev alanına girdiği önesürülerek görev yönünden itirazda bulunulmuştur.

ANKARA 12. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 20.9.2011 gün ve E:2010/510 sayı ile, haksız fiilden kaynaklı manevi tazminat davasında adli yargının görevli olduğu gerekçesiyle davalının görev itirazının reddine karar vermiştir.

Davalı idare vekilince 5.10.2011 günü verilen dilekçe ile olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması istemiyle başvuruda bulunulması üzerine dilekçe, dava dosyası ile birlikte Danıştay Başsavcılığına gönderilmiştir.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI; Anayasanın 135'inci maddesinde, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşlarının, maddede sayılan amaçlara uygun olarak kanunla kurulan ve organları kendi üyeleri tarafından kanunda gösterilen usullere göre yargı gözetimi altında, gizli oyla seçilen kamu tüzelkişileri olarak tanımlandığı, 3224 sayılı Türk Diş Hekimleri Birliği Kanununun 3'üncü maddesinde, Diş Hekimleri Odalarının tüzel kişiliğe sahip kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu olduğunun belirtildiği; aynı Kanunun 11'inci maddesinde de oda üyeleri hakkında disiplin cezası uygulanmasını gerektiren veya suç teşkil eden fiillerin öğrenilmesi halinde inceleme yaparak sonucu disiplin kuruluna tevdi etmek görevinin Oda Yönetim Kurulu'na ait olduğunun hükme bağlandığı, Oda disiplin kurulunun, anılan Kanunun kendisine vermiş olduğu yetkiyi kullanarak, üyeleri hakkında almış olduğu disiplin kararları, kamu gücü kullanılarak, tek yanlı irade beyanı ile tesis edilmiş kesin ve yürütülmesi gerekli idari işlem niteliğinde bulunduklarından; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2'nci maddesinin 1'inci fıkrasının (a) bendi uyarınca, idari yargı yerlerinde açılacak iptal davalarına konu edilmelerinin gerektiği, aynı şekilde; bu işlemden doğan zararların tazmini isteklerinin de, aynı fıkranın (b) bendi uyarınca, yine idari yargı yerlerinde açılacak tam yargı davalarına konu edilebilecek nitelikte olduğu, her ne kadar, davacının tazminini istediği zararın, Oda Disiplin Kurulu kararından değil; bu karara hazırlık ya da ön işlem niteliğinde olan ve Oda Yönetim Kuruluna aynı kanunla verilen inceleme yapma görevinin yerine getirilmesinden doğmuş olduğu ileri sürülmekte ise de; disiplin soruşturmasına esas olmak üzere incelemeye başlama işleminden doğan zararın tazmini istemlerinin de, bu inceleme sonucuna göre yapılacak disiplin soruşturması sonunda verilen disiplin kararlarının hukuka uygunluklarının denetimi veya bu kararlardan kaynaklanan zararların tazmini istekleriyle açılacak davaların görümüyle görevli yargı yerlerinde bakılmasının, idari işlemin, hazırlık aşamasıyla bütünlük arzetmesinin doğal sonucu olduğu, bu bakımdan; davanın görüm ve çözümü, adli yargı yerlerinde değil; idari yargı yerlerine ait olduğu bu nedenle, 2247 sayılı yasanın 10 uncu maddesi uyarınca olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

Başkanlıkça 2247 sayılı Yasanın 13. maddesine göre Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısından yazılı düşünce istenmiştir.

YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI; Ankara 12. Asliye Hukuk Mahkemesince reddedilen görev itirazının davalı idare vekiline hazır bulunduğu 20.9.2011 tarihli oturumda tefhimle tebliğ edildiği; idarece, Danıştay Başsavcılığına sunulmak üzere verilen dilekçenin, itirazı reddeden Mahkemenin kaydına 5.10.2011 gününde girdiği, buna göre, kararın tebliğ edildiği 20.9.2011 günü başlayan onbeş günlük sürenin 4.10.2011 gününde sona erdiği anlaşıldığından; başvuru için öngörülen yasal sürenin geçirilmiş olduğu ve 2247 sayılı Yasa'nın 13. maddesinin birinci fıkrası gözetildiğinde süresinde ileri sürülmeyen başvuru ve bu başvuru nedeniyle Danıştay Başsavcılığınca yapılan olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması başvurusunun reddi gerektiğinin düşünüldüğü, dava konusu işin esası bakımından yapılan incelemede ise; davacının manevi tazminat istemine esas teşkil eden işlemin, davalı Oda yönetiminin, davacının İzmir ilinde yayınlanan ve mesleki konuları ele alan bir dergiye yazdığı yazı nedeniyle başlatılan ve sonuçta işlemsiz olarak kapatılan soruşturmanın haksız fiil özelliği nedenine dayandırılmış olmakla davanın görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu düşünülmekle, esas bakımından yapılacak incelemede de Danıştay Başsavcılığının başvurusunun reddi gerektiği yolunda yazılı düşünce vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Eyüp Sabri BAYDAR, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Sedat ÇELENLİOĞLU ve Ayhan AKARSU’nun katılımlarıyla yapılan 4.6.2012 günlü toplantısında; Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın 2247 sayılı Yasa’da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN’ın davada başvurunun reddi gerektiğine, Danıştay Savcısı Mehmet AKKAYA’nın ise davada idari yargının görevli olduğuna ilişkin sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: 

2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 10. maddesinde, “Görev uyuşmazlığı çıkarma; adli, idari ve askeri bir yargı merciinde açılmış olan davada ileri sürülen görev itirazının reddi üzerine ilgili Başsavcı veya Başkanunsözcüsü tarafından görev konusunun incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesinden istenmesidir.

Yetkili Başsavcı veya Başkanunsözcüsünün Uyuşmazlık Mahkemesinden istekte bulunabilmesi için, görev itirazının, hukuk mahkemelerinde en geç birinci oturumda, ceza mahkemelerinde delillerin ikamesine başlamadan önce; idari yargı yerlerinde de dilekçe ve savunma evresi tamamlanmadan yapılmış olması ve yargı yerlerinin de kendilerinin görevli olduklarına karar vermiş bulunmaları şarttır.

Görev itirazının yargı merciince yerinde görülerek görevsizlik kararı verilmesi halinde, görev konusunun Uyuşmazlık Mahkemesince incelenebilmesi, temyizen bu kararın bozulmuş ve yargı merciince de bozmaya uyularak görevli olduğuna karar verilmiş bulunmasına bağlıdır.

Uyuşmazlık çıkarma isteminde bulunmaya yetkili makam; reddedilen görevsizlik itirazı adli yargı yararına ileri sürülmüş ise Cumhuriyet Başsavcısı, idari yargı yararına ileri sürülmüş ise Danıştay Başkanunsözcüsü, askeri ceza yargısı yararına ileri sürülmüş ise Askeri Yargıtay Başsavcısı, Askeri İdari Yargı yararına ileri sürülmüş ise bu mahkemenin Başkanunsözcüsüdür.

Görev itirazının reddine ilişkin karara karşı itiraz yolunun açık bulunduğu ceza davalarında ret kararı kesinleşmeden uyuşmazlık çıkarma istenemez” denilmiş; 12.maddesinde, “Görev itirazında bulunan kişi veya makam itirazının reddine ilişkin kararın verildiği tarihten, şayet bu kararın tebliği gerekiyorsa tebliğ tarihinden, itiraz yolu açık bulunan ceza davalarında ise ret kararının kesinleştiği tarihten başlayarak 15 gün içinde, uyuşmazlık çıkarılmasını istemeye yetkili makama sunulmak üzere iki nüsha dilekçeyi itirazı reddeden yargı merciine verir.

Bu yargı mercii dilekçenin bir nüshasını ve varsa eklerini yedi gün içinde cevabını bildirmesi için diğer tarafa tebliğ eder. Tebligat yapılan taraf, süresi içinde bu yargı merciine cevabını bildirmezse cevap vermekten vazgeçmiş sayılır.

Yargı mercii, itiraz dilekçesi üzerine verdiği itirazı ret kararını kaldırarak görevsizlik kararı vermediği takdirde yetkili makama sunulmak üzere kendisine verilen dilekçeyi alınan cevabı ve görevsizlik itirazının reddine ilişkin kararını, dava dosyası müktevasının onaylı örnekleriyle birlikte uyuşmazlık çıkarma isteminde bulunmaya yetkili makama gönderir.

Bir davada uyuşmazlık çıkarılması için yalnız bir kez başvurabilir.” hükmü yeralmış, 27. maddesinde ise, Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceleyeceği; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddedeceği kuralına yer verilmiştir.

            Olayda, Ankara 12. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan davada, birinci oturum tarihi olan 10.3.2011 gününden önce (24.12.2010 tarihinde), davalı idare vekilince görev itirazında bulunulduğu; Mahkemenin 20.9.2011 günlü kararıyla görev itirazı reddedilerek tebliğ edildiği ve davalı idare vekilinin 5.10.2011 günü kayda giren dilekçesi ile olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması istemiyle başvuruda bulunulduğu anlaşılmıştır.

            Yukarıda sözü edilen Kanun hükümleri uyarınca, görev itirazının reddine ilişkin kararın verildiği tarihten başlayan onbeş gün içinde uyuşmazlık çıkarılmasının istenebileceği gözetildiğinde verilen görevlilik kararı nedeniyle, onaltıncı gün olan 5.10.2011 günü kayda giren dilekçenin süresi içerisinde verildiğinin kabulü olanaksızdır.

Bu durumda, davalı idare vekili tarafından Ankara 12. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan davada verilen görevlilik kararı nedeniyle, 4.10.2011 tarihinden sonra olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması istemiyle yapılan başvuru süresinde olmadığından, davalı idare vekilince yapılan başvurunun reddi gerektiği açıktır.

Açıklanan nedenlerle 2247 sayılı Yasanın 10. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan başvurunun anılan Yasanın 27. maddesi uyarınca reddi gerekmiştir. 

S O N U Ç            : 2247 sayılı Yasa’nın 10. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan  BAŞVURUNUN anılan Yasanın 27. maddesi uyarınca REDDİNE, 4.6.2012 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.