Hukuk Bölümü         2004/106 E.  ,  2005/21 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı           : T.Teks.Konf.İm.ve Tic.A.Ş.

Vekilleri         : Av. Y. D.

Davalı          : Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı (Edirne Bölge Müdürlüğü)

Vekili              : Av. E. D.

             O L A Y          : Davacı Şirkete ait işyerinde çalışmakta olan M.Ö.’in iş akdi, 25.2.2003 tarihinde İş Kanunu’nun 17/ll. maddesine göre önelsiz ve tazminatsız olarak feshedilmiştir.

İlgili işçinin şikayeti üzerine iş müfettişince yapılan inceleme sonucunda düzenlenen 28.5.2003 günlü, 61 sayılı İnceleme Raporunda,  işçinin iş akdini feshinde ihbar ve kıdem tazminatını ödemeyen Şirketin mülga 1475 sayılı İş Kanununun 13 ve 14. maddelerine muhalefet ettiğinden bahisle, 13. maddeye muhalefet nedeniyle aynı Yasanın 98/A-3. maddesi gereğince 20.807.131.-TL ve 14. maddeye muhalefet nedeniyle de 98/A-3. madde gereğince 20.807.131.-TL olmak üzere toplam 41.614.262.TL idari para cezası ile cezalandırılması yolunda getirilen öneri üzerine Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Edirne Bölge Müdürlüğünce 20.6.2003 gün ve 4846 sayı ile davacı Şirkete 1475 sayılı Yasanın 108 ve 98/A-3 maddeleri uyarınca toplam 41.614.262.-TL idari para cezası verilmiş, cezaya tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde yetkili Sulh Ceza Mahkemesi nezdinde itiraz edilebileceği bildirilmiştir.

            Davacı Şirket vekilince, sözkonusu para cezasına karşı 26.6.2003 gününde  adli yargı yerinde itirazda bulunulmuştur.

ÇORLU SULH CEZA MAHKEMESİ; 30.9.2003 gün ve E:2003/547 Müt. sayı ile, dosyanın kapsamından, itiraz eden Şirketin Çorlu’daki fabrikasında iş müfettişlerince yapılan denetim sonucunda bir işçinin kıdem ve ihbar tazminatı ödenmediğinden dolayı tutanak düzenlendiğinin ve buna dayalı olarak İş Kanunu hükümleri gereğince idari para cezası verildiğinin anlaşıldığı, söz konusu idari para cezasının 1475 sayılı İş Kanunu hükümleri gereğince verilen idari para cezası niteliğinde olduğu, sonradan yürürlüğe giren 4857 sayılı İş Kanunu ile 1475 sayılı İş Kanununun yürürlükten kaldırıldığı, yeni İş Kanununun 108. maddesi gereğince bu Yasa hükümlerine göre verilen para cezalarına itirazla ilgili görevli mahkemenin İdare Mahkemesi olduğunun açıkça belirtildiği, bu nedenle söz konusu itirazla ilgili davaya bakma görevinin İdare Mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle kesin olarak  görevsizlik kararı vermiştir.

Davacı Şirket vekilince, sözkonusu idari para cezasının iptali istemiyle, 6.10.2003 tarihinde idari yargı yerinde dava açılmıştır.

EDİRNE İDARE MAHKEMESİ TEK HAKİMİ; 16.7.2004 gün ve E:2003/1468, K:2004/845 sayı ile, 1475 sayılı İş Kanununu yürürlükten kaldıran 4857 sayılı İş Kanununun 10.6.2003 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe girdiği, yeni İş Kanununun idari para cezalarına ilişkin hükümlerinin Yasanın 108. maddesinde bulunduğu, Yasada öngörülen idari para cezalarının Çalışma Bölge Müdürlüklerince verileceğinin, verilen cezaların Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliğ edileceğinin, ceza kararlarına karşı yedi gün içinde yetkili idare mahkemelerinde itiraz edilebileceğinin kurala bağlandığı, bakılan davada, davacı şirketin burada çalışan işçi tarafından şikayet edilmesi ve çalışma müfettişliğince inceleme yapılması sürecinde 1475 sayılı İş Kanununun, idari para cezası verildiğinde ise 4857 sayılı yeni İş Kanununun yürürlükte olduğunun anlaşıldığı, başka bir deyişle idari para cezasına konu eylemin gerçekleştiği zamanda mülga İş Kanununun, idari para cezası verildiğinde ise yeni İş Kanunu hükümlerinin yürürlükte bulunduğu, ancak dava konusu idari para cezasının olayın gerçekleştiği anda yürürlükte olan ama işlem tarihinde yürürlükte olmayan İş Kanunu hükümlerine göre kurulduğu, dolayısıyla bu düzenlemeye göre belirlenen yargı merciinin uyuşmazlığı görmeye ve çözmeye görevli olduğu konusunda duraksamaya yer bulunmadığı gerekçesiyle, 2247 sayılı Yasanın 19. maddesinden bahisle ve dosyanın esas kaydı kapatılarak uyuşmazlığı çözmeye görevli merciin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE   : Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün Cafer ŞAT’ın Başkanlığında Üyeler: M. Lütfü ÜÇKARDEŞLER, Coşkun ÖZTÜRK, Serap AKSOYLU, Esen EROL, Turgut ARIBAL ve Abdullah ARSLAN’ın katılımlarıyla yapılan 4.4.2005 günlü toplantısında; Raportör-Hakim Murat H. YURDAKÖK’ün davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ahmet BEŞİNCİ ile Danıştay Savcısı Nevzat ÖZGÜR’ün  davada idari yargının görevli olduğu yolundaki yazılı ve sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

I-İLK İNCELEME :Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasanın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, olay kısmında belirtildiği üzere, tarafları, konusu ve nedeni aynı olan davada; adli yargı yerince idari yargı yerinin görevli olduğu gerekçesiyle verilmiş ve kesinleşmiş bir görevsizlik kararı bulunmakta olup, bunun üzerine kendine gelen davayı inceleyen idari yargı yerinin sahip olduğu seçenekler ile verdiği karar bakımından bir değerlendirme yapılması gerekmektedir.

1- 2247 sayılı Yasanın 14. maddesinde yer alan, “Olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekir.

            Bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi, ancak davanın taraflarınca ve ceza davalarında ise ayrıca ilgili makamlarca ileri sürülebilir.” hükmüne göre, sulh ceza mahkemesinin kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine idari yargı yerince de görevsizlik kararı verilmesi ve bu kararın kesinleşmesi halinde, olumsuz görev uyuşmazlığı doğmuş olacak; hukuk alanında doğmuş bulunan bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi ise, ancak davanın taraflarınca ileri sürülebilecektir.

            2- 2247 sayılı Yasanın 19. maddesindeki “Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan  bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler.” hükmüne göre ise, idari yargı yeri, davaya bakma görevinin daha önce görevsizlik kararı veren adli yargı yerine ait olduğunu belirten gerekçeli bir karar ile doğrudan Uyuşmazlık Mahkemesine başvurma olanağına sahiptir. Şu kadar ki, başvuru kararının, görev konusunda Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilmesine değin işin incelenmesinin ertelenmesi hususunu da içermesi gerekir.

            Yasakoyucu, 14. maddeye göre olumsuz görev uyuşmazlığı doğması durumunda her iki yargı merciince işten el çekilmiş olduğundan başvurma istencini davanın taraflarına bırakmış iken, bu yönteme oranla daha kısa zamanda çözüme ulaşılmasını amaçladığı 19. madde ile, daha önce görevsizlik kararı veren yargı merciinden sonra davayı inceleyen yargı merciine, işten el çekmeden doğrudan Uyuşmazlık Mahkemesine başvurma olanağını tanımıştır.

            Olayda, idari yargı yerince, öncelikle davada adli yargının görevli olduğu belirtilmekle birlikte, bununla yetinilmemiş ve görevli merciin belirtilmesi için dosyanın esas kaydı kapatılarak re’sen Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulmasına da karar verilmiştir.

            Bu haliyle, her ne kadar 2247 sayılı Yasada öngörülen yönteme uymamakta ise de, davanın taraflarınca başvuruda bulunulmadığı gözetilerek, Edirne İdare Mahkemesi Tek Hakimince re’sen yapılan başvurunun 2247 sayılı Yasanın 19. maddesi kapsamında olduğunun kabulü ile Uyuşmazlık Mahkemesinin önüne gelmiş bulunan görev uyuşmazlığının çözüme kavuşturulması, gerek dava ekonomisine, gerekse Uyuşmazlık Mahkemesinin kuruluş amacına uygun olacağından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

 II-ESASIN  İNCELEMESİ:

Dava, İş Kanunu uyarınca verilen idari para cezasına ilişkin işlemin iptali isteminden ibarettir.

            Mülga 25.8.1971 tarih ve 1475 sayılı İş Kanununun 108. maddesinde, “Bu Kanunda öngörülen idari nitelikteki para cezaları gerekçesi belirtilmek suretiyle Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bölge Müdürünce verilir. 98'inci maddenin (d) bendindeki ceza hükümlerini uygulamaya mahallin sulh ceza mahkemeleri, 105'inci maddesinde yer alan eylemlerden dolayı açılan davalarda ise asliye ceza mahkemeleri yetkilidir. Bu davalar acele mevaddandır.

İdari nitelikteki para cezaları ilgililere usulüne göre tebliğ edilir. Bu para cezalarına karşı tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde yetkili sulh ceza mahkemesine itiraz edilebilir. İtiraz üzerine verilen kararlar kesindir. İtiraz, zaruret görülmeyen hallerde evrak üzerinde inceleme yapılarak en kısa sürede sonuçlandırılır. Bu kanuna göre verilen idari para cezaları 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre mahalli mal memurluğunca tahsil olunur.” hükmü yer almakta, gerek uygulamada, gerekse yerleşik yargısal içtihatlarla, İş Kanunu hükümlerine muhalefet nedeniyle verilen para cezasına karşı yapılan itirazları incelemekle adli yargı yerinin görevli olduğu kabul görmüş bulunmakta idi.

            Anılan 1475 sayılı Yasa’yı yürürlükten kaldıran 10.6.2003 tarih ve 4857 sayılı İş Kanunu’nun “İdari para cezalarının uygulanmasına ilişkin hususlar” başlıklı 108. maddesinde,

“Bu Kanunda öngörülen idari nitelikteki para cezaları gerekçesi belirtilmek suretiyle Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bölge Müdürünce verilir.

Bu Kanunda yazılı olan idari para cezaları o yerin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bölge Müdürü tarafından verilir. Verilen idari para cezalarına dair kararlar ilgililere 11.2.1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliğ edilir. Bu cezalara karşı tebliğ tarihinden itibaren en geç yedi gün içinde yetkili idare mahkemesine itiraz edilebilir. İtiraz, idarece verilen cezanın yerine getirilmesini durdurmaz. İtiraz üzerine verilen karar kesindir. İtiraz, zaruret görülmeyen hallerde evrak üzerinde inceleme yapılarak en kısa sürede sonuçlandırılır. Bu Kanuna göre verilen idari para cezaları, 21.7.1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil olunur.” hükmüne yer verilmiş, ancak mülga 1475 sayılı Yasaya göre tesis edilen  ceza kararlarına karşı açılacak ya da açılmış olup da sonuçlanmamış davalar ile ilgili olarak herhangi bir geçici hükme yer verilmemiştir.

            10.6.2003 tarih ve 25134 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 4857 sayılı Yasa, 121. maddesindeki “Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.” kuralı uyarınca, 10.6.2003 gününde yürürlüğe girmiştir.

            Olayda, dava konusu idari para cezası, yeni Yasa Resmi Gazete’de yayımlanmış olmakla birlikte mülga 1475 sayılı Yasa hükümlerine göre verilmiş olup; bu cezaya karşı açılan davada yeni Yasa’nın yürürlüğe girdiği tarihten sonra adli yargı yerince verilen görevsizlik kararında, yeni Yasa hükümlerine göre idari yargının görevli olduğuna işaret edilmiş; bunun üzerine açılan davada ise, idari yargı yerince, dava konusu idari para cezasının olay tarihinde yürürlükte bulunan ancak işlem tarihinde yürürlükte olmayan eski Yasa hükümlerine göre verildiği, dolayısıyla bu düzenlemeye göre belirlenen adli yargı merciinin uyuşmazlığın çözümünde görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.

            Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan, görev konusunda taraflar için bir kazanılmış hak doğmayacağı; bu nedenle, yeni bir yasayla kabul edilen görev kurallarının, geçmişe de etkili olacağı, bilinen bir genel hukuk ilkesidir.

            Buna göre, davanın açıldığı andaki kurallara göre görevli olan mahkeme, yeni bir yasa ile görevsiz hale gelmiş ise, (davanın açıldığı anda görevli olan ve fakat yeni yasaya göre görevsiz hale gelen) mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerekeceği; ancak, yeni yasadaki görev kuralının, değişikliğin yürürlüğe girmesinden sonra açılacak davalarda uygulanacağına dair intikal hükümlerinin varlığı halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilemeyeceği açıktır.

            Her ne kadar, sadece görev kuralı değil, İş Kanunu tümüyle değiştirilmiş ise de; incelenen uyuşmazlıkta dava konusu edilen idari para cezasının hukuksal niteliğinde bir değişiklik söz konusu olmadığına ve yasakoyucu tarafından, yeni İş Kanunundaki görev kuralının, bu Yasanın yürürlüğe girmesinden sonra açılacak davalarda uygulanacağına dair geçici bir hüküm getirilmediğine göre, kamu düzenine ilişkin bulunan görev kuralının geçmişe etkili olacağı yolundaki genel hukuk ilkesi karşısında, idari para cezasına ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davanın görüm ve çözümünde, yürürlükte bulunan 4857 sayılı Yasanın 108. maddesi uyarınca idari yargı yeri görevli bulunmaktadır.

Açıklanan nedenlerle, İdare Mahkemesi Tek Hakimliğince yapılan başvurunun reddi gerekmektedir.

SONUÇ   : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Edirne İdare Mahkemesi Tek Hakiminin BAŞVURUSUNUN REDDİNE, 4.4.2005 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.