T.C.

       UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO         : 2019/314

KARAR NO    : 2019/407

KARAR TR     : 08.07.2019              

 

ÖZET: 5324 sayılı Kozmetik Kanunu’nun 4. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendine aykırılıktan dolayı, aynı Kanun’un 5. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin dördüncü alt bendi uyarınca verilen idari para cezasının iptali istemiyle açılan davanın ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

     

 

K  A  R  A  R

 

Davacı            : A.K.

Davalı             : Sağlık Bakanlığı

 

O L A Y         : Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’nun 19.07.2018 gün ve 30983813-512.03.03.01-E.2337 sayılı kararı ile, İstanbul İli Saraçlar Sanayi Sitesi .... Başakşehir adresinde faaliyet gösteren A.K. adlı firmaya ait, D. markalı “Portakal ve Özel Yağ Karışımlı Doğal El, Yüz ve Vücut Losyonu 45 ml (Seri No: 04/11/2016, İmal ve Son Kullanma Tarihi: 04.11.2016/-, Açıldıktan Sonraki Dayanma Süresi: 12 Ay)” adlı ürün için 03/01/2018 tarih ve 1700086 protokol no.lu analiz raporu ile “Portakal ve Özel Yağ Karışımlı Doğal El, Yüz ve Vücut Losyonu 200 ml (Seri No: 04/11/2016, İmal ve Son Kullanma Tarihi: 04.11.2016/-, Açıldıktan Sonraki Dayanma Süresi:12 Ay)” adlı ürün için 08/01/2018 tarih ve 1700082 protokol no.lu analiz raporunda;

D. markalı “Defne Yağlı Doğal El, Yüz ve Vücut Losyonu 45 mİ (Seri No: 04/11/2016, İmal ve Son Kullanma Tarihi: 04.11.2016/-, Açıldıktan Sonraki Dayanma Süresi: 12 Ay)” adlı ürün için 03/01/2018 tarih ve 1700087 protokol no.lu analiz raporu ile “Defne Yağlı Doğal El, Yüz ve Vücut Losyonu 200 ml (Seri No: 04/11/2016, İmal ve Son Kullanma Tarihi: 04.11.2016/-, Açıldıktan Sonraki Dayanma Süresi: 12 Ay)” adlı ürün için 08/01/2018 tarih ve 1700083 protokol no.lu analiz raporunda;

D. markalı “Limon ve Kayısı Çekirdeği Yağlı Doğal El Yüz ve Vücut Losyonu 45 ml (Seri No: 04/11/2016, İmal ve Son Kullanma Tarihi: 04.11.2016/-, Açıldıktan Sonraki Dayanma Süresi:12 Ay)” adlı ürün için 03/01/2018 tarih ve 1700085 protokol no.lu analiz raporu ile “Limon ve Kayısı Çekirdeği Yağlı Doğal El Yüz ve Vücut Losyonu 200 ml (Seri No: 04/11/2016, İmal ve Son Kullanma Tarihi: 04.11.2016/-, Açıldıktan Sonraki Dayanma Süresi: 12 Ay)” adlı ürün için 08/01/2018 tarih ve 1700079 protokol no.lu analiz raporunda;

D. markalı “Üzüm Çekirdeği Yağlı Doğal El Yüz ve Vücut Losyonu 45 ml (Seri No: 04/11/2016, İmal ve Son Kullanma Tarihi: 04.11.2016/-, Açıldıktan Sonraki Dayanma Süresi:12 Ay)” adlı ürün için 03/01/2018 tarih ve 1700084 protokol no.lu analiz raporu ile “Üzüm Çekirdeği Yağlı Doğal El Yüz ve Vücut Losyonu 200 ml (Seri No: 04/11/2016, İmal ve Son Kullanma Tarihi: 04.11.2016/-, Açıldıktan Sonraki Dayanma Süresi: 12 Ay)” adlı ürün için 08/01/2018 tarih ve 1700080 protokol no.lu analiz raporunda;

D. markalı “Yasemin ve Ayçiçek Yağlı Doğal El Yüz ve Vücut Losyonu 200 ml (Seri No: 04/11/2016, İmal ve Son Kullanma Tarihi: 04.11.2016/-, Açıldıktan Sonraki Dayanma Süresi:12 Ay)” adlı ürün için 08/01/2018 tarih ve 1700081 protokol no.lu analiz raporunda ve ambalaj numunelerinde yapılan incelemeler sonucunda,  söz konusu ürünlerde durulanmayan ürünlerde bulunmaması gereken ve Kozmetik Yönetmeliği Kozmetik Ürünlerde Kullanılmasına İzin Verilen Koruyucuların Listesi Ek V-39’da yer alan “Methylchloroisothiazolinone ve Methylisothiazolinone” adlı maddelerin yer aldığı tespit edilmiş olup,  Kozmetik Yönetmeliği Koruyucu Maddelerle İlgili İstisnai Durumlar Geçici Madde 4 kapsamında yer alan “methylchloroisothiazolinone ve methylisothiazolinone” bileşenlerin durulanmayan ürünlerde piyasada son bulundurma tarihinin 16/04/2016 olması sebebiyle, davacı adına 5324 sayılı Kozmetik Kanunu’nun 4. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi “Muhtevasında hiç veya belirli limit ve şartların dışında bulunmaması gereken maddeler içeren kozmetik ürünler piyasaya arz edilemez.” hükmüne aykırılıktan, aynı Kanun’un 5. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin dördüncü alt bendi gereğince ürün başına 20.000 TL olmak üzere D. markalı ve 04/11/2016 seri no.lu “Portakal ve Özel Yağ Karışımlı Doğal El, Yüz ve Vücut Losyonu (45 ml, 200 ml)”, “Defne Yağlı Doğal El, Yüz ve Vücut Losyonu (45 ml, 200 ml)”, “Limon ve Kayısı Çekirdeği Yağlı Doğal El Yüz ve Vücut Losyonu (45 ml, 200 ml)”, “Üzüm Çekirdeği Yağlı Doğal El Yüz ve Vücut Losyonu (45 ml, 200 ml)” ve “Yasemin ve Ayçiçek Yağlı Doğal El Yüz ve Vücut Losyonu (200 ml)” adlı beş ayrı ürün için toplam olarak 100.000 TL idari para cezası verilmesine;

Ayrıca 5324 sayılı Kozmetik Kanunu’nun 6. maddesinde yer alan “Bu Kanun hükümleri ile bu Kanuna göre yürürlüğe konulan yönetmelik ve diğer düzenlemelerde belirlenen esaslara uygun olmadığı tespit edilen kozmetik ürünler ile ilgili uyarı, piyasadan toplatma ve imha için gereken  işlemler ile kozmetik ürün üretim yerinin ıslahı ve gerektiğinde kapatılması ile ilgili bütün tedbirleri almaya ve uygulamaya Sağlık Bakanlığı yetkilidir.” hükmü gereğince, firmanın piyasaya arzını gerçekleştirdiği ve içeriğinde “Methylchloroisothiazolinone ve Methylisothiazolinone” adlı maddelerin yer aldığı yukarıda belirtilen ürünlerin bahse konu serilerinin firma tarafından piyasaya arzının durdurulması, piyasaya arz edilmiş olan ürünlerin geri çektirilmesi ve geri çektirilen ürünlerin imha edilmesinin sağlanmasına karar verilmiştir.

Davacı, idari para cezasının iptali istemiyle adli yargı yerine itirazda bulunmuştur.

KÜÇÜKÇEKMECE 2. SULH CEZA HÂKİMLİĞİ; 03.12.2018 gün ve D.İş: 2018/6086 sayı ile, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 27. maddesinin 8. fıkrasında yer alan düzenlemede,  idari yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idari yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde idari yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık iddiasının işlemin iptali talebi ile birlikte idari yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle başvurunun görev yönünden reddine karar vermiş, verilen karar itiraz edilmeden kesinleşmiştir.

Davacı, bu kez, Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’nun 19.07.2018 gün ve 30983813-512.03.03.01-E.2337 sayılı kararı ile verilen 100.000,00 TL tutarındaki idari para cezası ile birlikte verilen idari yaptırım kararına karşı idari yargı yerinde dava açmıştır.

ANKARA 23. İDARE MAHKEMESİ; 06.02.2019 gün ve E:2019/115 sayı ile; incelenen uyuşmazlıkta öngörülen idari para cezasının 5326 sayılı Kanun’un 16. maddesinde belirtilen idari yaptırım türlerinden biri olduğu, 5324 sayılı Kozmetik Kanunu’nda idari para cezasına itiraz konusunda görevli mahkemenin gösterilmediği, bu durumda, Kabahatler Kanunu’nun 5560 sayılı Kanun’la değişik 3. maddesinde belirtildiği üzere, idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı nedeniyle, görevli mahkemenin belirlenmesinde 5326 sayılı Yasa hükümleri dikkate alınacağından, konu ile ilgili Uyuşmazlık Mahkemesinin kararları emsal gösterilerek idari para cezasına karşı açılan davanın görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu gerekçesiyle 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulmasına ve davanın incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilinceye kadar ertelenmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesinin Hicabi DURSUN’un başkanlığında, Üyeler Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ’un katılımlarıyla yapılan 08.07.2019 tarihli toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;

İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası da temin edilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin işlemlerde herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, “Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’nun 19.07.2018 gün ve 30983813-512.03.03.01-E.2337 sayılı kararı ile verilen 100.000,00 TL tutarındaki idari para cezasının iptali istemiyle açılan dava yönünden oluşan” görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülten Fatma BÜYÜKEREN’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, 5324 sayılı Kozmetik Kanunu’nun 4. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendine aykırılıktan dolayı, aynı Kanun’un 5. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin dördüncü alt bendi uyarınca verilen idari para cezasının iptali istemiyle açılmıştır.

24.3.2005 gün ve 5324 sayılı Kozmetik Kanunu’nun, “ İdarî para cezaları” başlıklı 5. madde-sinde, idari para cezalarının hangi hallerde ve ne miktarda verileceği belirtildikten sonra, verilen para cezalarına dair kararların ilgililere 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliğ edileceği, bu  cezalara karşı tebliğ tarihinden itibaren en geç yedi gün içinde yetkili idare mahkemesine itiraz edilebileceği, itirazın, verilen cezanın yerine getirilmesini durdurmayacağı öngörülmüşken, bu madde, 8.2.2008 tarihinde yürürlüğe giren;

23.1.2008 gün ve 5728 sayılı Kanun’un 572. maddesiyle, “Bu Kanunun;

a) 3 üncü maddesinin birinci fıkrasında belirtilen yükümlülüklerinden herhangi birini ihlal eden üreticiye yirmi bin Türk Lirası,

b) 4 üncü maddesinin;

1) (a) bendinde belirtilen yasaklardan herhangi birine uymayan üreticiye yirmi bin Türk Lirası,

2) (b) bendinde belirtilen personeli istihdam etmeyen ve (c) bendi uyarınca bildirimde bulunmayan üreticiye on bin Türk Lirası,

3) (d) bendine aykırı hareket eden kozmetik ürünün üreticisine elli bin  Türk Lirası,

4) (e) bendine göre muhtevasında hiç bulunmaması gereken maddeler içeren kozmetik ürünleri piyasaya arz eden üreticiye yirmi bin Türk Lirası, muhtevasında belirli limit ve şartların dışında maddeler içeren kozmetik ürünleri piyasaya arz eden üreticiye on beş bin  Türk Lirası,

5) (g) bendinde belirtilen yükümlülüğü ihlâl eden üreticiye yirmi bin  Türk Lirası, idarî para cezası Sağlık Bakanlığınca verilir.

Bu Kanuna göre idarî para cezasını gerektiren fiilin tekrarı hâlinde idarî para cezaları iki kat olarak uygulanır.

Bu maddeye göre idarî para cezası verilmiş olması, ihlâl edilen yükümlülüğün niteliğine göre gereken diğer idarî tedbirlerin ve müeyyidelerin uygulanmasına engel olmaz” şeklinde  değiştirilmiş;

“Üretici ve yükümlülükleri” başlıklı 4. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde de; “ Bir kozmetik ürünü üreten, imal eden, ıslah eden veya ürüne adını, ticarî markasını veya ayırt edici işaretini koymak suretiyle kendini üretici olarak tanıtan gerçek veya tüzel kişi; üreticinin Türkiye  dışında olması halinde, üretici tarafından yetkilendirilen temsilci veya ithalatçı; ayrıca, ürünün tedarik zincirinde yer alan veya faaliyetleri ürünün güvenliğine ilişkin özelliklerini etkileyen gerçek veya tüzel kişi, bu Kanunun uygulanması bakımından üretici sayılır. Üreticinin yükümlülükleri aşağıda belirtilmiştir:  (….) 

e) Muhtevasında hiç veya belirli limit ve şartların dışında bulunmaması gereken maddeler içeren kozmetik ürünler piyasaya arz edilemez.

(….) ” hükmü yer almış;

“Diğer idarî müeyyideler ve tedbirler” başlıklı 6. maddesinde, “ Bu Kanun hükümleri ile bu Kanuna göre yürürlüğe konulan yönetmelik ve diğer düzenlemelerde belirlenen esaslara uygun olmadığı tespit edilen kozmetik ürünler ile ilgili uyarı, piyasadan toplatma ve imha için gereken işlemler ile kozmetik ürün üretim yerinin ıslahı ve gerektiğinde kapatılması ile ilgili bütün tedbirleri almaya ve uygulamaya Sağlık Bakanlığı yetkilidir.

Bu Kanun ile bu Kanuna göre çıkarılan mevzuata uygunluğu belgelenmiş olsa dahi, bir ürünün genel sağlık yönünden güvenli olmadığına dair kesin belirtilerin bulunması halinde, bu ürünün piyasaya arzı, kontrol yapılıncaya kadar Sağlık Bakanlığınca geçici olarak durdurulur.

Kontrol sonucunda ürünün genel sağlık yönünden güvenli olmadığının tespit edilmesi halinde, masrafları üretici tarafından karşılanmak üzere Sağlık Bakanlığı;

a) Ürünün piyasaya arzının yasaklanmasını,

b) Piyasaya arz edilmiş olan ürünlerin piyasadan toplanmasını,

c) Ürünlerin, güvenli hale getirilmesinin imkânsız olduğu durumlarda, taşıdıkları risklere göre kısmen ya da tamamen imha edilmesini,

d) (a), (b) ve (c) bentlerinde belirtilen önlemler hakkında gerekli bilgilerin, ülke genelinde dağıtımı yapılan iki gazete ile ülke genelinde yayın yapan iki televizyon kanalında ilanı suretiyle risk altındaki kişilere duyurulmasını,

Sağlar.

Risk altındaki kişilerin yerel yayın yapan gazete ve televizyon kanalları vasıtasıyla bilgilen-dirilmesinin mümkün olduğu durumlarda, bu duyuru yerel basın ve yayın organları yoluyla, risk altındaki kişilerin tespit edilebildiği durumlarda ise bu kişilerin doğrudan bilgilendirilmesi yoluyla yapılır.

Türk Ceza Kanunu hükümleri saklıdır. ” denilmiştir.

5324 sayılı Kozmetik Kanunu’nda yapılan değişiklikle idari para cezasına ve idari tedbirlere karşı kanun yoluna ilişkin bir düzenlemeye yer verilmemiştir.

Öte yandan, 30.3.2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 3. maddesini değiştiren 6.12.2006 günlü, 5560 sayılı Yasa’nın 31. maddesinde, “ (1) Bu Kanunun;

a) İdarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde,

b) Diğer genel hükümleri, idarî para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında,

uygulanır” denilmiş; Kanunun 16. maddesinde, kabahatler karşılığında uygulanacak olan idari yaptırımların idari para cezası ve idari tedbirlerden ibaret olduğu, idari tedbirlerin ise, mülkiyetin kamuya geçirilmesi ve ilgili kanunlarda yer alan diğer tedbirler olduğu hükme bağlanmış;  “Başvuru yolu” başlıklı 27. maddesinin 1. fıkrasında ise “idari para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idari yaptırım kararına karşı, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en geç onbeş gün içinde, sulh ceza mahkemesine başvurulabilir. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde idari yaptırım kararı kesinleşir.” ; 27. maddesine, 5560 sayılı Kanun ile eklenen  sekizinci  fıkrasında ise; idari yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak  idari yargının görev alanına giren  kararların da verilmiş olması halinde; idari yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık  iddialarının, bu işlemin iptali talebiyle birlikte idari yargı merciinde görüleceği kurala bağlanmış, bu maddenin  gerekçesinde de bu hükümle, Kabahatler Kanunu’ndaki düzenlemelerin ortaya çıkardığı bağlantı sorununa çözüm getirilmesinin amaçlandığı ifade edilmiştir.

19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren bu düzenlemeye göre,  Kabahatler Kanunu’nun; idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması  halinde uygulanacağı;  diğer kanunlarda  görevli mahkemenin gösterilmesi durumunda ise uygulanmayacağı ancak; idari yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idari yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde; idari yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık iddialarının, bu işlemin iptali talebiyle birlikte idari yargı merciinde görüleceği anlaşılmaktadır.

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nce, idari para cezası yönünden oluşan olumsuz  görev uyuşmazlıklarının çözümünde, idari para cezasına konu işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idari yargının görev alanına giren kararın da verilmiş olması ve dosya içeriğinden bu kararın idari yargı yerinde dava konusu edildiğinin anlaşılması halinde; idari para cezasına ilişkin kararın  hukuka aykırılığı iddiasının da, idari yargı yerinde görüleceği sonucuna varılarak, idari yargı yerince verilen görevsizlik kararlarının  kaldırılmasına karar verilmiştir. 

Somut olayda, idari para cezasına konu işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak mülkiyetin kamuya geçirilmesi amacıyla “ürünlerin piyasaya arzının durdurulması, piyasaya arz edilmiş olan ürünlerin geri çektirilmesi ve geri çektirilen ürünlerin imha edilmesine” de karar verildiği, bu kararın iptali istemiyle idari yargı yerinde dava açıldığı anlaşılmış ise de; yukarıda anlatıldığı şekilde, söz konusu yaptırımın kabahatler karşılığında uygulanacak olan mülkiyetin kamuya geçirilmesi amacıyla yapılan yaptırımlardan biri olduğu ve bu karara karşı 5324 sayılı Kanun’da kanun yoluna ilişkin bir düzenlemeye yer verilmediği gözetildiğinde, oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının çözümünde, “ürünlerin piyasaya arzının durdurulması, piyasaya arz edilmiş olan ürünlerin geri çektirilmesi ve geri çektirilen ürünlerin imha edilmesine” ilişkin işlemin iptali istemiyle idari yargı yerinde açılan davanın bir öneminin bulunmadığı, davanın adli yargı yerinde görüleceği açıktır. 

Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan, görev konusunda taraflar için bir müktesep hak doğmayacağı; bu nedenle, yeni bir yasayla kabul edilen görev kurallarının, geçmişe de etkili olacağı, bilinen bir genel hukuk ilkesidir.

Davanın açıldığı andaki kurallara göre görevli olan mahkeme, yeni bir yasa ile görevsiz hale gelmiş ise, (davanın açıldığı anda görevli olan ve fakat yeni yasaya göre görevsiz hale gelen) mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerekeceği; ancak, yeni yasadaki görev kuralının, değişikliğin yürürlüğe girmesinden sonra açılacak davalarda uygulanacağına dair intikal hükümlerinin varlığı halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilemeyeceği açıktır.

Diğer taraftan, dava görevsiz mahkemede açılmış, bu sırada yapılan bir kanun değişikliği ile görevsiz mahkeme o dava için görevli hale gelmiş ise, mahkeme, artık görevsizlik kararı veremeyip (yeni kanuna göre görevli hale geldiği için) davaya bakmaya devam etmesi gerekir.

İncelenen uyuşmazlıkta, öngörülen idari para cezasının  5326 sayılı Kanun’un 16. maddesinde belirtilen idari yaptırım türlerinden biri olduğu, 5324 sayılı Kozmetik Kanunu’nda idari para cezasına itiraz konusunda görevli mahkemenin gösterilmediği anlaşılmıştır. Bu durumda, Kabahatler Kanunu’nun 5560 sayılı Kanun’la değişik 3. maddesinde belirtildiği üzere, idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde  uygulanacağı nedeniyle, görevli mahkemenin belirlenmesinde 5326 sayılı Yasa hükümleri dikkate alınacağından, idari para cezasının iptali istemiyle açılan davanın görüm ve çözümünde, anılan Kanun’un 27. maddesinin (1) numaralı bendi uyarınca adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Ankara 23. İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, Küçükçekmece 2. Sulh Ceza Hâkimliğince verilen 03.12.2018 gün ve D.İş: 2018/6086 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir. 

 

S O N U Ç: Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Ankara 23. İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, Küçükçekmece 2. Sulh Ceza Hâkimliğince verilen 03.12.2018 gün ve D.İş: 2018/6086 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ  KALDIRIL-MASINA, 08.07.2019 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

 

Başkan

Hicabi

DURSUN

Üye

Şükrü

BOZER

Üye

Mehmet

AKSU

Üye

Birol

SONER

 

 

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Aydemir

TUNÇ

Üye

Nurdane

TOPUZ