Hukuk Bölümü 2007/437 E., 2008/188 K.

  • OLUMSUZ GÖREV UYUŞMAZLIĞI
  • YARGI MERCİİLERİNİN UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNE BAŞVURMALARI
  • 5326 S. KABAHATLER KANUNU [ Madde 27 ]
  • 5326 S. KABAHATLER KANUNU [ Madde 28 ]
  • 2247 S. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAK... [ Madde 19 ]
  • 2577 S. İDARİ YARGILAMA USULÜ KANUNU [ Madde 2 ]
  • "İçtihat Metni"

    O L A Y

    : Davacı Şirkete, 31.12.2004 tarihli ve 25687 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan "Çevrenin Korunması Yönünden Kontrol Altında Tutulan Yakıt ve Atıklara İlişkin Tebliğ (Dış Ticarette Standardizasyon: 2005/3)" sayılı Tebliğ uyarınca, 28.02.2005 tarihinde "2005.ÇYG.02.78" numaralı Kontrol Belgesi verilmiştir.

    2005/3 sayılı Tebliğin "Ek I ve Ek II/A-B sayılı listelerde yer alan yakıt, atık ve metal hurdaların ithalatında Kontrol Belgesi alınabilmesi için; (...) ile Çevre ve Orman Bakanlığı'nca istenecek taahhütname ve diğer bilgi ve belgelerle birlikte malların ihracatçı ülkede çıkış işlemleri tamamlanmadan önce anılan Bakanlığa başvurulur" şeklindeki 2. maddesi uyarınca Davacı Şirketten 02.02.2005 tarihinde bir "Taahhütname" alınmıştır.

    Davalı Çevre ve Orman Bakanlığı (Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü)nün 23.11.2005 günlü ve 65773 sayılı yazısıyla;

    a) Kontrol Belgesi'nin, geçerlik süresi olan 08.08.2005 tarihini izleyen 30 günlük sürenin sonu olan 07.09.2005 tarihinde değil de, 08.09.2005 tarihinde kapatılmış olması gerekçesiyle, Verilen Taahhütnamenin 15. maddesinin (a) bendine binaen ve 21. maddesinin (b) bendi uyarınca, CIF değerinin % 5'i olan 80.637,205 ABD Doları;

    b) 1. parti olan 4.551,520 Mton yakıtın analiz raporunun geç gönderilmesi nedeniyle, verilen Taahhütnamenin 16. maddesinin (a) bendine binaen ve 21. maddesinin (b) bendi uyarınca, CIF değerinin % 5'i olan 20.595,628 ABD Doları;

    c) 2. parti olan 9.277,603 Mton yakıtın analiz raporunun geç gönderilmesi nedeniyle, verilen Taahhütnamenin 16. maddesinin (a) bendine binaen ve 21. maddesinin (b) bendi uyarınca, CIF değerinin % 5'i olan 45.840,704 ABD Doları;

    d) 3. parti olan 3.864,182 Mton yakıtın analiz raporunun geç gönderilmesi nedeniyle, verilen Taahhütnamenin 16. maddesinin (a) bendine binaen ve 21. maddesinin (b) bendi uyarınca, CİF değerinin % 5'i olan 14.200,869 ABD Doları olmak üzere toplam 161.274,41 ABD Doları bedelin (cezai şart) Çevre ve Orman Bakanlığı hesabına yatırılması, aksi halde 6183 sayılı Yasa hükümlerine göre tahsili cihetine gidileceği yolundaki işlemi tesis etmiştir.

    Davacı Şirket vekili, "Davalı İdarenin 23.11.2005 tarihli ve 65773 sayılı, idari para cezası verilmesine ilişkin işleminin iptali" istemiyle 6.12.2005 tarihinde adli yargı yerinde itirazda bulunmuştur.

    BAĞCILAR 1 .SULH CEZA MAHKEMESİ; 29.09.2006 gün ve E: 2005/1063 Müt., K: 2005/1063 Müt.sayı ile, dosyanın incelenmesinden, itiraza konu idari para cezasının, Çevre Ve Orman Bakanlığı Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğünün 23.11.2005 tarih, 65773 sayılı yazısı ile verilmiş olduğu, söz konusu yazıda özetle; muteriz tarafından Bakanlığa verilen 02.02.2005 tarihli taahhütnamenin 15 ve 16.madde kapsamında evrakların geç gönderilmesi nedeniyle 21(b) maddesinde yazılı bedelin (cezai şart) ödenmesinin gerektiği ve toplam 161.274.41 $

    $'ın yazının tebliğ edildiği tarihteki T.C Merkez Bankası Döviz Satış Kuru üzerinden hesaplanarak TL. karşılığının Çevre Ve Orman Bakanlığı Merkez Saymanlık Müdürlüğü hesabına yatırılması gerektiğinin bildirildiğinin görüldüğü; 5326 sayılı Yasanın 27.maddesinde, idari para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idari yaptırım kararına karşı, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde sulh ceza mahkemesine başvurulabilir denildiği, itiraza konu para cezasının, taraflar arasında yapılmış olan ve yukarıda bahsi geçen 23.11.2005 tarihli 65773 sayılı yazı içeriğinde belirtilen 02.02.2005 tarihli taahhütnameden doğan cezai şarta ilişkin olduğu, dolayısıyla idari para cezası niteliğinde olmadığı ve bu nedenle de söz konusu idari işlemin, Mahkemelerince incelenebilecek idari para cezalarına itiraz niteliğinden olmaması nedeniyle, muterizin itirazının 5326 sayılı yasanın 28/1-b maddesi gereğince görev yönünden reddine karar vermek ve tüm bu nedenlerle aşağıdaki şekilde hüküm kurmanın gerekmiş olduğu; yukarıda açıklanan nedenlerle; 5326 sayılı yasanın 27/1 maddesinde idari para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idari yaptırımlara karşı sulh ceza mahkemesine başvurulabileceğinin belirtilmesi karşısında, itiraza konu idari işlemin taraflar arasındaki taahhütten doğan cezayı şarta ilişkin olması ve dolayısıyla idari para cezası niteliğinde olmaması nedeniyle, 5326 Sayılı yasanın 28/1 -b maddesi gereğince başvuru konusu idari işlemin sulh ceza mahkemesinde incelenebilecek işlerlerden olmaması nedeniyle başvurunun görev yönünden REDDİNE karar vermiş; yapılan itiraz, Bakırköy 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 26.01.2007 gün ve 2007/261 D. iş no.lu kararı ile kesin olarak reddedilmiş ve bu karar kesinleşmiştir.

    Davacı vekili bu kez, aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

    ANKARA 6.İDARE MAHKEMESİ; 24.5.2007 gün ve E:2007/115 sayı ile, uyuşmazlık konusu işlemin, davacı şirket tarafından Çevrenin Korunması Yönünden Kontrol Altında Tutulan Yakıt ve Atıklara İlişkin Dış Ticarette Standardizasyon Tebliği uyarınca davalı idareye verilen taahhütnameden doğan cezai şarta ilişkin olduğu açık olup, uyuşmazlığa bakmaya görevli olan yargı yerinin belirlenebilmesi bakımından, cezai şartın bir idari yaptırım olup olmadığının ve 5326 sayılı Kanun kapsamında kabahat olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği hususunun açıklığa kavuşturulmasının gerektiği; 5326 sayılı Yasanın 3. maddesi hükmünden; Kabahatler Kanununun idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı, diğer kanunlarda görevli mahkemenin gösterilmesi halinde ise söz konusu hükümlerin uygulanmayacağının anlaşıldığı; bu durumda, 5326 sayılı Kanunun 16. maddesinin; idari yaptırımların idari para cezası ve idari tedbirlerden ibaret olduğu yolundaki hükmü göz önünde bulundurulduğunda, taahhütnameden kaynaklanan cezai şartın ödenmesine ilişkin işlemin idari para cezası niteliğinde olmadığı, ancak idari bir yaptırım olduğu ve buna ilişkin uyuşmazlığın Kabahatler Kanunu Kapsamında çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmakla, bu konuda idare mahkemelerinin görevli olduğu yolunda bir kanun hükmü de mevcut olmadığından, 5326 sayılı Kanunun 3. maddesi uyarınca Sulh Ceza Mahkemesince çözümlenmesi gereken uyuşmazlığa ilişkin davanın, idari yargı yerinde görülüp çözümlenmesine hukuken olanak bulunmadığı; açıklanan nedenlerle, Mahkemelerinin görevsizliğine, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyiş Hakkında Kanunun 19.maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine ve dosya incelemesinin bu konuda Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilinceye kadar ertelenmesine, karar vermiştir.

    İNCELEME VE GEREKÇE :

    Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü'nün, Ahmet AKYALÇIN'ın Başkanlığında, Üyeler: Mustafa KICALIOĞLU, Mahmut BİLGEN, Habibe ÜNAL, O.Cem ERBÜK, Serdar AKSOY ve Muhittin KARATOPRAK'ın katılımlarıyla yapılan 7.7.2008 günlü toplantısında;

    I-İLK İNCELEME : Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa'nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulu'nun 11.7.1988 günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararında, "2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun bütünüyle incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanunun uygulanması yönünden 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, 'ceza uyuşmazlıkları' ibaresinden, savcının ya da şahsi davacının talebi ile başlayan yargılaması sonunda sanığın mahkûmiyetine ya da beraatine hükmedilebilecek davalarda, askeri ve adli ceza mahkemeleri arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması, bunun dışında kalan tüm görev uyuşmazlıklarının 'hukuk uyuşmazlığı' sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Uygulanması idari organlara bırakılan cezalar, adli nitelikte olmadığından, bunlar hakkında yapılan itirazlar ya da açılan davalar 'ceza davası' olarak nitelendirilemezler. İdari niteliklerinden dolayı bu davalara ilişkin görev ve hüküm uyuşmazlıklarının Uyuşmazlık Mahkemesinin Hukuk Bölümünde incelenip çözümlenmesi gerektiği…

    …"açıkça belirtilmiştir. Bu durum göz önüne alındığında, olay bölümünde yazılı başvuru konusu görev uyuşmazlığının Hukuk Bölümünde incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur.

    İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa'nın 19. maddesinde öngörülen şekilde başvurulduğu ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

    II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Taşkın Çelik'in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ayla SONGÖR ile Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU'nun, davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

    Dava, Çevrenin Korunması Yönünden Kontrol Altında Tutulan Yakıt ve Atıklara İlişkin Tebliğ (Dış Ticarette Standardizasyon: 2005/3) uyarınca, ısınma amaçlı kullanılmak üzere 30.000 Mton antrasit ithalatı için alınan Kontrol Belgesi kapsamında; davacı şirket tarafından verilen Taahhütnamenin 15. ve 16. maddelerine aykırı olarak evrakların geç gönderilmesi nedeniyle, aynı Taahhütnamenin 21/b maddesinde yazılı bedelin (cezai şart) ödenmesi ve cezai şartın zamanında ödenmemesi durumunda yine aynı taahhütname uyarınca 6183 sayılı Kanuna göre işlem yapılacağının bildirilmesi yolunda tesis edilen 23.11.2005 tarih ve 65773 sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.

    2709 sayılı 1982 Anayasasının 56. maddesinde; herkesin, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahip olduğu, çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemenin Devletin ve vatandaşların ödevi olduğu belirtilmiş; Devlete yüklenilen, çevrenin korunması ve kirlenmesinin önlenmesi ödevi, 8/5/2003 tarih 25102 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 4856 sayılı Çevre ve Orman Bakanlığı Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun ile anılan Bakanlığa verilmiştir.

    Dış ticarette teknik düzenleme, standardizasyon, uygunluk değerlendirmesi ve belgelendirme faaliyetleri çerçevesinde, ithalatta insan sağlığının ve emniyetinin, hayvan veya bitki varlığının veya çevrenin korunmasını sağlamak amacıyla, hazırlanan ve 96/7794 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile kabul edilen "Dış Ticarette Teknik Düzenlemeler ve Standardizasyon Rejim Kararı", 01.02.1996 tarih ve 22541 (mükerrer) sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe konulmuştur.

    Söz konusu Rejim Kararı'nın 4. maddesinde, "Çevre kirliliğine yol açtığı veya bu yönden risk taşıdığı tespit edilen her türlü atık, artık, kimyevi madde ve ürünü ithal edenlere, kusur şartı aranmaksızın, genel hükümler dışında ayrıca bu Kararın 5 inci maddesindeki müeyyideler uygulanır." hükmü; 5. maddesinde, "Bu Karar ve bu Karara istinaden yayımlanacak yönetmelik, tebliğ, talimat ve taahhütnamelere aykırı davrananlar ... hakkında ilgili kanun hükümleri saklı kalmak üzere, ayrıca aşağıdaki müeyyidelerden biri veya birkaçı uygulanır." hükmü getirilmiş; aynı maddenin (f) bendinde de, Taahhütname alınan durumlarda,taahhütnamede belirtilen meblağın, 6183 sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde ithalatçının bağlı bulunduğu vergi dairesince tahsil edileceği, öngörülmüştür.

    Yukarıda sözü edilen Rejim Kararı'na dayanılarak, Dış Ticaret Müsteşarlığı'nca hazırlanan ve 31 Aralık 2004 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan "Çevrenin Korunması Yönünden Kontrol Altında Tutulan Yakıt ve Atıklara İlişkin Tebliğ (Dış Ticarette Standardizasyon: 2005/3) ile Tebliğ eklerinde yer alan madde ve yakıtların ithalden önce ve fiili ithal sırasında çevrenin korunması yönünden uygunluğunun onay yetkisi Çevre ve Orman Bakanlığına verilmiştir.

    Söz konusu Tebliğin 1. maddesine göre, ithal edilecek yakıtlarda çevrenin korunması yönünden uygunluğun, Bakanlıkça verilecek Kontrol Belgesi ile belgeleneceği; bu kontrol belgesinin alınabilmesi için, ithalatçı firmanın, Tebliğin 2. maddesinde sayılmış olan, proforma fatura, analiz sertifikası, kontrol belgesi ile birlikte sanayici taahhütnamesi ve ithalatçı firmadan alınan Taahhütnamenin Bakanlığa verilmesinin gerektiği, Kontrol Belgesinin süresinin, Tebliğin 8. maddesine göre altı ay olduğu belirtilmiş; 11. maddesinde de, sanayicilerin ve sanayici adına ithalat yapan firmaların, bu Tebliğ hükümlerine ve bu Tebliğ gereğince alınan taahhütnamelere aykırı fiillerinden müteselsilen sorumlu oldukları hükme bağlanmıştır.

    Dava dosyasının incelenmesinden; davalı idarenin 08.02.2005 tarih ve 1093 sayılı yazısı ile 2005/3 sayılı Tebliğ kapsamında yapılan inceleme sonucu, Davacı Şirkete sanayi amaçlı kullanılmak üzere 30.000 (otuz bin) Mton antrasit ithalatı için 08.02.2005 tarih ve 2005.ÇYG.02.78 no.lu Kontrol Belgesinin verilmiş olduğu; bu Tebliğ uyarınca; İdarece Kontrol Belgesi verilirken ithalatçı firmadan ithalat öncesi ve sonrasında uyulması gerekli olan hususları ihtiva eden 2.2.2005 tarihli bir Taahhütname alındığı; söz konusu Taahhütnamenin 15. Maddesinde "Kontrol Belgesi dosyalarının kapatılması için;

    a) Kontrol Belgesi kapsamı yakıtın tamamının ya da bir bölümünün ithalatından vazgeçilmesi veya Kontrol Belgesi'nin geçerlilik süresinin bitimi halinde, Bakanlığınız uygunluk yazısı, Kontrol Belgesi, Yakıt Kalite Belgesi ve onaylı proforma faturanın asıllarını kontrol belgesi geçerlilik süresi bitiminden itibaren en geç 30 gün içerisinde,

    b)Kontrol Belgesi kapsamı yakıtın tamamının ithalatının gerçekleşmesi halinde, gümrük giriş beyannamesi ile ihracatçı tarafından verilen faturanın ve Bakanlığınızca düzenlenen Kontrol Belgesinin ilgili gümrük idaresince onaylanmış bir nüshasını, kontrol belgesi geçerlilik süresi bitiminden itibaren en geç 30 gün içerisinde , (…

    …)"Bakanlığa gönderileceği;

    Taahhütnamenin 16.Maddesinin (a) bendinde "İthal edilen yakıtın gümrükten çekilmesi aşamasında 5. 6. ve 7. maddeler çerçevesinde alınan numunelerin 11.maddede belirtilen şekilde yaptırılan analizlerin sonuçlarını belirten belgeyi, yakıtın millileşmesi tarihinden itibaren en geç 30 gün içerisinde Bakanlığınıza ve ithalatın gerçekleştirildiği limanın bağlı olduğu ilin Valiliğine (İl Çevre ve Orman Müdürlüğüne) gönderileceği (…

    …)";

    Taahhütnamenin, Ceza Hükümleri başlıklı 21. maddesinde; maddelerde belirtilen hususlara aykırı davranılması halinde, ithale konu yakıtın CIF değerine göre saptanan oranını bağlı bulunduğu vergi dairesince taraflarına tebliğ edildiği tarihteki T.C.Merkez Bankası döviz satış kuru üzerinden hesaplanacak TL(YTL) karşılığını Bütçeye gelir kaydedilmek üzere Çevre ve Orman Bakanlığı Merkez Saymanlık Müdürlüğü hesabına yatıracağı; 23. maddesinde ise, taahhütname hükümlerinin yerine getirilmemesinden doğan alacakların, 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre takip ve tahsili kabul ve taahhüt edilmiştir.

    Olayda, Çevre ve Orman Bakanlığı Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğünce tesis edilen 23.11.2005 tarih, 65773 sayılı işlem ile, davacı şirketten, Taahhütnamenin 15. ve 16. maddesi kapsamındaki evrakı geç göndermesi nedeniyle 21(b) Maddesinde yazılı bedeli (cezai şart) ödemesinin talep edildiği; işlemin sonuç kısmında, toplam 161.274,41 USD'nın, bu yazının tebliğ edildiği tarihteki TC Merkez Bankası döviz satış kuru üzerinden hesaplanarak TL karşılığının (...)15 gün içerisinde yatırılarak, dekontun Bakanlıklarına iletilmesi gerektiği; aksi takdirde 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanun hükümlerine göre işlem yapılacağının bildirildiği anlaşılmıştır.

    Buna göre, davacı şirketin; Çevrenin Korunması Yönünden Kontrol Altında Tutulan Yakıt ve Atıklara İlişkin Tebliğ(Dış Ticarette Standardizasyon: 2005/3 sayılı) uyarınca; ithalat yapmak amacıyla Kontrol Belgesi alabilmesi için davalı idareye Taahhütname vermesinin zorunlu şart olarak öngörüldüğü ve taahhütname hükümlerinin yerine getirilmemesi nedeniyle cezai şarttan doğan alacakların, 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre takip ve tahsil edileceği hususları göz önüne alındığında, kamu alacağı niteliği kazanan bedelin ödenmesinin bildirimi niteliğindeki dava konusu işlemin, idarece kamu gücüne dayalı ve tek taraflı irade ile tesis edilmiş idari işlem olarak kabulü gerekmektedir.

    Bu durumda, uyuşmazlığa konu edilen davanın, 2577 sayılı İ.Y.U.K.'nun 2/1-a. maddesinde sayılan iptal davası kapsamında görüm ve çözümünde idari yargı yeri görevli bulunmaktadır.

    Açıklanan nedenlerle, İdare Mahkemesinin başvurusunun reddi gerekmiştir.

    SONUÇ : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Ankara 6.İdare Mahkemesi'nce 24.5.2007 gün ve E:2007/115 sayı ile yapılan BAŞVURUNUN REDDİNE, 07.07.2008 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.