Hukuk Bölümü         1997/35 E.  ,  1997/33 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı              : R.Y.

Vekili                 : Av. M. M.K.

Davalı               : Kahramanmaraş Belediye Başkanlığı

Vekili                 : Av. Ş.E.

OLAY: Davacının Kahramanmaraş İli, Karamanlı Mahallesi Ağcaağıl Mev­kii, 1245 ada içinde kalan 28 sayılı parseldeki noter senediyle satın al­dığı198 m2 lik ve bitişik 32 sayılı parseldeki tapulu270 m2 lik hisselerinin bulunduğu yer, 23.3.1981 tarihinde onanlı imar planında yeşil saha olarak belirlenmiştir.

Davacı, Haziran 1983 tarihinde yaptırdığını ileri sürdüğü subasmanı sevi­ye­sindeki temel inşaatına, 2981 sayılı İmar Affı Yasasına göre yapı in­şaat ve kul­lanma izni verilmesi için 19.9.1984 tarihinde başvuruda bulunmuş ise de, söz ko­nusu yerin imar planında yeşil sahaya ayrıldığı nedeniyle ken­disine ruhsat verilme­miştir.

Kahramanmaraş Belediye Encümeninin 25.2.1986 tarihli kararı ge­reğince anılan mevkiide imar uygulaması yapılması sonucu davacıya, önce SSK Hastanesi için ayrılan alanda hisse verilmiş ise de, adı geçenin itirazı üzerine 7.1.1987 tarihli Komisyon kararı ile, 32 sayılı parseldeki tapulu270 m2lik yerine karşılık olarak düzenleme ortaklık payı alındıktan sonra, imarlı 1654 ada, 2 sayılı parselde215 m2yer tahsis edilmiş ve 6.5.1987 tarihinde tapu sicilinde adına tescili yapılmıştır. An­cak, tapuda kaydı bulunmaması nedeniyle 28 sayılı parseldeki hissesine karşılık kendisine yer tahsis edil­memiştir.

Davacı, 28 ve 32 sayılı parsellerin yeşil sahaya ayrılan kısmında kalan yer üzerinde yaptırmış olduğu temel inşaatının, Kahramanmaraş Sulh Hukuk Mahke­mesinin 1987/613-576 sayılı esasına kayıtlı olarak açtığı tespit davasında yapılan keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda saptanan be­deli olan 4.689.642.- liranın faiziyle birlikte belediyeden tahsiline hükme­dilmesi istemiyle 28.12.1987 tarihinde adlî yargı yerine dava açmıştır.

Kahramanmaraş 2. Asliye Hukuk Mahkemesi: 10.3.1992 gün ve E.92/4, K.1992/94 sayı ile, Mahkemelerince davanın kabulü yolunda verilen 20.3.1990 günlü, E.1988/7, K.1990/129 sayılı kararın, davalı idarenin tem­yiz başvurusu üze­rine Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 22.10.1991 günlü, E.1990/9310, K.1991/9101 sayılı ve “11.22.1959 günlü, 17/15 sayılı Yargı­tay İçtihadı Birleştirme Kararının I. Bendinde belirtildiği gibi (...) bir kamu kurumunun görevlerinden olan bir işi yap­mayı kararlaştırması idari bir karar olduğu gibi, bu kararı yerine getirmek üzere plan ve projeler yapıp o plan ve projeler gereğince iş görmesi de kararın neticesi olan birer idari eylemdir. Bu işlemlerden doğan zararların ödettirilmesi istekleri ise 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 2. Maddesi hükmünce bir tam yargı davasıdır ve bu davalara bakmaya idari yargı yeri görevlidir. Temyize konu edilen da­vada davacı imar uygulaması nedeniyle uğradığı zararın giderilmesini iste­diğine göre dava dilekçesinin yargı yolu bakımından reddedilmesi gerekir.” yolundaki kararıyla bozulduğundan bahisle, anılan bozma kararına uyarak aynı gerekçeyle davayı görev yönünden reddetmiş; bu karar, temyiz edilme­yerek kesinleşmiştir.

Davacı, bu kez, aynı istekle 22.12.1993 tarihinde idari yargı yerine dava aç­mıştır.

Gaziantep İdare Mahkemesi Hakimliği: 24.3.1997 gün ve E.1994/459 sayı ile, dilekçe ret kararı üzerine usulüne uygun dilekçe ile ye­nilenen davada, 3194 sayılı İmar Kanununun 18. ve 2942 sayılı Kamulaş­tırma Kanununun 14. ve 26. maddelerinin birlikte değerlendirilmesinden, imar uygulaması ve muhafazası müm­kün görülmeyen yapıların ilgili idarece öncelikle kamulaştırılması gerektiği, bu uygulama sürecinde taşınmazın bedeli konusunda bir anlaşmazlık çıkması halinde ise bu hususun adlî yargı yerinde dava edilmesi gerekeceği, olayda imar uygulaması sonucu yeşil alan olarak belirlenen taşınmazlar üzerinde davacı tarafından yaptırılan temel inşaatının bedeli dava konusu edildiğine göre, imar uygulamasına yönelik bulunmayan davanın adlî yargı yerinde görülmesi gerektiği sonucuna ulaşıl­dığını belirterek, daha önce adlî yargı yerince görevsizlik kararı verildiğin­den bahisle, görevli merciin belirlenmesi için 2247 sayılı Yasanın 19. mad­desi uyarınca Uyuş­mazlık Mahkemesine başvurulmasına ve davanın erte­lenmesine karar vermiş; bu karar ekinde yer alan adlî ve idari yargı dosyaları Uyuşmazlık Mahkemesine gönde­rilmiş bulunmaktadır.

İnceleme ve Gerekçe: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümünün, Selçuk Tüzün'ün Başkanlığında, Üyeler: O Hulusi Mustafaoğlu, M. Salim Özer, Nursel Aymakoğlu, Zafer Kantarcıoğlu, Dr. Erol Alpar ve Adnan Altın'ın katılımlarıyla yapılan 7.7.1997 günlü toplantısında, Raportör Hâkim İsa Yeğenoğlu'nun davanın idari yargı yerinde görülmesi gerektiğinden İdare Mahkemesi Hakimliğince yapılan başvurunun reddi gerektiği yolun­daki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görev­lendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Erdoğan Güneş ile Danıştay Savcısı Sinan Yörükoğlu'nun davanın çözümünün idari yargının görev alanına gir­diğine, bu nedenle İdare Mahkemesi Hakimliğinin başvurusunun reddi ge­rektiğine ilişkin yazılı ve sözlü açıklamaları dinlendikten sonra gereği görü­şülüp düşünüldü:

Dava, imar planı ve buna dayalı imar uygulaması sonucu yeşil sahaya ayrılan arsa üzerinde bulunan davacıya ait temel inşaatının bedelinin ödenmesine hükme­dilmesi istemiyle açılmıştır.

Dosyanın incelenmesinden; davacıya ait arsanın yer aldığı parselin 1981 ta­rihli imar planında yeşil saha olarak belirlendiği; davacı tarafından 1983 yılında bu yerde ruhsatsız olarak temel inşaatı yaptırıldığı ve 1984 yılında İmar Affı Yasasın­dan yararlandırılması ve kendisine yapı izni veril­mesi için başvuruda bulunmuş ise de, imar planında yeşil saha olarak belir­lendiği nedeniyle yapı izni verilmediği; 1986 yılında yapılan imar uygula­ması sonucunda yeşil sahaya ayrılan yerdeki hisse­sine karşılık davacıya başka bir yerde imarlı parsel tahsis edildiği; adı geçenin adli yargı yerine açtığı tespit davasında söz konusu temel inşaatının saptanan maliyet bedeli olan 4.689.642.- liranın faiziyle birlikte kendisine ödenmesine hükmedil­mesi istemiyle uyuşmazlığa konu edilen davayı açtığı anlaşılmaktadır.

1981 tarihli imar planında yeşil saha olarak belirlenmiş olan davacıya ait ye­rin 1986 yılında davalı belediyece 3194 sayılı İmar Yasasının 18. maddesine göre yapılan imar düzenlemesi sonucunda da yeşil sahaya ayrıl­dığı tartışmasızdır. Da­valı Belediye Yargıtay'a verdiği 25.6.1990 günlü tem­yiz dilekçesinde, söz konusu temel inşaatının yıkılmayarak yerinde bırakıl­dığını, esasen yapı yasağına rağmen ruhsatsız olarak kaçak yapı yapılması­nın sonuçlarına davacının katlanmak duru­munda oldu­ğunu ileri sürmekte olup, davacıya herhangi bir bedel ödenmeyeceği ifade edil­mektedir.

Bu durumda, her ne kadar davacı tarafından açılan tespit davası yo­luyla bir bedel tespiti yaptırılmış ve bu bedel dava konusu edilmiş ise de, esasen davanın konusu imar uygulaması nedeniyle uğranılan bir zararın tazminine ilişkin bulun­makta, bu ise 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Ka­nununun 2. maddesinin 1/b bendinde yer alan “idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı” davası niteliğini taşımaktadır.

Belirtilen duruma göre ve olayda, imar planı ve buna dayalı imar uy­gulaması sonucunda uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan davada, söz konusu temel inşaatı nedeniyle davacıya bir bedel ödenip ödenmeyeceği ya da idarece kamulaştı­rılması gerekip gerekmediği hususlarının imar mevzua­tına göre incelenerek bir sonuca varılması gerekeceğinden, bu davanın gö­rüm ve çözümü idari yargı yerine ait bulunmaktadır.

Açıklanan nedenlerle, Gaziantep İdare Mahkemesi Hakimliğince ya­pılan başvurunun reddi gerekmektedir.

SONUÇ: Anlaşmazlığın niteliğine göre davanın idari yargı yerinde görül­mesi gerektiğine, bu nedenle Gaziantep İdare Mahkemesi Hakimliğinin 2247 sayılı Yasanın 19. maddesi uyarınca vaki 24.3.1997 günlü, E.1994/459 sayılı başvurusu­nun reddine, 7.7.1997 gününde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.