T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

           

            ESAS NO      : 2020 / 56

            KARAR NO  : 2020 / 309

            KARAR TR   : 28.5.2020

ÖZET :  Bazı taşınmazların 6292 sayılı Kanun'un 7. maddesi uyarınca bedelsiz iadesi istemine/bu istemle yapılan başvurunun reddine işlemin iptali istemiyle açılan davanın, İDARİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacılar      : 1-U. Y. ve diğ.

Vekilleri       : Av. İl.S. & Av. H.D.

Davalılar       : (Adli Yargıda): 1-Tekirdağ Kadastro Müdürlüğüne izafeten Maliye Hâzinesi

  2-Milli Savunma Bakanlığı

Vekili           : Av.D. M.

Davalı           : (İdari Yargıda-Hasım değişikliği yapılarak) : Çorlu Kaymakamlığı

Vekili           : Av. H. A.

 

OLAY          : 1-a)Davacılar vekili dilekçesinde; 6831 sayılı kanunun 2B maddesi gereği hazine adına orman dışına çıkarılacak arazilerle ilgili, Tekirdağ Kadastro Müdürlüğü tarafından Orman İşletme Şefliği ekiplerinin de katılımı ile yapılan çalışmalar sonucu hazırlanan Askı Cetvelinin 13.07.2012 tarihinde Seymen Köyü Muhtarlığında ilan edildiğini Askı Cetvelinde gösterilen parsellere itiraz ettiklerini; Esetçe Mevkiinde bulunan, 741600 m2 yüzölçümlü 34 numaralı parsel üzerinde müvekkillerinin ve bir kısmının murislerinin satın alma yoluyla edindiği ve adlarına tapu kaydı var iken, Orman Kanunu uyarınca geçmiş yıllarda tapu kaydının iptal edildiğini; önceki malik ve murisler bilindiğinden ve 6292 sayılı kanunda,  satış yoluyla edinmiş ise önceki malike bedelsiz iade hakkı getirildiğine göre; yapılmış ve itiraza konu cetvellerin kanunun açık hükmüne aykırı düzenlenmiş olduğunu; itiraza konu hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin,  kadastro çalışmalarından önceki parsel numaraları uyarınca 34 numaralı parselin içinde olduğunu; 6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi Ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi İle Hâzineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun" uyarınca, Orman Sınırı dışına çıkarılma nedeniyle yapılacak istemlerde 7/a maddesinin son cümlesi; “Ancak bu kararlardan infaz edilerek tapuda Hazine adına tescil edilen taşınmazlar ise, ilgilileri tarafından bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki yıl içinde İdareye başvurulması hâlinde, bedelsiz olarak önceki kayıt maliklerine veya kanuni mirasçılarına iade edilir.” gereği, önceki malik konumunda olan müvekkillerine  veya hayatta olmayanların mirasçıları olarak müvekkillerine, bedelsiz olarak iade edilmesi gerekirken ve kadastro tutanağında bu husus belirtilmesi gerekirken başka kişiler adına veya doğrudan kullanan belirtilmeden “hazine adına orman sınırları dışına çıkarılmıştır.” şeklinde yazılı cetvele ve tüm ekleri ile belirlenen parsellerin ölçülerine, sınırlarına itiraz ettiklerini,(dilekçede,  404, 405, 406, 407, 408 parsel sayılı taşınmazlar ve  yapılan itirazlar bir cetvel halinde gösterilmiştir.) ifade ederek;  askı cetveline süresinde yaptıkları bu itirazlarının kabulü ile ölçü sınır ve mülkiyet ile kullanım bilgilerini içerir kadastro tutanağının düzeltilmesine  karar verilmesi istemiyle 13.8.2012 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

1-b)TEKİRDAĞ KADASTRO MAHKEMESİ: 2.4.2015 gün ve E:2013/29, K:2015/7 sayı ile,  “(…)Davacılar tarafından açılan dava Çorlu Kadastro Mahkemesinin 2012/5 Esas sayısına kaydı yapılmış, HSYK Genel Kurulunun 22/05/2013 tarih ve 460 sayılı kararıyla Çorlu Kadastro Mahkemesinin kapatılarak mahkememiz yetki çevresine katılmasına karar verilerek. Mahkememizin 2013/29 Esas sayısına kaydı yapılmıştır.

Dava konusu edilen 405 parsel sayılı taşınmaz hakkındaki dava tefrik edilerek Çorlu Kadastro Mahkemesinin 2013/36 Esas Sırasına kaydı yapılmış, Çorlu Kadastro Mahkemesinin 2012/2 Esas sayılı dava dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiş, Çorlu Kadastro Mahkemesinin kapatılarak mahkememiz yetki çevresine katılmasına karar verilerek birleşen dava dosyaları Mahkememizin 2013/46 Esas sayısına kaydı yapılmıştır. Dava konusu edilen 407 parsel sayılı taşınmaz hakkındaki dava tefrik edilerek Çorlu Kadastro Mahkemesinin 2013/37 Esas Sırasına kaydı yapılmış, Çorlu Kadastro Mahkemesinin 2012/4 Esas sayılı dava dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiş, Çorlu Kadastro Mahkemesinin kapatılarak mahkememiz yetki çevresine katılmasına karar verilerek birleşen dava dosyaları Mahkememizin 2013/28 Esas sayısına kaydı yapılmıştır.

Davalı Milli Savunma Bakanlığı vekilinin 18/01/2013 tarihli cevap dilekçesinde özetle; öncelikli olarak davanın reddine, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Hazine vekilinin 07/02/2013 tarihli cevap dilekçesinde özetle; öncelikli olarak davanın reddine, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

Davacılar 6292 Sayılı Yasa kapsamında yasal haklarını kullanarak Milli Emlak Müdürlüğüne yapmış oldukları başvurulara ilişkin tüm belgeler getirtilerek dosya içerisine konulmuştur.

Dava konusu taşınmazlara ilişkin tedavüllü tapu kayıtları, kadastro tespit tutanakları ve krokisi, uygulama tutanak asılları, sınırlandırma krokisi, askı cetveli ilan ve tutanağı, komşu parsellerin kadastro tutanakları, orman kadastro komisyon çalışmalarına ilişkin işe başlama, çalışma, işi bitirme, sonuçlarının askı ilan tutanakları, 2/B madde uygulama tutanakları, amenajman haritaları, amenajman planına göre alan cetveli, orman kadastrosuna ait saha döküm tablosu, askı ilan cetvelleri, dava konusu taşınmazların bulunduğu yeri gösteren onaylı orman tahdit haritası ile meşcere haritası ile kadastro pafta örnekleri, davacıların dayandıkları tapu kayıtlarının geldi ve gittileri ilgili yerlerden getirtilerek dosyamız arasına alınmıştır.

Mahallinde tarafların iddialarının araştırılması, kroki ve haritaların uygulamalarının yapılabilmesi için davaya konu taşınmazların başında fen, orman ve ziraat bilirkişileri refakatinde 13/10/2014 tarihinde keşif icra edilmiş, Keşif mahallinde davacı tanıkları Rahim Çetiner ve Necmettin Ergün tanık olarak, mahalli bilirkişiler Mehmet İnan, Erkan Uslukan ile tutanak tanıkları Muammer İŞCAN ve Fettah Çavga dinlenilmiştir.

Mahalli bilirkişi Mehmet İNAN beyanında: Davanın taraflarının isimlerini ve kendilerini bildiğini ancak keşif heyeti ile beraber gezilen taşınmazların bulunduğu bölgeye ilk defa geldiğini, bu bölge ve mevkiide daha önceden herhangi bir işi olmadığından dolayı hiç gelmediğini, dolayısıyla dava konusu taşınmazların kim tarafından ve hangi şartlarda kullanıldığını bilmediğini, taşınmazların daha önceki fiziki durumları ile hukuki durumları hakkında bilgi sahibi olmadığını beyan etmiştir.

Mahalli bilirkişi Erkan USLUKAN beyanında özetle: Davanın taraflarının isimlerini ve kendilerini bildiğini, davacıların dava konusu taşınmazların kuzeydoğusunda çiftlikleri bulunduğunu ve bu parsellerde hayvanlarını otlattıklarını bildiğini, bu parsellerde tarımsal faaliyetlerde bulunduklarını görmediğini beyan etmiştir.

Tutanak Tanığı Muammer İŞCAN beyanında özetle: dava konusu taşınmazların bulunduğu bölgedeki kadastro çalışmalarında bilirkişi olarak görev yaptığını, tutanağın altındaki imzanın kendisine ait olduğunu, dava konusu taşınmazları da kapsar nitelikte davacıların kök murislerinin tapulu taşınmazı bulunduğunu, çok uzun yıllar öncede bu taşınmazların üzerinde meşe ve değişik ağaçlar bulunduğunu ancak mevcut durum kadar yoğunluk bulunduğunu, taşınmazların içerisinde bulunan boşluklarda tarımsal faaliyetlerde bulunduklarını ve çiftliklerindeki hayvanlarını buralarda otlattıklarını ancak bu yerler uzun yıllar kullanılmadığından dolayı orman boşluklarının tamamen dolduğunu, söz konusu parselleri de davacı Ufuk'un abisi Coşkun'un vefatından sonra yani 2000 yılından sonra kullanmadığını, genellikle düz alanlarda ağaç boşluklarının olduğu yerlerde tarımsal faaliyetlerde bulunduğunu beyan etmiştir.

Tutanak Tanığı F.Ç. beyanında özetle: Taşınmazların bulunduğu bölgede yapılan kadastro çalışmaları sırasında bilirkişi olarak görev yaptığını, tutanağın altındaki imzanın kendisine ait olduğunu, son 3 yıldır emekli olduktan sonra köyde yaşadığını, dolayısıyla dava konusu taşınmazların kim tarafından kullanıldığı konusunda herhangi bir bilgiye sahip olmadığını beyan etmiştir.

Davacı T. R. Ç. beyanında özetle: Dava konusu taşınmazlardan 404 ve 406 nolu taşınmazların ağaçlık olduğunu, 408 nolu parselin ise hava alanı içerisinde yer aldığını, kendisinin yaklaşık olarak 30-35 yıldır bu bölgede bulunduğunu yakınlarda da kendine ait taşınmazının bulunduğunu, dava konusu taşınmazların kullanıldığını hiç görmediğini, boşlukların ekilip biçildiğini de görmediğini, 408 nolu parselin olduğu bölgenin düz ve tarıma elverişli olduğunu, havaalanının kamulaştırma işlemleri sırasında davacılara ait olan komşu parselin kamulaştırıldığını ve bedelinin ödendiğini, tapulu olan ve tarım arazisi olarak kullanılan yerin komşuları da tarım arazisi niteliğinde olduğunu ve buralarda ağaçlıkların olmadığını beyan etmiştir.

Davacı Tanığı N. E. beyanında özetle: Kendisinin 1983 yılından 1993 yılına kadar davacıların çiftliğinde çalıştığını, dava konusu taşınmazlardan 404 ve 406 nolu parsellerin ağaçlık niteliğinde olduğundan dolayı buralarda herhangi bir tarımsal faaliyette bulunulmadığını, ancak çiftlikte bulunan hayvanların bu bölgede otlatıldığını, 408 nolu parselin bulunduğu yerde davacılara ait başka bir tarım arazisinin daha var olduğunu, 408 ve bu parsel havaalanı sınırları içerisinde kaldığını, bu yerler birlikte tarım arazisi olarak kullanıldığını, tek tük meşe ağaçları bulunduğunu ancak havaalanı yapıldıktan sonra etrafına tel çekilmesi nedeniyle davacıların bu yeri kullanamadığını beyan etmiştir.

Ziraat bilirkişisinin 18/02/2015 tarihli raporunda çekişmeli 404, 406 ve 408 parsel sayılı taşınmazlarda herhangi bir zirai faaliyette bulunulmadığını, vasıfsız çayır ve yabancı otların bulunduğunu, ağaçlar ile kaplı olduğunu, kültür arazisi olmadığını ve makineli tarıma uygun olmadığını bildirmiştir.

Fen bilirkişisinin 22/10/2014 tarihli raporunda çekişmeli taşınmazlar hakkında 766 Sayılı Yasa hükümlerine göre işlem yapıldığını ve 26/02/1976 tarihinde yapılan kadastro işlemlerinin kesinleştiğini, 1993 yılında 56 nolu Orman Kadastro Komisyonuna ait çalışma neticesinde orman sınırı dışına çıkarılıp 2/B arazisi olarak Maliye Hâzinesi adına tespit edildiğini bildirmiştir.

Orman bilirkişisinin 12/02/2015 tarihli raporunda çekişmeli taşınmazların bulunduğu Çorlu Serisi hakkında 4785 Sayılı Yasanın uygulanması esas alınarak 6831 Sayılı Yasaya göre 1972 yılında 3 nolu Orman Tahdit Komisyonu tarafından çalışma yapılarak kesinleştiğini, tahdidi yapılan ve kesinleşen çorlu serisi ormanlarının araziye aplikasyonu ve 6831 Sayılı Yasanın 2896 Sayılı Yasa ile değişik 2/B madde uygulama çalışmasının 19 nolu Orman Kadastro Komisyonu tarafından yapılarak 23/05/1986 tarihinde askıya çıkartılarak kesinleştiğini, yine 6831 Sayılı Yasanın 3302 Sayılı Yasa ile değişik 2/B madde uygulama çalışması 56 nolu Orman Kadastro Komisyonu tarafından yapılarak 12/03/1997 tarihinde askıya çıkartılarak kesinleştiğini, PX ve PIX nolu 2/B parselleri oluşturulduğunu ve dava konusu taşınmazların bu 2/B parselleri sınırları içerisinde kaldığını, 56 nolu Orman Kadastro Komisyonunca düzenlenen 14/12/1993 tarih 15,16 nolu 2B madde uygulama tutanaklarına göre IX nolu 2B parselinin işgalcisinin N. İ. ve müşterekleri olduğunu, 404 ve 406 parsel sayılı taşınmazların eylemli orman olduğunu, 408 parsel sayılı taşınmazın havaalanı olarak kullanıldığını bildirmiştir.

Dava konusu taşınmazlar hakkında 1976 tarihinde kesinleşen 766 Sayılı Yasaya göre yapılmış arazi (tesis)kadastrosu çalışması, taşınmazların bulunduğu Çorlu Serisi ormanlarında 4785 Sayılı Yasa, 2896 Sayılı Yasa ile değişik 2/B ve 3302 Sayılı Yasa ile değişik 2/B çalışması yapılarak kesinleşmiştir.

Davacılar vekilinin talepleri incelendiğinde, davacıların kullanım kadastrosuna itirazda, mülkiyete ilişkin taleplerinin bulundukları ve ayrıca 6292 Sayılı Yasanın 7.maddesinin uygulanmasını talep ettikleri anlaşıldığından talepler ayrı ayrı gerekçelendirilmesi ve hükme bağlanması gerektiğinden talepler sırasıyla irdelenmiştir.

A- Kullanım kadastrosu yönünden;3402 sayılı Yasa'ya 5831 sayılı Yasa'nın 8. maddesi ile eklenen ek 4.maddesine göre yapılan kullanım kadastrosuna itiraza ilişkin dava süresinde açılmıştır. Davacılar ve birleşen dava dosyası davacıları çekişmeli taşınmazların atalarına tapuya kayıtlı yerlerden iken Maliye Hâzinesi adına tespit görmesi nedeniyle taşınmazlar üzerinde adlarına zilyetlik şerhi verilmesi istemi ile dava açmıştır. 3402 sayılı Yasa'nın, 5831 sayılı Yasa ile eklenen EK 4/1. maddesi “6831 sayılı Orman Kanunu'nun 20.6.1973 tarihli ve 1744 sayılı Kanunla değişik 2. maddesi ile 23.9.1983 tarihli ve 2896 sayılı, 05.06.1986 tarihli ve 3302 sayılı Kanunlarla değişik 2. maddesinin (B) bendine göre orman kadastro komisyonlarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin, fiili kullanım durumları dikkate alınmak ve varsa üzerindeki muhdesatın kime veya kimlere ait olduğu ve kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığı kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle, bu Kanunun 11. maddesinde belirtilen askı ilanı hariç diğer ilanlar yapılmaksızın öncelikle kadastrosu yapılarak Hazine adına tescil edileceği hükme bağlanmıştır. Bu maddeye göre yapılan kadastro çalışmasında, öncesinde orman kadastro komisyonlarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan taşınmazların Hazine adına tespiti yapılıp fiili kullanım durumları ve varsa üzerindeki muhdesatın sahipleri belirlenmektedir. Çekişmeli 404 ve 406 parsel sayılı taşınmaz ağaçlık vasfıyla kullanıcısı olmaksızın Hazine adına orman sınırları dışına çıkartılarak tespit edilmiştir. Çekişmeli 408 parsel sayılı taşınmaz havaalanı niteliği ile Hazine adına orman sınırları dışına çıkartılarak Milli Savunma Bakanlığına tahsisli olduğu tespit edilmiştir. İleri sürülen zilyetlik iddiasının kanıtlanması gerekeceğinden taşınmaz üzerinde kimin zilyet olduğunun tespiti için keşif yapılmış, çekişmeli taşınmaz üzerindeki kullanım durumu yöntemince araştırılmıştır. Somut olayda ziraat bilirkişisi ve orman bilirkişisi raporlarında çekişmeli 404 ve 406 parsel sayılı taşınmazların üzerinde herhangi bir tarımsal faaliyette bulunulmadığı tespit edilmiş olup bu taşınmazlarda davacıların tarımsal veya başka amaç için kullanmadıkları, taşınmazlardan fayda sağlamadıkları anlaşılmıştır. Çekişmeli 408 parsel sayılı taşınmazın havaalanı sınırları içerisinde bulunduğu, davalı idare tarafından dosyaya sunulan belgeden de anlaşılacağı üzere 03/09/1986 tarihinde tel çit içerisine alındığı, keşif tarihi itibariyle tel çitlerin halen mevcut olduğu görülmekle davacıların bu taşınmazda herhangi bir zilyetliklerinin bulunmadığı, bu taşınmazı kullanmadıkları ve taşınmazdan fayda sağlamadıkları anlaşılmıştır. 3402 sayılı Yasanın 5831 Sayılı Yasa ile eklenen EK 4/1. maddesine göre yapılan kullanım kadastrosu çalışmasının amacına ve usulüne uygun olarak Hazine adına tespiti yapılan taşınmazların fiili kullanım durumları ve fiili kullanıcıları belirlendiğine göre davacıların bu yönde açmış oldukları davanın reddine karar vermek gerekmiştir.

B- Mülkiyete yönelik talep yönünden; Kadastro mahkemesinin genel olarak görevi; 3402 sayılı Kanunun 25. maddesinde, zaman bakımından görev ve yetkisi ise aynı Kanunun 27. maddesinde düzenlenmiştir. 6292 sayılı Kanunun 6. maddesi nazara alınarak 3402 sayılı Kanuna 5831 sayılı Kanunla eklenen Ek 4.madde gereğince yapılan tesbitte, nitelik yitirdiği gerekçesiyle Hazine adına orman sınırı dışına çıkartılan taşınmazlarda, 31.12.2011 tarihinden önceki fiilî kullanım durumlarının ve varsa üzerindeki muhdesatın kime veya kimlere ait olduğu ve kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığının belirlenmesi amacıyla kadastro tesbiti yapılacak ve bu belirlemeler kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilecektir. Bu şekilde yapılan tesbitlere karşı askı ilân tarihleri arasında açılacak davalarda görevli mahkeme 3402 sayılı Kanunun 25 ve 27. maddeleri gereğince kadastro mahkemeleridir. Bu kapsam dışında kalan taleplerde ise, görevli mahkeme HMK'nun 2. maddesi uyarınca genel görevli asliye hukuk mahkemeleridir. Somut olayda; davacıların dava dilekçelerinden, çekişmeleri taşınmazların açıkça daha evvel adlarına tapu kaydı bulunan taşınmazın sınırları içerisinde kaldığını ileri sürmektedirler. Davacıların dayandıkları 34 numaralı parsel zabıt defterinin 249 cilt 82 sayfa 76 sıra numarasına kaydı yapılmış, Tesis kadastrosu neticesinde bu tapu kaydı 183,184,185,186 ve 187 parsel sayılı kadastro parsellerine revizyon görerek geri kalan kısmı Esetçe Devlet Ormanı olarak bırakılmış, orman kadastro komisyonları tarafından yukarıda izah edilen çalışmalarda kesinleşmiştir. İhtilaf mülkiyete yönelik olduğuna göre orman kadastrosu tespiti kesinleşen taşınmazlar hakkında mülkiyet iddiası ile açılacak davalarda HMK.2.maddesi gereğince görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir. Görev, kamu düzenine ilişkin olup istek olmasa bile re'sen gözetilmesi gerektiğinden mahkememizin görevsizliğine karar vermek gerekmiştir.

C-6292 Sayılı Yasanın 7.maddesi yönünden; birleşen dava dosyasında davacılar vekilinin sözlü ve yazılı beyanlarında dayandıkları tapu kaydına istinaden dava konusu taşınmazların 6292 Sayılı Yasanın 7.maddesi uyarınca bedelsiz iadesine, iade edilemeyecek yerler var ise rayiç bedellerinin ödenmesine veya rayiç bedellerine uygun taşınmaz verilmesine karar verilmesini talep etmektedirler. Somut uyuşmazlıkta, davaya etkisi ve uyuşmazlığı sona erdirecek nihaî karar şeklinin belirlenmesi bakımından, 26/04/2012 tarihli ve 28275 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak, aynı tarihte yürürlüğe giren 19/4/2012 tarihli ve 6292 sayılı “Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi İle Hâzineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun” hükümlerinin değerlendirilmesi gerekmektedir. 19/4/2012 tarihli ve 6292 sayılı Kanunun 2/1-b maddesi uyarınca, bu Kanun uygulamasında “2/B alanları”; 6831 sayılı Kanunun 20/6/1973 tarihli ve 1744 sayılı Kanunla değişik 2. maddesi ile 23/9/1983 tarihli ve 2896 sayılı, 5/6/1986 tarihli ve 3302 sayılı kanunlarla değişik 2.maddesinin birinci fıkrasının (B) bendine veya kesinleşmiş mahkeme kararlarına göre Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan ve çıkarılacak yerleri ifade etmektedir. 6292 sayılı Kanunun 7. maddesinde, hukuk Devletinin bir gereği olarak, tapu sicilinin tutulmasından Devletin sorumlu olduğu da dikkate alınarak ve ayrıca, vatandaşların Devlete olan güveninin devamının sağlanması amacıyla, tapu kütüklerine 2/A veya 2/B belirtmesi konulan taşınmazların tapu kayıtlarının geçerliliği, belirtmelerin terkini ve iade edilecek taşınmazlarla ilgili düzenlemeler yapılmıştır. Buna göre Kanunun 7. maddesinin: birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca “Tapu ve kadastro veya imar mevzuatına göre ilgilileri adına oluşturulan ve tapuda halen kişiler adına kayıtlı olan taşınmazlardan Hazine adına orman sınırı dışına çıkarıldığı gerekçesiyle tapu kütüklerine 2/A veya 2/B belirtmesi bulunan veya konulan taşınmazların tapu kayıtları bedel alınmaksızın geçerli kabul edilir ve tapu kütüklerindeki 2/A veya 2/B belirtmeleri terkin edilerek tescilleri aynen devam eder, aynı gerekçeyle bu nitelikteki taşınmazlar hakkında dava açılmaz, açılan davalardan vazgeçilir, açılan davalar sonucunda tapularının iptaliyle Hazine adına tesciline karar verilen, kesinleşen ve tapuda henüz infaz edilmeyen taşınmazlar hakkında da aynı şekilde işlem yapılır...”; birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca “Özel kanunları gereğince Devlet tarafından kişilere satılan, dağıtılan, trampa edilen, bedelli veya bedelsiz olarak devredilen veya iskânen verilen ya da özelleştirme suretiyle satılanlar ile hisseleri devredilen özel hukuk tüzel kişileri adına kayıtlı olan, ancak, daha sonra Hazine adına orman sınırı dışına çıkarıldığı gerekçesiyle tapu kütüklerine 2/A veya 2/B belirtmesi konulan taşınmazların tapu kayıtları geçerli kabul edilir, aynı gerekçeyle bu nitelikteki taşınmazlar hakkında dava açılmaz, açılan davalardan vazgeçilir,...”; birinci fıkrasının (c) bendi uyarınca “Bu fıkra (yani, 7. maddenin birinci fıkrasının “a” ve “b” bentleri) kapsamında kalan taşınmazların kullanıcılarının kayıt maliklerinden farklı kişiler olmaları ve kayıt maliklerinin bu fıkradan yararlanmak istemeleri hâlinde, kullanıcılar bu Kanunda belirtilen şartları taşısalar dahi doğrudan satış hakkından yararlanamazlar.”; ikinci fıkrası uyarınca, “Birinci fıkra kapsamında kalan taşınmazlardan orman sınırı dışına çıkartılacak yerlerde bulunan ve Hazine adına orman sınırı dışına çıkarıldığı gerekçesiyle tapu kütüklerine 2/B belirtmesi konulması gereken taşınmazların tapu kütüklerine 2/B belirtmesi konulmaz ve bunlar hakkında dava açılmaz.”.

6292 sayılı Kanunun “Davalar” başlıklı 9. maddesinin ikinci fıkrasında da, “Bu Kanuna göre yapılacak işlemler sonuçlanıncaya kadar 2/B alanları hakkında Hazine tarafından kişiler aleyhine açılması gereken davalar açılmaz, açılmış ve devam eden davalar durdurulur. Durdurulan bu davalara konu taşınmazlar hakkında hak sahipleri veya ilgilileri tarafından bu Kanunda belirtilen süreler içinde gerekli başvuruların yapılmaması veya başvuru yapılmasına rağmen yükümlülüklerin yerine getirilmemesi hâlinde, mahkemelerce bu davalara devam edilerek genel hükümlere göre karar verilir.” hükmü yer almaktadır.

6292 sayılı Kanunun 7. maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde, tapu ve kadastro veya imar mevzuatına göre ilgilileri adına oluşturulan ve tapuda halen kişiler adına kayıtlı olan taşınmazlardan Hazine adına orman sının dışına çıkarıldığı gerekçesiyle tapu kütüklerine 2/B belirtmesi bulunan veya konulan taşınmazların tapu kayıtları bedel alınmaksızın geçerli kabul edileceği ve tapu kütüklerindeki 2/B belirtmeleri terkin edilerek tescillerinin aynen devam edeceğinin; keza, özel kanunları gereğince Devlet tarafından kişilere satılan, dağıtılan, trampa edilen, bedelli veya bedelsiz olarak devredilen veya iskânen verilen ya da özelleştirme suretiyle satılanlar ile hisseleri devredilen özel hukuk tüzel kişileri adına kayıtlı olan, ancak, daha sonra Hazine adına orman sınırı dışına çıkarıldığı gerekçesiyle tapu kütüklerine 2/B belirtmesi konulan taşınmazların tapu kayıtlarının geçerli kabul edileceğinin; yine, aynı Kanunun “Tasarrufa geçme” başlıklı 3. maddesinin ikinci fıkrasında, 2/B alanlarında bulunan taşınmazların tapu kütüklerinde 6831 sayılı Kanunun 2. maddesi ile aynı maddenin birinci fıkrasının (B) bendine göre orman sınırları dışına çıkartıldığı yönünde yer alan belirtmelerin, ilgisine göre Orman Genel Müdürlüğünün veya Maliye Bakanlığının ya da idarenin talebi üzerine tapu idarelerince terkin edileceğinin öngörülmüş bulunmasına göre, 6292 sayılı Kanunun 7. maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri kapsamında bulunan ve tapu kütüklerine 2/B belirtmesi konulan taşınmazların kayden maliki olan kişilerin, idareye başvurmalarını gerektiren bir işlem ve süre öngörülmediği gibi bu kişilere idareye başvurmaları yönünde kanunen getirilen bir yükümlülükten söz etmek mümkün değildir. Burada konumuz çerçevesinde ve Kanunun 9. maddesinin ikinci fıkrası bağlamında, ancak, Kanunun 6. maddesi hükümlerine göre 2/B alanlarında bulunan taşınmazlar hakkında, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce düzenlenen veya bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra düzenlenecek güncelleme listelerine veya kadastro tutanaklarına ya da kesinleşmiş mahkeme kararlarına göre oluşturulacak tapu kütüklerinin beyanlar hanesine göre taşınmazların 31/12/2011 tarihinden önce veya sonra kullanıcısı ve/veya üzerindeki muhdesatın sahibi olarak gösterilen ve “hak sahibi” sayılan kişiler açısından öngörülen bazı yükümlülük ve sürelerden (m. 6/1-16); keza, açılan davalar sonucunda tapularının iptaliyle Hazine adına tesciline karar verilen ve kesinleşen kararlardan infaz edilerek tapuda Hazine adına tescil edilen taşınmazların iadesi bakımından, ilgililerin 6292 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 26.04.2012 tarihinden itibaren iki yıl içinde idareye başvurmaları gereğinden bahsedilebilir (m. 7/1-a bendi son cümle; (b) bendi son iki cümle). (Yargıtay 20.Hukuk Dairesinin 10/06/2014 tarih 2013/9894 Esas 2014/6347 Karar). Yukarıda izah edilen 6292 Sayılı Yasanın ilgili maddelerinde tapu kaydına dayalı olarak 7.madde kapsamında talepte bulunulması durumunda 7.maddede sayılan şartların var olup olmadığı yönünde idareye başvuruda bulunulması gerektiği belirtilmektedir. 9.maddedeki istisnai durumlar haricinde Adli Yargının görev alanına giren herhangi bir düzenlemede bulunmamaktadır. İlgililerin 7.maddeye göre taleplerine idarece değerlendirme ve araştırma yapılarak karar verilmesi gerekmekte olup, idarenin yetki ve tasarrufunda olan bir konunun yargısal faaliyet alanı 2577 Sayılı Yasanın 2.maddesi kapsamında kaldığı anlaşıldığından menfaatleri ihlal edilenlerce açılacak davaların İdare Mahkemesinde açılması gerektiği anlaşıldığından ( Danıştay 8.Dairesinin 07/11/2014 tarih 2014/6630 Esas 2014/8309 Karar) dava dilekçesinin bu talep açısından dava şartı yokluğundan reddi ile mahkememizin görevsizliğine karar vermek gerekmiştir.

Yukarıda ayrı ayrı gerekçeleri açıklanan konu başlıkları neticesinde aşağıdaki hüküm bölümü tesis edilmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Kullanım Kadastrosuna yönelik;

Davanın REDDİNE,

Dava konusu Tekirdağ ili Çorlu ilçesi Seymen köyü 404,406 ve 408 nolu parsellerin kullanım kadastrosu tespiti gibi tescillerine,

Karar kesinleştiğinde dava dosyasının 3402 Sayılı Yasanın 32/2.maddesi uyarınca Tapu Müdürlüğüne gönderilmesine,

(…)

2-Mülkiyete ilişkin ihtilafa yönelik davanın;

Dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddi ile mahkememizin görevsizliğine,

Kararın kesinleşmesinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize talep halinde dosyanın görevli ve yetkili Çorlu Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine Gönderilmesine,

(…)

3-6292 Sayılı Yasanın 7.maddesine yönelik davanın;

Dava dilekçesinin dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddi ile mahkememizin görevsizliğine,

Yargılama giderlerinin görevli mahkemece karara bağlanmasına, İ.Y.U.K 9.maddesi uyarınca görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren 30 gün içerisinde İdare Mahkemesinde dava açılmadığı takdirde talep üzerine dosya üzerinde yapılacak inceleme sonucunda karar verilmesine,(…)” karar vermiş; temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 16.Hukuk Dairesince,  8.2.2016 gün ve E:2015/11219, K:2016/823 sayı ile, temyiz istemi reddedilerek onanan karar kesinleşmiştir.

2-a) Davacılar vekili,  Tekirdağ ili Çorlu ilçesi Esetçe Mevki 34 sayılı parsele ilişkin olarak  Tekirdağ Kadastro Mahkemesince E:2013/29 sayılı dosyada yapılan yargılama sonucu, 6292 sayılı Yasa'nın 7. Maddesine yönelik olarak   idari yargının görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verildiğini, bu karar uyarınca dava açtıklarını; mahkemece, idari merci tecavüzü  olduğunun değerlendirilmesi halinde dilekçelerinin ilgili merciye gönderilmesi,  aksi halde, anılan mahkeme kararı uyarınca işin esası hakkında karar verilmesi istemiyle bu kez idari yargı yerinde dava açmıştır.

2-b)Tekirdağ İdare Mahkemesi; 27.5.2016 gün ve  2016/721, K:2016/570 sayı ile, “(…)idari yargıda ancak tarih ve sayısı ve öğrenme/ tebellüğ tarihi belirtilerek bir idari işlemin iptali istemiyle dava açılabileceğinden, davacıların 6292 sayılı Yasa'nın 7. maddesi uyarınca istemlerini içeren yapacakları bir başvuru üzerine tesis edilen açık/ zımni olumsuz işlemin iptali istemiyle dava açması gerekmekte olup, dava dilekçesinin bu haliyle kabulüne olanak bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle; dava dilekçesi 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 3.maddesi hükmüne uygun bulunmadığından, aynı Kanunun 14/3-g ve 15/1-d maddeleri uyarınca bu kararın bildirim tarihini izleyen günden itibaren (30) otuz gün içinde belirtilen çelişki ve noksanlıkların tamamlanarak davanın yenilenmesinde serbest olunmak üzere…” Dilekçenin Reddine karar vermiştir.

2-c) Davacılar vekili dilekçesini yenileyerek, Tekirdağ ili, Çorlu ilçesi, Esetçe Mevkii, 34 sayılı parsele ilişkin Tekirdağ Kadastro Mahkemesince E:2013/29 sayılı dosyada yapılan yargılama sonucu idari yargının görevli olduğundan bahisle verilen görevsizlik kararı üzerine, 6292 sayılı Kanun'un 7. maddesine aykırı işlemin iptaline karar verilmesi istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

2-d) Tekirdağ İdare Mahkemesi; 28.7.2016 gün ve  2016/956, K:2016/714 sayı ile, “(…) davacılar tarafından Tekirdağ ili, Çorlu ilçesi, Seymen Köyü, 34 sayılı parselin 6292 sayılı Yasa'nın 7. maddesi uyarınca bedelsiz iadesi istemiyle 13.08.2012 tarihinde Tekirdağ Kadastro Mahkemesinin 2013/29 esas numarasında dava açıldığı, bu dava devam ederken, davacılar tarafından Tekirdağ ili, Çorlu ilçesi, Seymen Köyü, 34 sayılı parselin (404-405-406-408-183-184-185-284-378-379 sayılı parseller dışındaki kısmı) 6292 sayılı Yasa’nın 7. maddesi uyarınca bedelsiz iadesi istemiyle yapılan 18/11/2013 günlü başvurunun reddine ilişkin 26/11/2013 gün ve 2714 sayılı Çorlu Kaymakamlığı Milli Emlak Müdürlüğü işleminin iptali istemiyle Mahkememizin 2014/699 esas numarasında dava açıldığı, açılan davada Mahkememizin 26.12.2014 tarih ve E:2014/699, K:2014/1372 sayılı kararıyla davanın adli yargının görev alanında bulunduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar verildiği, kararın temyiz edilmeyerek kesinleştiği, bu karar üzerine davacıların Çorlu 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/44 esas numarasında dava açılan davada Mahkemenin 23.05.2016 tarih ve E:2015/44, K:2016/252 sayılı kararıyla davada idare mahkemesinin görevli olduğuna, idare mahkemesince de görevsizlik kararı verildiği ve bu kararın kesinleştiği anlaşılmakla, Uyuşmazlık Mahkemesi Kanunu’nun 14.maddesi uyarınca iş bu kararın kesinleşmesine müteakip taraflardan birinin olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi için talepte bulunması halinde dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar verildiği; davacılar tarafından bu kez 13.08.2012 tarihinde Tekirdağ Kadastro Mahkemesinin 2013/29 esas numarasında açılan davda Mahkemenin 02.05.2015 tarih ve E:2013/29, K:2015/7 sayılı kararıyla 6292 sayılı Kanun'un 7.maddesine yönelik davanın idare mahkemesinin görevinde olduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar verilmesi ve kararın 22.04.2016 tarihinde kesinleşmesi üzerine, 20.05.2016 tarihinde Mahkememizin 2016/721 esas numarasında dava açıldığı, iptali istenen işlemin tarih ve sayısının belirtilmediği gerekçesiyle Mahkememizin 27.05.2016 tarih ve E:2016/721, K:2016/570 sayılı kararıyla dilekçenin reddine karar verildiği, 04.07.2016 tarihinde 2016/956 esas numarasında dava dilekçesinin yenilendiği, yenilenen dava dilekçesinde Tekirdağ Kadastro Mahkemesince 2013/29 esas sayılı dosyada yapılan yargılama sonucu idari yargının görevli olduğundan bahisle verilen görevsizlik kararı üzerine, 6292 sayılı Kanun'un 7. maddesine aykırı işlemin iptaline karar verilmesi talebinde bulunulduğu, ancak 6292 sayılı Kanun'un 7.maddesine göre yapılan başvurunun reddine ilişkin hangi tarih ve sayılı işlemin iptalinin istenildiğinin dilekçede açık bir şekilde yer verilmediği anlaşılmaktadır.

Bu nedenle; Tekirdağ Kadastro Mahkemesince 2013/29 esas numarasında görülen davada verilen görev ret kararı üzerine bakılan dava açılmış ise de, davanın açıldığı 13.08.2012 tarihinden önce 6292 sayılı Kanun'un 7.maddesine istinaden taşınmazın bedelsiz iadesine ilişkin idareye başvuru yapılıp yapılmadığı, idarece bir işlem tesis edilip edilmediği anlaşılamadığı, her ne kadar 18.11.2013 tarihli yapılan başvurunun reddine ilişkin 26.11.2013 tarih ve 2714 sayılı Çorlu Kaymakamlığı Milli Emlak Müdürlüğü işlemi bulunmakla birlikte, bu işleme karşı daha önce Mahkememizde açılan davada davanın görev yönünden reddine karar verildiği, adli yargıda açılan davada da Çorlu 3.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın görev yönünden reddine karar verildiği, Çorlu 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda yer verilen kararında yer verildiği üzerine, olumsuz görev uyuşmazlığı bulunması nedeniyle, görevli yargı yerinin belirlenmesi açısından, kararın kesinleşmesinden sonra süresi içinde davacıların talepte bulunması halinde Çorlu 3.Asliye Hukuk Mahkemesince dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderileceği, dolayısıyla, 26.11.2013 tarih ve 2714 sayılı Çorlu Kaymakamlığı Milli Emlak Müdürlüğü işlemi yönüyle davacıların Uyuşmazlık Mahkemesine başvurma yolunu takip etmesi gerektiği; 26.11.2013 tarihli işlem dışında, 6292 sayılı Kanun'un 7.maddesi kapsamında idareye yapılan başvurunun reddine ilişkin başka bir işlemin olup olmadığının dava dilekçesinde belirtilmediği, dolayısıyla 6292 sayılı Kanun'un 7.maddesi kapsamında idareye bir başvuru yapılması, başvurunun reddi halinde, başvurunun reddine ilişkin işlemin tarih ve sayısı dava dilekçesinde belirtilmek suretiyle dava açılması gerektiğinden, bu haliyle, dava dilekçesinde yer verilen "6292 sayılı Kanun'un 7.maddesine aykırı işlemin" isteminde, idarenin ret işleminin tarih ve sayısı belirtilmediğinden, idari yargıda ancak tarih ve sayısı belirtilerek bir idari işlemin iptali istemiyle dava açılabileceğinden, davacıların 6292 sayılı Yasa'nın 7. maddesi uyarınca istemlerini içeren yapacakları bir başvuru üzerine tesis edilen açık/ zımni olumsuz işlemin iptali istemiyle dava açması gerekmekte olup, dava dilekçesinin bu haliyle kabulüne olanak bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle; dava dilekçesi 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 3.maddesi hükmüne uygun bulunmadığından, aynı Kanunun 14/3-g ve 15/1-d maddeleri uyarınca bu kararın bildirim tarihini izleyen günden itibaren (30) otuz gün içinde belirtilen çelişki ve noksanlıkların tamamlanarak davanın yenilenmesinde serbest olunmak üzere DİLEKÇENİN REDDİNE…” karar vermiştir.

2-e) Davacılar vekili dilekçesini bir kez daha yenileyerek; Tekirdağ ili, Çorlu ilçesi, Seymen Mahallesinde bulunan 404, 406 ve 408 parsel sayılı taşınmazların 6292 sayılı Kanun'un 7. maddesi uyarınca bedelsiz iadesi istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin Çorlu Kaymakamlığı Milli Emlak Müdürlüğünün 26.11.2013 tarihli 30161316/2713 sayılı işleminin; Tekirdağ Kadastro Mahkemesinin E.2013/29 sayılı dosyası ve dosya kapsamında elde edilen deliller ile Tekirdağ İdare Mahkemesinin görevsizlik kararı verilen E.2014/699 sayılı dosyasındaki delilerin dikkate alınarak iptali istemiyle, idari yargı yerinde dava açmıştır.

2-f) Tekirdağ İdare Mahkemesi: 28.11.2018 gün ve E:2016/1218, K:2018/1507 sayı ile, uyuşmazlığın esasını inceleyerek; “(…)dava konusu taşınmazların 6292 sayılı Kanunun 7.maddesinin (1) no.lu fıkrasında belirtilen nedenlerden dolayı davacılar adına mülkiyet konusu olmadığı veya davacılar adına kayıtlı iken 2/A veya 2/B şerhinden dolayı iptal edilerek Hazine adına tescil edilen taşınmazlardan olmadığı anlaşıldığından 6292 sayılı Kanun uyarınca bedelsiz olarak iade edilme talebinin reddine yönelik dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle; davanın reddine…” karar vermiş; bu karara karşı istinaf yoluna başvurulmuştur.

2-g) İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Dokuzuncu İdare Dava Dairesi: 25.6.2019 gün ve E:2019/382, K:2019/467 sayı ile, “(…)Olayda; davacıların Kadastro Mahkemesine dava açtıkları tarih itibariyle iş bu davada dava konusu edilen idari işlemin hukuk aleminde bulunmadığı, dolayısıyla bu işleme karşı Kadastro Mahkemesinde dava açılmadığının kabulü gerektiği, Kadastro Mahkemesindeki davanın kullanım kadastrosuna itiraz davası olması nedeniyle konunun idari yargının görevine de girmediği, mahkemece 6292 sayılı kanunun 7.maddesine atıfla yapılan nitelendirmenin hukuki açıdan yerinde olmadığı, öte yandan, dilekçe ret kararları ile yapılan yönlendirme sonucunda dava konusu edilen başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle de daha önce açılan başka bir davanın bulunduğu görülmekle Kadastro Mahkemesinin görevsizlik kararı verdiği konu itibariyle davada idari yargının görevli olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesinin birinci fıkrasında; adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvuracağı ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteleyeceği; aynı maddenin ikinci fıkrasında ise; önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası da temin edilerek, gerekçeli başvuru kararı ile birlikte dava dosyalarının Uyuşmazlık Mahkemesine gönderileceği hükmü yer almaktadır, 

Bu durumda, adli yargı mercilerinin görevsizlik kararı üzerine idari yargı yerlerinde açılan davalarda, İdare Mahkemesince, uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevli olduğu sonucuna ulaşılması halinde, yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri gereğince görevli yargı yerinin belirlenmesi için ara kararı ile Uyuşmazlık Mahkemesi'ne başvurulması ve Uyuşmazlık Mahkemesi tarafından verilecek kararın sonucuna göre karar verilmesi gerekmekte olup, mahkemenin bu süreci işletip, daha önce mahkemelerinde açılan ve görevsizlikle sonuçlanıp Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan ve yine görevsizlikle sonuçlanan sürecin sonucu da incelenerek bir karar verilmesi gerekirken verilen dilekçe ret kararları ile yapılan yönlendirmeye bağlı olarak Kadastro Mahkemesinde dava açma tarihinde olmayan bir idari işlem açısından hukuka uygunluk denetimi yapılarak verilen kararda usul hükümleri açısından hukuki isabet bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle; Tekirdağ İdare Mahkemesinin 28/11/2018 tarih ve E:2016/1218. K:2018/1507 sayılı kararının kaldırılmasına, yukarıda belirtilen hususlar dikkate alınıp hukuki süreç işletilerek bir karar verilmesi amacıyla dosyanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 5. fıkrası uyarınca mahkemesine gönderilmesine…” karar vermiştir.

2-h) TEKİRDAĞ 1.İDARE MAHKEMESİ:31.10.2019 gün ve E:2019/1042 sayı ile, “(…)Dava dosyasının incelenmesinden; davacıların, Tekirdağ İli, Çorlu İlçesi, Seymen (Ağırmeşe) Mahallesinde bulunan 404, 406 ve 408 parsel sayılı taşınmazlarla ilgili olarak 13/08/2012 tarihinde Çorlu Kadastro Mahkemesi'nin E:2012/5 esas sayılı dosyasında kullanım kadastrosuna itiraz davasının açıldığı, anılan mahkemenin kapatılması üzerine dosyanın Tekirdağ Kadastro Mahkemesinin E:2013/29 esas sayısına kaydedildiği, söz konusu davada 02/05/2015 tarih ve E:2013/29, K:2015/7 sayılı karar ile kullanım kadastrosu yönünden davanın esastan reddine, 6292 sayılı Kanunun 7. maddesine yönelik davanın ise, idari yargının görevine girdiği gerekçesiyle görev yönünden reddine karar verildiği, bu kararın Yargıtay aşamasından da geçerek kesinleşmesi üzerine, herhangi bir işlemin iptali istenilmeksizin 20/05/2016 tarihinde Tekirdağ İdare Mahkemesinde E:2016/721 esas sayılı davanın açıldığı, dava dilekçesinin 2577 sayılı Kanunun 3. maddesi uyarınca reddi üzerine davanın E:2016/956 esas sayılı dosyada yenilendiği, bu davada da dava dilekçesinin reddi üzerine son olarak E:2016/1218 esas sayılı dosyada 26/11/2013 günlü ve 2713 sayılı işlemin iptali istenilerek dava açıldığı, esasen aynı işlemin iptali istemiyle daha önce aynı davacılar tarafından Tekirdağ İdare Mahkemesi nezdinde açılan E:2014/699 esas sayılı davanın görev yönünden reddedildiği, bu karar üzerine Çorlu 3. Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde açılan E:2015/44 esas sayılı davanın açıldığı, bu davada da görevsizlik kararı verildiği, böylelikle iki ayrı yargı mercii tarafından verilen görevsizlik kararı olması nedeniyle görev uyuşmazlığının oluştuğu anlaşılmıştır.

Olayda ise; davacıların Kadastro Mahkemesine dava açtıkları tarih itibariyle iş bu davada dava konusu edilen idari işlemin hukuk aleminde bulunmadığı, dolayısıyla bu işleme karşı Kadastro Mahkemesinde dava açılmadığının kabulü gerektiği,  Kadastro Mahkemesindeki davanın kullanım kadastrosuna itiraz davası olması nedeniyle konunun idari yargının görevine de girmediği, dava konusu edilen başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle de daha önce açılan başka bir davanın bulunduğu görülmekle Kadastro Mahkemesinin görevsizlik kararı verdiği konu itibariyle işbu davada idari yargının görevli olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

Buna göre; Tekirdağ İli, Çorlu İlçesi, Seymen(Ağırmeşe) Mahallesinde bulunan 404. 406 ve 408 parsel sayılı taşınmazların 6292 sayılı Kanunun 7/a maddesi uyarınca önceki malik olan davacılara bedelsiz olarak iade edilmesi gerekirken ve kadastro tutanağında bu husus belirtilmesi gerekirken başka kişiler adına veya doğrudan kullanan belirtilmeden "hazine adına orman sınırları dışına çıkartılmıştır" şeklinde yazılı cetvele ve tüm ekleri ile birlikte belirlenen parsellerin ölçülerine, sınırlarına itiraz edilmek suretiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Bu durumda; Mahkememizde açılan bu davanın görüm ve çözümü adli yargının görev alanı içinde bulunmaktadır.

Nitekim; davacılar ile aynı mahallede bulunan diğer parseller yönünden benzer bir olayda adli yargı merciince çıkartılan görev uyuşmazlığı neticesinde Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümünün 10/7/2017 tarih ve E.2017/209, K.2017/426 sayılı kararı da davanın görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli bulunduğu yönündedir.

Açıklanan nedenlerle; İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Dokuzuncu İdare Dava Dairesi'nin 25/06/2019 tarih ve E:2019/382, K:2019/467 sayılı kararı uyarınca, Mahkememizin görevsizliğine, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dava dosyasının Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine, işbu dosyanın incelemesinin Uyuşmazlık Mahkemesi'nce bu konuda bir karar verilinceye kadar ertelenmesine…” karar vermiş ve dosya Mahkememize gönderilmiştir.

3-a)Mahkememizce Tekirdağ 1. İdare Mahkemesine yazılan 20/11/2019 tarih ve   2019/869 Kayıt no.lu yazıda; “ İlgi yazınızla açıldığı bildirilen dava ile ilgili olarak, mahkemenizin yukarıda esas numarası yazılı dava dosyası incelenmiş olup;

2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi'nin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun'un "Yargı Merciilerinin Uyuşmazlık Mahkemesine Başvurmaları" başlığı altındaki 19. maddesinde:

"Adli veya idari yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve eldeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler.

(Değişik fıkra: 21/011982-2592/6 md.; Değişik fıkra:23/07/2008-5791 s.k./9.md.9) Yargı merciince, önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası da temin edilerek, gerekçeli başvuru kararı ile birlikte dava dosyaları Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilir."

Aynı kanun'un "Mahkemelerin başvurmalarının incelenmesinde uygulanacak usul" başlığı altındaki 21. maddesinde :

"Yukarıdaki maddeler uyarınca mahkemelerin gönderdikleri işlerin incelenmesinde Uyuşmazlık Mahkemesi'nce, olumsuz görev uyuşmazlıkları ile ilgili usul kuralları uygulanır."

Aynı Kanun'un Yargı merciince yapılacak işlemler başlığı altındaki 15. maddesinde :

"Olumsuz görev uyuşmazlıklarında dava dosyaları, son görevsizlik kararını veren yargı merciince, bu kararın kesinleşmesinden sonra taraflardan birinin istemi üzerine, ilk görevsizlik kararını veren yargı merciine ait dava dosyası da temin edilerek Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilir ve görevli yargı merciinin belirlenmesi istenir." denilmiştir.

Bu durumda Mahkeme dosyasında sözü edilen hususların incelenebilmesi için, GÖREV UYUŞMAZLIĞINA KONU EDİLEN ADLİ YARGI DAVA DOSYASININ HANGİ DOSYA OLDUĞU DA AÇIKÇA BELİRTİLMEK SURETİYLE; SÖZ KONUSU DAVA DOSYASININ ASLI TEMİN EDİLDİKTEN SONRA Mahkemenize ait dava dosyasıyla birlikte Mahkememize gönderilmesi gerektiğinden, Mahkemenizin ilgili dava dosyası ilişikte iade edilmiştir.”  denilerek, gereğinin yapılması amacıyla dosya iade edilmiştir.

3-b) Tekirdağ 1. İdare Mahkemesince; yazımızın karşılığında herhangi bir açıklama yapılmadan, dava dosyası Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmiş, 20.1.2020 gün ve 2020/1 sayı ile kayıtlarımıza girmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan 28.5.2020 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu;  Yasa’nın 14. maddesine göre olumsuz görev uyuşmazlığı bulunduğunun ileri sürülebilmesi için davanın “tarafları, konusu ve sebebinin aynı” olması koşulunun öngörüldüğü; adli yargı yerinde açılan ilk davadan sonra davacı vekillerince, 6292 sayılı Yasanın 7.maddesi kapsamında dava konusu edilen taşınmazın müvekkillerine bedelsiz olarak iadesi yolunda taleplerinin bulunduğu; adli yargı yerince, davanın bu kısmına yönelik görevsizlik kararı vermesi üzerine; davacılar vekilinin, kararın bu kısmına yönelik idari yargı yerinde dava açtığı; Mahkemece verilen dilekçe ret kararları ile yapılan yönlendirmeye bağlı olarak  adli yargı yerinde dava açma tarihinden sonraki bir tarihi taşıyan bir işlemin  iptali istemi yönünden davanın oluşturulduğu ancak, uyuşmazlığın, davacıların taleplerinin özü açısından,  idari yargı yerinde tarih ve sayısı belirtilen işlemden bağımsız olarak görev uyuşmazlığının doğduğu; idare mahkemesince de bu kabul doğrultusunda olumsuz görev uyuşmazlığı oluştuğundan bahisle Uyuşmazlık Mahkemesine 2247 sayılı Yasa’nın 19. Maddesi kapsamında başvurulduğu gözetildiğinde; yargı yerleri arasında görev uyuşmazlığının doğduğu; idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı  dosyasının (yetersiz ve düzensiz) bir örneği  ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin başka bir noksanlık da bulunmadığı anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, adli yargı yerinde; Tekirdağ ili, Çorlu ilçesi, Seymen Mahallesinde bulunan 404, 406 ve 408 parsel sayılı taşınmazların 6292 sayılı Kanun'un 7. maddesi uyarınca bedelsiz iadesi istemine;  idari yargı yerinde ise; bu istemle yapılan başvurunun reddine ilişkin Çorlu Kaymakamlığı Milli Emlak Müdürlüğünün 26.11.2013 tarihli 30161316/2713 sayılı işleminin iptali isteminden ibarettir.

6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanunun “Amaç ve kapsam” başlıklı 1. maddesinde; “(1) Bu Kanunun amacı; 31/8/1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununun 2 nci maddesi gereğince, Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin değerlendirilmesi, yeni orman alanlarının oluşturulması, nakline karar verilen Devlet ormanları içinde veya bitişiğinde bulunan köyler halkının yerleştirilmesi ve orman köylülerinin kalkındırılmasının desteklenmesi ile Hazineye ait tarım arazilerinin satışına ilişkin usul ve esasların belirlenmesidir.

(2) Bu Kanun, 6831 sayılı Kanunun 2 nci maddesine göre Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerler ile Hazineye ait tarım arazileri hakkında uygulanır.” hükmüne; “Tanımlar” başlıklı 2.maddesinde; “(1) Bu Kanunun uygulanmasında;

a) 2/A alanları: 6831 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (A) bendine göre Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan ve çıkarılacak yerleri,

b) 2/B alanları: 6831 sayılı Kanunun 20/6/1973 tarihli ve 1744 sayılı Kanunla değişik 2 nci maddesi ile 23/9/1983 tarihli ve 2896 sayılı, 5/6/1986 tarihli ve 3302 sayılı kanunlarla değişik 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (B) bendine veya kesinleşmiş mahkeme kararlarına göre Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan ve çıkarılacak yerleri,(…) ifade eder.” hükmüne; “2/A veya 2/B belirtmelerinin terkini ve iade edilecek taşınmazlar” başlıklı 7.maddesinde; “ (1) İlgililer tarafından idareye başvurulması ve idarece bu başvuru üzerine veya resen yapılan inceleme ve araştırma sonucunda doğruluğu tespit edilmesi hâlinde;

a) Tapu ve kadastro veya imar mevzuatına göre ilgilileri adına oluşturulan ve tapuda halen kişiler adına kayıtlı olan taşınmazlardan Hazine adına orman sınırı dışına çıkarıldığı gerekçesiyle tapu kütüklerine 2/A veya 2/B belirtmesi bulunan veya konulan taşınmazların tapu kayıtları bedel alınmaksızın geçerli kabul edilir ve tapu kütüklerindeki 2/A veya 2/B belirtmeleri terkin edilerek tescilleri aynen devam eder, aynı gerekçeyle bu nitelikteki taşınmazlar hakkında dava açılmaz, açılan davalardan vazgeçilir, açılan davalar sonucunda tapularının iptaliyle Hazine adına tesciline karar verilen, kesinleşen ve tapuda henüz infaz edilmeyen taşınmazlar hakkında da aynı şekilde işlem yapılır. Ancak bu kararlardan infaz edilerek tapuda Hazine adına tescil edilen taşınmazlar ise, ilgilileri tarafından bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki yıl içinde idareye başvurulması hâlinde, bedelsiz olarak önceki kayıt maliklerine veya kanuni mirasçılarına iade edilir.

b) Özel kanunları gereğince Devlet tarafından kişilere satılan, dağıtılan, trampa edilen, bedelli veya bedelsiz olarak devredilen veya iskânen verilen ya da özelleştirme suretiyle satılanlar ile hisseleri devredilen özel hukuk tüzel kişileri adına kayıtlı olan ancak daha sonra Hazine adına orman sınırı dışına çıkarıldığı gerekçesiyle tapu kütüklerine 2/A veya 2/B belirtmesi konulan taşınmazların tapu kayıtları geçerli kabul edilir, aynı gerekçeyle bu nitelikteki taşınmazlar hakkında dava açılmaz, açılan davalardan vazgeçilir, açılan davalar sonucunda Hazine adına tescil edilenler ise, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki yıl içinde ilgilileri tarafından idareye başvurulması hâlinde önceki maliklerine veya kanuni ya da akdî haleflerine bedelsiz olarak iade edilir. Ancak, bu kişilerden taşınmazlarına karşılık daha önce yer verilenlere veya bedeli ödenenlere iade işlemi yapılmaz.

c) Bu fıkra kapsamında kalan taşınmazların kullanıcılarının kayıt maliklerinden farklı kişiler olmaları ve kayıt maliklerinin bu fıkradan yararlanmak istemeleri hâlinde, kullanıcılar bu Kanunda belirtilen şartları taşısalar dahi doğrudan satış hakkından yararlanamazlar.

(2) Birinci fıkra kapsamında kalan taşınmazlardan orman sınırı dışına çıkartılacak yerlerde bulunan ve Hazine adına orman sınırı dışına çıkarıldığı gerekçesiyle tapu kütüklerine 2/B belirtmesi konulması gereken taşınmazların tapu kütüklerine 2/B belirtmesi konulmaz ve bunlar hakkında dava açılmaz.

(3) Birinci fıkra kapsamında kalan taşınmazlardan tapuda Hazine adına tescilli olan taşınmazlar hakkında aynı fıkrada belirtilen süre içerisinde idareye başvurmayan ilgililerin hakları bu süre sonunda sona erer, bu kişiler idareden başkaca talepte bulunamazlar, hak ve tazminat talep edemezler ve dava açamazlar. Bu taşınmazlardan Hazine adına tescilli olanlar idarece satış dâhil genel hükümlere göre değerlendirilir.

(4) Bu maddeye göre ilgililerine iade edilmesi gereken taşınmazlardan orman olduğu iddiasıyla Orman Genel Müdürlüğünce açılan davalar sonucunda orman niteliğiyle Hazine adına tescil edilen, fiilen orman niteliğinde olan veya bu nedenle dava açılması gereken, ağaçlandırılmak üzere Orman Genel Müdürlüğüne tahsis edilen, kamu hizmetlerine ayrılan veya bu amaçla kullanılan, özel kanunlar gereğince değerlendirilmesi gereken veya Maliye Bakanlığınca belirlenen taşınmazlar ilgililerine iade edilmez. Bu taşınmazların yerine, idarece belirlenen ve ilgililerince itiraz ve dava konusu edilmeksizin kabul edilen rayiç bedelleri ödenebilir veya rayiç bedellerine uygun taşınmazlar verilebilir.” hükmüne yer verilmiştir.

Dava dosyalarının incelenmesinden; Tekirdağ ili, Çorlu ilçesi, Seymen Mahallesinde bulunan dava konusu 404, 406 ve 408 parsel numaralı taşınmazların,  öncesinde tescil harici devlet ormanı iken, orman idaresi tarafından 6831 sayılı yasanın 2/B maddesi uyarınca Hazine lehine orman sınırları dışına çıkarıldığı,  kadastro idaresince 15/01/2009 tarihli ve 5831 sayılı Kanununla 3402 sayılı Kadastro Kanununa eklenen ek-4 ncü maddesine göre fiili kullanımlara ilişkin kadastrosu yapılarak 13/07/2012 tarihinde Maliye Hazinesi adına 404 parsel no.lu taşınmazın ağaçlık vasfıyla beyanlar hanesi kullanıcısız olarak; 406 parsel no.lu taşınmazın ağaçlık vasfıyla beyanlar hanesi kullanıcısız olarak; 408 parsel no.lu taşınmazın havaalanı vasfı ile beyanlar hanesi Milli Savunma Bakanlığına tahsislidir belirtmesi konularak askıya çıkarıldığı; davacılar vekili tarafından adli yargı yerinde açılan davada; Tekirdağ Kadastro Mahkemesince,  2.4.2015 gün ve E: 2013/29, K:2015/7 sayı ile, kullanım kadastrosu yönünden davacılar ve birleşen dava dosyasının davacılarının, çekişmeli taşınmazların atalarına tapuya kayıtlı yerlerden iken Maliye Hâzinesi adına tespit görmesi nedeniyle taşınmazlar üzerinde adlarına zilyetlik şerhi verilmesi istemine ilişkin olarak;  3402 sayılı Yasanın 5831 Sayılı Yasa ile eklenen EK 4/1. maddesine göre yapılan kullanım kadastrosu çalışmasının amacına ve usulüne uygun olarak Hazine adına tespiti yapılan taşınmazların fiili kullanım durumları ve fiili kullanıcıları belirlendiğine göre davacıların bu yönde açmış oldukları davanın reddine karar verildiği; mülkiyete yönelik talep yönünden; orman kadastrosu tespiti kesinleşen taşınmazlar hakkında mülkiyet iddiası ile açılacak davalarda HMK.2.maddesi gereğince görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğundan ve  görev, kamu düzenine ilişkin olup istek olmasa bile re'sen gözetilmesi gerektiğinden mahkemenin n görevsizliğine, talep halinde dosyanın görevli ve yetkili Çorlu Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verildiği; davanın dava konusu taşınmazların 6292 Sayılı Yasanın 7.maddesi uyarınca bedelsiz iadesine, iade edilemeyecek yerler var ise rayiç bedellerinin ödenmesine veya rayiç bedellerine uygun taşınmaz verilmesine karar verilmesini istemi yönünden ise; ilgililerin 7.maddeye göre taleplerine idarece değerlendirme ve araştırma yapılarak karar verilmesi gerekmekte olup, idarenin yetki ve tasarrufunda olan bir konunun yargısal faaliyet alanının 2577 Sayılı Yasanın 2.maddesi kapsamında kaldığı anlaşıldığından menfaatleri ihlal edilenlerce açılacak davaların İdare Mahkemesinde açılması gerektiğinden bahisle; dava dilekçesinin dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddi ile mahkemelerinin  görevsizliğine karar verildiği; diğer taraftan; dava konusu taşınmazların iadesinin, davacılar vekili tarafından verilen 26.11.2012 tarihli başvuru dilekçesi ve 08.05.2013 tarihli dilekçe ile talep edildiği, 18.11.2013 tarihli dilekçede ise; 26.11.2012 tarihli başvuru dilekçesinde belirtilen taşınmazlar dışında kalan devlet ormanı olarak kabul edilen yerlerin de 6292 sayılı kanun uyarınca malik konumunda olan müvekkillerine bedelsiz olarak iade edilmesi, rayiç bedellerine uygun başka bir taşınmaz verilmesi veya rayiç bedellerinin ödenmesinin talep edildiği;  anılan başvuru kapsamında Tekirdağ Valiliği Defterdarlık Uzmanı tarafından 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi gereğince Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan düzenlenen,  aralarında davaya konu taşınmazlarında yer aldığı taşınmaz malların iade edilemeyeceği hakkında yapılan 27.05.2013 tarih ve 2013/8 sayılı inceleme raporunda özetle, "404 parsel no.lu taşınmazın üzerinin ağaçlarla kaplı olduğu ve kimsenin kullanımında bulunmadığı, ağaçlık vasfıyla hazine adına tespitinin yapıldığı, 406 parsel no.lu taşınmazın üzerinin ağaçlarla kaplı olduğu ve kimsenin kullanımında bulunmadığı, ağaçlık vasfıyla hazine adına tespitinin yapıldığı, 408 parsel no.lu taşınmaz malın 49 yıllığına Milli Savunma Bakanlığına tahsisli olduğu ve havaalanı olarak kullanıldığı ve havaalanı vasfıyla hazine adına tespitinin yapıldığı, Kadastro Mahkemesinde iade talebinde bulunulan taşınmaz malların kadastro tutanaklarının edinme sebebi bölümünde 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi gereğince yapılan kadastro çalışmaları sırasında, orman kadastro tutanaklarının esas alınarak kadastro paftalarıyla da irtibatlandırılarak ve mevzuat hükümlerince zeminde aplikasyonu yapılarak sınıflandırıldığı, hepsinin evveliyatı itibariyle dayanağı bir belgenin bulunmadığı ve senetsizen Hazine adına tespit edildiğinin bildirildiği, davacılar tarafından bu taşınmazların evveliyatı itibarıyla dayanağı olduğu ileri sürülen 24, 33 ve 34 parsel no.lu (özel parselasyon) taşınmaz mallar hakkında orman olduğu gerekçesiyle davacılarla Orman idaresi veya Hazine arasında görülen herhangi bir davaya rastlanmadığı, ayrıca tapu kayıtlarında ormanla ilgili bir beyan ve şerhin bulunmadığı" sonuç ve kanaatine varıldığının;  davacılar tarafından Tekirdağ Kadastro Mahkemesinin E.2013/29 sayılı dosyasında açılan davada Mahkemece yaptırılan ve ziraat bilirkişisi Ziraat Yüksek Mühendisi Yılmaz Bayhan tarafından hazırlanan 18.12.2015 tarihli bilirkişi raporunda özetle, "davaya konu 404 parsel no.lu taşınmazın 15.752,52 m2 yüzölçümlü olduğu, taşınmazda herhangi bir zirai faaliyet olmadığı, vasıfsız çayır, yabancı otların bulunduğu, ağaçlarla kaplı olduğu, kültür arazisi olmadığı ve herhangi bir kimsenin kullanımında bulunmadığı, 406 parsel no.lu taşınmazın 7.183,10 m2 yüzölçümlü olduğu, taşınmazda herhangi bir zirai faaliyet olmadığı, vasıfsız çayır, yabancı otların bulunduğu, ağaçlarla kaplı olduğu, kültür arazisi olmadığı ve herhangi bir kimsenin kullanımında bulunmadığı, aynı şekilde 408 parsel no.lu taşınmazın 10.059,75 m2 yüzölçümlü olduğu, taşınmazda herhangi bir zirai faaliyet olmadığı, vasıfsız çayır, yabancı otların bulunduğu, ağaçlarla kaplı olduğu, kültür arazisi olmadığı ve herhangi bir kimsenin kullanımında bulunmadığı sonuç olarak anılan taşınmazların tarla vasfında olmadığı ve uzun yıllardan beri kültür tarımı yapılmadığı, tarımsal amaçla kullanılmadığı, vasıfsız çayır, yabancı otların bulunduğu, ağaçlarla kaplı olduğu, kültür arazisi olmadığı, toprak ve topografik yapısı dikkate alındığında nadasa bırakmadan her yıl ürün ekilebilecek ve ekonomik olarak teknik tarım yapılacak alanlardan olmadığı" sonuç ve kanaatine varıldığının;  yine Tekirdağ Kadastro Mahkemesinin E.2013/29 sayılı dosyasında Orman bilirkişisi Orman Yüksek Mühendisi Recep Başaklı tarafından hazırlanan bilirkişi raporunda özetle, "anılan taşınmazların ağaçlarla kaplı olduğu, 56 nolu Orman Kadastro Komisyonu tarafından yapılan 12.03.1997 tarihinde ilan edilen, yasal itiraz süresi sonunda kesinleşmiş 6831 Orman Kanunun 3302 sayılı Yasa ile değişik 2B madde uygulama harita ve tutanaklarına göre Maliye Hâzinesi adına orman sınırları dışına çıkarılan XI nolu 2B sınırları içinde olduğu, 56 nolu Orman Kadastro Komisyonu tarafından sınırlama ile birlikte 2/B uygulaması yapıldığı, XI nolu parsellerin 1972 yılında yapılan orman kadastro çalışmasıyla orman sınırları içine alındığı ve orman sınırının kesinleştiği, dava konusu taşınmazların 6831 Orman Kanunun 3302 sayılı Yasa ile değişik 2B madde uygulamasıyla orman sınırlarına çıkarılmasına karşın keşif tarihi itibarıyla eylemli orman halini koruyor olduğu" sonuç ve kanaatine varıldığının belirtildiği; sonuçta ise, bir işlem gösterilmeden idari yargı yerinde açılan,  ancak idare mahkemesince dilekçe ret kararlarıyla yönlendirilen dava konusu 404, 406 ve 408 parsel sayılı taşınmazların, 6292 sayılı Kanun'un 7. maddesi uyarınca bedelsiz iadesi istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin Çorlu Kaymakamlığı Milli Emlak Müdürlüğünün 26.11.2013 tarihli 30161316/2713 sayılı işleminin iptali istemiyle idari yargı yerinde görülen davada verilen görevsizlik(2247 sayılı Yasanın 19.maddesi kapsamında  başvuru) kararı üzerine görev uyuşmazlığının doğduğu anlaşılmıştır.

Tapu ve kadastro veya imar mevzuatına göre ilgilileri adına oluşturulan taşınmazlara ilişkin olarak açılan davalar sonucunda mahkemelerce kişiler adına olan tapuları iptal edilerek; orman vasfıyla tapuda Hazine adına tescil edilen ve daha sonra Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan veya doğrudan Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olduğu gerekçesiyle Hazine adına tapuya tescil edilenlerin, yasada belirtilen sürede başvurulması koşuluyla ilgililerine iade ve tapu kütüklerindeki 2/A veya 2/B belirtmelerinin terkin edileceği açıktır.

 Uyuşmazlık Mahkemesinin içtihatlarında; tapu kayıtlarında değişiklik meydana getirebilecek ve mülkiyetin kazanılmasına ilişkin sonuç doğurabilecek davaların, Medeni Kanun hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli bulunduğu belirtilmektedir. Buna karşılık, adli ve idari yargı yerlerinde açılan davalarda esas olarak 6292 sayılı Kanunun 7. maddesi kapsamında taşınmazın iadesinin talep edildiği; aynı zamanda bu amaçla yapılan başvurunun da idarece reddedildiği görüldüğünden; görev uyuşmazlığının bu kapsamda incelenip- sonuçlandırılması gerektiği açıktır.

Görev uyuşmazlığına konu edilen davalarda; adli yargı yerinde, davanın kullanım kadastrosuna ve mülkiyete ilişkin kısımlarına yönelik olarak işin esası incelenerek ve adli yargı içinde görevsizlik kararı verilerek sonuca ulaşılmış ve karar kesinleşmiştir. Bir başka anlatımla, uyuşmazlığın bu kısmı görev uyuşmazlığının kapsamı dışındadır.

Konuya ilişkin mevzuat hükümleri ile somut olay birlikte irdelendiğinde; dava konusu taşınmazların 6292 sayılı Yasa kapsamında bedelsiz olarak iade şartlarını taşıyıp taşımadığı,  taşınmazın yerine rayiç bedellerinin ödenip ödenmeyeceği ya da rayiç bedellerine uygun taşınmaz verilip verilmeyeceğinin saptanmasının birer idari işlem olduğu; işlemin, idari bir mercii tarafından tek yanlı olarak tesis edildiği,  işin esasının da idare hukuku ilkelerine göre incelemeye uygun olduğu; davanın kökeninde, çözüme kavuşturulmamış mülkiyet, kadastro vs. gibi hukuki ilişkinin bulunmadığı görülmektedir.

Bu durumda, açılan davanın, 2577 sayılı Kanunun 2. birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde belirtildiği üzere; “İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları” kapsamında, idari yargı yerince çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Tekirdağ 1.İdare Mahkemesinin 31.10.2019 gün ve E:2019/1042 sayılı başvurusunun reddi gerekmiştir.

 

S O N U Ç: Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Tekirdağ 1.İdare Mahkemesinin 31.10.2019 gün ve E:2019/1042 sayılı BAŞVURUSUNUN REDDİNE, 28.5.2020 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                          Üye                                  Üye                                 Üye                    

       Hicabi                         Şükrü                             Mehmet                             Birol        

    DURSUN                    BOZER                           AKSU                             SONER            

 

 

 

                                             Üye                                 Üye                                  Üye                    

                                         Aydemir                          Nurdane                            Ahmet

                            TUNÇ                            TOPUZ                           ARSLAN