Ceza Bölümü         2010/33 E.  ,  2010/33 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı           :K.H.    

Katılan           :M.D.

Sanık             :R.K.                                           

              OLAY             :8. Mknz. P. Tug. Top. Tb. Komutanlığı emrinde görevli sanık Top. Er R.K.’nın, 19.7.2007 günü, aynı Komutanlık emrinde görevli olup olay tarihinde mermi emniyet nöbetçi astsubayı olarak görevli bulunan katılan M.D.’ın, içinde sanığın da bulunduğu bir grup eri uyuşturucu alırken yakalaması sonucu olay ile ilgili tutanak tutmasına itiraz etmesi üzerine, katılanın yanından uzaklaşmasını söylediğinde, sanığın ana avrat küfür etmek suretiyle katılana hakaret ettiği, böylece, hizmet esnasında üste hakaret suçunu işlediği ileri sürülerek, eylemine uyan 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu’nun 85/1. maddesinin ikinci cümlesi uyarınca cezalandırılması istemiyle 5.  Kolordu Komutanlığı Askeri Savcılığı’nın 12.9.2007 gün ve E: 2007/1275, K: 2007/912 sayılı iddianamesiyle kamu davası açılmıştır. 

5. KOLORDU KOMUTANLIĞI ASKERİ MAHKEMESİ: 22.4.2009 gün ve E:2009/97, K:2009/363 sayıyla, sanığın sağlık kurulu raporuna göre suç tarihinde ve halen askerliğe elverişsiz olduğu anlaşıldığından, yüklenen suçun Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenen kamu görevlisine alenen hakaret suçunu oluşturacağı, 353 sayılı Yasa’da yapılan değişiklik nedeniyle sanığı yargılama görevinin adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, temyiz edilmeyen karar kesinleşerek, dava dosyası, Tekirdağ 1. Sulh Ceza Mahkemesi’ne gönderilmiştir. 

TEKİRDAĞ 1. SULH CEZA MAHKEMESİ: 31.7.2009 gün ve E:2009/326, K:2009/493 sayıyla, dosya içinde bulunan Adana Askeri Hastanesi’nin 8.1.2008 gün ve 32 numaralı sağlık kurulu raporunda sanığın askerliğe elverişli olduğu, 3.7.2008 gün ve 955 numaralı sağlık kurulu raporunda ise olay tarihinden itibaren askerliğe elverişsiz olduğunun bildirildiği, iki rapor arasındaki çelişki giderilmeden, aksi yönde rapor varken neden bu rapora itibar edildiği belirtilmeden sanığın suç tarihinde asker olmadığı kabul edilerek görevsizlik kararı verildiği açıklanarak, suç tarihinde sanığın fiilen asker olduğu, askerlikle ilişiği kesilse dahi yargılamanın askeri yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, kararın temyiz edilmeyerek kesinleşmesi üzerine, dava dosyası, kendisine gelmekle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca, Mahkememize gönderilmiştir. 

İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Ceza Bölümünün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler; Ali Cengiz ÖZBEK, Ramazan ÖZKEPİR, Ahmet DURU, Hasan DENGİZ, Bilgin AK, Y. Sezai KARAA’nın, katılımlarıyla yapılan 07.06.2010 günlü toplantısında;

 I-İLK İNCELEME: Yapılan incelemede, usule ilişkin işlemlerde 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş Ve İşleyişi Hakkında Kanun'da belirtilen süre ve biçim yönünden bir eksiklik görülmediği, askeri ve adli yargı yerleri arasında Yasa'nın 14. maddesinde öngörüldüğü biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu anlaşıldığından, esasın incelen-mesine oybirliği ile karar verildi.                                                                                                                                                                                                          

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim G. Fatma BÜYÜKEREN’in, davanın çözü-münde adli yargı yerinin görevli olduğu yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ’ın adli yargı,  Askeri Yargıtay Başsavcı Yardımcısı Sevilay BATIR’ın davanın çözümünün adli yargı yerinin görev alanına girdiğine ilişkin yazılı ve sözlü açıklamaları dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: 

            353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu Ve Yargılama Usulü Kanunu'nun "Askeri Mahkemelerin Görevleri" başlığı altında düzenlenen İkinci Bölümünde yer alan "Genel Görev" başlıklı 9. maddesinde; "Askeri Mahkemeler Kanunlarda aksi yazılı olmadıkça asker kişilerin askeri olan suçları ile bunların asker kişiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler" denilmektedir.

"Askeri suç" ise, öğretide ve uygulamada;

            a) Unsurları ve cezalarının tamamı Askeri Ceza Kanunu'nda yazılı olan, başka bir anlatımla, Askeri Ceza Kanunu dışında hiçbir ceza yasası ile cezalandırılmayan suçlar,

            b) Unsurları kısmen Askeri Ceza Kanunu'nda kısmen diğer ceza yasalarında gösterilen suçlar, 

            c) Türk Ceza Kanunu'na atıf suretiyle askeri suç haline dönüştürülen suçlar, olmak üzere üç grupta mütalaa edilmektedir.    

             Dosyanın incelenmesinden, 8.1.2008 gün ve 32 sayılı Adana Askeri Hastanesi Sağlık Kurulu Rapor’undan, sanığın 7.1.2008-9.1.2008 tarihleri arasında adli gözlem altında kaldığının belirtilmesine ve rapordaki bulgular kısmının psikiyatri uzmanı Dr. İ.Ü. tarafından hazırlanıp imzalanmış olduğunun dolayısıyla sanığın adli gözleminin bu doktor tarafından yapıldığının anlaşılmasına rağmen, 3.4.2008 tarihli adli raporda Adana Ruh Sağlığı Hastanesinde görevli Dr. N.Y.’in imzasının bulunduğu, sanığın 26.12.2007 tarihinde adli gözlem için Askeri Hastaneye yatırıldığının belirtildiği ve sanıkta “antisosyal kişilik bozukluğu+uyum bozukluğu” teşhis edildiği, sanığın dava konusu suçtan önce nitelikli yağma suçundan hapis cezası alıp cezasının infaz edildiğinin bildirildiği, Türk Silahlı Kuvvetleri Sağlık Yeteneği Yönetmeliğinde, antisosyal kişilik tanısı konulan kişilerden öldürme, öldürmeye teşebbüs veya gasp suçlarından en az bir hapis cezası aldığı ve cezasının infazına rağmen ıslah olmadığı belgelerle tespit edilenler hakkında askerliğe elverişsizlik kararı verileceği belirtilmesine karşı, sanığın suç tarihinde ve halen neden askerliğe elverişli olduğuna dair karar verildiğinin anlaşılamadığı açıklanarak, çelişkilerin giderilmesi için askeri yargı yerince dosyanın Asker Hastanesi Baştabipliğine gönderildiği, adı geçen hastanenin 13.5.2008 gün ve 9010-527-08/527 PER. sayılı yazısı ile hastanelerinde görevli Psikiyatri Uzmanı doktorun bir yıl süre ile yurt dışı geçici görevde olduğundan, psikiyatri kliniği hizmetlerinin geçici olarak görevlendirilen sivil psikiyatri uzmanlarınca yürütüldüğü, sanığın müşahede işleminin Dr. İ.Ü. tarafından yapıldığı halde aynı doktor tarafından düzenlenmesi gereken adli raporun sehven Dr. N.Y. tarafından düzenlendiği, “antisosyal kişilik bozukluğu” tanısı olan sanığın askerlik öncesi işlediği “gasp” suçu nedeniyle hapis cezası ile cezalandırıldığı ve cezanın infaz edildiği dolayısıyla “askerliğe elverişsizlik” halinin oluştuğu bu nedenle sanığın müşahede işlemi için yeniden sevk edilmesi ve hakkında yeniden sağlık kurulu raporu düzenlenmesinin gerektiği bildirildiğinden, Mahkemece, sanığın adli müşahede altına aldırılarak düzenlenecek adli raporun ve sağlık kurulu raporunun gönderilmesinin istenmesi üzerine, 30.6.2008-4.7.2008 tarihleri arasında müşahede altına alınan sanık hakkında Adana Asker Hastanesi Sağlık Kurulu’nun 3.7.2008 gün ve 955 sayılı Raporuyla, sanığın suç tarihi olan 19.7.2007 tarihinden itibaren askerliğe elverişli olmadığına dair karar alındığı gözetildiğinde, sanığın suç tarihinde askerliğe elverişli olmadığı sonucuna varılmıştır. 

            Bu durumda, Sağlık Kurulu Raporunun kapsam ve hukuki sonuçlarına göre, sanığın suç tarihinde "asker kişi" sıfatı kendiliğinden kalkmış sayılacağından, 353 sayılı Yasa'nın 9. maddesi anlamında "asker kişi" olarak kabul edilmesi mümkün bulunmamaktadır. 

            Sanığın sivil kişi olması nedeniyle, 353 sayılı Yasa’nın asker olmayan (sivil) kişilerin askeri mahkemelerde yargılanma koşullarını belirleyen maddeleri yönünden değerlendirme yapılması gerekmektedir. 

            353 sayılı Yasa’nın 11. maddesinde  “Askeri mahkemeler, asker olmayan kişilerin aşağıda yazılı suçlarına ilişkin davalarına bakarlar.

            A) Askeri Ceza Kanununun 55, 56, 57, 58, 59, 63, 64, 81, 93, 94, 95, 100, 101 ve 102nci maddelerinde yazılı suçlar;

B) Birinci askeri yasak bölgeler içinde veya nöbet yerlerinde, karakollarda, kışla ve karargahlarda, askeri kurumlarda, yerleşme ve konaklama amacıyla kullanılan bina ve mahaller içinde askerlere fiilen taarruzda bulunan, söven veya hakaret eden veyahut askerlik görevine ilişkin işleri yapmaya veya yapmamaya zorlamak için şiddet ve tehdide başvuranların Türk Ceza Kanunu'nun bu fiillere ilişkin 188, 190, 191, 254, 255, 256, 257, 258, 260, 266, 267, 268, 269, 271, 271 ve 273 üncü maddelerinde gösterilen suçları;

 C) Nöbetçi, devriye, karakol, inzibat, askeri trafik, kolluk veya kurtarma ve yardım görevi yapan askerlere (Umumi emniyet ve asayişi korumaya ilişkin önleyici ve adli zabıta görevlerini ifa ettikleri sırada jandarma, subay, astsubay, erbaş ve erleri hariç) karşı bu görevleri yaptıkları sırada işlenen yukarıdaki (B) fıkrasında yazılı suçlar;”         

 D) (İptâl: Anayasa Mah. nin 14.2.1978 Tarihli ve E. 1977/130, K. 1978/13 sayılı kararı ile.)

 E) Diğer kanunlar ile askeri mahkemelerde yargılamaları öngörülen suçlar” denilerek asker olmayan kişilerin askeri mahkemede yargılanma koşulları belirlenmiş iken, madde, 5530 sayılı Yasa’nın 3. maddesi ile değiştirilerek, uluslararası anlaşmalar gereğince yabancı asker kişilerin askeri mahkemede yargılanmalarını gerektiren suçları hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasının Milli Savunma Bakanının iznine bağlı olacağı düzenlenmiştir. 

Öte yandan, 353 sayılı Yasa’nın 13. maddesi 5530 sayılı Yasa’nın 4. maddesi ile değiştirilerek, Askeri Ceza Kanunu’nun 55, 56, 57, 58, 59, 61, 63, 64, 75, 79, 80, 81, 93, 94, 95, 114 ve 131. maddelerinde yazılı suçların, askeri mahkemelerin yargı yetkisine tabi olmayan sivil kişiler tarafından barış zamanında işlenmesi halinde, bu kişilerin yargılanmalarının adli yargı mahkemeleri tarafından, Askeri Ceza Kanunu hükümleri uygulanmak suretiyle yapılacağı, belirtilmiştir. 

353 sayılı Yasada yapılan  bu değişiklikle, sivil kişilerin barış zamanında, Askeri Ceza Kanunu’nun  yukarıda belirtilen maddelerinde yazılı suçları işlemeleri halinde adli yargı yerinde yargılanacakları kuşkusuzdur. 

Sanığın sivil kişi olması nedeniyle, Askeri Ceza Kanunu’nda düzenlenen ve sırf askeri suçlardan olan eylem nedeniyle yargılanmasının mümkün olmadığı, ayrıca yüklenen eylemin 353 sayılı Yasa da belirtilen suçlar kapsamında da bulunmadığı açıktır. 

            Açıklanan nedenlerle, olayda, 5530 sayılı Yasa ile değişik 353 sayılı Yasa’da belirtilen koşulların bulunmaması nedeniyle davanın adli yargı yerinde görülmesi ve Tekirdağ 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir. 

SONUÇ : Davanın  çözümünde ADLİ YARGI yerinin görevli olduğuna, bu nedenle Tekirdağ 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 31.7.2009 gün ve E:2009/326, K:2009/493 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 07.06.2010 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.