T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO      : 2015 / 599

            KARAR NO : 2015 / 611

            KARAR TR  : 28.9.2015

ÖZET : 2918 sayılı Yasadan kaynaklanan sorumluluk davasının ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

K  A  R  A  R

 

Davacılar       : 1- C.D.                    

                          2- N.D.

                          3- S.O.D.adına velayeten

Vekili              : Av. E. D.

Davalı             : Karayolları Genel Müdürlüğü

Vekilleri         : Av. G.D.                  (Adli Yargıda)

                         Av. E.S.                    (İdari Yargıda)

           

O L A Y         : Davacılar vekili dava dilekçesinde; “Müvekkillerim C. ve N.D.’ın 2004 doğumlu oğulları Ş. O.D. 07.09.2007 tarihinde Fevzi Çakmak Mah. Şakirkabakoğlu Caddesi üzerindeki müvekkil Cemal Dalkılıç’a ait bakkal dükkanın yanında oynarken 27 D 9782 plakalı araç sürücüsü M.A. davalı kurumun yol yapım çalışmaları nedeniyle yol üzerinde Şakir Kabakoğlu Caddesinin büyük kısmını kapatacak şekilde yolda bıraktığı mucur nedeniyle geniş dönüş yaptığı sırada Müvekkile çarpıştır.

Bu olay nedeniyle Küçük Ş. birçok ameliyat olmuş ve günlerce süren tedavi sürecinde büyük acılar çekmiştir. Bu durum müvekkilleri de yıkmıştır.

Bu olay nedeniyle araç sürücüsü M.A. aleyhine Yavuzeli Asliye Hukuk Mahkemesinde 2007/175 esas sayılı dosyası ile dava açılmış olup bu dosyada yapılan yargılama neticesinde Adli tıp Kurumu Adli Tıp İhtisas Kurulu tarafından oybirliği ile verilen 16.01.2009 tarihli raporda Küçük Ş. nin % 14,3 oranında kalıcı olarak sakat kaldığı tespit edilmiştir.

Ayrıca Yine Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas dairesince verilmiş bulunan 16.02.2010 tarihli raporda da araç sürücüsünün olayda %80 kusurlu olduğu, yol üzerinde davalı tarafça bırakılmış bulunan mucurun kazaya etkisinin %20 olduğu, davacı Ş. nin olayda kusurunun olmadığı belirlenmiştir.

Bu davada yapılan tazminat hesabında olay nedeniyle S. maddi kaybının Ankara 19 Asliye hukuk Mahkemesince Hesap Bilirkişisi Av. Veli Çavdar dan alınmış bulunan 17.07.2009 tarihli rapor ile 40.186,38 TL olduğu tespit edilmiştir.

Bu tazminattan Araç sürücüsü M. A. ün kusur oranına göre sorumlu olduğu rakam olan 32.149,10 TL den 13.824,49 TL si aracın ZMMS sigorta şirketi olan M. G.Sigorta tarafından davacılara ödenmiş kalan 18.324,61 TL de araç sürücüsü ve maliki M. A. tarafından ödenmesine hükmedilmiştir. Ayrıca kusur oranına göre Ş. için 5.000,00 TL anne, baba için 1.000,00 er TL manevi tazminata hükmedilmiştir.

Bu davada kusur atfedilmesi halinde Karayolları Genel Müdürlüğü aleyhine olan talep ve dava hakkımızı saklı tutmuş idik.       

19.10.2010 tarihli dilekçemiz ile davalı kurumun genel müdürlüğüne başvurulmuş ve söz konusu kaza nedeniyle müvekkilin 40.186,38 TL zararından kusur oranına göre %20 e tekabül eden 8.037,27 TL nin manevi tazminat haklarımız saklı kalmak kaydıyla tarafımıza ödenmesi istenmiş iken davalı kurum 30-501,14-6335 sayılı 01.12.2010 tarihli yazılarında söz konusu tazminatı ödemekten kaçınmış ve söz konusu olay nedeniyle kusurlu olmadıklarını beyan etmişlerdir. Bu olay nedeniyle davalı kurum müvekkillere kusur oranına göre manevi tazminatta ödemekle yükümlüdürler. Ayrıca davalı kurumun beyanları yargılamayı gerektirmektedir.

Manevi tazminat talebimiz daha önceki davada hükmedilmiş oranlar ve kusur oranları dikkate alınarak talep edilmiştir.

Bu nedenlerle iş u davayı açmak zarureti hasıl olmuştur.

SONUÇ VE İSTEK: Yukarıda belirtilen nedenlerle;

Mağdur Küçük Şeydi Onur Dalkılıç lehine,

1.250,00 TL. manevi tazminatın,

8,037,,27 TL.maddi tazminatın, (fazlaya dair haklarımız ve dava haklarımız saklı kalmak kaydıyla) manevi tazminat için dava maddi tazminat için talep tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte Şeydi Onur Dalkılıç adına müvekkillere verilemesine,

Müvekkiller;

C.D. lehine; 250,00TL manevi tazminat

N. D. lehine; 250,00TL manevi tazminat olmak üzere toplam 500,00TL nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkillere verilmesine,

Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılardan alınarak tarafımıza verilmesine karar verilmesini saygılarımızla arz ederim.” demek suretiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

Yavuzeli Asliye Hukuk Mahkemesi: 06.04.2012 gün ve E:2010/168, K:2012/36 sayı ile özetle; davanın kabulüne karar vermiştir.

İşbu karara karşı yapılan temyiz başvurusu üzerine Yargıtay 4.Hukuk Dairesi 28.11.2012 gün ve E:2012/14538, K:2012/18061 sayılı ilamı ile özetle; “...Davalı Karayolları Genel Müdürlüğü bir tüzel kişisidir. Davalının eylem ve işlemleri de kamusal nitelikte olup kamu hizmeti kavramı çerçevesindedir. İstemin ileri sürülüş ve olayın gerçekleşme biçimine göre davanın anılan davalıya yöneltilmesinin nedeni de hizmet kusurundan doğan zararın ödetilmesi istemidir. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasası’nın 2/1-b maddesi gereğince bu tür istemlerin tam yargı davası olarak idari yargı yerinde açılacak davada ileri sürülmesi gerekir. Yerel mahkemece, dava konusu uyuşmazlığın çözümünde idari yargı yerinin görevli olduğu benimsenerek yargı yolu bakımından mahkemenin görevsizliği nedeni ile dava dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasının incelenmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.” şeklindeki gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar vermiştir.   

Gaziantep 5.Asliye Hukuk Mahkemesi (Kapatılan Yavuzeli A.H.M.): Yargıtay’ın bozma ilamına uyduktan sonra 11.06.2013 gün ve E:2013/205, K:2013/337 sayılı kararı ile özetle; davada idari yargı yerinin görevli olduğundan bahisle davanın görev yönünden reddine karar vermiş, işbu karar temyiz edilerek Yargıtay 17.Hukuk Dairesince verilen 15.09.2014 gün ve E:2014/12002, K:2014/11789 sayılı onama ilamı sonrası kesinleşmiştir.

Davacılar vekili aynı istemle bu kez idari yargı yerinde dava açmıştır.

Gaziantep 2.İdare Mahkemesi: 10.03.2014 gün ve E:2014/183, K:2014/194 sayı ile özetle; davanın adli yargı yerinde görülmesi gerektiğinden bahisle davanın görev yönünden reddine karar vermiştir.

İşbu karara karşı yapılan itiraz üzerine Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi 15.10.2014 gün ve E:2014/1627, K:2014/2069 sayılı ilamı ile özetle; Gaziantep 2.İdare Mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya uygun olup, bozulmasını gerektirecek bir neden bulunmadığından bahisle itiraz isteminin reddine ve hükmün onanmasına karar vermiş ve karar kesinleşmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 28.9.2015 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27.maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; 2918 sayılı Yasa’dan kaynaklanan sorumluluk davasında adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14.maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, davacı vekilinin istemi üzerine, idari yargı dosyasının son görevsizlik kararını veren mahkemece, adli yargı dosyası da temin edilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Selim Şamil KAYNAK’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN’un davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, dava dışı sürücünün kullandığı araçla dönüş yaptığı sırada davacılardan küçük S. O.D.’a çarparak yaralanmasına ve malul kalmasına neden olduğu, Adli Tıp raporuna göre dava dışı sürücünün kazanın oluşumunda %80, yol kenarına bırakılan mucurun ise %20 etkisi olduğunun bildirilmesi ile, dava dışı sürücünün kusuruna isabet eden maddi manevi tazminatın önceden açtıkları dava ile hüküm altına alındığı belirtilerek, davalı Karayolları Genel Müdürlüğü’nün %20 kusuru nedeniyle maddi ve manevi zararın anılan davalıdan tahsiline karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1.maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayrımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden, Gaziantep 5.Asliye Hukuk Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Gaziantep 5. Asliye Hukuk Mahkemesince (Kapatılan Yavuzeli Asliye Hukuk Mahkemesi) verilen 11.06.2013 gün, E:2013/205, K:2013/337 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 28.9.2015 gününde Üye Süleyman Hilmi AYDIN’ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

 

 

 

 

 

 

Başkan

Serdar

ÖZGÜLDÜR

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN