T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

             

            ESAS NO      : 2018 / 461

            KARAR NO  : 2018 / 562

            KARAR TR   : 22.10.2018

 

ÖZET : Mülkiyeti davacıya ait taşınmaza davalı idare tarafından, kamulaştırma yapılmaksızın yol yapıldığından bahisle  meydana gelen zararın tazmini  istemiyle açılan davanın, özel hukuk hükümlerine göre ADLİ YARGI YERİNDE  görülmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı         : E. B.

Vekilleri       : Av. O. A., Av. G. G.

Davalı          : Silvan Belediye Başkanlığı

Vekili           : Av. F. B.

 

O L A Y      : Davacı vekili dilekçesinde;  müvekkili adına tapulu bulunan Silvan İlçesi,  Mescit Mahallesinde bulunan 328 ada 17 nolu parsel sayılı taşınmazın içinden davalı kurum tarafından yol çalışması yapıldığını, kamulaştırma işlemlerinde usullere uymadan el atıldığını;  davalı kurumun, parselin tamamını yol yaptığını,  mahalleye tahsis ettiğini;  davalının imar planında da parselin tamamını yol yaptığını, şu anda da fiilen yol olarak kullanıldığını; herhangi bir kamulaştırma işlemi yapılmadan taşınmaza el atıldığından, kamulaştırmasız el atma davası açılma zorunluluğu doğduğunu ifade ederek; şimdilik 10.000.TL’nin kamulaştırma bedeli olarak dava tarihinden itibaren yasal faiziyle, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla ve alacak miktarı belirsiz olduğundan şimdilik 5 yıllık ecrimisil karşılığı olarak her yıl 100 TL olmak üzere 500.TL’nin,  alacağın doğum tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalı idareden tahsiline karar verilmesi istemiyle 23.10.2012 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

SİLVAN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 14.7.2015 gün ve E:2012/374, K:2015/349 sayı ile, “(…)Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; dava konusu taşınmaza yapılan keşif sonrasında bilirkişi raporlarına göre 170 m2 lik yerine asfalt yapılmak suretiyle el atıldığı ancak kalan kısmın bu el atma sonrasında kullanılamaz hale geleceği kanaatinin bildirildiği; mahkememizin karar vermeden önce dava şartlarından olan "görev" hususunun tüm dosya kapsamı birlikte alınarak değerlendirilmesi sonucunda; Anayasa Mahkemesi’nin 25.09.2013 gün 2013/93 Esas, 2013/101 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere; “Kamulaştırmasız el atmadan söz edilebilmesi için taşınmaz zilyetliğinin idareye geçmesi ve taşınmazın fiilen kamu hizmetine tahsis edilmiş olması gerektiği; imar kısıtlamalarında taşınmazın zilyetliğinin malikte kalmaya devam etmekte olup, yalnızca malikin tasarruf yetkisinin, ilgili mevzuattan kaynaklanan bazı kısıtlamalara maruz kaldığı, bu nedenle imar kısıtlamalarından kaynaklanan tazminat davalarının idari yargıda açılabileceği” kabul edildiği yine Uyuşmazlık Mahkemesinin 24/12/2012 tarih 2012/297 E-306 K. Sayılı ilamı ve kararları ile Yargıtay 18 HD'nin 25/03/2013 tarih 2013/2274 E-4757K. Sayılı içtihadı nazara alındığında davaya bakmaya görevli mahkemenin idari yargı olması nedeniyle mahkememizin görevsizliği nedeniyle davacının davasının reddine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM:Yukarda açıklanan gerekçeye göı e;

1-Davanın HMK'nun 114/1-b maddesi gereğince yargı yolu caiz olmadığından USULDEN REDDİNE(…)” karar vermiş, bu karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu defa, müvekkilinin mülkiyetinde bulunan taşınmazın, Silvan Belediye Başkanlığı'nca gerçekleştirilen yol çalışmaları sonucunda kamulaştırma işlemleri yapılmadan el atıldığı gibi fiilen de yol alanında bırakıldığı, bu sebeple de zarara uğradığını ileri sürülerek 50.000,00 TL- maddi zararın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesi istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

DİYARBAKIR 1.İDARE MAHKEMESİ: 2.6.2017 gün ve E:2015/1039, K:2017/1066 sayı ile, “(…) Uyuşmazlık Mahkemesi ve Yargıtay kararları uyarınca 2942 sayılı Kanun'un Geçici 6'ncı maddesi kapsamındaki kamulaştırmasız hukuki el atma davalarına idare mahkemelerinde bakılmakla birlikte, eğer fiili bir el atma söz konusu ise görevli mahkemelerin adli yargı mahkemeleri olduğu açıktır.

Uyuşmazlık konusu olayda; davacıya ait taşınmaz imar planında yol olarak planlanmış olsa da, uyuşmazlığın bu duruma (hukuki el atma) dayanmadığı, planda yol olarak gözüken taşınmazın kamulaştırılması yapılmadığı fiili müdahale ile yol haline getirildiği, halihazırda da fiilen yol olarak da kullanıldığı dosyada mevcut belge ve fotoğraflara göre görülmekte olup davanın konusunun fiili el atma medeniyle ortaya çıkan zararını tazmini hususu olduğu nazara alındığında, bu nitelikte davaların Medeni Kanun hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiği ve bu bakımdan Adli Yargının görevli olduğu anlaşıldığından, işbu davanın görev yönünden reddine hükmetmek gerekmektedir.

Açıklanan nedenlerle davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 15/1-a. maddesi hükmü uyarınca görev yönünden reddine(…) karar vermiştir.

Davacı vekili tarafından verilen 30.06.2017 havale tarihli dilekçe ile;  Diyarbakır 1. İdare Mahkemesi'nce verilen 02.06.2017 tarih ve E:2015/1039, K:2017/1066 sayılı "görev ret" kararına karşı istinaf yoluna başvurulduğu belirtilmiş, istinaf dilekçesinde esas olarak;  İstinaf Mahkemesinden "görevli mahkemenin tespit edilerek dosyanın görevli Mahkemeye gönderilmesinin istenildiği" görülmüştür.

Gaziantep BİM Başkanlığı Gaziantep 2.İdari Dava Dairesi: 21.12.2017 gün ve E:2017/12722 sayı ile, “(…)Dairemizin iki farklı yargı kolu arasında ki görev uyuşmazlığını çözüp görevli Mahkemeyi belirleme yetkisinin bulunmadığı, bu yetkinin yukarıda ver verilen Uyuşmazlık Mahkemesi Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 14. maddesi uyarınca Uyuşmazlık Mahkemesinde olduğu, Dairemizin görevinin ilk derece Mahkemesinin verdiği kararın istinaf yoluyla incelenmesinden ibaret olduğu, davacının ise dilekçesinde istinaf isteminde bulunmadığı anlaşıldığından, dilekçenin 2577 sayılı Yasanın 48/2 ve aynı Kanunun 3. maddesine aykırı olduğu görülmektedir.

Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı Kanunun 48. maddesine ve 45. maddesinin 2. fıkrasına uygun olmayan dilekçenin (15) gün içinde yenilenmek üzere reddine…” karar vermiştir.

Davacı vekili bunun üzerine, Uyuşmazlık Mahkemesine sunulmak üzere Diyarbakır 1. İdare Mahkemesi Başkanlığına verdiği dilekçede, adli ve idari yargı yerleri arasındaki görevli yargı yerinin tespiti için istinaf başvurusu yapıldığı ifade edilmiş; Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi İkinci İdari Dava Dairesi: 23.3.2018 gün ve E:2017/12722, K:2018/680 sayı ile, “(…)davacının 09.03.2018 tarihli yenileme dilekçesinin ise; "Uyuşmazlık Mahkemesi'ne sunulmak üzere Diyarbakır 1. İdare Mahkemesine" hitaben yazıldığı ve dilekçe içeriği incelendiğinde davacının isteminin uyuşmazlığının çözülmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesi yönünde olduğu anlaşılmaktadır.

Bu durumda, Dairemize gönderilen 09.03.2018 havale tarihli dilekçenin Dairemize değil Diyarbakır 1. İdare Mahkemesine hitaben yazılan bir dilekçe olduğu ve bu dilekçe ile dosyanın görevli yargı yerinin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesi amaçlandığı anlaşıldığından, dosyanın Mahkemesine iade edilmesi gerekmektedir.

Açıklanan nedenlerle dosyanın, esas kaydının kapatılarak, Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesi için Diyarbakır 1. İdare Mahkemesine gönderilmesine…” karar vermiş;  bunun üzerine dosya İdare Mahkemesince Mahkememize gönderilmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ'un katılımlarıyla yapılan 22.10.2018 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacının mülkiyetinde bulunan taşınmaza, davalı Belediye Başkanlığınca gerçekleştirilen yol çalışmaları sonucunda kamulaştırma işlemleri yapılmadan el atıldığı gibi fiilen de yol alanında bırakıldığı ileri sürülerek, uğranılan zararın yasal faizi ile birlikte tazmini istemiyle açılmıştır.

5393 sayılı Belediye Kanununun  “Amaç” başlıklı 1.maddesinde; “Bu Kanunun amacı, belediyenin kuruluşunu, organlarını, yönetimini, görev, yetki ve sorumlulukları ile çalışma usûl ve esaslarını düzenlemektir.” hükmüne; “Belediyenin görev ve sorumlulukları” başlıklı 14.maddesinin birinci fıkrasının a bendinde;  Belediye, mahallî müşterek nitelikte olmak şartıyla;

a) İmar, su ve kanalizasyon, ulaşım gibi kentsel alt yapı; coğrafî ve kent bilgi sistemleri; çevre ve çevre sağlığı, temizlik ve katı atık; zabıta, itfaiye, acil yardım, kurtarma ve ambulans; şehir içi trafik; defin ve mezarlıklar; ağaçlandırma, park ve yeşil alanlar; konut; kültür ve sanat, turizm ve tanıtım, gençlik ve spor orta ve yüksek öğrenim öğrenci yurtları (Bu Kanunun 75 inci maddesinin son fıkrası, belediyeler, il özel idareleri, bağlı kuruluşları ve bunların üyesi oldukları birlikler ile ortağı oldukları Sayıştay denetimine tabi şirketler tarafından, orta ve yüksek öğrenim öğrenci yurtları ile Devlete ait her derecedeki okul binalarının yapım, bakım ve onarımı ile tefrişinde uygulanmaz.); sosyal hizmet ve yardım, nikâh, meslek ve beceri kazandırma; ekonomi ve ticaretin geliştirilmesi hizmetlerini yapar veya yaptırır. (Mülga son cümle: 12/11/2012-6360/17 md.) (…) (Ek cümleler: 12/11/2012-6360/17 md.) Büyükşehir belediyeleri ile nüfusu 100.000’in üzerindeki belediyeler, kadınlar ve çocuklar için konukevleri açmak zorundadır. Diğer belediyeler de mali durumları ve hizmet önceliklerini değerlendirerek kadınlar ve çocuklar için konukevleri açabilirler.” hükmüne yer verilmiştir.

İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu; özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men'i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerince çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.

Nitekim yukarıda belirtilen genel kabul doğrultusundaki Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 11.2.1959 günlü, E:1958/17, K:1959/15 sayılı kararının, III. Bölümünde, “İstimlâksiz el atma halinde amme teşekkülü İstimlâk Kanununa uygun hareket etmeden ferdin malını elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmuş durumdadır. Ve bu bakımdan dava Medeni Kanun hükümlerine giren mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davasıdır. Ve bu bakımdan adliye mahkemesinin vazifesi içindedir.

Bundan başka, bir amme teşekkülü tarafından bir tesisin yaptırılması sırasında Devlet malı olmayan yerlerden toprak alınması veya böyle yerlere toprak veya moloz yığılması neticesinde meydana gelen zararların tazmini davası da başkasının malına amme teşekkülünün dilediği gibi el atma hakkı bulunmadığı ve plan ve projelere ve şartnamelere başkasının malına ihtiyaca göre el atılabilmesini gerektirecek esaslar konulamayacağı cihetle, haksız fiilden doğan bir tazminat davası sayılır.

Yapılan işlerin plan veya projeye aykırı olarak yapılması hali de idari karara aykırı bir hareket bulunması itibariyle yine idari kararın tatbiki olan bir fiil sayılamaz ve bu bakımdan bu iddia ile açılmış bir dava haksız fiilden doğan bir davadan ibaret olacaktır.

Bu bentte anılan davalar, içtihadı birleştirme kararının dışında kaldıklarından kararın bunlara şümulü yoktur” denilmektedir.

Davacı vekili; müvekkiline ait Silvan İlçesi,  Mescit Mahallesinde bulunan  328 ada 17 nolu parsel sayılı taşınmaza  davalı  idarece kamulaştırma  yapılmaksızın el atıldığını;   idarenin, parselin tamamını hem fiilen hem de imar planında  yol yaptığını,  şu anda da fiilen yol olarak kullanıldığını ifade ederek uğranılan zararın tazmini istemiyle dava açmıştır.

Dava dosyalarının incelenmesinden; Silvan Belediye Başkanlığı İmar ve Şehircilik Müdürlüğünce, Asliye Hukuk Mahkemesine sunulan 18.1.2013 gün ve …/70 sayılı yazıda; “Silvan ilçesi Mescit Mahallesinde kâin 328 ada 17 nolu parselde belediyemiz tarafından herhangi bir yol çalışma yapılmadığı, 328 ada 17 nolu parseli mahalleye yol olarak açmadığı anlaşılmıştır. Söz konusu parsel yıllardan beri boş bir arsa olarak bulunduğundan mahalleli tarafından geçici olarak kullandığı görülmüştür. Kaldı ki belediyemiz tarafın herhangi bir kaldırım, asfaltlama veya parke taşı döşemesi yapılmamıştır. Belediyemiz tarafından el atmış olsaydı yaklaşık yirmi metre güneyinde yolda parke taşı çalışması yapılmış ancak anılan parsel özel mülkiyet teşkil ettiğinden parke taşı çalışması yapılmamıştır. Bu konu mahallinde de tespit edilebilir. 328 ada 17 nolu parselde yeraltında da herhangi bir tesisimiz mevcut değildir.

Silvan ilçesi Konak (Tapu kayıtlarında Mescit) Mahallesinde kâin 328 ada 17 nolu parsel, Plan Yapımına Ait Esaslara Dair Yönetmenlik doğrultusunda hazırlanan ve 09.09.2011 tarihinde Belediye Meclisince onanan 1/1000 uygulama İmar planında yol olarak planlanmış, ancak Belediyemiz tarafından uygulamaya yönelik herhangi bir çalışma yapılmamıştır.” denilmiş; diğer taraftan, Harita Kadastro Mühendisi tarafından Mahkemeye sunulan 19.12.2015 tarihli Raporda, söz konusu parselin belirli kısmının üzerinde fiiliyatta yapılmış yolun olduğu, bu parselin 170 m2’lik kısmının yol olarak kullanıldığının belirtildiği görülmüştür.

Mülkiyeti davacıya ait taşınmaza davalı idare tarafından, kamulaştırma yapılmaksızın yol yapıldığı iddiasıyla dava açıldığı anlaşıldığından ve bu iddia nedeniyle meydana gelen zararın tazmini talep edildiğinden,  davanın haksız fiilden doğan bir tazminat davası sayılacağı kuşkusuzdur.

Belirtilen duruma ve davanın niteliğine göre, idarenin ayni bir hakka müdahalesinin hukuka uygunluğunun yargısal denetimi işin esasını teşkil etmekte olup, açılan dava ile bir idari tasarrufun iptalinin ya da böyle bir tasarruf nedeniyle uğranılan zararın tazmininin istenilmemiş bulunması karşısında, haksız fiilden doğan zararların tazmini davasının, özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevli bulunmaktadır.

Açıklanan nedenlerle, Silvan Asliye Hukuk Mahkemesinin 14.7.2015 gün ve E:2012/374, K:2015/349 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Silvan Asliye Hukuk Mahkemesinin 14.7.2015 gün ve E:2012/374, K:2015/349 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 22.10.2018 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

      Başkan                          Üye                                 Üye                                 Üye                    

       Hicabi                         Şükrü                            Mehmet                             Birol        

    DURSUN                   BOZER                            AKSU                            SONER            

 

 

 

                                            Üye                                  Üye                                Üye                    

                                    Süleyman Hilmi                   Aydemir                         Nurdane           

                                         AYDIN                             TUNÇ                           TOPUZ