T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2020/671

KARAR NO  : 2020/762      

KARAR TR  : 14/12/2020

 

ÖZET: Karayolunda meydana gelen trafik kazasında uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi kapsamında ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

K A R A R

 

 

          Davacılar      : 1-B.D. 2-C.E. 3-G.K. 4-İ.K. 5-İr.K. 6-H.K. 7-Z.K. 8-N.K. 9-S.K 10-T.K.

                                 11-N.K. 12-V.K. 13-Nu.K. 14-Se.K.15-Ta.K. 16-L.A. 17-N.Ö.

          Vekilleri : Av. M.M.

          Davalı   : Karayolları Genel Müdürlüğü

          Vekili   : Av. A.B.

 

          O L A Y:Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Davacıların murisi F.K.'un 33 A... plakalı kamyon ile 21.07.2016 tarihinde Van İli, Gürpınar İlçesi, Çavuştepe Yolaşan Mahallesi mevkiinde karayolunda seyir halinde iken, yola dökülen ot balyaları nedeniyle meydana gelen trafik kazası neticesinde vefat etmesi nedeniyle, davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle uğranıldığı iddia edilen zararların tazmini amacıyla yapılan idari başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali ve uğranıldığı ileri sürülen tüm davacılar için toplam 580,00 TL maddi, 450.000,00 TL manevi zararın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tazmini istemiyle davalı idare aleyhine idari yargı yerinde dava açmıştır.

VAN 2. İDARE MAHKEMESİ: 14.04.2017 gün, E:2017/1060 K:2017/1124 sayılı dosyasında "...2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 19.01.2011 günlü Resmi Gazete’ de yayınlanan 6099 sayılı Kanun'la değişik 110. maddesinde, ‘‘İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür.” hükmüne; aynı Kanun'a yine 6099 sayılı Kanun'la eklenen geçici 21. maddede de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz.” kuralına yer verilmiş bulunmaktadır.

Aynı Kanun'un 7. maddesinin (a) bendinde ise “Yapım ve bakımdan sorumlu olduğu karayollarında can ve mal güvenliği yönünden gerekli düzenleme ve işaretlemeleri yaparak Önlemleri almak ve aldırmak” Karayolları Genel Müdürlüğü'nün görevleri arasında sayılmıştır.

Dosyanın incelenmesinden, davacılar murisi F.K.'un kontrolündeki 33 A... plakalı kamyonun, Van İli, Gürpınar İlçesi, Çavuştepe Yolaşan mevkiinde seyir halindeyken, karayoluna döküldüğü iddia edilen ot balyaları nedeniyle karşı şeride geçerek 72 DY 999 plakalı araç ile kafa kafaya çarpıştığı, meydana gelen kazada davacılar murisi F.K.'un vefat ettiği, yol üzerindeki ot balyaları nedeniyle meydana geldiği ileri sürülen kaza ve kaza neticesinde davacılar murisinin vefat etmesinde davalı idarenin hizmet kusurunun bulunduğu ileri sürülerek uğranıldığı iddia edilen zararların tazmini amacıyla yapılan idari başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali ve uğranıldığı ileri sürülen tüm davacılar için toplam 580,00 TL maddi, 450.000,00 TL manevi zararın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır.

Bakılmakta olan davanın, “davalı idarenin yolun bakım ve temizliğini yapmamasından kaynaklanan hizmet kusurundan” diğer bir ifadeyle davalı idarenin 2918 sayılı Kanun'dan kaynaklanan görevlerini yerine getirmemesinden kaynaklandığı gerekçesiyle açıldığı anlaşılmaktadır.

2918 sayılı Kanun'un 10. maddesinin "Görev ve Yetkiler" başlıklı (b) bendi ile karayolu yapısında ve üzerinde yapılacak çalışmalarda gerekli tedbirleri almak, aldırmak ve denetlemek ile yapım ve bakımından sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmak görevi belediyelere verilmiş, yukarıda metnine yer verilen 2918 sayılı Kanun'un 110. maddesinde de "İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhi!, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür" ifadesine yer verilmiştir.

Buna göre, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 110. maddesinin açık hükmü karşısında, bu Kanun'dan doğan sorumluluk davası niteliğinde olan ve 6099 sayılı Kanun'la 2918 sayılı Kanun'un 110. maddesinde yapılan değişikliğin yürürlüğe girmesinden sonra açılan işbu davanın görüm ve çözümünün idari yargı mercilerinin görev alanına girmediği, adli yargı mercilerinin görevli olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Nitekim Uyuşmazlık Mahkemesi'nin 15.2.2016 tarih ve E:2016/57; K:2016/92 sayılı kararı ile de 2918 Sayılı Kanun’un 110. Maddesi uyarınca açılacak sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceği içtihat edilmiştir.

Açıklanan nedenlerle, davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 15/1-a. maddesi hükmü uyarınca görev yönünden reddine" dair verdiği kararın 25/06/2018 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.

Davacılar vekili bu kez benzer istemle adli yargıda dava açmıştır.

YÜKSEKOVA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 24.09.2019 gün, E:2019/386, K:2019/740 sayılı dosyada "...Kamu hizmeti görmekle yükümlü olan idareler, kamu hizmeti sırasında verdikleri zararlardan dolayı özel hukuk hükümlerine tabi değildirler. Kamu tüzel kişilerinin yasalar tarafından kendilerine verilen görev ve yetkilerin kullanılması sırasında oluşan zararlar, niteliği itibariyle hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar olup bu zararların tazmini amacıyla hizmet kusurlarına dayalı olarak İdari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanun’un 2. maddesi hükmü uyarınca idari yargı yerinde tam yargı davası ikame edilmesi gerekmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 04/11/2015 tarih 2015/17-86 Esas, 2015/2364 Karar sayılı kararı da bu yöndedir. (Erzurum BAM 3. Hukuk Dairesi 2018/1173 Esas, 2018/1144 Karar)

Tüm dosya kapsamı dikkate alındığında; dava konusu kazanın Karayolları Genel Müdürlüğü'nün hizmet kusurundan kaynaklandığı, idarenin hizmetinden kaynaklanan zararlar nedeniyle açılacak tazminat davalarının idari yargıda açılması gerektiği" görüşüyle "görevsizlik" kararı vermiş, aleyhine kanun yoluna gidilmeyen bu kararın da 02/01/2020 kesinleştiği anlaşılmıştır.

Davacı vekili idari ve adli yargı yerlerince verilmiş olan kesinleşmiş görevsizlik kararları nedeniyle oluştuğunu ileri sürdüğü olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi istemiyle Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulmasını talep etmiş olmakla, dava dosyaları Yüksekova 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 23.10.2020 tarih ve E:2019/386 esas sayılı üst yazısı ile Mahkememize gönderilmiş olup, 30.10.2020 tarihinde kayda girmiştir.

          İNCELEME VE GEREKÇE :

          Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Başkan Burhan ÜSTÜN, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan 14.12.2020 günlü toplantısında:

          l-İLK İNCELEME :

          Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa'nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, adli yargı dosyası ile idari yargı dosyasının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacı vekilinin istemi üzerine adli yargı yerince Uyuşmazlık Mahkemesine gönderildiği ve usule ilişkin işlemlerde herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

          II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Engin SELİMOĞLU'nun davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

          Dava; davalı idarenin sorumluluk sahasında kalan yolda meydana gelen kazada murisleri vefat eden davacıların, olayın gerçekleşmesinde kusurlu olduğu gerekçesiyle davalı idareden maddi ve manevi tazminat istemiyle açılmıştır.

          2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı belirtilmiştir.

          Aynı Kanunun, “Karayolları Genel Müdürlüğünün görev ve yetkileri” başlıklı 7. maddesinde; “Karayolları Genel Müdürlüğünün bu Kanunla ilgili görev ve yetkileri şunlardır:

          a) Yapım ve bakımdan sorumlu olduğu karayollarında can ve mal güvenliği yönünden gerekli düzenleme ve işaretlemeleri yaparak önlemleri almak ve aldırmak,

          b) Tüm karayollarındaki işaretleme standartlarını tespit etmek, yayınlamak ve kontrol etmek,

          d) Trafik ve araç tekniğine ait görüş bildirmek, karayolu güvenliğini ilgilendiren konulardaki projeleri incelemek ve onaylamak,

          e) Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında, İçişleri Bakanlığının uygun görüşü alınmak suretiyle, yönetmelikte belirlenen hız sınırlarının üstünde veya altında hız sınırları belirlemek ve işaretlemek,

          f) Trafik kazalarının oluş nedenlerine göre verileri hazırlamak ve karayollarında, gerekli önleyici teknik tedbirleri almak veya aldırmak,

          g) Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında trafik güvenliğini ilgilendiren kavşak, durak yeri, aydınlatma, yol dışı park yerleri ve benzeri tesisleri yapmak, yaptırmak veya diğer kuruluşlarca hazırlanan projeleri tetkik ve uygun olanları tasdik etmek,

          h) Yetkili birimlerce veya trafik zabıtasınca tespit edilen trafik kaza analizi sonucu, altyapı ve yolun fiziki yapısı ile işaretlemeye dayalı kaza sebepleri göz önünde bulundurularak önerilen gerekli önlemleri almak veya aldırmak,

          j) Trafik zabıtasının görev ve yetkileri saklı kalmak üzere Bu Kanunun 13,14,16,17,18,47/a ve 65 inci maddeleri hükümlerine aykırı hareket edenler hakkında suç veya ceza tutanağı düzenlemek; 47 nci maddenin (b), (c) ve (d) bentlerinde belirtilen kural ihlallerinin tespiti halinde, durumu bir tutanakla belirlemek ve gerekli işlemin yapılması için en yakın trafik kuruluşuna teslim etmek,

          k) Bu Kanunla ve bu Kanuna göre çıkarılmış olan yönetmeliklerle verilen diğer görevleri yapmaktır” hükmüne yer verilmiştir.

          Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır” denilmiştir.

          2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

          Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

          Bu durumda,2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

          Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden, Yüksekova 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 24/09/2019 gün ve E:2019/386, K:2019/740 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

          S O N U Ç: Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle, Yüksekova 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 24/09/2019 gün ve E:2019/386, K:2019/740 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 14.12.2020 gününde, üye Ahmet ARSLAN'ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

 

Başkan

Burhan

ÜSTÜN

Üye

Şükrü

BOZER

Üye

Mehmet

AKSU

Üye

Birol

SONER

 

 

 

 

 

 

Üye

Aydemir

TUNÇ

Üye

Nurdane

TOPUZ

Üye

  Ahmet

ARSLAN

 

 

 

               

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

KARŞI OY

 

İdarenin kendi kuruluş kanununda belirlenen ve 2918 sayılı Kanun'da tekrarlanan görevlerinden, yani; yol yapım, bakım, işletme, trafik güvenliğini sağlama şeklinde yürütülen kamu hizmetlerinden kaynaklanan hukuki sorumluluğunun idare hukuku ilke ve kurallarına göre belirlenmesi; uyuşmazlığın, özel hukuktaki araç işletenin hukuki sorumluluğundan değil, davalı idare tarafından görevlerinin tam ve eksiksiz yerine getirilmediği, dolayısıyla yürütülen hizmetlerin kusurlu işletildiği, meydana gelen zararda hizmet kusuru bulunduğu iddiasından kaynaklanması karşısında uyuşmazlığın çözümünün idari yargının görevinde bulunduğu sonucuna ulaşıldığından, uyuşmazlığın çözümünde adli yargıyı görevli kabul eden çoğunluğun kararına katılmıyorum. 14.12.2020

 

ÜYE

Ahmet ARSLAN