T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS      NO : 2017/282

           KARAR  NO : 2017/357

            KARAR TR  : 05.06.2017

 

ÖZET : İcra takibine yapılan itirazın iptali, duran takibinin devamı ve davalının % 20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesi istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

                                                          

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

 

            Davacı             : A. Sigorta A.Ş.

Vekili              : Av. L.D.

Davalı             : Karayolları 1. Bölge Müdürlüğü

 

 

O L A Y         : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili sigorta şirketinin dava dışı sigortalısı B.D.'a ait sürücü R.D.'ın sevk ve İdaresindeki 59 YU 150 plakalı araç ile 20/05/2013 tarihinde saat 00:30 sıralarında Büyükçekmece istikametinden Tekirdağ istikametine seyir halinde iken Silivri Mevkiine geldiği sırada yol çalışmasının olduğunu ve dubaların yetersizliği nedeniyle sol şeritten devam ederek yol üzerinde bulunan işaret levhasına yaklaşması sonucu hasar meydana geldiğini, olaya ilişkin tutulan polis tutanağında da mevcut olayın aynen tekrar edilmiş olduğunu, yoldaki ışıklı uyarı levhasının ve yol daralması levhasından sonra kazanın olduğu noktaya kadar 200 metre daralma dubalarının olmadığını, kaza noktasında ışıklandırma olmadığını bu sebeplerle tek araçlı maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiğini, genel olarak hizmetin işlememesi, kötü işlemesi ve geç işlemesi durumlarının hizmet kusuru olduğunu, tüm bu durumların aynı zamanda idarenin hukuksal sorumluluğunu gerektiğini, meydana gelen hasarın tespiti için, ekspertiz raporunun alındığını, ilgili raporda yol çalışmasının ve dubaların yetersizliği nedeniyle kazanın meydana geldiğinin belirtildiğini ve hasar miktarı hususunda tespit yapıldığını, dava dışı müvekkilinin sigortalısı şahsa bu hasar miktarının ödendiğini, meydana gelen hizmet kusuru dolayısıyla sorumlu Karayolları 1. Bölge Müdürlüğüne rücu etme sonucu doğduğunu, kaza ile ilgili olarak Karayolları Genel Müdürlüğüne Silivri Belediye Başkanlığına ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına idari başvuruda bulunulduğunu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından gelen cevapta söz konusu kazanın meydana geldiği yolun Karayolları 1.Bölge Müdürlüğünün sorumluluk alanında olduğunun, müvekkili sigorta şirketinin oluşan zararının dava dışı sigortalısına ödendiğini, bunun üzerine icra takibi yolu ile Karayolları 1. Bölge Müdürlüğüne rücu edilmiş olduğunu, söz konusu icra takibine itiraz ettiklerinden dolayı takibi durdurduğunu ileri sürerek, davalının İstanbul 12. İcra Müdürlüğünün 2014/5289 esas sayılı takip dosyasındaki asıl alacağa olan itirazlarının iptali ile asıl alacak üzerinden takibin devamına, yargılama safhasında ortaya çıkabilecek tazminattan indirim sebeplerinin bulunması halinde, hak sahibinin gerçek zararının tespit ettirilerek tespit edilen gerçek zarar tutarından kusur ve her türlü indirim tutarlarının düşüldükten sonra 3.756,21 TL'nin davalıdan alınmasına karar verilmesini, davalının aleyhine alacağın % 20'den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

İSTANBUL 5. İDARE MAHKEMESİ : 2.3.2015 gün ve E:2015/346, K:2015/394 sayı ile, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun uygulanmasına ilişkin bir tazminat davası olduğu, anılan Kanunun 110. maddesi uyarınca davanın görüm ve çözümünde adli yargı mercilerinin görevli olduğu anlaşıldığından, davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasası'nın 15/1-a. maddesi hükmü uyarınca görev yönünden reddine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir. .

Davacı vekili bu kez aynı istemle adli yargı yerinde dava açmıştır.

İSTANBUL 13. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 12.11.2015 gün ve E:2015/171, K:2015/419 sayı ile, davalı idarenin hizmet kusuru olduğunu iddia etmiş olup hizmet kusuru nedeniyle idare aleyhine açılan tazminat davasında görevli mahkeme idare mahkemesi olduğundan ve görev yeri nedeniyle davanın reddine karar vermiş, bu karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi : 30.5.2016 gün ve E:2016/3585, K:2016/6538 sayı ile, davacı tarafın, eldeki davayı açmadan önce İstanbul 5. İdare Mahkemesinin E:2015/346, K:2015/394 sayılı dosyasında aynı istemle dava açtığı, dava konusu uyuşmazlığın adli yargıda görülmesi gerektiği gerekçesiyle yargı yolu bakımından davanın reddine karar verildiği, kararın taraflarca temyiz edilmemesi üzerine 04.05.2015 tarihinde kesinleştiği; kararın kesinleşmiş olması nedeniyle, eldeki dava dosyası yönünden yargılamayı durdurmak suretiyle (UMK m. 19/1), dosyanın kül halinde yargı yolu uyuşmazlığının çözümlenmesi açısından Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesi, bu mahkemece verilecek karar beklenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediğinden, davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün bozulmasına karar vermiştir.

İSTANBUL 13. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 4.4.2017 gün ve E:2016/501 sayı ile, Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine,  dosyanın incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilene değin ertelenmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Suna TÜRE, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN ve Turgay Tuncay VARLI’nın katılımlarıyla yapılan 05.06.2017 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; Asliye Hukuk Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, adli yargı dosyasının Mahkemece, ekinde idari yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

I-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, icra takibine yapılan itirazın iptali, duran takibinin devamı ve davalının % 20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesi istemiyle açılmıştır.

            2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İlamsız takip” başlıklı Üçüncü Bap, 42-49. maddelerinde takip yöntemleri gösterilmiş; değişik 58. maddesinde, takip talebinin icra dairesine yazı ile veya sözlü olarak veya elektronik ortamda yapılacağına işaret edilmiş; değişik 60. maddesine göre, takip talebi üzerine icra müdürünce ödeme emri düzenleneceği ve 62-65. maddelerde itiraza ilişkin hükümlere yer verilmiş olup, değişik 66. maddede, süresi içinde yapılan itirazın takibi durduracağı kurala bağlanmıştır.

            İtiraz nedeniyle takibin durması üzerine alacaklıya, itirazın iptali için Yasada iki yola başvurma olanağı tanınmış olup, bunlardan birincisi, 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak, ikincisi ise 68, ek 68/a ve ek 68/b maddelerine göre tetkik merciinden itirazın kaldırılmasını istemektir.

            İncelenen uyuşmazlıkta alacaklı konumundaki davacı tarafından, değişik 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak suretiyle itirazın iptali davası açılmıştır.

Söz konusu 67. Madde (Değişik: 18/2/1965 - 538/37 md.), “(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/15 md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.

(Değişik: 9/11/1988 - 3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.

İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.

(Mülga dördüncü fıkra: 17/7/2003-4949/103 md.)

Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır” hükümlerini taşımaktadır.

Anılan Yasanın değişik 1. maddesinin birinci fıkrasında, “Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur” denilmekte olup, yukarıda hükmü yazılı 67. maddede sözü edilen “mahkeme” ile, icra dairesinin bulunduğu yargı çevresi bakımından bağlı olduğu asliye mahkemesinin anlaşılması ve takip hukukuna özgü bulunan itirazın iptali davasının asliye mahkemesinde görülmesi gerektiği açıktır.

Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinde, idari dava türleri: a)İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b)İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c)Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmıştır.

Bu duruma göre, İcra ve İflas Kanunu’nun değişik 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davasının görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, İstanbul 13. Asliye Hukuk Mahkemesinin 4.4.2017 gün ve E:2016/501 sayılı  başvurusunun reddine karar verilmesi gerekmiştir.

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, İstanbul 13. Asliye Hukuk Mahkemesinin 4.4.2017 gün ve E:2016/501 sayılı  BAŞVURUSUNUN REDDİNE, 05.06.2017 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Suna

TÜRE

 

 

 

 

 

Üye

Turgay Tuncay

VARLI