T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO        : 2016/148

            KARAR NO  : 2016/199

            KARAR TR    : 11.4.2016

ÖZET : Sağlık Ocağı’nda hemşire olarak çalışmakta iken emekli olan ve başka bir merkezde Aile Sağlığı Elemanı olarak görev yapmaya başlayan davacının, emekli maaşının bu nedenle kesilmesi üzerine çalıştığı işyerinden istifa etmesi ve davalı kurumdan kuruma emekli maaşının bağlanmasını istemesi üzerine, talebine cevap verilmemesi sureti ile gerçekleştirilen zımni ret kararının iptali istemiyle açılan davanın, davacının 5510 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce 5434 sayılı Kanun’a tabi olarak kamu iştirakçisi olduğu anlaşıldığından, İDARİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı             : S.B.

Vekili               : Av. H.G.U.  

Davalı             : Kamu Görevlileri Emeklilik Daire Başkanlığı Sosyal Güvenlik Kurumu

                          Başkanlığı İstanbul İl Müdürlüğü

Vekili               : Av.A.B.

 

O  L  A  Y       : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının 63322041 sicil numarası ile emekli iken 01.01.2013 tarihinde Batıköy Aile Sağlığı Merkezinde Aile Sağlığı Elemanı olarak görev yapmaya başladığını, emekli maaşının kesildiği bilgisini alınca 27.05.2013 tarihinde aile sağlığı elamanlığı görevinden istifa ettiğini, istifa etmesine rağmen emekli maaşı bağlanmadığı gibi, SGK’dan kaynaklı sağlık güvencesi ve diğer hizmetlerden de faydalanamadığını, 02.07.2013 tarihinde kuruma yazdığı dilekçe ile maaşının ödenmesi talebinde bulunduğunu ancak herhangi bir cevap gelmediğini, davacı aleyhine oluşturulmuş bir takip dosyası bulunmadığını, davacının dört ay kadar Aile Sağlığı Elemanı olarak çalıştığını, dört aydan beri ise emeklilik maaşı ödenmediğini, kurumdan birikmiş bir alacağının da bulunmadığını belirterek; yürütmeyi durdurma kararı verilmesine, 02.07.2013 tarihli emeklilik maaşının bağlanması talebine 60 günlük cevap süresi içerisinde cevap vermemek suretiyle zımnen red kararının iptaline karar verilmesi istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

İstanbul 8. İdare Mahkemesi: 23.10.2013 gün ve 2013/2153 Esas, 2013/1723 Karar sayılı kararı ile aynen: “…5510 sayılı       Kanun'un Geçici 47.maddesinin 1 .paragrafında, "Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce, 5335 sayılı Kanunun 30 uncu maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları uyarınca emeklilik veya yaşlılık aylıklarının kesilmesini gerektiren bir işte çalışmış olanların, bu aylıklarının hangi tarihte tekrar bağlanacağının tespitinde 5335 sayılı Kanunun 30 uncu maddesinin beşinci fıkrası dikkate alınır.Sosyal güvenlik kanunlarına göre emeklilik veya yaşlılık aylığı almakta iken 5335 sayılı Kanunun 30 uncu maddesinin ikinci fıkrası kapsamına giren kurum ve kuruluşlara ait işyerlerinde çalışmaları nedeniyle aylıkları kesilmesi gerekenlere, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden ödeme dönemine kadar yersiz olarak ödendiği tespit edilen aylıklara ilişkin asli ve ferî borç\ar, ilgililerin bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden ay başından itibaren dört ay içinde başvuruda bulunmaları halinde 6111 sayılı Kanunun ilgili maddelerine göre yapılandırılır." alınacağı belirtilmiş, aynı Kanun'un "Uyuşmazlıkların Çözüm Yeri" başlıklı 101 .maddesinde, bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıkların iş mahkemelerinde görüleceği; hükme bağlanmıştır.

Dosyanın incelenmesinden; davacının emekli iken 01/01/2013 tarihi itibariyle Bakırköy Aile Sağlığı Merkezinde aile sağlığı elemanı olarak göreve başlaması nedeniyle emekli maaşının kesildiği, bunun üzerine görevinden istifa ederek emekli maaşının tekrar bağlanabilmesi için 02/07/2013 tarihinde davalı idareye başvuruda bulunduğu isteminin zımnen reddi üzerine de bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Yukarıda aktarıldığı üzere 5510 sayılı Yasadan kaynaklandığı anlaşılan uyuşmazlığa ilişkin açılan davada Mahkememiz görevli olmayıp adli yargı (iş mahkemesi) görevli olduğundan davanın esasının incelenmesine olanak bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 15/1-a. maddesi hükmü uyarınca görev yönünden reddine” karar vermiş, verilen karar davacı vekiline 19.11.2013 tarihinde, davalı vekiline 15.11.2013 tarihinde tebliğ edilmiş, süresi içerisinde yasal yollara başvurulmadığından kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez aynı gerekçelerle; davalının işleminin ortadan kaldırılması ve tahsil edilen emekli maaşlarının iadesi ile davacının SGK sağlık güvencesinden faydalandırılmasına karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

İstanbul  1. İş Mahkemesi: 27.11.2013 gün ve 2013/672 Esas, 2013/773 Karar sayılı kararı ile; Talebin vasıf ve mahiyeti itibariyle Sosyal Güvenlik İş Mahkemesinde değerlendirilebilecek nitelikteki davalardan oluşu HSYK Birinci Dairesi’nin 31.12.2012 tarihli ve 3067 sayılı kararı ile 6532 sayılı kararı ile 6532 sayılı Kanunla değişik 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunun 1.maddesinde yapılan değişiklik dikkate alınarak; Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Birinci Dairesinin 20.12.2012 tarihli 3021 sayılı kararı ile; İstanbul 19.,20.,21. ve 22. İş Mahkemelerinin münhasıran sosyal güvenlik hukukundan kaynaklanan davalara bakmakla görevlendirildiği gerekçesi ile mahkemelerinin görevsizliğine, Sosyal Güvenlik İş davalarına bakmakla görevli ve müstemir yetkili olarak yetkilendirilmesi nedeniyle ve iş bölümü dolayısıyla dosyanın Sosyal Güvenlik İş Mahkemesine tevzi edilmek üzere hukuk mahkemeleri tevzi bürosuna gönderilmesine karar vermiş, dosya İstanbul 20.İş Mahkemesi’nin 2014/88 sayılı esasına kaydedilmiştir.

İstanbul 20.İş Mahkemesi: 22.05.2014 tarih ve 2014/88 Esas, 2014/155 Karar sayılı kararı ile; 5510 sayılı Kanunun Geçici 4.md ”Bu kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibariyle 08/06/1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanuna göre aylık, tazminat, harp malullülüğü zammı, diğer ödemeler ve yardımlar ile 08/02/2006 tarihli ve 5454 sayılı Kanunun 1.maddesine göre ek ödeme verilmekte olanlara bu kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil ödenmesine devam olunur.Ancak 5 ile 10 yıl arasında fiili hizmet süresi olan iştirakçilerden dolayı dul ve yetim aylığı almakta olanların aylık ve diğer ödemelerin bu kanunun 32., 34. ve 37. md.’deki şartları haiz oldukları müddetçe devam edilir.Bu madde kapsamına girenleri aylıklarının bağlanması, artırılması, azaltılması, kesilmesi, yeniden bağlanması, toptan ödemeleri, ilgi devamı, ihya ve borçlanmaları, diğer ödemeler ve yardımlar ile emeklilik ikramiyeleri hakkında bu kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı kanun hükümlerine göre işlem yapılır ve bu maddenin uygulanmasında mülga 2829 sayılı Kanun hükümleri ayrıca dikkate alınır” hükmüne yer verildiği, Kanun maddesinden açıkça anlaşılacağı üzere doktor olarak emekli iken emekli aylığı alan davacıya aile hekimliği hizmet sözleşmesi imzalaması nedeniyle emeklilik aylığının kesilmesi işleminin iptali talebinin İdari Yargı Mahkemelerinde değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmakla Mahkemelerinin görevsizliğine, dava konusu uyuşmazlığın çözümünde İdari Yargı Mahkemeleri görevli olduğundan dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar vermiş, bu karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

Yargıtay 10.Hukuk Dairesi: 10.02.2015 gün ve 2014/28230 Esas, 2015/1873 Karar sayı ile, hükmün onanmasına karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili, idari ve adli yargı yerlerince verilmiş olan görevsizlik kararları nedeniyle oluştuğunu öne sürdüğü olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi istemiyle başvuruda bulunmuştur.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 11.4.2016 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME:

 Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; Adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa'nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari ve adli yargı dosyalarının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacının istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderildiği ve usule ilişkin işlemlerde herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Birgül YİĞİT’in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, İstanbul Büyükçekmece SGB Merkez Sağlık Ocağı’nda hemşire olarak çalışmakta iken emekli olan ve 01.01.2013 tarihinden itibaren Batıköy Aile Sağlığı Merkezinde Aile Sağlığı Elemanı olarak görev yapmaya başlayan davacının, emekli maaşının bu nedenle kesilmesi üzerine çalıştığı işyerinden istifa etmesi ve davalı kurumdan kuruma emekli maaşının bağlanmasını istemesi üzerine, talebine cevap verilmemesi sureti ile gerçekleştirilen zımni ret kararının iptaline karar verilmesi istemi ile açılmıştır.

Dosyanın incelenmesinden, İstanbul Büyükçekmece SGB Merkez Sağlık Ocağı’nda hemşire olarak çalışmakta iken 22.10.2003 tarihinde 5434 sayılı Kanun’un 34. Maddesine göre emekliye ayrılan ve 63322041 sicil numarası ile emekli iken 01.01.2013 tarihinde Batıköy Aile Sağlığı Merkezinde Aile Sağlığı Elemanı olarak görev yapmaya başlayan davacının, emekli maaşının kesildiği bilgisini alınca 27.05.2013 tarihinde aile sağlığı elamanlığı görevinden istifa ettiğini, istifa etmesine rağmen emekli maaşı bağlanmadığı gibi, SGK’dan kaynaklı sağlık güvencesi ve diğer hizmetlerden de faydalanamadığını, 02.07.2013 tarihinde kuruma yazdığı dilekçe ile maaşının ödenmesi talebinde bulunduğunu ancak herhangi bir cevap gelmediğini, davacı aleyhine oluşturulmuş bir takip dosyası bulunmadığını, davacının dört ay kadar ASE olarak çalıştığını, dört aydan beri ise emeklilik maaşı ödenmediğini, kurumdan birikmiş bir alacağının da bulunmadığını belirterek; 02.07.2013 tarihli emeklilik maaşının bağlanması talebine 60 günlük cevap süresi içerisinde cevap vermemek suretiyle zımnen ret kararının iptali istemiyle davaların açıldığı anlaşılmıştır.

5335 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 30.maddesinde, “Cumhurbaşkanı tarafından atananlar, Başbakan tarafından atananlar, Bakanlar Kurulu kararı veya müşterek kararnameyle atanan veya görevlendirilenler, Türkiye Büyük Millet Meclisince yapılan seçimler sonucunda görev verilenler ile yükseköğretim kurumlarının öğretim üyeliklerine ve Sağlık Bakanlığının tabip ve uzman tabip kadrolarına yapılacak atamalar hariç olmak üzere, herhangi bir sosyal güvenlik kurumundan emeklilik veya yaşlılık aylığı alanlar, genel bütçeye dahil dairelerin, katma bütçeli idarelerin, döner sermayelerin, kefalet sandıklarının, sosyal güvenlik kurumlarının ve bütçeden yardım alan kuruluşların kadrolarına açıktan atanamazlar. Diğer kanunların bu fıkraya aykırı hükümleri uygulanmaz.

         Herhangi bir sosyal güvenlik kurumundan emeklilik veya yaşlılık aylığı alanlar bu aylıkları kesilmeksizin; genel bütçeye dahil daireler, katma bütçeli idareler, döner sermayeler, fonlar, belediyeler, il özel idareleri, belediyeler ve il özel idareleri tarafından kurulan birlik ve işletmeler, sosyal güvenlik kurumları, bütçeden yardım alan kuruluşlar ile özel kanunla kurulmuş diğer kamu kurum, kurul, üst kurul ve kuruluşları, kamu iktisadi teşebbüsleri ve bunların bağlı ortaklıkları ile müessese ve işletmelerinde ve sermayesinin %50'sinden fazlası kamuya ait olan diğer ortaklıklarda herhangi bir kadro, pozisyon veya görevde çalıştırılamaz ve görev yapamazlar.

         Diğer kanunların emeklilik veya yaşlılık aylığı almakta iken emeklilik veya yaşlılık aylıkları ve/veya diğer tazminatları kesilmeksizin atanmaya, çalıştırılmaya veya görevlendirilmeye izin veren hükümleri ile 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun ek 11 inci maddesine göre 1.1.2005 tarihinden önce alınmış Bakanlar Kurulu kararları uygulanmaz.

         Bu maddenin ikinci ve üçüncü fıkra hükümleri;

         a) Cumhurbaşkanlığına seçilenler,

         b) Dışarıdan Bakanlar Kurulu üyeliğine atananlar,

         c) Yasama Organı üyeliğine seçilenler,

         d) Mahalli idareler seçimleri sonucuna göre görev alanlar,

         e) Sadece toplantı veya huzur ücreti ya da hakkı ödenen görevleri yürütenler ile yönetim ve denetim kurulu üyeliği ücreti karşılığında görevlendirilenler,

         f) Yaş haddini aşmamış olmaları kaydıyla her derece ve türdeki örgün ve yaygın eğitim kurumlarında ders ücreti karşılığı ders görevi verilenler (üniversitelerde ders ücreti karşılığı ders görevi verilenler hakkında yaş haddini aşmamış olmaları kaydı aranmaz.),

         g) Vakıf üniversitelerinde görev alanlar,

         h) Özel kanunlarında emeklilik veya yaşlılık aylığı kesilmeksizin çalıştırılma veya görev yapma hakkı verilenlerden Cumhurbaşkanı tarafından atananlar, Başbakan tarafından atananlar, Bakanlar Kurulu kararı veya müşterek kararname ile atanan veya görevlendirilenler ve Türkiye Büyük Millet Meclisince yapılan seçimler sonucunda görev verilenler,

         i) 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 60 ıncı maddesinin (a) fıkrası uyarınca Yasama Organı üyeliğinin bitiminden sonra öğretim üyesi olarak atanmış olanlar,

            Hakkında uygulanmaz.

         (Ek fıkra: 10/1/2013-6385/2 md.) İkinci fıkraya göre emeklilik veya yaşlılık aylığı kesilenlerin sigortalılıklarının sona erdiği tarih yazılı istek tarihi kabul edilerek ilgili sosyal güvenlik kanunlarına göre aylıkları yeniden bağlanır.” hükmüne,

         5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun ”yersiz ödemelerin geri alınması” başlıklı 96.maddesinde,

         “Kurumca işverenlere, sigortalılara, isteğe bağlı sigortalılara gelir veya aylık almakta olanlara ve bunların hak sahiplerine, genel sağlık sigortalılarına ve bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilere, fazla veya yersiz olarak yapıldığı tespit edilen bu Kanun kapsamındaki her türlü ödemeler;

          a) Kasıtlı veya kusurlu davranışlarından doğmuşsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla on yıllık sürede yapılan ödemeler, bu ödemelerin yapıldığı tarihlerden,

          b) Kurumun hatalı işlemlerinden kaynaklanmışsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla beş yıllık sürede yapılan ödemeler toplamı, ilgiliye tebliğ edildiği tarihten itibaren yirmidört ay içinde yapılacak ödemelerde faizsiz, yirmidört aylık sürenin dolduğu tarihten sonra yapılacak ödemelerde ise bu süre sonundan, (1)

          itibaren hesaplanacak olan kanunî faizi ile birlikte, ilgililerin Kurumdan alacağı varsa bu alacaklarından mahsup edilir, alacakları yoksa genel hükümlere göre geri alınır.

          Alacakların yersiz ödemelere mahsubu, en eski borçtan başlanarak borç aslına yapılır, kanunî faiz kalan borca uygulanır. Bu hüküm ilgili hak sahiplerinin muvafakat etmeleri kaydıyla, aynı dosyadan diğer bir hak sahibine yapılan yersiz ödemelere mahsubunda da uygulanır.

          Yersiz ödemenin gelir ve aylıklardan kesilmesinde, kesintinin başlayacağı ödeme dönemi başı itibarıyla kanunî faizi ile birlikte hesaplanan borç tutarı, gelir ve aylıktan % 25 oranında kesilmek suretiyle uygulanır.

          Yersiz ödemelerin tespiti ile geri alınmasına ve bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve esaslar, Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.” hükmüne yer verilmiştir.

31.5.2006 tarih ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu 506, 1479, 2925, 2926 ve 5434 sayılı Kanunlar kapsamındaki hizmet akdine göre ücretle çalışanlar (Sosyal Sigortalılar), kendi hesabına çalışanlar (Bağ-Kur’lular), tarımda kendi adına ve hesabına çalışanlar (Tarım Bağ-Kur’luları), tarım işlerinde ücretle çalışanlar, (Tarım sigortalıları), devlet memurları ve diğer kamu görevlilerini (Emekli Sandığı İştirakçileri), geçici maddelerle korunan haklar dışında, sosyal güvenlik ve sağlık hizmetleri yönünden yeni bir sisteme tabi tutmuş, beş farklı emeklilik rejimini aktüeryal olarak hak ve hükümlülükler yönünden tek bir sosyal güvenlik sistemi altında toplamıştır. 5510 sayılı Kanunun iptali amacıyla açılan davada Anayasa Mahkemesi, 15.12.2006 tarih ve E: 2006/111, K: 2006/112 sayılı kararıyla, anılan Kanunun birçok maddesi ile birlikte, bu Kanunun yürürlük tarihinden önce 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine tabi olarak görev yapmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlilerini diğer sigortalılarla aynı sisteme tabi kılan (başta 4/c maddesi) hükümlerin iptaline karar vermiş; bu karardan sonra kabul edilen 17.04.2008 tarih ve 5754 sayılı Kanunla 5510 sayılı Kanunda düzenlemeler yapılmış ve anılan Kanuna eklenen Geçici 1 inci ve Geçici 4 üncü maddelerle, 5754 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 1 Ekim 2008 tarihinden önce 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında olanlar (memurlar ile diğer kamu görevlileri) ile bunların dul ve yetimleri hakkında, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılacağı hüküm altına alınmıştır. 5754 sayılı Kanunun kimi hükümlerinin iptali istemiyle açılan dava Anayasa Mahkemesi’nin 30.3.2011 tarih ve E: 2008/56, K:2011/58 sayılı kararı ile reddedilmiştir.

5510 sayılı Kanunun 101 nci maddesinde yer alan “…bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar İş Mahkemelerinde görülür.” bölümünün iptali istemiyle yapılan itiraz başvurusunda Anayasa Mahkemesi, 22.12.2011 tarih ve E: 2010/65, K: 2011/169 sayılı kararıyla (RG. 25.1.2012, Sayı: 28184) davayı redle sonuçlandırmakla birlikte; söz konusu kararın Mahkememiz önündeki uyuşmazlığa ışık tutacak şekilde şu gerekçeye dayandırmıştır: “…5754 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmakta olanlar, evvelce olduğu gibi 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olacaklar ve bunların emeklileri bakımından da aynı Kanun hükümleri uygulanmaya devam edecek; ancak 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden sonra memur ve diğer kamu görevlileri olarak çalışmaya başlayanlar ise 5510 sayılı Kanunun 4/c maddesi uyarınca, bu Kanun hükümlerine tabi sigortalı sayılacak ve haklarında 5434 sayılı Kanun değil, 5510 sayılı Kanun’un öngördüğü kural ve esaslar uygulanacak; ihtilaf halinde de adli yargı görevli bulunacaktır. 5754 sayılı Kanunun yürürlüğüyle birlikte, artık Sosyal Sigortacılık esasına göre faaliyet gösteren ve yaptığı, tesis ettiği işlem ve muameleler idari işlem sayılamayacak bir sosyal güvenlik kurumunun varlığından söz etmek gerekli bulunmaktadır. 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce iştirakçisi sıfatıyla çalışmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile emekli sıfatıyla 5434 sayılı Kanun’a göre emekli, dul ve yetim aylığı almakta olanlar ve ayrıca memurlar ve diğer kamu görevlilerinden ileride emekliliğe hak kazanacaklar yönünden ise Sosyal Güvenlik Kurumu’nun tesis edeceği işlem ve yapacağı muameleler idari işlem niteliğini korumaya devam edecek, bunlara ilişkin ihtilaflarda da evvelce olduğu gibi idari yargı görevli olmaya devam edecektir… Bu bakımdan 5510 sayılı Kanunun yürürlüğünden sonra, prim esasına dayalı yani sistemin içeriği ve Kanun kapsamındaki iş ve işlemlerin niteliği göz önünde bulundurulduğunda, itiraz konusu kuralla, yargılamanın bütünlüğü ve uzman mahkeme olması nedeniyle Kanun hükümlerinin uygulanması ile ortaya çıkan uyuşmazlıkların çözümünde iş mahkemelerinin görevlendirilmesinde Anayasa’ya aykırılık görülmemiştir. Ancak, yukarıda açıklandığı üzere 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce statüde bulanan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile ilgili sosyal güvenlik mevzuatının uygulanmasından doğan idari işlem ve idari eylem niteliğindeki uyuşmazlıklarda idari yargının görevinin devam edeceği açıktır…”

Yukarıda sözü edilen mevzuat hükümlerinin ve Anayasa Mahkemesi kararının birlikte değerlendirilmesinden, 5510 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmakta olanlar, daha önce olduğu üzere 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olacakları gibi bunların emeklilikleri bakımından da aynı Kanun hükümlerinin uygulanmaya devam edileceği; ancak, bu Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmaya başlayanların ise 5510 sayılı Kanunun 4/c maddesi uyarınca, bu Kanun hükümlerine tabi sigortalı sayılacağı ve haklarında 5434 sayılı Kanunun değil 5510 sayılı Kanunun öngördüğü kural ve esasların uygulanacağı dolayısıyla ihtilafların da adli yargı yerinde çözümleneceği açıktır.

Kaldı ki; T.C. Anayasası’nın 158.maddesindeki “…diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır ” hükmü uyarınca Anayasa Mahkemesi kararının bu uyuşmazlığın çözümünde esas alınacağı tartışmasızdır.

Bu durumda, 5754 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesinden önce iştirakçi sıfatıyla çalışmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile emekli sıfatıyla 5434 sayılı Kanuna göre emekli, dul ve yetim aylığı almakta olanlar ve ayrıca memurlar ve diğer kamu görevlilerinden ileride emekliliğe hak kazanacaklar yönünden Sosyal Güvenlik Kurumunca tesis edilen işlem ve yapacağı muamelelerin “idari işlem” ve “idari eylem” niteliğini korumaya devam edeceği, dolayısıyla, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2/1-a maddesinde belirtilen idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları ve tam yargı davaları kapsamında bulunan, 5754 sayılı Yasa’nın yürürlüğe girmesinden önce iştirakçi sıfatı ile çalışmaya başlamış ve 2007 yılında emekliye ayrılmış olan davacı tarafından açılan davanın, görüm ve çözümünün idari yargı yerinde görüleceği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, İstanbul 8. İdare Mahkemesi’nin 23.10.2013 gün ve 2013/2153 Esas, 2013/1723 Karar sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

S O N U Ç      : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle İstanbul 8. İdare Mahkemesi’nin 23.10.2013 gün ve 2013/2153 Esas, 2013/1723 Karar sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 11.4.2016 gününde, OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN