T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO       : 2016 / 411

            KARAR NO  : 2016 / 545

            KARAR TR   : 28.11.2016

ÖZET: Davacılara murislerinden intikal eden taşınmazın üzerinde bulunan ve davalı belediyece yıkılan/yıktırıldığı iddia edilen bina ve diğer eklentilerine kamulaştırmasız el atıldığından bahisle, uğranılan zararın tazmini istemi ile açılan davanın, haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümleri çerçevesinde, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

                                                          

K  A  R  A  R

 

Davacılar      : V.T. Mirasçıları

  1-M.T.

  2-N.K.

  3-N.Ç.

  4-F.T.

  5-Y.O.

     6-D.G.

     7-Muh.T.

     8-H.Y.

     9-Y.T.

Vekilleri        : Av. M.E., Av.Ş. Ö., Av.M.G.N.

Davalı           : Melikgazi Belediye Başkanlığı

Vekili            : Av. M. Ü.

 

O L A Y        : Davacılar vekili dilekçesinde;  müvekkillerinin murisi V.T.’ın, Kayseri İli, Melikgazi İlçesi, Yıldırım Beyazıt Mahallesi, 3255 ada, parsel 108’de kayıtlı bulunan taşınmazın maliki olduğunu; bu parsele kamulaştırmasız el atılması nedeniyle davalı belediye aleyhine açmış bulundukları davanın, Kayseri 3 Asliye Hukuk Mahkemesi’nin E:2010/1143, K:2011/551 sayılı ilamıyla kabul edildiğini, dosyanın Yargıtay’dan onanarak kesinleştiğinden parselin ifraz görerek yol ve yeşil alanda kalan kısımların mülkiyetinin davalı idareye, konut alanında kalan 184 nolu parselin mülkiyetinin muris adında kaldığını;  belirtilen parsel üzerinde davacı müvekkillerinin yapı ve diğer müştemilatı (ağaç vs.) da mevcut iken, bu yapılar ve diğer müştemilatın yaklaşık 1 ay önce davalı belediye tarafından kamulaştırma yapılmaksızın yıkıldığını; yıkımdan kısa bir süre önce mahallinde yaptırdıkları delil tespiti sonucunda Asliye Hukuk Mahkemesi dosyası üzerinden düzenlenen 24.06.2013 tarihli bilirkişi raporunda parsel üzerinde bulunan yapı ve müştemilatın vasıflarının ayrıntılı olarak ortaya çıkartıldığını;  bu işlemler tesis edilirken davalı tarafından herhangi bir kamulaştırma işlemi yapılmadığı gibi, taşınmazın bedelinin de ödenmediğini; bu olaylarda müvekkillerinin de rızasının alınmadığını, bu şekilde taşınmaza fiilen el atıldığını, müvekkilinin anayasal hakkı olan "mülkiyet hakkı”nın engellendiğini; Yargıtay kararlarında; kamu hizmetine ayrılan yerlere rastlayan yapıların kamulaştırılmadıkça yıkılamayacağı, aksine davranışın kamulaştırmasız el atma olduğu ve bu gibi durumda ise tazminata hükmedilmesi gerektiğinin belirtildiğini ifade ederek; dava konusu önceki arsa üzerinde bulunan ve davalı belediyece yıkılan/yıktırılan bina ve diğer eklentilerine kamulaştırmasız el atılmasından dolayı bina bedeline ilişkin olarak fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi istemiyle 27.9.2013 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

KAYSERİ 1.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 21.1.2014 gün ve E:2013/305, K:2014/6 sayı ile,  “(…) Dava kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat talebine ilişkindir.

Tüm dosya kapsamından Kayseri ili Melikgazi ilçesi Yıldırım Beyazıt Mahallesi 3255 ada 108 parselde tapuya kayıtlı taşınmazda davacılar murisinin malik olduğu, davalı idarece dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan yapı ve müştemilatının her hangi bir kamulaştırma işlemi yapılmadan yıkıldığı ve bu suretle taşınmaza fiilen el atıldığı iddiası ile iş bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Davacı taraf dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan müştemilatın bedel ödenmeden davalı idare tarafından yıkıldığı iddiası ile tazminat talep etmektedir Bu durumda öncelikle yargı sorununun çözümlenmesi gerekmektedir.

Davacı taraf taşınmaz üzerindeki yapı ve müştemilatının davalı idarece yıkıldığını iddia etmektedir. Davalı ise bir kamu tüzel kişisidir İşlem ve eylemleri kural olarak kamusal nitelik taşır. Davacının tazminat istemine konu olayın kamu hizmetinin görüldüğü bir sırada doğduğu, yani hizmetle ilgili bulunduğu anlaşılmaktadır. Yargıtay 4. HD.nin 2013/12410 - 2013/15857 esas karar sayılı kararında da açıklandığı üzere idarenin hizmet kusuru niteliğindeki eylemleri sonucu meydana gelecek zararlardan dolayı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b maddesi gereği idareye karşı ancak idari vargıda dava açılması mümkün olup mahkememizin görevli olmadığı sonucuna varılmıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114/l-b ve 115/2. maddeleri uyarınca yargı yolunun caiz olması dava şartı olduğundan davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir.

(…)

HÜKÜM; Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Davada İdare Mahkemelerinin görevli olması sebebiyle yargı yolu yokluğundan dolayı HMK.nın 114/1-b, 115/2 maddeleri gereğince davanın USULDEN REDDİNE…” karar vermiş, temyiz edilmesi üzerine Yargıtay  18.Hukuk Dairesince 28.9.2015 gün ve E:2015/12083, K:2015/13184 sayı ile onanan karar kesinleşmiştir.

Davacılar vekili bu kez,  dava konusu önceki arsa üzerinde bulunan ve davalı belediyece kamulaştırmasız el atılmasından dolayı bina, müştemilat ve ağaç bedeline ilişkin olarak fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL tazminatın adli yargıdaki dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi istemiyle 11.12.2015 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.

KAYSERİ 2.İDARE MAHKEMESİ; 4.4.2016 gün ve E:2015/1405 sayı ile,”(…) Dava dosyasının incelenmesinden; davacıların maliki olduğu Kayseri İli, Melikgazi İlçesi, Yıldırım Beyazıt Mahallesi, 3255 ada, 108 parselde kayıtlı taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığından bahisle Kayseri 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan dava sonucu parselin ifrazının yapıldığı ve ifraz sonucu yeşil alan ve yolda kalan kısmının Belediye adına, konut alanında kalan kısmının ise davacıların murisi adına tescil edildiği, ancak davalı idare tarafından parsel üzerine bulunan davacılara ait yapı ve müştemilatının herhangi bir kamulaştırma işlemi yapılmaksızın yıkıldığından bahisle davacılar tarafından uğranıldığı ileri sürülen 10.000,00 TL zararın tazmini istemiyle Kayseri 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde dava açıldığı, Mahkeme'nin 21/01/2014 tarih ve E:2013/305, K:2014/6 sayılı kararı ile davanın görüm ve çözümünün idari yargının görevinde olduğu gerekçesiyle davanın reddedildiği, ret kararının 24/11/2015 tarihinde kesinleşmesi üzerine Mahkememizde bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır.

Belediyelerin 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 8.maddesi ve 18.maddesinin verdiği yetki ile arazi ve arsalar üzerinde imar planlarının hazırlanması ve yürürlüğe konulması, arazi ve arsa düzenlemesi gibi faaliyetleri kapsamında yaptıkları imar planlarından kaynaklanan işlemlerin tek yanlı ve kamu gücüne dayanan irade açıklamaları ile tesis edilen genel ve düzenleyici işlemler olduğu bu yönü ile de idari eylem ve işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların idari yargı yerlerinde çözümlenmesi gerektiği tartışmasızdır.

Buna karşılık, Belediyece, Kamulaştırma Kanunu’nda öngörülen usul ve yöntemlere uygun idari nitelikte uygulama işlemleri yapılmaksızın, dava konusu taşınmazlara fiilen el atılması karşısında, idarenin bu eyleminin kamulaştırmasız el atma niteliğini taşıdığı açıktır.

Öte yandan, İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, suyolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu, özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men’i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.

Bu durumda dosyada mevcut tüm bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden; dava konusu taşınmazda idarenin dava konusu taşınmaza kamulaştırma yapılmaksızın fiilen el atmasından doğan zararın tazminine yönelik olan davanın, haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünün adli yargı yerinin görevine girdiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle; 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19.maddesi uyarınca, Kayseri 1.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin E:2013/305 sayılı dosyasını da içeren Mahkememiz dosyasının, görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine…” karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 28.11.2016 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacılara murislerinden intikal eden taşınmazın üzerinde bulunan ve davalı belediyece yıkılan/yıktırılan bina ve diğer eklentilerine kamulaştırmasız el atıldığından bahisle; bina, müştemilat ve ağaç bedeline ilişkin olarak fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL.’nin faizi ile birlikte tazmini istemiyle açılmıştır.

İdare, kamu hizmetlerinin yürütülmesi sırasında kişilere verdiği za­rarları tazminle sorumlu olup, tazmini istenilen zararın idari eylem ve işler­den doğması halinde bu zararlar idari yargıda açılacak tam yargı davası ile istenebilir.

İdari usul ve esaslar dışında idarece yapılan eylemler, “haksız fiil” niteliğinde olup, idarilik karakteri taşımayan bu eylemlerden dolayı, an­cak adli yargıda dava açılması mümkündür. İdarenin bir kamu hukuku kuralına, yasa, tüzük, yönetmelik gibi bir kural işlem veya bir idari işleme, ya da bir yargı yeri kararına dayanmadan kendiliğinden "haksız fiil" niteli­ğinde eylemde bulunması mahkeme içtihatları ve doktrinde 'fiili yol" ola­rak nitelendirilmekte ve idarilik karakteri taşımayan bu eylemlerden do­layı idarenin alelade bir fert durumuna geleceği, sonuçta özel hukuk hü­kümlerine göre çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklara yol açılacağı kabul edilmektedir.

Dava dosyalarının incelenmesinden; davacıların murisi V.T. tarafından; maliki olduğu Kayseri İli, Melikgazi İlçesi, Yıldırım Beyazıt Mahallesi, 3255 ada, 108 parselde kayıtlı taşınmaza davalı idarece yol yapılmak suretiyle fiilen el atıldığı, herhangi bir kamulaştırma işlemi yapılmadığı, taşınmaz bedelinin de ödemediği, taşınmaza filen el atılmakla imar projesinin başlamış olduğu gözetilerek imar planında büyük bir bölümü kamu hizmetine ayrılan alanda kalan taşınmazın fiilen el atılmayan geri kalan bölümünün bedelinin de karşılanması gerektiğinden bahisle fazlaya ilişkin hakları da saklı tutarak 15.000,00 TL tazminatın faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesi istemiyle açılan davada; Kayseri 3. Asliye Hukuk Mahkemesince; 17.2.2011 gün ve E:2010/1143, K:2011/55 sayı ile, davanın kabulü ile kamulaştırmasız el atma nedeniyle 1.000.000,00 TL tazminatın faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, dava konusu 3255 ada,108 parsel sayılı taşınmazın karara ekli teknik bilirkişinin raporunda yol ile gösterilen 871,85 m2’lik kısım ile park ile gösterilen 680,83 m2’lik kısımlardaki davacının hissesi oranında tapusunun iptali ile bu taşınmazların tapudan yol ve park olarak terkinine davalı Melikgazi Belediyesi adına tesciline karar verildiği, bu kararın Yargıtay’ca onandığı; karar sonucu parselin ifrazının yapıldığı, ifraz sonucu parselin yeşil alan ve yolda kalan kısmının Belediye adına, konut alanında kalan kısmının ise davacıların murisi adına tescil edildiği, daha sonra davacılar tarafından; belirtilen parsel üzerinde yapı ve diğer müştemilatı (ağaç vs.) da mevcut iken, bu yapılar ile müştemilatın davalı belediye tarafından kamulaştırma yapılmaksızın yıkıldığı, bedelinin ödenmediği, mülkiyet haklarının ihlal edildiği ileri sürülerek;  bina, müştemilat ve ağaç bedelinin tazmini istemiyle dava açıldığı anlaşılmıştır.

Davacılar tarafından dava dilekçesine eklenen ve Kayseri 4.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2013/20 D.İş sayılı dosyası üzerinden yaptırılan 24.06.2013 tarihli bilirkişi raporunda, yıkım öncesi tespitlere yer verilmiştir. Dosya içerisinde davacıların taşınmazlarında bulunan yapı, müştemilet ve ağaçlara fiilen el atılarak yıkıldığına ilişkin doğrudan bir belgeye rastlanılmamıştır. Davalı Belediye İmar ve Şehircilik Müdürlüğünün 29.1.2015 tarih, 548-2604336 sayılı yazısında ve Mahkememize gönderilen 20.7.2016 tarih ve 3551-2706278 sayılı yazıda,  parselde bulunan taşınmazla ilgili herhangi bir yıkım işlemi gerçekleştirilmemiş olduğu,  herhangi bir yıkım kararının alınmadığı ifade edilmiştir. Buna karşılık, davacılar vekili tarafından adli ve idari yargı yerlerinde açılan davalarda malik oldukları parseldeki yapı ve müştemilatın yıkım işleminin gerçekleştirildiği ileri sürülerek, davalı idareye karşı kamulaştırmasız el atılmasından kaynaklı tazminat talep edildiği görülmüştür.

Tüm bu bilgi ve belgeler ışığında dava konusu dosya incelendiğinde; uyuşmazlığın, bir idari eylemden değil haksız fiil iddiasından kaynak­lanmakta olduğu,  davacılar tarafından gerçekleştiği iddia edilen yıkım işleminin; kim tarafından yapıldığı, usulüne uygun olup olmadığı konularında inceleme yaparak karar verme görevinin haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümleri gereğince adli yargının görev alanına girdiği sonucuna ulaşılmıştır.

Bu durumda haksız fiil niteliğindeki eylem nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen zararın tazmini istemine ilişkin uyuşmazlığın çözümünde adli yargı yeri görevli olduğundan; Kayseri 2. İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile Kayseri 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 21.1.2014 gün ve E:2013/305, K:2014/6 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç  : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Kayseri 2. İdare Mahkemesi’nin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Kayseri 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 21.1.2014 gün ve E:2013/305, K:2014/6 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 28.11.2016  gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN