T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO       : 2015 / 916

            KARAR NO : 2015 / 944

            KARAR TR   : 28.12.2015

 

ÖZET: Davacının idaresindeki araçla bir başka aracın ışıklı kavşakta sinyalizasyon hatası sonucu her iki tarafa yeşil yanması nedeniyle çarpışması suretiyle meydana gelen yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası neticesinde davacının aracında oluşan zararın, olayda kusuru bulunan davalıdan tazmini istemi ile açılan davanın, 2918 sayılı Kanun’un 110. Maddesi gereğince ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı             : A.B.

Vekili              : Av. M.P.

Davalı             : Gaziantep B.B.B.

Vekilleri          : Av. F.C.K. & Av. M.Z.Y.            

 

O L A Y         : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacıya ait 33 LR 421 plakalı aracın 01.11.2010 günü Gaziantep ili, Nüket Celal Ersoy Caddesi ile Ali Nadi Ünler Bulvarının kesiştiği noktada karıştığı yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazasının, trafik ışıklarının kurulması ve bakımından sorumlu olan davalı idarenin kusurundan meydana geldiğini belirterek; uğranılan 12.000,00 TL maddi zararın (araç bedeli) yasal faizi ile birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

            Gaziantep 1.İdare Mahkemesi: 18.10.2012 gün, E:2012/315, 2012/1152 sayılı kararı ile özetle; “…2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde, bu Kanundan doğan sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceği hükme bağlanmış olduğundan, trafik kazasının, trafik ışıklarının kurulması ve bakımından sorumlu davanı idarenin kusurundan meydana geldiği iddiasıyla 01.06.2011 tarihinde açılan (dilekçe ret kararı ile sonuçlanan davanın açılış tarihidir) iş bu davanın görüm ve çözümünün adli yargı mahkemelerinin görevinde olduğu sonuç ve kanaatine varılmaktadır…” şeklindeki gerekçesi ile davanın adli yargı yerinde görülmesi gerektiğini belirterek görevsizlik kararı vermiştir.

 

İşbu karara karşı davacı vekilince yapılan itiraz başvurusu üzerine Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi 08.02.2013 gün ve E:2013/137, K:2013/185 sayılı ilamı ile özetle; itirazın reddine ve kararın onanmasına karar vermiş, karar davacı vekiline 04.03.2013, davlı vekiline 28.02.2013 tarihinde tebliğ edilmiş, süresi içinde kanun yoluna başvurulmaksızın karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili aynı istemle bu kez hizmet kusuru nedeniyle uğramış olduğu 1.000,00 TL maddi tazminat bedelinin ödenmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

Davacı vekili 21.04.2014 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 12.000.00 TL ye çıkarmıştır.

Gaziantep 5.Asliye Hukuk Mahkemesi: 08.05.2014 gün ve E:2013/357, K:2014/438 sayı ile  kararında özetle; “…tüm dosya kapsamı göz önüne alındığında, davacının maliki ve sürücüsü olduğu 33 LR 421 plaka sayılı araç ile dava dışı Mehmet Ali Yaşamalı’nın maliki ve sürücüsü olduğu 06 AB 4284 plakalı aracın çarpışmaları sonucu maddi hasarlı ve yaralamalı kazanın meydana geldiği, kazanın sinyalizasyon hatasından kaynaklandığı, sinyalizasyon sisteminin bakım ve onarımının davalı belediyenin sorumluluğunda olduğu ve kusurun tamamen davalı belediye olduğu, bu durumda sinyalizasyon sisteminin bakım ve onarımından sorumlu olan belediyenin hasardan sorumlu olduğu ve davacının hasar bedelini ödemesi gerektiği anlaşıldığından bilirkişi tarafından tespit edilen 12.000,00 TL hasar bedelinin davalıdan tahsiline karar vermek gerektiği görüş ve kanaatine varılmıştır…” şeklindeki gerekçe ile davanın ıslah talebi doğrultusunda kabulüne karar vermiş verilen karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi:16.09.2014 gün ve E:2014/14658 K:2014/11914 sayılı kararında; “…davacı, davalı Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanlığını hizmet kusuru nedeniyle dava etmiştir. Kamu hizmeti görmekle yükümlü olan belediyeler, kamu hizmeti sırasında verdikleri zararlardan dolayı özel hukuk hükümlerine tabi değildirler. Kamu tüzel kişilerinin yasalar tarafından kendilerine verilen görev ve yetkilerin kullanılması sırasında oluşan zararlar niteliği itibariyle hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar olup, bu zararların tazmini amacıyla hizmet kusurlarına dayalı olarak İdari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanun’un 2. maddesi hükmü uyarınca idari yargı yerinde tam yargı davası ikame edilmesi gerekmektedir.

Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece kendiliğinden (re’sen) dikkate alınması zorunludur. O halde mahkemece, adli yargının yargı yolu bakımından görevsiz bulunması nedeniyle dava dilekçesinin görevsizlik nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiştir…” şeklindeki gerekçe ile hükmün bozulmasına karar vermiştir.

Gaziantep 5.Asliye Hukuk Mahkemesi:03.03.2015 gün ve E:2014/1381 K:2015/179 sayılı kararı ile Yargıtay bozma ilamına uyularak dava dilekçesinin görevsizlik nedeniyle reddine karar vermiş verilen karar temyiz edilmeksizin  25.06.2015 tarihinde kesinleşmiş ve karara bu şekilde şerh edilmiştir.

Davacı vekili, idari ve adli yargı yerlerince verilen görevsizlik kararları nedeniyle oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi istemiyle başvuruda bulunmuştur.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 28.12.2015 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27.maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; 2918 sayılı Yasa’dan kaynaklanan sorumluluk davasında idari ve adli yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14.maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, davacı vekilinin istemi üzerine, adli yargı dosyasının son görevsizlik kararını veren mahkemece, idari yargı dosyasına ilişkin evraklar da temin edilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Birgül YİĞİT’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN’un adli yargı, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacının idaresindeki 33 LR 421 plaka sayılı araç ile Mehmet Ali Yaşamalı’ya ait 06 AB 4284 plaka sayılı aracın ışıklı kavşakta sinyalizasyon hatası sonucu her iki tarafa yeşil yanması nedeniyle yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kaza sonucu davacının aracının part olduğunu, kusurun sinyalizasyonu kuran ve bakımını yapan davalı belediyede olduğunu belirterek davaların belirsiz alacak olduğundan hasar bedelinin tahsiline karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1.maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dosyanın incelenmesinde; olay günü dava dışı Perizat Ekinci’nin sevk ve idaresindeki davacıya ait 33 LK 421 plakalı aracın Nüket Celal Ersoy Caddesi ile Ali Nadi Ünler caddesinin kesiştiği kavşakta, ışıklardaki hatalı sinyalizasyonu nedeniyle dava dışı Mehmet Ali Yaşamalıya ait 06 AB 4284 plakalı araç ile çarpıştığı, kaza neticesinde davacıya ait araçta hasar meydana geldiği ve araç içinde yolcu olarak bulunan Beyza Ekinci’nin basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaralandığı; davacı vekilinin araçta oluşan hasar bedelinin davalı Belediye Başkanlığından tazmini istemiyle idari yargıda dava açtığı, Gaziantep 1. İdare Mahkemesi’nin davanın görev yönünden reddine karar vermesi ve bu kararın kesinleşmesi üzerine davacının bu kez aynı istemle adli yargıda dava açtığı; Gaziantep 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin ilk kararında davanın esas yönünden kabulüne hükmettiği ancak davalı vekilinin itirazı üzerine Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin davada idari yargının görevli olduğu gerekçesi ile kararın bozulmasına  karar verdiği, Gaziantep 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin Yargıtay bozma ilamına uymak suretiyle verdiği 2. kararında davanın görev yönünden reddine karar verdiği, kararın temyiz edilmeksizin kesinleştiği, davacı vekilinin adli ve idari yargı yerinde aynı konuya  ilişkin olarak aynı taraflar arasında verilen  ve kesinleşen görevsizlik kararları nedeni ile oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi için mahkememize müracaat ettiği anlaşılmaktadır.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayrımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden, Gaziantep 5.Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 03.03.2015 gün ve 2014/1381 esas, 2015/179 karar sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç      : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Gaziantep 5.Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 03.03.2015 gün ve 2014/1381 esas, 2015/179 karar sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 28.12.2015 gününde, Üye Süleyman Hilmi AYDIN’ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Serdar

ÖZGÜLDÜR

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN

 

 

 

                                                                    

                                                                 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

KARŞI OY

 

            Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 28.9.2015 gün ve E:2015/670, K:2015/671 sayılı kararında belirtmiş olduğum düşünce doğrultusunda sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum.28.12.2015

 

                                                                ÜYE

                                                   Süleyman Hilmi AYDIN