Hukuk Bölümü Hüküm Uyuşmazlığı Olmadığına Dair         2004/53 E.  ,  2005/44 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacıl          : W.M.

Vekili             : Av. Ö. B.

Davalılar        : 1-Uçhisar Belediye Başkanlığı

                       2-H. E. ve M. Ö.

  Vekili           : Av. T. Ö.  

            O  L  A  Y       : Nevşehir İli, Merkez İlçe- Uçhisar Kasabası, 340 ada, 5 parsel  sayılı taşınmazın maliki olan davacının vekilince, bitişik 6 sayılı parselde yapılan inşaat tamamlandığında müvekkilinin evinin güneş ışıkları ve manzaradan yoksun kalacağı ileri sürülerek, inşaatın yıktırılmasına ve bu suretle müdahalenin ve muarazanın men’ine karar verilmesi istemiyle, 22.5.2002 gününde adli yargı yerinde dava açılmıştır.

            NEVŞEHİR 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 15.5.2003 gün ve E:2003/52, K:2003/178 sayı ile, Mahkemece davanın reddi yolunda verilen önceki (10.10.2002 gün ve E:2002/233, K:2002/370 sayılı)  kararın temyizi üzerine Yargıtay 1.H.D. tarafından “davacının güneş ışıklarının ve manzarasının engellendiğine dair talebi hakkında karar verilmediğinden, konunun komşuluk hukuku açısından incelenerek karar verilmesi” gerekçesiyle bozulmasına ilişkin karara uyulduğu ve teknik bilirkişiden ek rapor alındığından bahisle, davacı ile davalıların taşınmazlarının komşu olduğu ve her ikisinin de kendi parseli üzerinde bulunduğu, taşınmazların önünden asfalt yol geçtiği ve karşısında veya ön tarafında herhangi bir taşınmaz ve binanın bulunmadığı, manzaranın alabildiğine açık olduğu, tarafların taşınmazlarının birbirlerine karşı olan konumlarında komşuluk hukukuna aykırı ve komşusunun hakkını ihlal eden herhangi bir eklenti, taşkınlık sayılabilecek bir iz ve emare bulunmadığı, güneş ve manzarayı engelleyecek şekilde oluşmuş fiili bir durumun da sözkonusu olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiş; bu karar, davacı vekilinin temyizi üzerine YARGITAY 1. HUKUK DAİRESİ’nin 24.9.2003 gün ve E:2003/8542, K:2003/9528 sayılı kararıyla onanmak ve karar düzeltme isteği de aynı DAİRE’nin 19.1.2004 gün ve E:2003/14312, K:2004/113 sayılı kararıyla reddedilmek suretiyle kesinleşmiştir.

            Davacı vekilince, müvekkiline ait taşınmaza bitişik 6 sayılı parsel için Uçhisar Belediye Başkanlığınca verilen 28.12.2001 tarih ve 2001/13 sayılı inşaat ruhsatının iptali istemiyle, (adli yargıda açılan dava ile eşzamanlı olarak) 12.7.2002 gününde idari yargı yerinde dava açılmıştır.

            KAYSERİ İDARE MAHKEMESİ; 16.9.2003 gün ve E:2002/762, K:2003/998 sayı ile, 3194 sayılı İmar Kanununun 21 inci maddesinde, bu Kanun kapsamına giren bütün yapılar için 27. maddede belirtilen istisna dışında belediye veya valiliklerden yapı ruhsatı alınmasının mecburi olduğu, aynı Kanunun 22. maddesinde, yapı ruhsatı almak için dilekçe ile başvurulacağı dilekçeye sadece tapu, mimari proje, statik proje, elektrik ve tesisat projeleri, resmi ve hesapları röperli veya yoksa ebatlı kroki eklenmesi gerekeceğinin hükme bağlandığı, 3030 Sayılı Kanun Kapsamı Dışında Kalan Belediyeler Tip İmar Yönetmeliğinin 16. maddesinde yapı düzenine ait tanımlamalar yapıldığı, 18/2 nci maddesinde de, yan bahçe mesafeleri; bodrum katlarda iskan edilen katlar da dahil, 4 kata kadar (4 kat dahil) olan binalarda en az (3.00) M.dir. Fazla her kat için yan bahçe mesafeleri (0.50) M. artırılır kuralına yer verildiği,dava konusu inşaat ruhsatının verildiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan imar planına göre düzenlenen 23.5.2003 günlü ek bilirkişi raporunda özetle, mevcut Kanun ve Yönetmeliklere göre yan bahçe mesafesi en az3.00 metreolması gerekirken yan bahçe mesafesine uyulmadığı ve bırakılan yan bahçe mesafesinin1.80 metreile2,54 metrearasında değiştiği, 28.12.2001 tarihinde geçerli olan onaylı imar planına göre 340 ada 6 parselin bulunduğu alanda (T) lejantının geçerli olduğu, bu duruma yönelik olarak ilgili parselde sağlanması gereken en fazla %20 KAKS ve en fazla %40 TAKS koşullarının ve en az3 metreolan yan bahçe mesafesinin sağlanmadığı TAKS:70,20 M2. olduğu, KAKS:140.40 M2. olması gerekirken yerinde yapılan ölçümlerde bu değerin aşıldığı, dolayısıyla 340 ada 6 parselde kayıtlı yapılaşmanın 28.12. 2001 tarihinde geçerli olan imar planı ve eklerine aykırı olduğunun belirtildiği, teknik yönden yeterli ve kapsamlı incelemeye dayalı olan ek bilirkişi raporunun mahkemece hükme esas alınması gerektiği sonucuna ulaşıldığı, belirtilen duruma göre 340 ada 6 parsel nolu taşınmazdaki yapılaşma için verilen 28.12.2001 gün ve 2001/13 sayılı yapı (inşaat) ruhsatının, verildiği tarihte yürürlükte olan onaylı imar planı ile halen yürürlükte olan imar planına ve yukarıda metni alınan yönetmelik hükümlerine aykırı olduğu sonucuna varıldığı gerekçesiyle iptaline karar vermiş; bu karar, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.

            UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNDEN İSTEK :Davacı vekili, inşaat ruhsatı İmar Kanunu ve Yönetmeliğine aykırı olduğu nedeniyle Kayseri İdare Mahkemesi’nce iptal olunan aynı inşaat hakkında açılan davanın Nevşehir 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce reddine karar verildiği, bu kararın Yargıtay’ca onandığı ve tashihi karar talebinin de reddedildiğinden bahisle, Kayseri İdare Mahkemesi ile Nevşehir 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin aynı konuda esasa ilişkin kararları arasında doğduğunu öne sürdüğü hüküm uyuşmazlığının 2247 sayılı Yasa’nın 24. ve 25. maddelerine göre çözümlenmesi istemiyle, Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvuruda bulunmuştur.

            Bu dilekçeyi alan Kayseri İdare Mahkemesi Başkanlığınca, 2247 sayılı Yasa’nın 24. maddesinin işaret ettiği aynı Yasa’nın 15. maddesinde öngörüldüğü üzere her iki dava dosyası birlikte gönderilmesi gerekirken yalnızca idari yargı dosyası gönderilmiş ise de, Başkanlık yazısı ile istenilmesi üzerine gönderilen adli yargı dosyası da incelemeye alınmıştır.

            Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasa’nın 24 ve 16. maddelerine göre ilgili Başsavcıların yazılı düşünceleri istenilmiştir.

            DANIŞTAY BAŞSAVCISI; 2247 sayılı Kanunun 24 üncü maddesine göre, hüküm uyuşmazlığının varlığı için idari, adli veya askeri yargı mercilerinden en az ikisi tarafından görevle ilgili olmaksızın kesin olarak verilmiş veya kesinleşmiş, aynı konuya ve sebebe ilişkin, taraflardan en az biri aynı olan iki ayrı kararın olması ve bu kararlar arasındaki çelişki yüzünden hakkın yerine getirilmesinin olanaksız bulunması gerektiği,  hüküm uyuşmazlığına konu edilen Nevşehir 2. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen karar mülkiyet ve komşuluk haklarına el atmanın önlenmesi ile yapılan binanın yıktırılması yolundaki istemin reddine ilişkin olmasına karşın, Kayseri İdare Mahkemesi kararı, yapılan yapının belediyece uygulanan imar mevzuatına uygun olup olmadığına ilişkin bulunduğu, bu durumda, sözü edilen idari ve adli yargı mercileri tarafından esasa ilişkin olarak verilip kesinleşen kararların taraflarından birisi aynı olmasına karşın, aynı konu ve sebebe dayalı olmadığı ve bu kararlar arasında, dayanaklarının ve istemlerinin farklı olması nedeniyle çelişki bulunmadığı gibi, uyuşmazlığı doğuran inşaat ruhsatının iptali sonucunda hakkın yerine getirilmesinde olanaksızlık görülmediğinden hüküm uyuşmazlığının varlığından sözedilemeyeceği, belirtilen nedenlerle, 2247 sayılı Yasa’nın 24. maddesinde öngörülen koşullar birlikte gerçekleşmediğinden başvurunun reddi gerektiği yolunda düşünce vermiştir.

           YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI; 2247 sayılı Yasa’nın 24. maddesine göre, hüküm uyuşmazlığının varlığı için, adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisi tarafından görevli ilgili olmaksızın kesin olarak verilmiş veya kesinleşmiş, aynı konuya ve sebebe ilişkin, taraflardan en az biri aynı olan iki ayrı kararın bulunması ve bu kararlar arasındaki çelişki yüzünden hakkın yerine getirilmesinin olanaksız olması gerektiği, hüküm uyuşmazlığına konu edilen Nevşehir 2. Asliye Hukuk Mahkemesine açılan davada, komşu parseldeki inşaat nedeniyle vaki müdahalenin yıkım suretiyle önlenmesi isteği olmasına karşın, Kayseri İdare mahkemesine açılan davanın, komşu parsele Uçhisar Belediye Başkanlığınca düzenlenen 28.12.2001 gün ve 2001/13 sayılı inşaat ruhsatının, mevzuata aykırı olması nedeniyle iptali isteminden ibaret olduğu, adli ve idari yargıda açılan davaların taraflarından birinin aynı olmasına karşın, aynı konu ve sebebe dayalı olmadığı ve bu kararlar arasında dayanaklarının ve istemlerinin farklı olması nedeniyle aykırılık bulunmadığı gibi, uyuşmazlığı doğuran inşaat ruhsatının iptali sonucunda hakkın yerine getirilmesini imkansız kılan bir çelişkinin varlığından söz edilemeyeceği, bu nedenlerle, 2247 sayılı Kanun’un 24. maddesinde belirtilen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolunda düşünce vermiştir.

            İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Cafer ŞAT’ın Başkanlığında,  Üyeler:  M.Lütfü   ÜÇKARDEŞLER,  Coşkun ÖZTÜRK,  Serap  AKSOYLU, Z. Nurhan YÜCEL, Abdullah ARSLAN ve H. Hasan MUTLU’nun katılımlarıyla yapılan 13.06.2005 günlü toplantısında, Raportör-Hakim İsa YEĞENOĞLU’nun 2247 sayılı Yasa’da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ile Danıştay Başsavcısı’nın başvurunun reddi gerektiğine ilişkin düşünce yazıları ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ahmet BEŞİNCİ ile Danıştay Savcısı Ahmet Yahya ÖZDEMİR’in başvurunun reddi gerektiğine ilişkin yazılı düşünceler doğrultusundaki açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 24. maddesinin 2592 sayılı Kanun’la değişik birinci fıkrasında, “ 1 inci maddede gösterilen yargı mercilerinden en az ikisi tarafından,görevle ilgili olmaksızın kesin olarak verilmiş veya kesinleşmiş aynı konuya ve sebebe ilişkin, taraflardan en az biri aynı olan ve kararlar arasındaki çelişki yüzünden hakkın yerine getirilmesi olanaksız bulunan hallerde hüküm uyuşmazlığının varlığı kabul edilir.” hükmü yer almaktadır.

            Anılan hükme göre, hüküm uyuşmazlığının varlığı için:

            a) Uyuşmazlık yaratan hükümlerin, adli,idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisi tarafından verilmesi,

            b) Konu, dava sebebi ve taraflardan en az birinin aynı olması,

            c) Her iki kararın da kesinleşmiş olması,

            d)Kararlarda davanın esasının hükme bağlanması,

            e)Kararlar arasındaki çelişki nedeniyle hakkın yerine getirilmesinin olanaksız bulunması koşullarının birlikte gerçekleşmesi aranmaktadır.

            Hüküm uyuşmazlığı bulunduğu ileri sürülen adli ve idari yargı kararlarının incelenmesinden: ortada adli ve idari yargı yerlerince verilmiş ve yasa yollarına başvurularak kesinleşmiş kararlar bulunduğu; her iki kararda davaların esasının hükme bağlandığı; taraflardan en az birinin ( Waltraud Mühlherr yönünden) aynı olduğu anlaşılmaktadır.

            Olayda, komşu parselde inşa edilen yapı tamamlandığında güneş ışıkları ve manzaradan yoksun kalınacağı ileri sürülerek taşınmaza yapılan müdahalenin önlenmesine ve inşaatın yıktırılmasına karar verilmesi istemiyle Nevşehir 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılan davada, taşınmazların birbirlerine karşı olan konumlarında komşuluk hukukuna aykırı bir tecavüzün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine; komşu parsel maliklerine belediyece verilen inşaat ruhsatının iptali istemiyle Kayseri İdare Mahkemesi’nde açılan davada ise, verildiği tarihte yürürlükte bulunan imar planına uygun bulunmadığı gerekçesiyle inşaat ruhsatının iptaline, karar verilmiştir.

            Buna göre, adli yargı yerinde görülen davanın konusu komşuluk hakları iken ve Medeni Kanun’un taşınmaz mülkiyetine ilişkin hükümlerine göre karar verilmesine karşılık, idari yargı yerinde dava konusu edilen inşaat ruhsatının imar mevzuatına uygunluğunun yargısal denetiminin yapılmış olması nedeniyle, bu davaların konuları ve sebeplerinin aynı olmadığı ve her iki kararın farklı hukuki rejimlere dayandığı görülmektedir.

Bu durumda, konuları ve sebepleri aynı olmayan davalarda farklı mevzuata dayanılarak verilmiş olan kararlar arasında çelişki bulunduğundan sözetmek olanaksızdır.

            Öte yandan, adli yargı yerince davanın reddi yolunda verilen karar, idari yargı yerince verilen iptal kararının uygulanmasına engel teşkil etmediğinden, olayda başvuruda bulunan davacı yönünden hakkın yerine getirilmesinin imkânsızlığından da sözedilemez.

            Açıklanan nedenlerle, 2247 sayılı Yasa’nın 24. maddesinde öngörülen “konu ve dava sebebinin aynı olması” ve “hakkın yerine getirilmesinin imkânsız bulunması” koşullarını taşımayan başvurunun reddi gerekmektedir.

            SONUÇ:  2247 sayılı Yasa’nın 24. maddesinde öngörülen koşullar birlikte gerçekleşmediğinden BAŞVURUNUN REDDİNE, 13.06.2005 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.