T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO        : 2018 / 178

            KARAR NO  : 2018 / 279

            KARAR TR   : 28.5.2018

ÖZET : Avukat T.A.’nın Davacı şirketin marka vekilliğinden istifa etmesine karşın, marka başvurularının yayınına itiraz/kararına itiraz edilmesi sonucunda TPE Markalar Dairesi Başkanlığı ya da TPE YİDK tarafından verilmiş olan kararların bir kısmının tebligatının asile yapılmaması nedeniyle mağduriyet yaşandığından bahisle; dava dilekçesi içeriğinde liste halinde verilmiş olan markalara ilişkin TPE Markalar Dairesi Başkanlığı ve Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararlarının davacıya yeniden tebligata çıkartılmasına ve ilgili sürelerin eski duruma getirilmesine karar verilmesi istemiyle açılan davanın,  adli yargı yerinde görülmesi gerektiği hk.

 

                                                          

 

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

 

Davacı             : G.Uluslararası Nakliyat Servis ve Ticaret A.Ş.

Vekili              : Av. E. B. Y.(7.2.2018 tarihli dilekçe ile vekillikten çekilmiştir)

Davalı             : Türk Patent Enstitüsü Başkanlığı

Vekili              : Av. Z. Ü.

 

O  L  A  Y      : Davacı vekili dilekçesinde, müvekkili şirket ile Av. T.A. arasında 01/02/2015 tarihinde bir vekalet sözleşmesi yapıldığını; bunu müteakip TPE nezdinde de müvekkilin iş ve işlemlerinin takip edilebilmesi maksadı ile 24/03/2015 tarihinde Marka Vekili sıfatı ile yine aynı Avukatın yetkili kılındığını;  bir süre dava ve TPE nezdindeki dosya takip ve itiraz dosyalama süreçlerini takip eden Avukat/Marka Vekili Av. T.A. ile müvekkili firma, Ekim 2015 itibari ile birlikte çalışmamaya karar verdiğini;  mahkemeler nezdindeki tüm dosyalara, her bir dosya için ayrı vekillikten istifa dilekçesi sunan Av.T.A.’ın, yürütmekte olduğu marka vekilliği görevinden ise tek bir dilekçe ile istifa ettiğini; bununla birlikte, Av. T.A.'ın istifa ettiği tarihte, itiraz vekilliğini yürüttüğü, 100'den fazla itiraz dosyasının mevcut bulunduğunu; 08/10/2016 tarihli istifa dilekçesini müteakip; müvekkili firmanın kendisine Av. T.A. aracılığı ile itiraz ettiği dosyalara ilişkin olarak tebliğler çıkartılmaya başlandığını; gerek Mahkemeler nezdinde yürütülen dosyalar gerekse  TPE nezdinde itiraz dosyalanmış olan dosyalardan gelen tebliğlerin birçoğunun sorunsuz bir biçimde müvekkili olan asile ulaştığını; bununla birlikte, yapılan kontrollerde; (dava dilekçesinde liste halinde verilmiş olan) marka başvurularının yayınına itiraz/kararına itiraz dosyalanması sonucunda TPE Markalar Dairesi Başkanlığı ya da TPE YİDK tarafından verilmiş olan kararların bir kısmının ise eski vekil Av. T.A.'a gönderilmeye devam ettiğinin saptandığını;  konu ile ilgili olarak öncelikle Av. T.A.'a bilgi sorulduğunu; daha sonra ise TPE ile yazışmalar başlatıldığını, Av. T.A.'a tebligatlar yapılması sonucunda kendilerine hiç ulaşmamış olan marka başvuru numaraları, ibareleri ve eksik olan evrakların listesinin çıkarıldığını; öncelikle adıgeçen avukat ile yapılan yazışmalar sonucunda; her ne kadar kendisine yapılmış olan tebligatların sehven (kapalı zarfta farklı müvekkil evrakları ile birlikte gönderilmesi nedeni ile) alınmış olduğu görülse ve her ne kadar Av. T.A. müvekkiline kendisine gelen tebligatlar ile ilgili bilgilendirme yapmamış ise de; Av. T.A.’ın, artık müvekkil şirket adına yetkili marka vekili olmadığını belirten bir yazı ile birlikte, her tebligatı ilgili dosyaya iade ettiğini ve TPE'ye tebligatların asile yapılması gerektiğini bildirmiş olduğunu; kendisinden evrakların suretleri alınmakla birlikte, TPE nezdinde taraflarınca yazışmalar ve müzakereler başlatıldığını; anılan kapsamda TPE'den bir uzman ile gerek yüz yüze gerek ise mail ile birtakım yazışmalar yapılmasını müteakip; bazı cevaplar alındığını; diğer yandan, mail yazışmaları ile yetinilmediğini, usulen yapılan ve taraflarının sürelerini kaçırması nedeni ile mağduriyetine sebep olan TPE hatası için 27/06/2016 tarihinde dilekçe ile bilgi sorulduğunu, taleplerde bulunulduğunu;  dilekçeye karşılık 20/10/2016 tarihinde tebliğ edilen Markalar Dairesi Başkanlığının yazılı cevabının alındığını; bu yazı içeriğinde; esasen TPE'nin herhangi bir hatası ya da kusuru olmadığının, tüm bu tebligat yanlışlıklarının Av. T.A.'ın istifa prosedürünü hatalı yapması ve daha sonrasında da kendisine yapılan tebliğleri taraflarına bildirmemesi nedeni ile oluştuğunun belirtildiğini; süreç ile ilgili olarak belirtilmesi gereken son hususun ise, her ne kadar marka vekili tarafından istifa dilekçesi hatalı bir biçimde sunulmuş olsa da, daha sonra kendisine yapılan tebligatları iade etme sürecinde Av. T.A.’ın tıpkı TPE'nin talep ettiği biçimde her dosyaya teker teker evrak iadesi yaptığını; her ne kadar müvekkilini bilgilendirmemiş ise de TPE'ye iade ettiği her dosyaya ilişkin istifa dilekçesini de iade ekinde sunduğunu; daha da detaylı bir anlatım ile tebliğ evraklarını derhal TPE'ye -açıkça istifa ettiğini ve tebligatların asile yapılması gerektiğini- bildiren bir yazı ile sunduğunu ve ilgili dosya numaralarını da belirttiğini; davalı TPE’nin ise söz konusu hususta herhangi bir tebligat yapmadığını,  daha sonra ise bunu cevabi yazıda "TPE nezdine Av. T.A.'ın halen yetkili vekil sayıldığı" şeklinde açıkladığını; bu bağlamda, TPE üzerindeki kusurun ortadan kalkmadığı ve dolayısı ile yapılan usulsüz tebligatlar uyarınca dolan sürelerin, müvekkili adına yeniden tebligat yapılarak başlatılması gerektiğini; şayet Av. T.A. vekillikten istifa dilekçesini hatalı bir usul ile sunmuş ise, birkısım dosyaların tebligatlarının asile çıkartılmasının hangi gerekçe ile sağlanmış olduğunu; her ne kadar istifa dilekçesi usuli olarak hatalı sunulmuşsa da, ortada TPE'ye istifa niyetinin de açıkça belirtildiği bir şekilde iade edilen tebligatların mevcut olduğunu: anılan tebligatlar ile ilgili olarak ne Av. T.A.'a ne de asile hangi gerekçe ile bilgilendirme yapılmadığını ya da asile tebligat çıkartılmadığını; anlatılan süreç sonucunda; eski duruma geri getirme talep edilmesi zorunluluğu doğduğunu,  TPE tarafından 556 sayılı KHK kapsamında yapılan söz konusu eylemlerle ortaya çıkan müvekkil mağduriyetinin giderilmesinin talep edildiğini; HMK’nın Eski hale Getirme başlıklı 95.maddesinde; “Elde olmayan sebeplerle, kanunda belirtilen veya hâkimin kesin olarak belirlediği süre içinde bir işlemi yapamayan kimse, eski hâle getirme talebinde bulunabilir./ Süresinde yapılamayan işlemle ulaşılmak istenen aynı sonuca, eski hâle getirme dışında, başka bir hukuki yoldan ulaşılabiliyorsa, eski hâle getirme talebinde bulunulamaz." denildiğini; somut olayda, elde olmayan ve hatta müvekkilinin haberinin dahi olmadığı sebepler ile 556 sayılı KHK kapsamında belirtilmiş olan Yayına İtirazın Yeniden İncelenmesi Talebi ve YİDK kararına karşı iptal davası açılması için belirtilmiş olan 2 aylık sürelerin müvekkil için dolmuş olduğunu; sürecin müvekkilinin kendisinden kaynaklı olmaksızın yürüdüğünü, dolayısı ile HMK 95.madde kapsamında. TPE nezdinde yapılmış olan söz konusu işlemlerin sürelerinin yeniden müvekkiline tebligat çıkartılarak yenilenmesi talebinde bulunduklarını; HMK’nın Süre başlıklı 96.maddesinde; “(1) Eski hâle getirme, işlemin süresinde yapılamamasına sebep olan engelin ortadan kalkmasından itibaren iki hafta içinde talep edilmelidir….” denildiğini; maddeler bir arada incelendiğinde; eski hale getirme talebinde bulunabilmenin ilk koşulunun; ortada başkaca aynı sonuca ulaşılabilecek herhangi bir hukuki yol mevcut bulunmaması olduğunu, kendilerince sorunun TPE nezdinde çözülebilmesi için uzun vadeli yazışmalar yürütüldüğünü; nihai bağlamda yalnızca eski hale getirme talebi ile söz konusu durumun düzeltilebileceğinin 20.10.2016 tarihinde tebliğ olan evraktan anlaşıldığını; anılan halde, eski duruma getirme talebinde bulunmalarını engelleyebilecek tüm engeller ortadan kalktığından; 2 haftalık sürenin TPE tarafından yapılan tebligat ile başladığını, işbu davanın da süresi içinde açıldığını; öte yandan;   davanın görevli Mahkeme nezdinde ikame edildiğini; konudan ve tebligatı talep edilen tüm dosyaların marka dosyası olmasından da anlaşılabileceği üzere, TPE'nin eyleminin, 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile düzenlenmiş hususlar kapsamında kaldığını, eylemin 556 sayılı KHK kapsamında yapıldığını; ikinci olarak eldeki davanın davalısının da, kusuru bulunduğu düşünülen TPE olduğunu; ilaveten, eski hale getirme taleplerinin, Mahkeme'ce kabul edilerek icrai hale getirilmeye elverişli olmasını sağlayacak olan karar sonucunda, söz konusu işlemleri yaparak müvekkil asile yeniden ilgili evrakları tebliğe çıkartacak olan makamın da TPE olduğunu; kaldı ki, Enstitünün müvekkile cevaben göndermiş olduğu yazı içeriğinde belirtildiği üzere, Enstitü'nün taleplerini reddetmesi şeklinde tezahür eden kararın dayanağı olarak “…Bilindiği üzere 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 35 inci maddesi ve KHK’nın Uygulama Şeklini Gösterir Yönetmeliğin 36 ncı maddesi kapsamında Enstitüye yapılan yayına itiraz taleplerinde her bir yayına itiraz için ayrı ayrı vekâletname veya vekâletname bilgisinin sunulması gerekmektedir….” verilen cevaptan da anlaşılabileceği üzere, TPE Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından taleplerine yönelik olarak verilmiş olan söz konusu kararın dayanağı kabul ettikleri düzenlemelerin de 556 Sayılı KHK'nın 35. maddesi ile KHK'nın Uygulama Seklini Gösterir Yönetmeliğin 36. Maddesi olduğunu, dolayısı ile verilen kararın 556 sayılı KHK'tan temel bulduğunun tartışılmasına da hacet bulunmadığını;  anılan kurallar kapsamında, 556 sayılı KHK'nın Görevli ve Yetkili Mahkeme başlıklı 71. Maddesinde; “(Değişik:22/6/2004 - 5194/17 md.) Bu Kanun Hükmünde Kararnamede öngörülen davalarda, görevli mahkeme ihtisas mahkemeleridir. Bu mahkemeler tek hakimli olarak görev yaparlar. Asliye hukuk ve asliye ceza mahkemelerinden hangilerinin ihtisas mahkemesi olarak görevlendirileceği ve bu mahkemelerin yargı çevresini, Adalet Bakanlığının teklifi üzerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu belirler. Enstitünün bu Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine göre aldığı bütün kararlara karşı açılacak davalarda ve Enstitünün kararlarından zarar gören üçüncü kişilerin Enstitü aleyhine açacakları davalarda görevli ve yetkili mahkeme, bu maddenin birinci fıkrasında belirtilen mahkemelerden Ankara ihtisas mahkemeleridir." hükmünden hareketle,  gerek TPE'nin taraf olması gerek ise yapılan işlemin KHK kapsamından doğan bir kararın müvekkilini mağdur etmesi sebebi ile ikame ediliyor olması nedeni ile, görevli ve yetkili Mahkemenin de Ankara Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemeleri olacağını ifade ederek; dilekçeleri içeriğinde liste halinde verilmiş olan markaların Markalar Dairesi ve YİDK kararlarının müvekkil asile yeniden tebligat çıkartılmasına; bu bağlamda kusur müvekkilden kaynaklanmadığından ilgili sürelerin eski duruma getirilmesine karar verilmesi istemiyle, 2/11/2016 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

ANKARA 3.FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ; 23.12.2016 gün ve E:2016/408, K:2016/453 sayı ile, “(…) 96/010993 sayılı “Go ac Özdemir company uluslararası + şekil” ibareli marka ile 2002/21178 sayılı “Go-logistics global operations local Solutions go+ şekil” ibareli markaların sahibi olan 66456 sahip numaralı G.Uluslararası Nakliyat Servis ve Ticaret A.Ş.’nin davalı TPE nezdinde işlemlerini takip etmekte olduğu ve görülen lüzum üzerine vekillik görevinden istifa ettiği, vekillik görevinden istifasının kayda alınması ve bundan sonra yapılacak tüm tebligatların tarafına değil asıla yapılmasını talep edildiği; söz konusu talebin Markalar Dairesi Başkanlığı’nca incelenmesi neticesinde, vekil azletme işlemi dilekçede belirtilen davacı firmaya ait iki marka üzerinde gerçekleştiğini, davacı şirketin önceki vekili tarafından sunulan istifa dilekçesi içeriğinde, vekil tarafından yürütülmekte olan itiraz dosyalarından da azlini istediğine dair herhangi bir beyana rastlanmadığını, 556 sayılı KHK’nın “İtiraz” başlıklı 35 ve 36.maddenin mevzuat hükümlerinden görüleceği üzere, Enstitüye yapılan yayına itiraz taleplerinde her bir yayına itiraz için ayrı ayrı vekaletname veya vekaletname bilgisinin sunulması gerektiği, itiraz işlemleri de yine, itiraz edilen dosya üzerinden, o dosyada yer alan bilgilere ve dosyaya sunulan evraklara dayalı olarak ilerlediği, bu kapsamda, vekaletnameye ilişkin bilginin sunulduğu itiraz dosyalarına, vekaletnamenin kapsam ve içeriğinde meydana gelen değişikliklerin de ayrı ayrı bildirilmesi gerekli olduğu, dolayısıyla, Av.T.A.’ın yaptığı şekilde vekillik görevinden istifa ettiği ifade edilerek, vekillik görevinden istifasının kayda alınması şeklinde genel bir dilekçe yeterli olmayıp, itirazlara ilişkin vekil istifa veya azletme işlemleri yapılırken, istifa/azil işlemi talep edilen itirazlara ilişkin ilgili dosya numaralarının ve firma unvanlarının tek tek belirtilmesi gerektiği, somut uyuşmazlığa konu olayda, itiraz dosyalarına vekaletnamelerin sunulduğu ancak, istifaların/azillerin marka vekili veya asil tarafından bu dosyalara bildirilmediği, davacı vekili her ne kadar, tebliğ işlemlerinin usulsüz olmasının TPE’den kaynaklandığını iddia etmekte ise de ortada usulsüz bir tebligat mevcut olmayıp, davacının bahsettiği tebligatlar usulüne uygun bir şekilde halen itiraz dosyalarının vekili görünen Av.T.A.’a yapıldığı, tebligatların dosyalara sunulan bilgilere uygun olarak yapıldığı, bu sebeple, anılan tarihlerde davacının marka vekili olarak dosyalarda adı geçen ve vekaletnamesi mevcut olan Av. T.A.’a yapılan tebligatların geçerli olup, bunların davacıya yeniden iletilmesi mümkün olmadığını tespit edilmiştir.

556 sayılı KHK'nin 47 ile 53.maddeleri arasında Enstitü Kararlarına İtiraz Yolu düzenlenmiştir. Bu hükümlerin uygulanabilmesi için aynı sayılı kanunun 33-47 maddeleri arasındaki başvurunun yapılması ve tescilin kabulü ve ilanına kadar olan tüm işlemlerin belirtilen usulde yapılması gereklidir. 5000 sayılı TPE Kuruluş ve Görevleri Hakkındaki Kanununda da açıklandığı üzere ihtisas mahkemelerinin görevlerinin başlayabilmesi için hem 556 sayılı hem de 5000 sayılı kanunlarda belirtilen zorunlu başvuru yollarının tamamlanarak bir YİDK kararının alınması şarttır.

Markalar Dairesi'nin gerçekleştirdiği yargılama konusu ret kararı kesin değildir. Çünkü işlem anında yürürlükte bulunan 06.11.2003 gün ve 5000 sayılı Türk Patent Enstitüsü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun’un Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kenar başlığını taşıyan 10. maddesi uyarınca, “sınaî mülkiyet haklarının tescil işlemleri ile ilgili Enstitünün almış olduğu kararlara karşı başvuru sahipleri veya üçüncü kişiler tarafından yapılacak itirazların incelenmesi ve değerlendirilmesi işlemleri Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunca yürütülür. Yeniden inceleme ve Değerlendirme Kurulunun kararları Enstitünün nihaî kararıdır. Bu kararlara karşı ilgili mahkemede dava açılabilir.” hükmüne amirdir.

Yani Markalar Dairesi Başkanlığı'nın marka tescil başvurusunun reddine dair kararın kaldırılması amacıyla davacı tarafından gerçekleşen itirazın reddine yönelik kararı üzerine, davacının Yeniden inceleme ve Değerlendirme Kurulu nezdinde anılan ret kararına karşı itirazda bulunması ve YIDK tarafından verilecek karar üzerine mahkemede dava açması gerekmektedir (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 17.10.2012 gün ve E.2011/10220, K.2012/16386 sayılı kararı; Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 11.11.2008 gün ve E.2007/9468, K.2008/12645 sayılı kararı).

556 sayılı (KHK) yasanın 71.maddesinde "……Enstitünün bu KHK hükümlerine göre aldığı bütün kararlara karşı açılacak davalarda ve Enstitünün kararlarından zarar gören 3.kişilerin Enstitü aleyhine açacakları davalarda görevli ve yetkili mahkeme, bu maddenin 1.fıkrasında belirtilen mahkemelerden Ankara İhtisas Mahkemeleridir." hükmü ile de 5000 sayılı TPE kuruluş yasasında ve 556 sayılı KHK 47 vd. maddelerinde açıklanan kesinleşmiş YİDK kararlarına karşı mahkememizin görevli olduğu açıkça belirtilmiştir.

Dolayısıyla yasal prosedür tamamlanmaksızın ve kurumun son kararının tesisine olanak sağlayacak YİDK nezdinde itiraz gerçekleştirmeksizin, mahkemelerimizin dava konusu dışında idari bir işleme ilişkin olarak eski hale getirme talebinde bulunulduğu, davacının bu taleplerini idari yolla çözmesi gerektiği, kaldi ki TPE gelen yazı cevabına göre yapılan işlemlerin usule uygun olduğu ayrıca dava dilekçesinde HMK'nun ilgili maddeleri gereğince talep edilen eski hale getirme müessesesinin mahkemeler nezdinde görülen dava ve işlerde uygulamasının zorunlu olduğu, TPE devam eden idari işlemler için HMK'nun eski hale getirme hükümlerinin uygulanmasının mümkün olmadığı, davacının dilekçedeki taleplerine ilişkin itirazlarının idari işlemlere itiraz niteliğinde bulunduğundan idari yargı yolunda bakılması gerektiği gözetilerek mahkememizin görevsizliği ile dava dilekçesinin usulden reddine karar verilmesi gerekmiştir.

HÜKÜM:

1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ nedeni ile, dava dilekçesinin usulden REDDİNE,

2-Dosyanın yetkili ve görevli ANKARA NÖBETÇİ İDARE MAHKEME 'ne, taraflardan birinin talebi halinde kararın kesinleşmesine müteakip GÖNDERİLMESİNE…” karar vermiş, bu karar istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmiştir.

İdare mahkemesine hitaben yazılı bir dilekçe bulunmadan, davacı vekilinin talebi üzerine Ankara Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesince dosya Nöbetçi İdare Mahkemesine gönderilmiş; Ankara 8.İdare Mahkemesince;  7.11.2017 gün ve E:2017/3134, K:2017/3084 sayı ile 2577 İdari Yargılama Usulü Kanununa göre idari davaların Mahkeme başkanlığına hitaben yazılmış ve işlemlerin iptali veya tam yargı istemlerine yer verilerek hazırlanmış dilekçelerle açılması gerektiğinden, Mahkeme Başkanlığına hitaben yazılmış bir dava dilekçesi ile birlikte iptali istenilen işlemin tarih, sayı ve tebliğ tarihi belirtilerek açılmadığı anlaşılan iş bu dava dilekçesinin mevcut haliyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 3. maddesine uygun olmadığı gerekçesiyle;  dava dilekçesinin aynı Kanunun 15. maddesinin l/d bendi uyarınca bu kararın bildirim tarihini izleyen günden itibaren (30) gün içinde belirtilen noksanlar tamamlanarak Ankara 8. İdare Mahkemesi'nde yeniden dava açmakta serbest olmak üzere reddine karar verilmiş; bunun üzerine davacı vekilince aynı istemle idari yargı yerinde dava açılmıştır.

ANKARA 8.İDARE MAHKEMESİ; 31.1.2018 gün ve E:2018/159 sayı ile “(…) 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu ile yürürlükten kaldırılan 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin "İtiraz" başlıklı 35. maddesinde "Tescil başvurusu yapılmış markanın 7 nci ve 8 inci madde hükümlerine göre tescil edilmemesi gerektiğine ilişkin itirazlar ile başvurunun kötü niyetle yapıldığına ilişkin itirazlar ilgili kişiler tarafından marka başvurusunun yayınından itibaren üç ay içerisinde yapılır. ... 8 inci maddenin son fıkrası çerçevesinde yapılacak itiraz, ancak itiraz eden kişinin markasını bu süre içerisinde kullanmaması halinde reddedilir. ... İtirazlar yazılı ve gerekçeli olarak yapılır. Enstitü itiraz sahibinden, yönetmelikte öngörülen sürede yerine getirilmek üzere, ek belge, kanıt ve gerekçeler isteyebilir. ... Bu süre içerisinde istenilen ek belge, kanıt ve gerekçeler Enstitüye verilmediği takdirde itiraz yapılmamış sayılır." hükmüne, "İtirazın incelenmesi" başlıklı 36. maddesinde "Enstitü, itirazları incelerken gerekli gördüğü süre ve sıklıkta tarafların itiraz ve karşı görüşlerini ilgili taraflara iletir ve yazılı görüşlerini alır. ... Enstitü gerekli görürse tarafları uzlaşmak için biraraya getirir. ... Enstitü, yapılan itirazı geçerli bulmazsa reddeder. İtiraz, başvuruda kullanılacağı belirtilen mallar veya hizmetlerden bir kısmıyla ilgili olarak geçerli bulunursa, bu mallar veya hizmetlere ilişkin olarak kabul edilir."hükmüne, "Görevli ve yetkili mahkeme" başlıklı 71. maddesinde ise " Bu Kanun Hükmünde Kararnamede öngörülen davalarda, görevli mahkeme ihtisas mahkemeleridir. Bu mahkemeler tek hâkimli olarak görev yaparlar. Asliye hukuk ve asliye ceza mahkemelerinden hangilerinin ihtisas mahkemesi olarak görevlendirileceği ve bu mahkemelerin yargı çevresini, Adalet Bakanlığının teklifi üzerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu belirler. ... Enstitünün bu Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine göre aldığı bütün kararlara karşı açılacak davalarda ve Enstitünün kararlarından zarar gören üçüncü kişilerin Enstitü aleyhine açacakları davalarda görevli ve yetkili mahkeme, bu maddenin birinci fıkrasında belirtilen mahkemelerden Ankara ihtisas mahkemeleridir." hükmüne, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu'nun 156. maddesinde "Bu Kanunda öngörülen davalarda görevli mahkeme, fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesi ile fikri ve sınai haklar ceza mahkemesidir. Bu mahkemeler, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun olumlu görüşü alınarak, tek hâkimli ve asliye mahkemesi derecesinde Adalet Bakanlığınca lüzum görülen yerlerde kurulur. Bu mahkemelerin yargı çevresi, 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun hükümlerine göre belirlenir. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi kurulmamış olan yerlerde bu mahkemenin görev alanına giren dava ve işlere, o yerdeki asliye hukuk mahkemesince; fikri ve sınai haklar ceza mahkemesi kurulmamış olan yerlerde bu mahkemenin görev alanına giren dava ve işlere, o yerdeki asliye ceza mahkemesince bakılır. (...) Kurumun bu Kanun hükümlerine göre aldığı bütün kararlara karşı açılacak davalarda ve Kurumun kararlarından zarar gören üçüncü kişilerin Kurum aleyhine açacakları davalarda görevli ve yetkili mahkeme, Ankara Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesidir." hükmüne yer verilmiştir.

5000 Sayılı Türk Patent ve Marka Kurumu Kuruluş Ve Görevleri Hakkında Kanun'un işlem tarihinde yürürlükte olan 10. maddesinde "... Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Dairesinin kararları Enstitünün nihai kararıdır. Bu kararlara karşı, ilgili mahkemede dava açılabilir." hükmü yer almaktadır.

556 Sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Uygulamasına Dair Yönetmeliğin "İtirazın şekli ve zamanı" başlıklı 36. maddesinde "İtiraz, bu Yönetmeliğin 34 ve 35 inci maddelerinde belirtilen süreler içerisinde ve itiraza ilişkin gerekçelerin de belirtildiği imzalı dilekçe ile Enstitüye yapılır. ... Bu dilekçeye, itiraz ücretinin tam olarak ödendiğine ilişkin belge ile vekil tarafından yapılan itirazlarda vekaletname eklenir." hükmü yer almıştır.

Yukarıda yer alan hükümlere göre, Enstitünün yukarıda yer verilen Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine göre aldığı bütün kararlara karşı açılacak davalarda ve Enstitünün kararlarından zarar gören üçüncü kişilerin Enstitü aleyhine açacakları davalarda görevli ve yetkili mahkeme, bu maddenin birinci fıkrasında belirtilen mahkemelerden Ankara İhtisas mahkemeleridir.

Dava dosyasında mevcut bilgi ve belgelerin incelenmesi sonucunda; davacı şirket tarafından, Türk Patent Enstitüsü nezdinde işlemleri yürüten vekilinin vekillik görevinden istifa ettiği, vekillik görevinden istifasının kayda alınması ve bundan sonra yapılacak tüm tebligatların tarafına değil aslına yapılmasının talep edilmesine rağmen şirketin işlemlerine ilişkin bir kısım Markalar Dairesi kararlarının ve Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararlarının istifa eden vekile yapılması sebebiyle hak kaybına uğrayacakları ileri sürülerek şirket nezdinde tesis edilen Markalar Dairesi kararlarının ve Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararlarının asile yeniden tebligata çıkarılmasına ve itiraza ilişkin sürelerin eski hale getirilmesine karar verilmesi talebiyle yapılan başvurunun Türk Patent Enstitüsü Markalar Dairesi Başkanlığı'nca reddedilmesi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Uyuşmazlıkta, her ne kadar adli yargı yerince, Enstitünün son kararının tesisine olanak sağlayacak YİDK nezdinde itiraz gerçekleştirilmeksizin idari işlemlere itiraz niteliğinin bulunmasının idari yargı yolunu açacağı ileri sürülmekte ise de, yukarıda yer alan mevzuat uyarınca nihai karar ayrımı yapılmaksızın 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu ve 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname kapsamında Enstitünün aldığı tüm kararlara karşı ihtisas mahkemelerinde dava açılabileceği, davacı şirket tarafından yapılan başvurunun da itirazın süre ve şekline yönelik ve davalı Enstitü tarafından yukarıda yer verilen Kararname kapsamında yapılan işlemlere ilişkin olması dolayısıyla, uyuşmazlığın 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ve bu Kararnamenin uygulanmasına ilişkin Yönetmelik hükümleri kapsamında çözümlenmesi gerektiği, bu kapsamda davaların görüm ve çözümünde adli yargı yerlerinde özel ihtisas mahkemelerinin yetkili kılındığı, açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Bu durumda; tarafları, konusu ve sebebi aynı olan Ankara 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi'nin E:2016/408 sayılı dosyasında görülen davada, anılan Mahkemenin 23.12.2016 tarih ve E:2016/408, K:2016/253 sayılı kararıyla, davanın idari yargıda çözümlenmesi gerektiğinden görevsizlik nedeniyle reddedilerek dava dosyasının Mahkememize gönderildiği ve E2017/3134 esasına kaydedildiği, bunun üzerine Mahkememizce verilen 07.11.2017 tarih ve E:2017/3134, K:2017/3084 sayılı karar ile dilekçenin reddine karar verildiği, davanın aynı istemle yenilenmesi üzerine Mahkememizin E:2018/159 sayılı dosyasında açılan davada, adli yargı mahkemelerinin görevli olduğu kanısına varıldığından, görevli merciin belirtilmesi için dava dosyasının Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesi gerekmektedir.

Açıklanan nedenlerle, görüm ve çözümü idari yargının görevinde bulunmayan davada 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 19.maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için iş bu dava dosyası ile Ankara 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi'nin E:2016/408 esasına kayıtlı dava dosyasının Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine, dosya incelemesinin Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilene değin ertelenmesine…” karar vermiş; Mahkemece 19.2.2018 tarihli üst yazıyla gönderilen dava dosyası 26.2.2018 tarihinde kayıtlarımıza girmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Suna TÜRE, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN ve Turgay Tuncay VARLI’nın katılımlarıyla yapılan 28.5.2018 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen şekilde başvurulduğu ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacı şirketin iş ve işlemlerini yürüten Avukat T.A.’ın davacının marka vekilliğinden istifa etmesine karşın, marka başvurularının yayınına itiraz/kararına itiraz dosyalanması sonucunda TPE Markalar Dairesi Başkanlığı ya da TPE YİDK tarafından verilmiş olan kararların bir kısmının tebligatının asile yapılmaması nedeniyle mağduriyet yaşandığından bahisle; dava dilekçesi içeriğinde liste halinde verilmiş olan markalara ilişkin TPE Markalar Dairesi Başkanlığı ve Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararlarının davacıya yeniden tebligata çıkartılmasına ve ilgili sürelerin eski duruma getirilmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

Davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan ve 22/12/2016 tarihli ve 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 191 inci maddesiyle yürürlükten kaldırılan 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin 2/d maddesinde, "Marka Vekili"nin, bu Kanun Hükmünde Kararnamede belirtilen haklarla ilgili konularda, ilgili kişileri Enstitü nezdinde temsil eden, danışmanlık yapan ve haklarının korunması için Enstitü nezdinde gerekli girişimlerde bulunan ve işlemleri yürüten kişileri ifade edeceği şeklinde tanımlanmış; aynı KHK’nın “İtiraz” başlıklı 35.maddesinde, “Tescil başvurusu yapılmış markanın 7 nci ve 8 inci madde hükümlerine göre tescil edilmemesi gerektiğine ilişkin itirazlar ile başvurunun kötü niyetle yapıldığına ilişkin itirazlar ilgili kişiler tarafından marka başvurusunun yayınından itibaren üç ay içerisinde yapılır.

8 inci maddenin son fıkrası çerçevesinde yapılacak itiraz, ancak itiraz eden kişinin markasını bu süre içerisinde kullanmaması halinde reddedilir.

İtirazlar yazılı ve gerekçeli olarak yapılır. Enstitü itiraz sahibinden, yönetmelikte öngörülen sürede yerine getirilmek üzere, ek belge, kanıt ve gerekçeler isteyebilir.

Bu süre içerisinde istenilen ek belge, kanıt ve gerekçeler Enstitüye verilmediği takdirde itiraz yapılmamış sayılır.” hükmüne; “İtirazın incelenmesi” başlıklı 36.maddesinde, “Enstitü, itirazları incelerken gerekli gördüğü süre ve sıklıkta tarafların itiraz ve karşı görüşlerini ilgili taraflara iletir ve yazılı görüşlerini alır.

Enstitü gerekli görürse tarafları uzlaşmak için biraraya getirir.

Enstitü, yapılan itirazı geçerli bulmazsa reddeder. İtiraz, başvuruda kullanılacağı belirtilen mallar veya hizmetlerden bir kısmıyla ilgili olarak geçerli bulunursa, bu mallar veya hizmetlere ilişkin olarak kabul edilir.” hükmüne;  “Görevli ve yetkili mahkeme” başlıklı 71.maddesinde, “ (Değişik:22/6/2004 – 5194/17 md.)

Bu Kanun Hükmünde Kararnamede öngörülen davalarda, görevli mahkeme ihtisas mahkemeleridir. Bu mahkemeler tek hâkimli olarak görev yaparlar. Asliye hukuk ve asliye ceza mahkemelerinden hangilerinin ihtisas mahkemesi olarak görevlendirileceği ve bu mahkemelerin yargı çevresini, Adalet Bakanlığının teklifi üzerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu belirler.

Enstitünün bu Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine göre aldığı bütün kararlara karşı açılacak davalarda ve Enstitünün kararlarından zarar gören üçüncü kişilerin Enstitü aleyhine açacakları davalarda görevli ve yetkili mahkeme, bu maddenin birinci fıkrasında belirtilen mahkemelerden Ankara ihtisas mahkemeleridir.” hükmüne yer verilmiş; benzer biçimde,  22/12/2016 tarihli ve 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun, “Görevli ve yetkili mahkeme” başlıklı 156.maddesinde de, “ (1) Bu Kanunda öngörülen davalarda görevli mahkeme, fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesi ile fikri ve sınai haklar ceza mahkemesidir. Bu mahkemeler, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun olumlu görüşü alınarak, tek hâkimli ve asliye mahkemesi derecesinde Adalet Bakanlığınca lüzum görülen yerlerde kurulur. Bu mahkemelerin yargı çevresi, 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun hükümlerine göre belirlenir. Fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesi kurulmamış olan yerlerde bu mahkemenin görev alanına giren dava ve işlere, o yerdeki asliye hukuk mahkemesince; fikri ve sınai haklar ceza mahkemesi kurulmamış olan yerlerde bu mahkemenin görev alanına giren dava ve işlere, o yerdeki asliye ceza mahkemesince bakılır.

(2) Kurumun bu Kanun hükümlerine göre aldığı bütün kararlara karşı açılacak davalarda ve Kurumun kararlarından zarar gören üçüncü kişilerin Kurum aleyhine açacakları davalarda görevli ve yetkili mahkeme, Ankara Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesidir.

(3) Sınai mülkiyet hakkı sahibi tarafından, üçüncü kişiler aleyhine açılacak hukuk davalarında yetkili mahkeme, davacının yerleşim yeri veya hukuka aykırı fiilin gerçekleştiği yahut bu fiilin etkilerinin görüldüğü yer mahkemesidir.

(4) Davacının Türkiye’de yerleşim yeri bulunmaması hâlinde yetkili mahkeme, davanın açıldığı tarihte sicilde kayıtlı vekilin işyerinin bulunduğu yerdeki ve eğer vekillik kaydı silinmişse Kurum merkezinin bulunduğu yerdeki mahkemedir.

(5) Üçüncü kişiler tarafından sınai mülkiyet hakkı sahibi aleyhine açılacak davalarda yetkili mahkeme, davalının yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesidir. Sınai mülkiyet hakkı başvurusu veya sınai mülkiyet hak sahibinin Türkiye’de yerleşim yeri bulunmaması hâlinde, dördüncü fıkra hükmü uygulanır.” hükmüne yer verilmiştir.

Öte yandan, 5000 Sayılı Türk Patent ve Marka Kurumu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunun işlem tarihinde yürürlükte olan “Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu” başlıklı 10.maddesinde, “ Sınaî mülkiyet haklarının tescil işlemleri ile ilgili Enstitünün almış olduğu kararlara karşı başvuru sahipleri veya üçüncü kişiler tarafından yapılacak itirazların incelenmesi ve değerlendirilmesi işlemleri Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunca yürütülür.

Yeniden incelenmesi ve değerlendirilmesi talep edilen konuda kararlar, Enstitü Başkanı veya görevlendireceği Başkan Yardımcılarından biri başkanlığında, Başkanın Enstitü içinden seçeceği, yeniden incelenip değerlendirme yapılacak konuda uzman olan ve itiraz ile ilgili olarak alınmış olan kararlarda görevli bulunmayan en az iki uzman üyeden oluşan Kurul tarafından alınır.

Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunun kararları Enstitünün nihai kararıdır. Bu kararlara karşı ilgili mahkemede dava açılabilir.

Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunun çalışma esasları ve işleyişi Enstitü tarafından hazırlanıp Bakanlığın onayı ile çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.” hükmü;  “Markalar Dairesi Başkanlığı” başlıklı 13.maddesinde, “Markalar Dairesi Başkanlığı;

a) Markaların tescil başvurularının ilgili mevzuat hükümlerine göre kayıt, dosyalama, araştırma, inceleme, değerlendirme ve tescil işlemlerini yapar,

b) Markaların ve marka tescil başvurularının ilgili mevzuat hükümlerine göre lisans, devir, sair değişikliklerle ilgili işlemlerini yapar,

c) Markaların ilan, tasnif ve sicil işlemlerini yapar,

d) İlgili mevzuat hükümlerine göre, belirli nitelikleri haiz işaret ve ibarelerin koruma altına alınması, markaların tanınmışlık düzeyleri ile ilgili esasların belirlenmesi ve uygulamaya konulması işlemlerini yapar,

e) Coğrafi işaretlerle ilgili işlemleri yürütür,

f) Başkanlıkça verilecek diğer işleri yapar.” hükmü yer almıştır.

Son olarak; 556 Sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Uygulamasına Dair Yönetmeliğin 1.maddesinde, Yönetmeliğin amacının, 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede belirtilen marka tescil başvurusunun yeri, zamanı ve başvuru evrakının düzenlenmesi ile markalarla ilgili diğer işlemlerde uyulacak usul ve esasları  belirlemek olduğu ifade edilmiş; Yönetmeliğin “İtirazın şekli ve zamanı” başlıklı 36.maddesinde, “İtiraz, bu Yönetmeliğin 34 ve 35 inci maddelerinde belirtilen süreler içerisinde ve itiraza ilişkin gerekçelerin de belirtildiği imzalı dilekçe ile Enstitüye  yapılır.

Bu dilekçeye, itiraz ücretinin tam olarak ödendiğine ilişkin belge ile vekil tarafından yapılan itirazlarda vekaletname eklenir.

İtirazlarda, belgelerin tamamı itiraz anında verilmemiş ise, eksik belgeler itiraz süresi içerisinde tamamlanabilir. Karara itirazlarda, belgeler eksiksiz olarak verilmiş ise iki aylık sürenin tamamlanması beklenmeden incelemeye başlanabilir. Bu Yönetmeliğin 34 ve 35 inci maddelerinde gösterilen süreler içerisinde, belirtilen belgelerin tamamlanmaması hâlinde itiraz yapılmamış sayılır.” denilmiştir.

Olayda, davacı G.Uluslararası Nakliyat Servis ve Ticaret A.Ş. vekili tarafından davalı Türk Patent Enstitüsü, Markalar Dairesi Başkanlığına verilen 27.06.2016 tarih ve 2016-GE-265023 sayılı dilekçe ile, Avukat T.A.’ın,  anılan firmanın iş ve işlemlerini yürütmekte iken 08.10.2015 tarih ve 2015-GE-367261 kayıt numaralı dilekçe ile firmanın marka vekilliğinden istifa ettiği,  bundan böyle tebligatların doğrudan G.Uluslararası Nakliyat Servis ve Ticaret A.Ş.’ye yapılması gerektiğini bildirdiği;  buna rağmen davacı firmaya ait dosyalardan bazılarına ilişkin tebligatların ısrarla yetkisiz vekile yapıldığı, yetkisiz vekile olan evrakların TPE’ye iade edildiği, TPE’nin iade olan evraklara ilişkin hiçbir işlem yapmadığı, ne Av. T.A.’a ne de asile hiçbir surette bilgilendirme yapılmadığından evraklarda yer alan kararlara karşı olan işlem sürelerinin dolduğu ifade edilerek, eksik evrakların asile tebliği ile itiraz edilen ve ayrıntılı listesi sunulan dosyalar kapsamındaki marka tescil işlemlerinin iptaline dair işlemlerin ivedilikle tamamlanmasının talep edildiği; bu dilekçeye karşılık, davalı Türk Patent Enstitüsü Markalar Dairesi Başkanlığınca davacı firma vekiline verilen 14.10.2016 tarih ve 2016-OE- 467248 sayılı cevap yazısında;  Av. T.A.’a iletilen tebligatların geçerli olduğu ve bunların yeniden davacı şirkete iletilmesinin mümkün olmadığı, tebligatlar ile başlayan ve niteliği itibarıyla hak düşürücü olan sürelerin şirket vekiline yeniden tebligat yapılarak uzatılmasının ve değiştirilmesinin mümkün olmadığının bildirilmesi ve 20.10.2016 tarihinde davacı şirket vekili Av. Esin BATAK tarafından tebliğ alınması üzerine; dava dilekçesi içeriğinde liste halinde verilmiş olan markalara ilişkin TPE Markalar Dairesi Başkanlığı ve Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararlarının davacıya yeniden tebligata çıkartılmasına ve ilgili sürelerin eski duruma getirilmesine karar verilmesi istemiyle bakılan davaların açıldığı anlaşılmıştır.

Somut olay ve konuya ilişkin mevzuat hükümleri birlikte irdelendiğinde; davacı şirket tarafından tebligatı talep edilen tüm dosyaların marka dosyası olduğu; marka vekilliğini bırakan avukata tebligat yapılması sonucunda davacı şirkete ulaşmadığı iddia edilen listeye bakıldığında, marka başvurularındaki noksanlıkların Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu ve Markalar Dairesi Kararları ile yayına itirazın reddi ve tescil kararına ilişkin bulunduğu; dava konusu iş ve işlemlerin 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile düzenlenmiş hususlar kapsamında kaldığı;  davacı şirketin,  eski hale getirme talebinin muhatabının da yine davalı Enstitü olduğu; davacı şirketin başvurusunun reddine ilişkin cevap yazısında da dayanak olarak 556 sayılı KHK ve Uygulama Yönetmeliğinin alındığı gözetildiğinde; uyuşmazlığın, 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile bu kararnameyi yürürlükten kaldıran 22/12/2016 tarihli ve 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunundaki açık düzenleme kapsamında ihtisas mahkemesi olarak belirlenen ve adli yargı düzeninde yer alan, Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Ankara 8.İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile Ankara 3.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin, 23.12.2016 gün ve E:2016/408, K:2016/453 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

S O N U Ç  : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Ankara 8.İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Ankara 3.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin, 23.12.2016 gün ve E:2016/408, K:2016/453 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 28.5.2018 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

 Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

Üye

Şükrü

BOZER

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKSU

 

Üye

Suna

TÜRE

 

 

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

 

Üye

Turgay Tuncay Varlı