T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

          ESAS    NO     : 2019 / 353

          KARAR NO    : 2019 / 359

          KARAR TR     : 20.5.2019

ÖZET : Halk Eğitim Merkezi bünyesinde usta öğretici olarak görev yaparken emekli olan davacının, çalıştığı günler karşılığı olan kıdem tazminatının ödenmesi  istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı         : A. N.

Vekili           : Av. N. O.

Davalı          : Milli Eğitim Bakanlığı

Vekili           : Av.A. Ç.

 

O L A Y : Davacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin davalı Bakanlığa bağlı İstanbul Bayrampaşa Halk Eğitim merkezinde usta eğitici olarak çalışmaya başladığını ve emekli olduğu tarihe kadar Eyüp, Bakırköy, Esenler, Güngören Halk Eğitim Müdürlüğünde çalıştığını ve emekli olduktan sonra da halen Güngören Halk Eğitim Biriminde Sosyal güvenlik destek primi ödemek suretiyle çalışmasını sürdürdüğünü;  müvekkilinin her yıl okulların açık olduğu tarihlerde usta öğretici olarak mevsimlik işçiler gibi çalıştığını, bu arada 270 gün isteğe bağlı ödeme de yaparak emeklilik süresini ve gün sayısını tamamlayarak 15.10.2008 tarihinde Sosyal Sigortalar Kurumundan emekli olduğunu;  bu sebeple kıdem tazminatını almak için yaptığı başvurudan sonuç alamadığını ifade ederek; fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydı ile 5.000,00 TL kıdem tazminatı talepli belirsiz alacak davalarının kabulü ile;  müvekkilinin iş akdini emeklilik nedeniyle feshettiği 26.09.2008 tarihinden başlamak üzere, en yüksek banka mevzuat faizi ile tahsili istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

Bakırköy 22.İş Mahkemesi: 4.10.2013 gün ve E:2013/309, K:2013/91 sayı ile,  uyuşmazlığın esasını inceleyerek davanın kabulüne karar vermiş, temyiz yoluna gidilmesi üzerine Yargıtay 9.Hukuk Dairesi: 2.3.2015 gün ve E: 2013/14379, K:2015/8574 sayı ile,  davacının 657 sayılı yasanın 89. maddesinde belirtilen statü içinde ve Kaymakamlık onayı ile görevlendirilmiş olduğu;  davacı ile davalı arasında iş sözleşmesi bulunmadığı,  taraflar arasındaki ilişkinin statü hukukuna tabi olduğunu,  aradaki hukuki ilişkinin iş sözleşmesi, bir başka anlatımla işçi-işveren ilişkisi olarak nitelenemeyeceğini;   bu hukuki olguya göre uyuşmazlığın çözüm yerinin idari yargı olduğu, Mahkemece “dava dilekçesinin yargı yolu yanlışlığı nedeni ile usulden reddine” karar verilmesi gerekirken uyuşmazlığın esası hakkında karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle,  temyiz olunan kararın bozulmasına karar vermiştir.

BAKIRKÖY 22.İŞ MAHKEMESİ: 14.9.2015 gün ve E:2015/227, K:2015/264 sayı ile, bozma ilamına uyduktan sonra; davanın usulden reddine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez,  müvekkilinin 26.09.2008 tarihinden itibaren davalı taraftan kıdem tazminatı alacağına hak sahibi olduğunun tespit edilerek, 14.559,74 TL kıdem tazminatı alacağının 26.09.2008 tarihinden itibaren en yüksek mevduat faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi istemiyle, idari yargı yerinde dava açmıştır.

İSTANBUL 9.İDARE MAHKEMESİ: 31.1.2018 gün ve E:2017/324, K:2018/216 sayı ile, “(…)davacının 506 sayılı Kanun yürürlükte iken mülki amirin tasarrufu ile çalışmaya başladığı, böylece davalı idareyle arasında hizmet ilişkisi kurulduğu, talep edilen ücretli izin alacakları ile ihbar ve kıdem tazminatının, statü hukukundan değil, İş Kanunundan kaynaklanan haklardan olduğu dikkate alındığında, uyuşmazlığın özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin(iş Mahkemesinin) görevli olduğu anlaşılmaktadır.

Öte yandan aynı konuda 2247 Sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 19.maddesi uyarınca görevli yargı merciinin belirlenmesi amacıyla aynı konuda Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilen başka bir davada Uyuşmalık Mahkemesi Hukuk Bölümü'nün 15.02.2016 tarih ve E:2015/983, K:2016/54 sayılı kararı ile davanın görüm ve çözümünde adli yargı merciinin görevli olduğu sonucuna varıldığı anlaşılmaktadır.

Açıklanan sebeplerle davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 15/1-a. maddesi hükmü gereğince görev yönünden reddine…” karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili adli ve idari yargı yerlerince verilen görevsizlik kararları nedeniyle oluştuğu öne sürülen olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi istemiyle başvuruda bulunmuştur.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ'un katılımlarıyla yapılan 20.5.2019 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece, adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmediği anlaşılmış ise de, eksikliğin tamamlanması amacıyla dosyanın iade edilmesi üzerine, İdare Mahkemesince adli yargı dosyası da temin edilerek eksikliğin giderildiği; diğer taraftan, idari yargı kararının kesinleşme durumunun saptanamaması nedeniyle, mahkemesinden buna ilişkin belge temin edildiği ve sonuç itibariyle usule ilişkin başka bir noksanlık da bulunmadığı anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, Güngören Halk Eğitim Merkezi bünyesinde usta öğretici olarak görev yaparken emekli olan davacı tarafından, çalıştığı günler karşılığı olan kıdem tazminatının ödenmesi istemiyle açılmıştır.

506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 2. maddesinde “Bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanlar bu kanuna göre sigortalı sayılırlar…” denilmiş, aynı Yasanın “Uyuşmazlıkların Çözüm Yeri” Başlıklı 134. maddesinde, “Bu kanunun uygulanmasından doğan uyuşmazlıklar, yetkili iş mahkemelerinde veya bu davalara bakmakla görevli mahkemelerde görülür” hükmüne yer verilmiş; 506 sayılı yasa hükümleri 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 106. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır. 5510 sayılı Kanunun 3.maddesinde;  kısa ve/veya uzun vadeli sigorta kolları bakımından adına prim ödenmesi gereken veya kendi adına prim ödemesi gereken kişi sigortalı olarak tanımlanmış; 79.madde ile başlayan Dördüncü Kısmında, primlere ilişkin hükümlere yer verilmiş; 101. maddesinde “Bu kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar İş Mahkemelerinde görülür” denilmiştir.

Öte yandan, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 1.maddesinde,  Kanunun amacının,  işverenler ile bir iş sözleşmesine dayanarak çalıştırılan işçilerin çalışma şartları ve çalışma ortamına ilişkin hak ve sorumluluklarını düzenlemek olduğu belirtilmiş; aynı zamanda, bakılan davanın da konusunu oluşturan  “İş Sözleşmesi, Türleri ve Feshi” hususuna Kanunun 8.maddesi ve devamında, kıdem tazminatı,  ücretli izin, bildirim süresinden kaynaklanan yükümlülük ve haklara ilişkin hususlara ise Kanunun değişik maddelerinde yer verilmiştir.

Diğer taraftan; 12.10.2017 gün ve 30221 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren, 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun;

"İş mahkemelerinin kuruluşu" başlıklı 2. maddesinde,

“(1) İş mahkemeleri, Hâkimler ve Savcılar Kurulunun olumlu görüşü alınarak, tek hâkimli ve asliye mahkemesi derecesinde Adalet Bakanlığınca lüzum görülen yerlerde kurulur. Bu mahkemelerin yargı çevresi, 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun hükümlerine göre belirlenir.

(2) İş durumunun gerekli kıldığı yerlerde iş mahkemelerinin birden fazla dairesi oluşturulabilir. Bu daireler numaralandırılır. İhtisaslaşmanın sağlanması amacıyla, gelen işlerin yoğunluğu ve niteliği dikkate alınarak, daireler arasındaki iş dağılımı Hâkimler ve Savcılar Kurulu tarafından belirlenebilir. Bu kararlar Resmî Gazete’de yayımlanır. Daireler, tevzi edilen davalara bakmak zorundadır.

(3) İş mahkemesi kurulmamış olan yerlerde bu mahkemenin görev alanına giren dava ve işlere, o yerdeki asliye hukuk mahkemesince, bu Kanundaki usul ve esaslara göre bakılır." denilmiş,

"Dava şartı olarak arabuluculuk" başlıklı 3/1. maddesinde;

" (1) Kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda, arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır..." denilmiş,

"Görev" başlıklı 5. maddesinde;

" (1) İş mahkemeleri;

a) 5953 sayılı Kanuna tabi gazeteciler, 854 sayılı Kanuna tabi gemiadamları, 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununa veya 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına,

b) İdari para cezalarına itirazlar ile 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi kapsamındaki uyuşmazlıklar hariç olmak üzere Sosyal Güvenlik Kurumu veya Türkiye İş Kurumunun taraf olduğu iş ve sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan uyuşmazlıklara,

c) Diğer kanunlarda iş mahkemelerinin görevli olduğu belirtilen uyuşmazlıklara, ilişkin dava ve işlere bakar" denilmiştir.

Aynı Kanun'un "Geçici Hükümleri" başlıklı Geçici 1. maddesinde;

"(1) Mülga 5521 sayılı Kanun gereğince kurulan iş mahkemeleri, bu Kanun uyarınca kurulmuş iş mahkemeleri olarak kabul edilir. Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış olan davalar, açıldıkları mahkemelerde görülmeye devam olunur.

(2) Bu Kanunun dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin hükümleri, bu hükümlerin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ilk derece mahkemeleri ve bölge adliye mahkemeleri ile Yargıtayda görülmekte olan davalar hakkında uygulanmaz.

(3) Başka mahkemelerin görev alanına girerken bu Kanunla iş mahkemelerinin görev alanına dâhil edilen dava ve işler, iş mahkemelerine devredilmez; kesinleşinceye kadar ilgili mahkemeler tarafından görülmeye devam olunur.

(4) İlk derece mahkemeleri tarafından bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce verilen kararlar, karar tarihindeki kanun yoluna ilişkin hükümlere tabidir. " hükmüne yer verilmiştir.

Dosya kapsamında yapılan incelemede; davacının Halk Eğitim Merkezi Müdürlüklerinde usta öğretici olarak görev yaptığı ve 2008 yılında emekli olduğu;  davacı tarafından, görev yaptığı dönemlere ilişkin olarak ödenmeyen kıdem tazminatının ödenmesine karar verilmesi istemiyle dava açıldığı anlaşılmaktadır.

Davacının, idareyle arasında bir hizmet ilişkisi kurulduğu, talep edilen kıdem tazminatının İş Kanunu’ndan kaynaklanan haklardan olduğu dikkate alındığında, uyuşmazlığın özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Bakırköy 22.İş Mahkemesinin 14.9.2015 gün ve E:2015/227, K:2015/264 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Bakırköy 22.İş Mahkemesinin 14.9.2015 gün ve E:2015/227, K:2015/264 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 20.5.2019 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                          Üye                                  Üye                                 Üye                    

       Hicabi                         Şükrü                             Mehmet                             Birol        

    DURSUN                    BOZER                            AKSU                            SONER            

 

 

 

                                            Üye                                  Üye                                 Üye                    

                                    Süleyman Hilmi                   Aydemir                         Nurdane           

                            AYDIN                            TUNÇ                            TOPUZ