Hukuk Bölümü 2001/7 E., 2001/24 K.

  • MEMURİYET GÖREVİNİ İHMAL
  • OLUMSUZ GÖREV UYUŞMAZLIĞI
  • 765 S. TÜRK CEZA KANUNU (MÜLGA) [ Madde 230 ]
  • 1602 S. ASKERİ YÜKSEK İDARE MAHKEMESİ KANUNU [ Madde 20 ]
  • 2247 S. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAK... [ Madde 14 ]
  • 2247 S. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAK... [ Madde 27 ]
  • "İçtihat Metni"

    OLAY : A) Şırnak-Uludere, Gülyazı 4. J.Snr.Tb. 3. J.Snr.Bl.K.'lığı emrinde idari işler astsubayı olarak görev yapan davacı hakkında, 1998 yılı genel atamaları döneminde birliği ile ilişik keserken ordudonatım malzemelerinin devir-teslimi sırasında zimmet açığının saptandığı nedeniyle Askeri Savcılık tarafından düzenlenen 15.2.1999 gün ve 1999/419-48 sayılı iddianame ile, memuriyet görevini ihmal suçunu işlediği belirtilerek eylemine uyan As.C.K.'nun 144. maddesi delaletiyle T.C.K.'nun 230/2. maddesi gereğince cezalandırılmasına ve 341,391,480.- TL. Hazine zararının 353 sayılı Yasa'nın 16. maddesi gereğince kendisinden tazminine karar verilmesi istemiyle açılan davada, HV.K.K. 2 NCİ TAK.HV.K.K.'LIĞI DİYARBAKIR ASKERİ MAHKEMESİ'nde yapılan yargılama sonunda: 27.10.1999 gün ve E: 1999/507, K: 1999/585 sayı ile, müsnet suçun yasal unsurları itibariyle oluşmadığı nedeniyle sanığın BERAETİNE, meydana gelen 341,391,480.- TL.'sı Hazine zararının sanıktan takip ve tahsilinin takdiri bakımından ilgili evrak suretlerinin Şırnak-Uludere Malmüdürlüğüne gönderilmesine karar verilmiş; bu karar, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.

    B) Uludere Malmüdürlüğünün istemi üzerine Ordu İl Defterdarlığınca İl Jandarma Komutanlığına gönderilen 6.7.2000 gün ve 949 sayılı yazı ile, adıgeçen hakkında Hazine zararı mahkumiyetine karar verildiği ve sözkonusu zararın tahsilinin istenildiğinden bahisle, borçludan Hazine zararının tahsili için Defterdarlık Muhasebe Müdürlüğü veznesine müracaatının temini talep edilmiştir.

    Bunun üzerine davacı, hakkında açılan ceza davasında beraet ettiğini; Askeri Mahkeme kararının Hazine zararı yönünden mahkumiyet hükmü içermediğini ileri sürerek, Hazine zararının tahsili yolunda tesis edilen işlemin iptali istemiyle, 31.7.2000 gününde genel idari yargı yerinde dava açmıştır. DİYARBAKIR İDARE MAHKEMESİ; 1.9.2000 gün ve E: 2000/788, K: 2000/641 sayı ile, asker kişi olduğu tartışmasız bulunan davacı hakkında, görevi nedeniyle meydana gelen Hazine zararının tahsili amacıyla tesis edilen idari ilemin askeri hizmetten kaynaklanması nedeniyle, 1602 sayılı Yasa'nın 20. maddesi gereğince davanın görüm ve çözümünde askeri yargının görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.

    Davacı, aynı istekle, 9.10.2000 günlü dilekçesi ile AYİM'de dava açmıştır. ASKERİ YÜKSEK İDARE MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRESİ; 1.11.2000 gün ve E: 2000/714, K: 2000/671 sayı ile, Hazine alacağının tahakkuk ve tahsiline dair işlemlerin idari nitelikte olmadığı; zira idari işlemin, genel olarak, idari makam ve mercilerin kamu hukuku alanında, kamu gücünü kullanarak tesis ettikleri tek taraflı ve doğrudan uygulanabilir nitelikteki tasarruflar olarak tanımlandığı; idare, Hazine alacağının tahsili işlemini yürütürken bir özel hukuk tüzel kişisi gibi hareket ettiğinden, alacağını istediği kişi ile arasında bir özel hukuk ilişkisi bulunduğu; bu nedenle, uyuşmazlığın adli yargı mercileri önünde çözümlenmesi gerektiği gerekçesiyle, davanın görev yönünden reddine karar vermiş; bu karar, yasa yoluna başvurulmayarak kesinleşmiştir.

    Davacı, 15.12.2000 günlü dilekçe ile, dava dosyasının Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesini istemiştir.

    İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü'nün, Ali HÜNER'in Başkanlığında, Üyeler: Mahir Ersin GERMEÇ, Ümran SAYIŞ, Bekir AKSOYLU, Mustafa BİRDEN, Ertuğrul TAKA ve Dr. Serdar ÖZGÜLDÜR'ün katılımlarıyla yapılan 14/5/2001 günlü toplantısında, Raportör-Hakim İsa YEĞENOĞLU'nun 2247 sayılı Yasada öngörülen yönteme uymayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Danıştay Savcısı Emin Celalettin ÖZKAN ile AYİM Savcısı Hakan ATA' nın başvurunun reddi gerektiğine ilişkin yazılı düşünceler doğrultusundaki açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

    USULE İLİŞKİN İNCELEME:

    2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi'nin Kuruluş Ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 14. maddesinde, "Olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekir. Bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi, ancak davanın taraflarınca ve ceza davalarında ise ayrıca ilgili makamlarca ileri sürülebilir." hükmüne yer verilmiştir.

    Açılan bir davada bir yargı merciinin görevsizlik kararı vermesinden sonra görevli olduğu işaret edilen yargı merciine bu davanın intikali üzerine, bu yargı merciince de görevsizlik kararı verilerek daha önce görevsizlik kararı veren yargı merciinin görevli olduğuna işaret edilmesi halinde doğan olumsuz görev uyuşmazlığı nedeniyle tarafları, sebebi ve konusu aynı olan bir davaya bakacak mahkeme bulunmadığından, anılan Yasa'nın 14. maddesine göre yapılacak başvuru üzerine Uyuşmazlık Mahkemesi'nce görevli yargı merci belirtilmek suretiyle davanın esasının incelenebilmesi olanaklı hale gelecektir. Olayda, Diyarbakır İdare Mahkemesi'nce verilen görevsizlik kararında

    Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nin görevli olduğuna işaret edilmesi üzerine kendine intikal eden davada AYİM İkinci Dairesi, ortada kamu gücüne dayanan, re'sen ve tek yanlı olarak tesis edilmiş idari nitelikte bir işlem bulunmadığı ve Hazine alacağının ilgiliden rızaen tahsiline yönelik işlemin özel hukuk hükümlerine tabi olduğu nedeniyle, davanın görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu gerekçesiyle verdiği görevsizlik kararında üçüncü bir yargı merciine işaret etmiş olup; davacı tarafından, sözkonusu kararlar nedeniyle doğduğu ileri sürülen görev uyuşmazlığının giderilmesi istenilmiştir. Oysa, AYİM İkinci Dairesi'nin görevli olduğuna işaret ettiği adli yargı yerine açılmış bir dava ve bu dava sonucunda daha önce görevsizlik kararları veren yargı mercilerinin görevli olduğu yolunda verilmiş bir görevsizlik kararı olmadığına göre, olayda davaya bakacak bir mahkeme kalmadığından sözedilemez. Başka bir ifadeyle, davacının, AYİM İkinci Dairesi'nce verilen görevsizlik kararı üzerine adli yargı yerinde borçlu olmadığının tespiti istemiyle dava açması gerekmektedir.

    Bu durumda, genel idari yargı yerince işaret edilen askeri idari yargı yeri tarafından, davada üçüncü bir yargı mercii olan adli yargı yerinin görevli olduğuna işaret edilerek görevsizlik kararı verilmiş olması karşısında, olayda 2247 sayılı Yasa'nın 14. maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğundan sözetmek olanaksızdır. 2247 sayılı Yasa'nın 27. maddesi," Uyuşmazlık Mahkemesi, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceler; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddeder." hükmünü taşımakta olup, yukarıda açıklanan nedenlerle, yöntemine uymayan başvurunun anılan 27. madde uyarınca reddi gerekmektedir.

    SONUÇ : 2247 sayılı Yasa'nın 14. maddesinde öngörülen yönteme uygun bulunmayan başvurunun, aynı Yasa'nın 27. maddesi uyarınca REDDİNE, 14.5.2001 gününde KESİN OLARAK OYBİRLİĞİ İLE karar verildi.