Hukuk Bölümü         2002/69 E.  ,  2002/58 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı           :K.H

Müşteki          :Muğla Valiliği

Davalı           :M.Y.

             O  L  A  Y       :Bayındırlık ve İskan Müdürlüğü teknik ekibince ruhsat ve eklerine aykırı olarak yapıldığı tespit edilerek 3194 sayılı Yasa’nın 32. maddesi gereğince mühürlenmek suretiyle tatil edilen yapının teknik uygulama sorumlusu olan Mimar M.Y.  hakkında, Muğla Valiliği tarafından 3194 sayılı Yasa’nın 28. ve 42. maddelerine göre suç duyurusunda bulunulmuştur.

            Marmaris Cumhuriyet Başsavcılığınca 26.9.2001 gün ve 2001/3484 Hz. sayı ile, fenni mesul hakkında İmar Kanunu’nun 42/6. maddesi gereğince meslekten men cezası verilmesi istemiyle açılan kamu davasında: MARMARİS SULH CEZA MAHKEMESİ’ nin kesinleşen 26.9.2001 gün ve E: 2001/153, K:2001/154 D.İş sayılı yetkisizlik kararı üzerine MUĞLA SULH CEZA MAHKEMESİ’nce; 16.10.2001 gün ve E:2001/1002, K:2001/1007 sayı ile, Mahkemenin görevini düzenleyen 3194 sayılı Yasa’nın 42. maddesinin 5. fıkrasının, Anayasa Mahkemesi’nin 15.5.1997 tarih ve E:1996/72, K:1997/51 sayılı kararı ile iptal edildiği ve 1.2.2001 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan bu hükmün verilen 6 aylık sürenin de dolması nedeniyle yürürlüğe girdiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş; bu karar, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.

            Muğla Valiliğinin isteği üzerine dosyanın gönderildiği MUĞLA İDARE MAHKE-MESİ’nce 22.3.2002 gün ve E: 2002/248, K:2002/158 sayı ile, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 9.maddesinde, çözümlenmesi Danıştay’ın, idare ve vergi mahkemelerinin görevlerine girdiği halde, adli veya askeri yargı yerlerine açılmış bulunan davaların görev noktasından reddi halinde, bu husustaki kararların kesinleşmesini izleyen günden itibaren otuz gün içinde görevli mahkemede dava açılabileceğinin 3. maddesinde ise, idari davaların Danıştay, idare ve vergi mahkemeleri başkanlıklarına hitaben yazılmış dilekçelerle açılacağının öngörüldüğü; bu hükümlere göre, idare mahkemesinin görevine girdiği halde adli yargı yerinde açılmış olan davanın, bu yargı yerince görev yönünden reddi halinde, davacının idare mahkemesine hitaben yazılmış bir dilekçe ile idari dava açması gerektiği; anılan Yasa’da adli yargı yerinin görevsizlik kararı üzerine dava dosyasının, tarafların isteği ile idare mahkemesine gönderilerek idari dava açılması şeklinde bir usulün öngörülmediği gerekçesiyle ve anılan Anayasa Mahkemesi kararı ile 3194 sayılı Yasa’nın 42. maddesinin 5. fıkrası iptal edilmiş ise de aynı maddenin 6. fıkrasının yürürlükte bulunduğundan bahisle, dosya esas kaydının kapatılarak dava dosyasının Muğla Sulh Ceza Mahkemesi’ne geri gönderilmesine karar verilmiştir.

            Bunun üzerine Muğla Sulh Ceza Hakimliğince, olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğundan bahisle dava dosyası Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmiştir.

             İNCELEME VE GEREKÇE   : Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün Ali HÜNER’in Başkanlığında, Üyeler: Dr. Mustafa KILIÇOĞLU, Ümran SAYIŞ, Bekir AKSOYLU, Ayla ALKIVILCIM, Dr. Serdar ÖZGÜLDÜR ve Hıfzı ÇUBUKLU’nun katılımlarıyla yapılan 7.10.2002 günlü toplantısında, Raportör- Hakim İsa YEĞENOĞLU’nun 2247 sayılı Yasada öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mustafa EKİNCİ ile Danıştay Savcısı Emin Celalettin ÖZKAN’ın başvurunun reddi gerektiğine ilişkin yazılı düşünceleri doğrultusundaki açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

             USULE İLİŞKİN İNCELEME   :

            Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulu’nun 13.10.1988 tarih ve 19958 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 11.7.1988 günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararının sonuç kısmında, “ 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un bütünü ile incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanun’un uygulanması yönünden, 2. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan  ‘ceza uyuşmazlıkları’  ibaresinden, savcının ya da şahsi davacının talebiyle başlayan yargılanması sonucunda sanığın mahkûmiyetine ya da beraatine hükmedilebilecek davalarda ASKERİ ve ADLİ CEZA MAHKEMELERİ arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması; bunun dışında kalan tüm görev ve hüküm uyuşmazlıklarının ‘ hukuk uyuşmazlığı’ sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır.” denilmekte olup, adli ceza mahkemesi ile idare mahkemesi arasında görev uyuşmazlığı doğduğu öne sürüldüğüne göre, başvurunun 2247 sayılı Yasa’nın uygulanması yönünden “hukuk uyuşmazlığı” kapsamında bulunduğu açıktır.

            Hukuk uyuşmazlıklarında, görevli veya yetkili olmayan mahkemeye açılan davanın görev veya yetki yönünden reddedilerek dava dosyasının görevli veya yetkili mahkemeye gönderilmesi ancak aynı yargı düzeni içinde yer alan mahkemeler arasında olanaklı olup; bu hususa ilişkin H.M.U.K’nun 27. maddesiyle İ.Y.U.K.’nun 15. maddesinin 1. fıkrası (a) bendinin ikinci cümlesinde yer alan “görev” kuralları, aynı yargı düzeni içindeki mahkemelerin işbölümü esasına ilişkin düzenlemelerdir. Oysa yargı yolunu değiştiren görevsizlik kararı verilmesi durumunda , görevli olduğundan bahisle farklı bir yargı düzeninde yer alan mahkemeye dava dosyasının gönderilebilmesine olanak tanıyan bir düzenleme bulunmamaktadır.

            Göreve ilişkin kararın, işbölümü esasına göre veya yargı yolu bakımından verilmiş olması farklı sonuçlar doğurmaktadır. Şöyle ki; işbölümü esasına göre verilen görevsizlik kararı sonucu dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi durumunda; dava başvuru tarihi itibariyle görevli mahkemede  açılmış sayılmaktadır. Yargı yolunu değiştiren görevsizlik kararı verilmesi durumunda ise; görevli olduğu işaret edilen yargı yerinde, bu yargı yerinin uyguladığı usul kurallarına uygun olarak yeniden dava açılması zorunlu bulunmaktadır.

             Olay kısmında belirtildiği üzere, adli yargı yerince görevsizlik kararı verilerek müştekinin isteği nedeniyle dava dosyasının idari yargı yerine gönderilmesi üzerine, bu yargı yerince, İ.Y.U.K.’nun 3 ve 9. maddelerinde öngörülen usule uygun şekilde Mahkemelerinde açılmış bir dava bulunmadığı nedeniyle adli yargı yerine ait dava dosyasının Mahkemesine iade edilmiş olması, yukarıda yapılan tespite uygun düşmektedir.

            2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş Ve İşleyişi Hakkında Kanunun 14. maddesine göre; olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararın kesin veya kesinleşmiş olması gerekmekte; bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi ise, hukuk uyuşmazlıklarında ancak davanın taraflarınca ileri sürülebilmektedir. Aynı Yasanın 27. maddesinde ise, Uyuşmazlık Mahkemesinin, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceleyeceği; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddedeceği kuralına yer verilmektedir.

            Olayda, Muğla Sulh Ceza Mahkemesince verilmiş bir görevsizlik kararı bulunmakta ise de; Muğla İdare Mahkemesinin kararı, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 3 ve 9. maddelerinde öngörülen usul ve yönteme uygun şekilde dava açılmadığı nedeniyle dosyanın Mahkemesine iadesi yolunda olup, ortada olumsuz görev uyuşmazlığı doğmasına neden olacak şekilde idari yargı yerince göreve ilişkin olarak verilmiş bir karar bulunmamaktadır.

Diğer taraftan, olumsuz görev uyuşmazlığının bulunması halinde, 2247 sayılı Yasanın 14. maddesine göre bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi, hukuk uyuşmazlıklarında ancak davanın taraflarınca ileri sürülebileceğinden, yargı yerlerince anılan 14. madde kapsamında oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi için re’sen Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulabilmesine olanak bulunmadığını da belirtmek gerekir.

            Belirtilen nedenlerle, 2247 sayılı Yasanın 14. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan  ve yöntemine uygun bulunmayan başvurunun anılan Yasanın 27. maddesi uyarınca reddi gerekmektedir.

          SONUÇ         :2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan BAŞVURUNUN, aynı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca REDDİNE, 7.10.2002  gününde KESİN OLARAK OYBİRLİĞİ İLE karar verildi.