T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO      : 2015 / 743

            KARAR NO : 2015 / 741

            KARAR TR  : 26.10.2015

ÖZET : 2918 sayılı Yasadan kaynaklanan sorumluluk davasının ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

K  A  R  A  R

 

Davacılar       : 1- H.O.

                          2- A.O.         (Velayeten H.O.)

                          3- M.O.

                          4- M.E.O.     (Vekaleten M.O.)

Vekilleri         : Av. İ. Ö. & Av. G.Ö.& Av. H.Ş. D.

Davalı             : Karayolları Genel Müdürlüğü

             

O L A Y         : Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 14.05.2013 günü saat 19.50 sıralarında Dinçer Deniz in sevk ve idaresinde bulunan 45 U 5578 plaka sayılı 1995 model Ford marka kırmızı kamyonun, Salihli istikametinden gelip, Alaşehir çevre yolu Yunus Emre kavşağından itibaren, tek yön haline getirilen çift yönlü yolu giriş yaparak Sarıgöl istikametine doğru seyrederken, çevre yolu Borsa kavşağına geldiği esnada kendi aracının sağ ön kısmı ile çevre yolu yeni sanayi sitesinden çıkış yapıp, çevre yol Borsa kavşağına geçiş yapmak isteyen, müteveffanın da içerisinde bulunduğu sürücü dava dışı H.Ş.’ın sevk ve idaresinde bulunan 45 Z 6026 plaka sayılı 1991 model Tofaş marka kırmızı renkli aracın sağ arka kapısından çarpması sonucunda yaralamalı, ölümlü ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, elim kaza sonucu müvekkillerinden H.O.’nun eşi, A.O.’nun babası A.O.’nun hayatını kaybettiğini, müteveffa A.O.’nun kaza sırasında dava dışı H.Ş. yönetimindeki 45 Z 6026 plaka sayılı araçta sağ arka koltukta oturduğunu, müteveffa 45 Z 6026 Plaka sayılı araçta yolcu olarak seyahat ederken vefat etmiş olup kazanın oluşumunda kusursuz olduğunu, anılan elem kaza sonrası emniyet güçlerince hazırlanan 24.05.2013 tarihli kaza tespit tutanağında yolun yapım ve bakımından sorumlu kuruluşun 2918 K.Y.T.K nun 13. Maddesinin b bendini ihlal ettiği ve tali kusurlu olduğu kanaatine varıldığının belirtildiğini, davalı Karayolları Genel Müdürlüğünün müvekkilinin uğradığı tüm zararda müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu, A.O.’nun vefatı ile müteveffanın eşi 15.08.1970 doğumlu H.O., müteveffanın çocuğu 07.12.2000 doğumlu A.O.’nun maddi ve manevi destekten yoksun kaldığını, meydana gelen trafik kazası neticesinde, müvekkillerinin murisi A.O.’nun 55 yaşında vefat ettiğini, davacı müvekkillerinden H.O.’nun müteveffa A. in eşi olup 43 yaşında dul kaldığını, diğer davacıların murisin çocukları olduğunu, bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları talep ve dava hakları elim trafik kazasına karışan dava dışı diğer ilgililere karşı açılacak dava, talep ve hakları saklı kalmak kaydı ile uzman bilirkişiler tarafından hesaplandığında fazla çıkması halinde arttırılmak üzere, 6098 Sayılı Borçlar Kanunu madde 53/1 uyarınca, cenaze masrafları sebebi ile sayılı yasanın 107. Maddesi uyarınca toplanacak delillere göre uzman bilirkişi tarafından belirlenecek cenaze masraflarına ilişkin şimdilik 100,00 TL maddi tazminatın KTK nun 88. Maddesine göre müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsiline, müteveffanın eşi olan H.O. için 6100 Sayılı Yasanın 107. Maddesi uyarınca toplanan delillere göre uzman bilirkişiler tarafından tam ve kesin olarak belirlendiği anda arttırılmak üzere şimdilik 500,00 TL maddi tazminatın davalı sigorta şirketleri açısından temerrüt tarihinden itibaren, diğer davalılar açısından kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizleri ile birlikte KTK nun 88. Maddesine göre müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsiline, müteveffanın çocuğu olan A.O. için 6100 Sayılı Yasanın 107. Maddesi uyarınca toplanan delillere göre uzman bilirkişi tarafından belirlenecek destekten yoksun kalma tazminatı olarak, şimdilik 500.00 TL maddi tazminatın davalı sigorta şirketleri açısından temerrüt tarihinden itibaren, diğer davalılar açısından, kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizleri ile birlikte KTK nun 88. Maddesine göre müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsiline, her bir davacı için 75.000,00 TL olmak üzere 300.000,00 TL manevi tazminatın KTK nun 88. Maddesine göre olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sigorta şirketleri hariç diğer davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile, şimdilik müvekkillerinden H.O. için 500,00 TL, A.O. için 500.00 TL destekten yoksun kalma tazminatının yargılama sonunda hükmedilecek olan tazminattan mahsup edilmek üzere davalı sigorta şirketlerinden tensip kararı ile birlikte HMK nın ilgili maddesi uyarınca tahsiline, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açılmıştır.

Alaşehir 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/427 Esas nolu dosyasında yapılan yargılamada, Mahkemece 04.02.2015 tarihli duruşmada “Davalı Karayolları Genel Müdürlüğünün 06.01.2015 havale tarihli bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde görev itirazında bulunduğu ve görevin kamu düzeninden olduğu, yargılamanın her aşamasında kendiliğinden göz önüne alınabileceği anlaşılmakla davanın Karayolları Genel Müdürlüğü yönünden tefriki ile yeni esasa kaydedilmesine” karar vermiştir.

Tefrik edilen doya bakımından devam eden yargılama neticesinde;

Alaşehir 1.Asliye Hukuk Mahkemesi: 04.02.2015 gün ve E:2015/79, K:2015/39 sayılı kararı ile özetle; “davalı idarenin eylemlerinden ve hizmet kusurundan dolayı doğabilecek zararların tazmini taleplerinin İdari Yargı Mahkemelerinde ileri sürülmesi gerektiği, Adli Yargı mahkemelerinin İdareye ait araçların kaza yapmaları veya kazaya karışmaları halinde görevli oldukları, bunun dışındaki hizmet kusuru veya eylemlerden kaynaklı uyuşmazlıklarda görevli olmadıkları Yargıtay’ın da bu hususta uygulamasının yerleştiği, görev husususun kamu düzeninden olduğu ve mahkemece yargılamanın her aşamasında kendiliğinden dikkate alınabileceği nazara alınarak davacının davasının idari yargının görevli olduğundan bahisle görevsizlik nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.” şeklinde karar vermiş, taraflarca temyiz edilmemesi üzerine karar kesinleşmiştir.

Davacılar vekili aynı istemle bu kez idari yargı yerinde dava açmıştır.

Manisa 1.İdare Mahkemesi: 11.05.2015 gün ve E:2015/464 sayılı kararı ile özetle; davanın adli yargı yerinde görülmesi gerektiğinden bahisle, 2247 sayılı Kanun’un 19.maddesi gereğince görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine ve dosya incelemesinin bu konuda Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilinceye kadar ertelenmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 26.10.2015 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27.maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan sorumluluk davasında adli ve idari yargı yerleri arasında davalı Karayolları Genel Müdürlüğü bakımından 2247 sayılı Kanunun 19.maddesinde öngörülen biçimde görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının mahkemece, adli yargı dosyası da temin edilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim İsmail SARI’nın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN’un davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

 

Dava, trafik kazası nedeniyle meydana gelen maddi ve manevi zararın tazmini istemiyle açılmış tazminat davasına ilişkindir.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1.maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayrımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden, Manisa 1.İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, Alaşehir 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Manisa 1.İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, Alaşehir 1.Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 04.02.2015 gün ve E:2015/79, K:2015/39 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 26.10.2015 gününde Üye Süleyman Hilmi AYDIN’ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Başkan

Serdar

ÖZGÜLDÜR

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

KARŞI OY

 

            Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 28.09.2015 gün ve E:2015/580, K:2015/592 sayılı kararında belirtmiş olduğum düşünce doğrultusunda sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.

 

 

                                                                                                                         ÜYE

                                                                                                          Süleyman Hilmi AYDIN