Hukuk Bölümü         2012/115 E.  ,  2012/156 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacılar       : 1-Y.E.E. 2- M.E. 3- M.S.(E.)

Vekili              : Av. F.Y.

Davalılar        : 1- Sağlık Bakanlığı  (Adli Yargıda)

Vekili              : Av. E.K.

                        2- M.Ş.

Vekili              : Av. A.A.

                          3- Y.T.

Vekili              : Av. A.P.

                         Sağlık Bakanlığı      (İdari Yargıda) 

O L A Y         : Davacılar vekili dava dilekçesinde; davacıların küçük oğlu Y.E.E.'nin 26.7.1997 günü oynarken düşmesi sonucu kolunun kırıldığını, SSK Konya Hastanesine götürüldüğünü, burada görevli bulunan davalıların yanlış tutum ve davranışı ile hatalı tedavi sonucu kırılan kolunun dirsekten itibaren S.Ü Tıp Fakültesi Hastanesinde kesildiğini, küçük yaşta olan çocuğun kesik kol ile ömür boyu yaşamını sürdüreceğini belirterek Y.E.E. için 3.000,00 TL maddi 5.000,00 TL manevi; diğer davacılar için ayrı ayrı 1.500,00'er TL tazminat talebinde bulunmuştur.

Konya İş Mahkemesi: 20.9.2000 gün ve E:1997/291, K:2000/799 sayı ile, olayın çözümlenmesinde Mahkemelerinin görevli olmadığı, idari yargı yerinin görevli olduğu gerekçesiyle dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar vermiş, bu karar Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 27.11.2000 gün ve E:2000/18445, K:2000/17333 sayılı kararı ile, uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiğinden bahisle bozulmuş ve dosya Konya İş Mahkemesince Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmiştir.

Konya 2. Asliye Hukuk Mahkemesi: 26.4.2005 gün ve E:2001/130, K:2005/205 sayı ile, dosyayı esastan karara bağlayarak, davalı M.Ş. hakkındaki maddi tazminat davasının reddine, davalılar Sağlık Bakanlığı (SSK Genel Müdürlüğü) ve Y.T. hakkındaki maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile, 20.942.107,432 TL maddi tazminatın 10.10.1997 den (dava tarihinden) itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davalı M.Ş. hakkındaki manevi tazminat davasının reddine davalılar Sağlık Bakanlığı (SSK Genel Müdürlüğü) ve Y.T. hakkındaki manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile,  davacı Y.E.E. için 750.000,000 TL manevi tazminatın 10.10.1997 den (dava tarihinden) itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara ödenmesine, davacılar M.E. ve Mediha Ekici için 500.000,000’er TL manevi tazminatın 10.10.1997’den (dava tarihinden) itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte adı geçen davalılardan alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar vermiş, bu kararın temyizen incelenerek bozulması istemi üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 10.10.2006 gün ve E:2005/9816, K:2005/10664 sayı ile, 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalı Y.T.'nin, davalı Sağlık Bakanlığı ve davacıların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddedilmesi gerektiği,

2- Davalı Sağlık Bakanlığı'nın öteki temyiz itirazlarına gelince; davanın maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olduğu, dava kısmen kabul edildiği halde kendisini vekil ile duruşmada temsil ettiren davalı Sağlık Bakanlığı yararına reddedilen kısım için vekalet ücreti verilmemesinin kabul biçimi itibariyle doğru olmadığı kararın bu nedenle bozulması gerektiği,

3- Davacıların öteki temyiz itirazlarına gelince;

a)           Davacının daimi işgücü kaybı tazminatı istemiş olduğu, yerel mahkemece 21.11.2001 tarihli bilirkişi raporuna göre bu kalem isteme hükmedilmiş olduğu, daimi işgücü kaybı tazminatının belirlenmesinde ileriye dönük bir hesaplama olduğu için zorunlu olarak bazı varsayımlara dayanmak gerektiği, ne var ki gerçekler belli iken varsayıma gidilmeyeceği varsayımların ise gerçeğe en yakın olması gerektiğinin hukukun ana kurallarından olduğu, şu durumda mahkemece karar tarihine en yakın tarih itibariyle alınacak bilirkişi raporuna göre daimi işgücü kaybı tazminatına karar vermek gerektiği bu yön gözetilmeden karardan yaklaşık 3,5 yıl önce alınmış bilirkişi raporuna göre karar verilmiş olmasının doğru olmadığı, kararın bu nedenle de bozulması gerektiği,

b)           Davacının ek dava niteliğinde olan ve ıslah adı verilen dilekçe ile istediği tazminata olay tarihinden faiz yürütülmesini istediği, dava haksız eylemden kaynaklandığından bu isteğin kabul edilmesi gerekirken yerel mahkemece ıslah dilekçesi ile istenen tazminat için ıslah tarihinden faiz yürütülmüş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu, bu nedenle de kararın bozulması gerektiği,

Temyiz olunan kararın yukarıda (2) nolu bentte gösterilen nedenle davalı Sağlık Bakanlığı yararına, (3 ave b) nolu bentte gösterilen nedenlerle davacılar yararına bozulmasına, davalı Y.T.'nin tüm, davalı Sağlık Bakanlığı ve davcıların öteki temyiz itirazlarının (1) nolu bentte gösterilen nedenlerle reddine karar vermiş, kararın düzeltilmesi istemi de aynı Dairenin 2.4.2007 gün ve E:2007/2405, K:2007/4300 sayılı kararı ile reddedilmiş, Konya 2. Asliye Hukuk Mahkemesi 2.7.2009 gün ve E:2007/175, K:2009/380 sayı ile, bozma kararına uyarak, davalı M.Ş. hakkındaki maddi ve manevi tazminat davasının reddine, davalılar Sağlık Bakanlığı (SSK Genel Müdürlüğü) ve Y.T. hakkındaki maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile, 20.942.107,432 TL (20.942,10 TL) maddi tazminatın 10.10.1997 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte bu davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davalı M.Ş. hakkındaki manevi tazminat davasının reddine,

Davalılar Sağlık Bakanlığı (SSK Genel Müdürlüğü) ve Y.T. hakkındaki manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile, davacı Y.E.E. için 750,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faizle bu davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak bu davacıya verilmesine, davacılar M.E. ve Nedime Ekici için ayrı ayrı  500,00’er TL manevi tazminatın 10.10.1997 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizle birlikte Sağlık Bakanlığı (SSK) ve Y.T.’den müştereken ve müteselsilen alınarak bu davacılara ayrı ayrı verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar vermiş, bu kararın Sağlık Bakanlığınca temyizen incelenerek bozulması istemi üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 19.10.2009 gün ve E:2009/10380, K:2009/11445 sayı ile, dava konusu olayın gelişim biçimi ve ileri sürülüşü gözetildiğinde davacıların, kamu hizmetinin görülmesi sırasında, idarenin hizmet kusurundan doğan zararın ödetilmesini istedikleri eldeki davanın konusunu oluşturan tedavinin yapıldığı hastane Sağlık Bakanlığı’na devredilmiş olduğundan olayda hizmet kusuru bulunup bulunmadığının araştırılmasının idari yargı yerinde yapılacağı, idarenin hizmet kusurundan doğan tam yargı davası niteliğindeki davaların görüm ve çözüm yerinin ise 2577 sayılı İdari Yargılama Usul Yasasının 2/1-b maddesi gereğince idari yargı yeri olduğu, görev kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında dikkate alınacağından, davalılardan Sağlık Bakanlığı yönünden yargı yolu bakımından Mahkemelerinin görevsizliği nedeniyle dava dilekçesinin reddedilmesi gerektiği gözetilmeyerek işin esasının incelenmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerektiği gerekçesiyle temyiz olunan kararın bozulmasına karar vermiştir.

KONYA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 11.3.2010 gün ve E:2009/569, K:2010/162 sayı ile, bozma kararı doğrultusunda dosyayı incelemiş, davanın idari nitelikte dava olduğu, idari yargı yolunda çözümlenmesi gerektiği anlaşıldığından Mahkemelerinin görevsizliğine karar vermiş, bu karar Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 26.9.2011 gün ve E:2011/10211, K:2011/9577 sayılı kararıyla onanmış, kararın düzeltilmesi istemi de, aynı Dairenin 21.12.2011 gün ve E:2011/14749, K:2011/13898 sayılı kararı ile reddedilmek suretiyle kesinleşmiştir.

Davacılar vekili bu kez, Y.E.E. için, 41.884.214.865 TL maddi, 5.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek en yüksek orandaki faizi ile birlikte tahsil edilerek müvekkiline ödenmesi, müvekkilleri Mediha ve M.E. için de 1.500,00’er TL maddi 3.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek en yüksek orandaki faizi ile birlikte tahsili istemiyle Sağlık Bakanlığına karşı idari yargı yerinde dava açmıştır.

KONYA 2. İDARE MAHKEMESİ: 2.2.2012 gün ve E:2012/103 sayı ile, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 3. maddesinde, her türlü idari eylem ve işlemler ile idarenin sorumlu olduğu diğer sebeplerin yol açtığı vücut bütünlüğünün kısmen veya tamamen yitirilmesine yahut kişinin ölümüne bağlı maddi ve manevi zararların tazminine ilişkin davalara asliye hukuk mahkemelerinin bakacağı hükmüne, geçici 1. maddesinde ise, bu Kanunun yargı yolu ve göreve ilişkin hükümlerinin, Kanunun yürürlüğe girmesinden önceki tarihte açılmış olan davalarda uygulanmayacağı hükmüne yer verildiği, dosyanın incelenmesinden, davacılar tarafından, S.S.K. Konya Hastanesi'nde görev yapan doktorların hizmet kusuru nedeniyle davacılardan Y.E.E.'nin kolunun kesilmesi nedeniyle uğranıldığı iddia edilen maddi ve manevi zararların tazmini amacıyla Sağlık Bakanlığı ve özel hukuk kişisi olan Y.T. ile M.Ş. aleyhine karşı Konya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin E:2009/569 esas sayılı dosyasında açılan davada, anılan Mahkemenin 11.3.2010 tarih ve E:2009/569, K:2010/162 sayılı kararı ile; idare Mahkemelerinin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verildiği, bu kararın temyiz ve tashihi karar aşamalarından geçerek kesinleştiği, daha sonra 19.1.2012 tarihinde Mahkemeleri kayıtlarına giren dilekçe ile bakılmakta olan davanın açıldığının anlaşıldığı, davanın, idarenin sorumlu olduğu sebeplerin yol açtığı vücut bütünlüğünün kısmen veya tamamen yitirilmesine bağlı maddi zararın tazminine ilişkin olması ve bakılmakta olan davanın 19.1.2012 tarihinde Mahkemeleri kayıtlarına giren dilekçe ile açılması ve 6100 sayılı Kanun ile de bu davaların görüm ve çözümünün adli yargı yerlerine bırakılması ve öte yandan davalı taraftan iki kişinin de özel hukuk kişisi olması karşısında, özel hukuk kişisi bakımından bakılan uyuşmazlığın görüm ve çözümünde kararın verildiği tarihte dahi adli yargı mahkemelerinin görevli olduğu, Mahkemelerinin görevli bulunmadığı sonucuna varıldığı gerekçesiyle davanın adli yargının görev alanına girdiği kanaatine varılmış olduğundan, dava dosyası ve eklerinin görevli merciin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine, davanın incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesi'nce görevli merciinin belirlenmesine ilişkin karar verilinceye kadar ertelenmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Eyüp Sabri BAYDAR, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Sedat ÇELENLİOĞLU ve Mehmet Aydan AL’ın katılımlarıyla yapılan 2.7.2012 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, adli ve idari yargı yerleri arasında görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından davalı Sağlık Bakanlığı yönünden görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet AKKAYA’nın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, hizmet kusuru nedeniyle davacılardan Y.E.E.’nin kolunun kesilmesi sonucu uğranıldığı öne sürülen maddi ve manevi tazminat istemiyle açılmıştır.

Anayasa’nın 125. maddesinin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kurala bağlanmış; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b. maddesinde, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, idari dava türleri arasında sayılmıştır.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 3. maddesinde, her türlü idari eylem ve işlemler ile idarenin sorumlu olduğu diğer sebeplerin yol açtığı vücut bütünlüğünün kısmen veya tamamen yitirilmesine yahut kişinin ölümüne bağlı maddi ve manevi zararların tazminine ilişkin davalara asliye hukuk mahkemelerinin bakacağı hükmüne, geçici 1. maddesinde ise, bu Kanunun yargı yolu ve göreve ilişkin hükümlerinin, Kanunun yürürlüğe girmesinden önceki tarihte açılmış olan davalarda uygulanmayacağı hükmüne yer verilmiş, bu Kanunun 3. maddesinin (1) numaralı fıkrasının birinci cümlesinin iptali amacıyla açılan davada, Anayasa Mahkemesi, 16.2.2012 tarih ve E:2011/35, K:2012/23 sayılı kararıyla: dava konusu kuralla, sadece kişinin vücut bütünlüğüne verilen maddi zararlar ile buna bağlı manevi zararların ve ölüm nedeniyle oluşan maddi ve manevi zararların tazmini konusunun kapsama alındığı ve bu tazminat davalarına bakma görevinin asliye hukuk mahkemelerine verildiği; buna göre, aynı idari eylem ve işlemler ile idarenin sorumlu olduğu diğer sebeplerden kaynaklanan zararların kapsama alınmadığı; sorumluluk sebebi aynı olsa da bu zararların tazmini davalarının idari yargıda görülmeye devam edeceği; bu durumda, idarenin aynı yapı içinde aldığı kararın bir bölümünün idari yargıda bir bölümünün adli yargıda görülmesinin yargılamanın bütünlüğünü bozacağı; ayrıca iki ayrı yargı kolunda görülen davalarda, idarenin sorumluluğu, bu sorumluluğun kapsamı, idarenin tazmin yükümlülüğü konularında farklı sonuçlara ulaşabileceği; esasen idare hukukunda var olan hizmet kusuru ve kusursuz sorumluluk kavramlarının, kişilerin gördüğü zararların tazmininde kullanılan ve kişilerin idare karşısında korunma kapsamını genişleten kavramlar olduğu; idare hukukunda, idarenin hiçbir kusuru olmasa da sosyal risk, terör eylemleri, fedakarlığın denkleştirilmesi gibi kusursuz sorumluluğa ilişkin kavramlara dayanılarak kişilerin uğradığı zararların tazmin edilmesinin mümkün olduğu; özel hukuk alanındaki kusursuz sorumluluk hallerinin ise belirli konular için düzenlendiği ve sınırlı olduğu; idarenin idare hukuku esaslarına dayanarak tesis ettiği tartışmasız bulunan eylem ve işlemler ile idarenin sorumlu olduğu diğer sebeplerden kaynaklanan zararlara ilişkin davaların idari yargı yerlerinde görülmesi gerektiği; bu nedenle, yukarıda belirtildiği gibi, aynı idari eylem, işlem veya sorumluluk sebebinden kaynaklanan zararların tazminine ilişkin davaların farklı yargı yerlerinde görülmesinde kamu yararı ve haklı neden olduğunun söylenemeyeceği gerekçesiyle iptaline karar vermiştir.

Davacılar vekilince, müvekkillerinin zararının, kamu idaresi olan Sağlık Bakanlığına bağlı hastanede görev yapan sağlık çalışanlarının sağlık hizmetini gereği gibi yürütmediğinden kaynaklandığı; dolayısıyla, idarenin doğan zarardan hizmet kusuru ilkesi uyarınca sorumluluğunun bulunduğu ileri sürülmüştür.

Bu duruma göre, hastanenin kamu hizmetini yürüttüğü sırada kişilere verdiği zararın tazmini istemiyle açılan bu davada, kamu hizmetinin yöntemine ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin, hizmet kusuru veya başka nedenle idarenin sorumluluğu bulunup bulunmadığının saptanması gerekmektedir. Bu hususların saptanması ise idare hukuku ilkelerine göre yapılabileceğinden, 2577 sayılı Yasa’nın 2. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi kapsamında bulunan tam yargı davasının görüm ve çözümünde idari yargı yerleri görevlidir.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü idari yargı yerinin görevine girdiğinden idare mahkemesinin başvurusunun reddi gerekmiştir. 

S O N U Ç          : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Konya 2. İdare Mahkemesi’nin BAŞVURUSUNUN REDDİNE, 2.7.2012 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.